Portekizliler, yaklaşık 500 yıl önce
Latin Amerika’ya vardıklarında
büyüleyici bu tropikal ormanı buldular.
Ve daha önce hiç görmedikleri bu biyolojik
çeşitlilik arasında
dikkatlarini çok hızlı bir şekilde
çeken bir tür buldular.
Bu türün kabuğunu kestiklerinde,
koyu kırmızı bir reçine buldular.
Bu reçine giyim kuşam yapımında kullanılan
kumaşların renklendirilmesi için çok iyi idi.
Yerli halk bu türü pau brasil
olarak adlandırırdı.
Buranın Brezil Toprakları ve daha sonra da
Brezilya olarak adlandırmasının nedeni budur.
Bu dünyada adını
bir ağaçtan alan tek ülkedir.
Diğer nedenlerin arasında, Brezilya’da
bir orman korucusu olmanın
ne kadar güzel olduğunu
hayal edebilirsiniz.
Etrafımız orman ürünleri ile çevrili.
Bu ürünler haricinde,
ormanlar iklimin regülasyonu
için çok önemlidir.
Brezilya’da yağmuru oluşturan
buharlaşmanın
neredeyse % 70’i ormanlardan sağlanır.
Sadece Amazon, atmosfere her gün
20 milyar ton su pompalar.
Bu dünyanın en uzun nehri olan Amazon’un
her gün denize ulaştırdığı miktar olan
17 milyar ton sudan daha fazladır.
Eğer su kaynatarak aynı etkiyi yaratacak kadar
buhar elde etmek zorunda kalsaydık,
dünyadaki tüm enerji üretim kapasitesinin
6 aylık üretimine ihtiyacımız olacaktı.
Bu hepimiz için mükemmel bir hizmet.
Dünyada yaklaşık 4 milyar
hektar ormana sahibiz.
Fikir vermesi için, bu boyut Çin,
Amerika, Kanada ve Brezilya’nın
toplamı kadardır.
Bunun dörtte üçü ılıman kuşakta
ve sadece dörtte biri de tropik kuşaktadır.
Fakat bu dörtde bir, bir milyar hektar,
biyolojik çeşitliliğin çoğunu
ve daha da önemlisi bio kütle karbonunun
%50'sini elinde tutmaktadır.
2000 yıl önce şimdi sahip
olduğumuz ormanların
%50 daha fazlası olan 6 milyar hektar
ormana sahiptik.
Son 2000 yılda fiili olarak
2 milyar hektar ormanı kaybettik.
Ancak, bu kaybın yarısı
son 100 yılda gerçekleşti.
Bu kayıp ılıman bölge ormanları
tahribatını, tropikal bölge
ormanlarına kaydırdığımızda başladı.
Bunu düşünün;
2000 sene içinde ılıman ormanlarda
kaybettiğimiz miktarla,
aynı miktardaki ormanı 100 yıl içinde
tropikal ormanlarda kaybettik.
Sahip olduğumuz ormanlar
bu kadar hızlı yok oluyor.
Brezilya bu bilmecede önemli bir parça.
Rusya’dan sonra dünyanın en geniş
ikinci ormanlarına sahibiz.
Bu demektir ki, dünyanın toplam
ormanlarının %12'si Brezilya’da,
bunun çoğu da Amazon’dadır.
Bu elimizdeki en geniş orman parçası.
Gerçekten çok büyük ve geniş bir alan.
Bir çok Avrupa ülkesinin bu alana
sığdırılabildiğini görebilirsiniz.
Hâlâ orman örtüsünün %80’ine sahibiz.
Bu iyi haber.
Fakat, sadece son 30 yılda
%15’ini kaybettik.
Eğer bu hızla devam ederse,
çok yakında Amazon’da sahip
olduğumuz, iklimi düzenleyen
bu güçlü pompayı kaybedeceğiz.
Orman tahribatı, 90’ların sonu
2000’lerin başı arasında
hızlıca artıyor ve büyüyor idi.
(Motorlu testere sesi)
(Kesilip düşen ağaç sesi)
Bir yılda, yirmi yedi bin kilometre kare.
Yani 2.7 milyon hektar.
Bu neredeyse bir yılda Kosta Rika’nın
yarısı kadardır.
Bu esnada, yani 2003-2004'te
hükümetle çalışmaya başladım.
Ulusal Orman Bölümü’ndeki diğer
iş arkadaşlarım ile beraber
orman kıyımının nedenlerini bulmaya
çalışan bir ekipte görevlendirildik
ve bununla ulusal seviyede
mücadele etmek için
yerel hükümetleri, sivil toplumu,
iş dünyasını, bölge halkını içeren
bir eylem planı hazırladık.
Farklı alanlarda 144 faaliyeti içeren
plan ile ortaya çıktık.
Şimdi bunların hepsi üzerinden
tek tek gideceğim,
sadece geçtiğimiz birkaç yıl içersinde
ne yaptığımız hakkında bazı örnekler vereceğim.
İlk olarak Ulusal Uzay Ajansı ile birlikte
orman tahribatının
nerelerde olduğunu
hemen hemen gerçek zamanlı
gösteren bir sistem oluşturduk.
Şu anda Brezilya’da, bu sisteme sahibiz.
Her ay ya da her iki ayda bir
orman tahribatının yaşandığı
yerlerin bilgisini alıyoruz.
Böylece, tahribatın olduğu an
harekete geçebiliyoruz.
Tüm bu bilgiler tamamen şeffaftır,
yani başkaları da bağımsız
sistemlerde aynısını yapabilirler.
Diğer şeylerin yanı sıra bu bize
yasa dışı şekilde alınan 1.4 milyon metreküp
kütüğün yakalanmasına olanak tanıdı.
Bunların bir kısmını kesip satarak
elde ettiğimiz gelirleri
ormanları korumak için proje hazırlayan
bölge halkına bağış fonu haline getirdik.
Bu bize, yolsuzluk ve yasa dışı faaliyetleri
yakalamak için büyük operasyonlar
yapma olanağı sağladı.
Sonucunda birçoğu kamu
görevlisini olan 700 kişi hapse atıldı.
Daha sonra yasa dışı orman kıyımı
yapan bölgelerle bağlantı kurarak
herhangi bir çeşit kredi ya da
mali destek alamamalarını sağladık.
Bankacılık sistemi ile son kullanıcılar
arasındaki bu bağlantıyı kestik.
Süpermarketler, kesimhaneler
ve bunun gibi iş yerleri
yasadışı kesim alanlarından ürün
satın almaları halinde
orman kıyımından sorumlu tutulabilecekler.
Tüm bu bağlantıların oluşturulması
sorununların azalmasına yardımcı oldu.
Ve ayrıca, arazi kiralaması konusunda da
çok çalıştık.
Bu anlaşmazlıklar için çok önemli.
İspanya' nın yüz ölçümüne eşit büyüklükte
elli milyon hektar
korunmuş alan oluşturuldu.
Bunun 8 milyonu doğal arazi idi.
Şimdi sonuçları görmeye başladık.
Böylece, son 10 yılda
orman tahribatı Brezilya’da %75
oranında azaldı.
(Alkışlar)
Son on yıldaki orman kıyımı ile
ortalama orman kıyımını
karşılaştırdığımızda
Avusturya büyüklüğündeki
8.7 milyon hektarı korumuş olduk.
Fakat daha da önemlisi,
atmosfere üç milyar ton
karbondioksit emisyonu salınımını önledik.
Bu şimdiye kadarki sera gazı
emisyonunun azaltılmasına yönelik
açık ara en büyük katkıyı sağlayan
olumlu harekettir.
Bazıları, orman kıyımının
azaltılmasına yönelik yapılan
bu tür çalışmaların
ekonomik etkilerinin olacağını
düşünebilir.
Çünkü, böyle bir ekonomik aktiviteniz
ya da benzeri bir şeyiniz olmayacak.
Ancak, ilginçtir ki
durumun bunun tam tersi.
Aslında, orman kıyımının en fazla
azaldığı dönemde
ekonomi, orman kıyımının arttığı
bir önceki on yıla kıyasla,
ortalama olarak iki katı büyüdü.
Bu bizim için güzel bir ders.
Belki de bu, orman kıyımının
azalmasıyla öğrendiğimiz
tamamen bağlantısız bir şey.
Bunlar güzel haberler ve önemli
kazanımlar
ve bundan gurur da duymalıyız.
Fakat, hâlâ yeterli düzeye
yakın bile değil.
Amazon'da 2013 yılındaki orman
kıyımını düşünürseniz,
yarım milyon hektarın üzerindeydi,
yani bu, sadece geçen yıl Amazonda,
her dakikada bir futbol sahasının
iki katı kadar ormanın
kesildiği anlamına geliyor.
Brezilya’nın diğer biyomlarındaki orman
kıyımını da dahil edersek
hâlâ dünyadaki en geniş orman kıyımı
oranından bahsediyoruz demektir.
Az ya da çok orman kahramanıyız
ancak hâlâ orman kıyım şampiyonuyuz.
Bu nedenle tatmin olamayız,
tatmin olmaya yakınlaşamayız dahi.
Sanırım bir sonraki adım,
Brezilya’da orman kaybını sıfırlayacak
mücadeleyi etmek
ve bunu 2020 yılı için bir hedef
olarak belirlemek.
Bu bir sonraki adımımız.
İklim değişikliği ve ormanlar
arasındaki ilişkiyle
her zaman ilgilendim.
İlk olarak, sera gazı emisyonun %15’i
orman kıyımından kaynaklanması nedeniyle,
bu problemin büyük bir kısmı.
Ama ormanlar çözümün büyük
bir parçası da olabilirler.
Çünkü karbonu indirip, yakalamanın ve
depolamanın bildiğimiz en iyi yolu bu.
Şu anda iklim ve ormanlar arasında
başka bir ilişki daha var.
2008 yılında buna takıldım ve bu kariyerimi
ormanlardan ziyade iklim değişikleri
çalışmalarına doğru değiştirdi.
İş birliği içerisinde olduğumuz
Kanada, Rusya, Hindistan,
Çin ve Amerika gibi ülkelerin
orman hizmetleri şefleriyle birlikte,
Kanada, British Columbia’ya
ziyaret için gittim.
Ve oradayken çam böceğini öğrendik.
Bu böcek kelimenin tam anlamıyla
Kanada ormanlarını yiyor.
Burada gördüğümüz, kahverengi ağaçlar
aslında ölü ağaçlar.
Bunlar böcek larvaları nedeniye,
ayakta ölmüş ağaçlar
Olan şu:
bu böcek kışın soğuk hava tarafından
kontrol altında tutuluyor.
Şu ana kadar uzun yıllardır,
bu böcek popülasyonunu
kontrol altında tutacak kadar
soğuk hava olmadı.
Ve milyarlarca ağacı öldüren
bir hastalık halini aldı.
Ormanların halihazırda iklim değişiminden
en eski ve en çok etkilenen
kurbanlardan biri olduğu
düşüncesi ile geri döndüm.
Düşünüyordum ki,
eğer meslektaşlarımla birlikte
orman kıyımını durdurmaya yönelik
çalışmalarda başarılı olsam bile,
belki de sel, sıcaklık, yangın ve
benzeri nedenlerden kaynaklanan
iklim değişikleriyle olan
mücadelemizi kaybedecektik.
Bu nedenle orman hizmetlerindeki
görevimi bırakmaya
ve bu zorluğu anlamak, bir yol bulmak
ve bu yoldan oraya gitmek için
iklim değişikleri üzerinde direkt olarak
çalışmaya başlamaya karar verdim.
Şu anda iklim değişikliği sorunu ortada.
Amaç oldukça açık.
Dünyanın ortalama sıcaklık artışını
iki derecede sınırlamak istiyoruz.
Bunun için birçok neden var.
Buna şimdi girmeyeceğim.
Fakat hayatı devam
ettirmemiz için mümkün olan
bu iki derecelik sınırı sağlamak için
IPCC, İklim Değişiklikleri
Devletlerarası Paneli,
bugünden, bu yüzyılın sonuna kadar
bizim 1.000 milyar ton CO2
emisyon bütçemiz olduğunu söylüyor.
Bunu kalan yıl sayısına bölersek
yıllık ortalama 11 milyar ton CO2
bütçemiz olduğu ortaya çıkar.
Peki bir ton CO2 neyi ifade eder.
Aşağı yukarı küçük bir otomobilin
günde 20 kilometreden
bir yılda salacağı kadar.
Ya da Sao Paulo’dan Johannesburg’a
veya Londra’ya
tek yönlü bir uçuşun salacağı kadar.
İki yönlü olursa, iki ton.
11 milyar ton bunun iki katıdır.
Şimdi emisyon 50 milyar ton olup
gittikçe de artmaktadır
Artmaya devam etmekte ve
2020'ye kadar 61 milyar tona ulaşacak.
2050 yılına kadar 10 milyar tona
indirmemiz gerekiyor.
Bu olurken
nüfus 7 milyardan 9 milyara yükselecek
ekonomi 2010 yılındaki 60 trilyon dolardan
200 trilyon dolara yükselecek.
Yapmamız gereken şey,
çok daha etkili olarak
yılda bir kişi başına düşen 7 ton değerini
1 gibi bir değere bir düşürebilmektir.
Seçim yapmanız gerek.
Uçak mı, arabanız mı?
Soru şu. Bunu yapabilir miyiz?
Orman kıyımıyla mücadele için
bir plan hazırlarken
karşıma çıkan soruyla tam da aynı soru bu.
Bu oldukça büyük ve karmaşık bir problem.
Gerçekten yapabilir miyiz bunu?
Sanırım öyle. Şunu düşünün
Orman kıyımı demek, Brezilya’da
son 10 yıldaki
sera gazı emisyonun %60’i demek.
Bu şimdi %30’dan biraz daha az.
Dünyada, sera gazı emisyonun % 60’i
enerji kaynaklıdır.
Doğrudan enerji meselesini çözebilirsek
aynı şekilde orman kıyımını da
çözebiliriz.
Belki bir şansımız olabilir.
Yapmamız gereken beş şey var.
İlki, gelişmeyle karbon emisyonu
arasındaki bağlantıyı kesmeliyiz.
Daha çok iş, tarım ya da ekonomiye
sahip olmak için
tüm ormanları kesmeye ihtiyaç yok.
Orman kıyımını azalttığımızda
bunu ispat ettik.
Ekonomi büyümeye devam etti.
Aynı şey enerji sektöründe de olabilir.
İkinci olarak, teşvikleri doğru
yerlere yönlendirmeliyiz.
Bugün, yılda 500 milyar dolar sübvansiyon
fosil yakıta gidiyor.
Neden karbona bir fiyat koyup bunu da
yenilenebilir enerjiye transfer etmiyoruz.
Üçüncü olarak, sera gazı emisyonun nerede
ne zaman ve kim tarafından salındığını
şeffaflaştırmamız ve ölçmemiz gerek.
Bu şekilde her bir fırsat için
özel eylemler gerçekleştirebiliriz.
Dördüncü olarak, kalkınmanın
yoluna sıçramalıyız.
Bunun anlamı, mobil
telefonları edinmeden önce,
sabit telefon hatları
döşememize gerek yoktur.
Enerjiye erişim imkanı olmayan
milyarlarca insana
temiz enerjiyi sağlayana kadar
fosil yakıtları götürmemeliyiz.
Ve beşinci ve son olarak,
sorumluluğu devletler, iş dünyası
ve sivil toplum arasında paylaşmalıyız.
Herkes için yapılması gereken iş vardır
ve herkese ihtiyacımız var.
Sonlandırırken,
bence geleceğimiz kader gibi değildir,
yani işi oluruna bırakmak zorunda değiliz.
Gerçekten rotayı değiştirecek
yeni şeylere yatırım yapacak
cesarete ihtiyacımız var.
Gerçekten rotayı değiştirebileceğimizi
düşünüyorum
Sanırım bunu Brezilya’da orman
kıyımında yapıyoruz.
Umarım dünyadaki iklim
değişikliğinde de yapabiliriz.
Teşekkür ederim.
(Alkış)