Bugün konuşmama insan türü hakkında yaptığım iki gözlemle başlamak istiyorum. İlk gözlem, oldukça açık olduğunu düşündüğünüz bir gözlem olabilir, ve bu da, türümüzün, Homosapiens'in, aslında gerçekten, gerçekten zeki olduğu - sanki, saçma bir şekilde zeki- sanki şu anda dünya üzerindeki hiç bir canlının yapamadığı şeyleri yapıyorsunuz gibi. Ve bu, elbette, bunu muhtemelen ilk kez fark etmiyorsunuz. Elbette, akıllı olmaya ek olarak, aynı zamanda son derece kibirli bir türüz. Yani akıllı olduğumuz gerçeğine dikkat çekmekten hoşlanırız. Yani, böylece Shakepeare'den Stephen Colbert'e neredeyse herhangi bir bilge kişiye dönüp mantık ve sonsuz yetenekler söz konusu olduğunda yüce gönüllü ve beyinle ilgili her şey söz konusu olduğunda yeryüzündeki herhangi bir şeyden biraz daha muhteşem gibiyiz. Ama elbette, insan türü ile ilgili olan ikinci bir gözlem var daha fazla dikkat çekmek istediğim, ve bu da, gerçekten çok akıllı, bazen eşsiz bir şekilde akıllı olmamıza rağmen, aynı zamanda inanılmaz, inanılmaz derecede budala olabiliyoruz, karar vermenin bazı yönleri söz konusu olduğu zaman. Şimdi birçok sırıtış görüyorum burada. Üzülmeyin, özellikle birinizi hatalarınızın herhangi bir yönüyle ilgili adlandırmayacağım. Ama elbette, sadece son iki yılda insan beceriksizliğinin benzeri görülmemiş örneklerini gördük. Ve çevremizden kaynakları çekip çıkarması için özel olarak yaptığımız araçların bir nevi suratımızda patladığını izledik. Benzersiz yarattığımız finans pazarlarının - bu pazarların hatasız olması gerekiyordu - bu pazarların gözlerimizin önünde çöküşünü izledik. Ama bu iki utanç verici örnek, sanırım, insanların yaptığı hatalar hakkında en utanç verici olduğunu düşündüğüm şey dikkat çekmiyor. Bu da, yaptığımız hataların gerçekten sadece birkaç tane çürük elma ya da gerçekten bloglamaya değer birkaç BAŞARISIZLIK olduğunu düşünmek istememiz. Ama anlaşılan o ki, sosyal bilimcilerin aslında öğrendikleri, çoğumuzun, belli bağlamlar içine konduğunda, aslında çok belirli hatalar yapacağımızdır. Yaptığımız hatalar aslında tahmin edilebilir. Onları tekrar tekrar yaparız. Ve bunlar aslında birçok kanıttan etkilenmiyor. Olumsuz geribildirim aldığımızda, hâlâ, belirli bir bağlamla karşılaştığımızda, aynı hataları yapma eğiliminde oluyoruz. Ve bu benim için gerçek bir bulmaca oldu, insan doğasının bir tür öğrencisi gibi. En çok merak ettiğim, bizim gibi zeki bir türün nasıl olur da sürekli bu kadar kötü ve bu kadar tutarlı bir şekilde hata yaptığı? Biliyorsunuz, biz en zekiyiz, nasıl bunu çözemiyoruz? Bir anlamda, hatalarımız gerçekten nereden geliyor? Ve bu konuda biraz düşününce, birkaç farklı ihtimal gördüm. Bir ihtimal, bir anlamda, aslında bizim hatamız değil. Zeki bir tür olduğumuz için, aslında süper, süper karmaşık türlü ortamlar yaratabiliriz, bazen bizim anlamamız için bile fazla karmaşık olan ortamlar, bunları biz yaratmış olmamıza rağmen. Süper karmaşık finansal pazarlar yaratıyoruz. Aslında başa çıkamadığımız mortgage terimleri yaratıyoruz. Ve elbette, başa çıkamadığımız ortamlara yerleştirilirsek eğer, aslında bazı şeyleri yüzümüze gözümüze bulaştırmamız aslında anlaşılır oluyor. Eğer durum bu olsaydı, insan hatasına karşı gerçekten kolay bir çözüm bulmuş olacaktık. Sadece şöyle diyecektik, tamam, hadi başa çıkabileceğimiz teknolojiler bulalım, kötü olan ortamları çözelim -- bunlardan kurtulalım, daha iyi şeyler tasarlayalım, ve olmayı beklediğimiz türde yüce yaratıklar olmalıyız. Ama biraz daha endişe verici diğer bir ihtimal var, bu da belki de berbat halde olan ortamlarımız değildir. Belki de aslında kötü bir şekilde tasarlayan bizlerizdir. Bu benim sosyal bilimcilerin insan hatalarından öğrenme yollarına bakarak çıkardığım bir ders. Ve gördüğümüz, insanların tam olarak aynı şekilde, tekrar ve tekrar hata yapmaya devam etme eğilimde oldukları. Sanki neredeyse hataları belli şekilde yapmak üzere yapılmış gibiyiz. Bu benim biraz daha fazla endişelendiğim bir olasılık, çünkü eğer berbat eden biz isek, bununla gidip nasıl başa çıkacağımız aslında pek açık değil. Hata eğilimli olduğumuzu sadece kabul etmek zorunda olabilir ve şeyleri bu düşünce ile tasarlayabiliriz. Sonuçta, bu benim ve öğrencilerimin ulaşmak istediği soru. İhtimal bir ve ihtimal iki arasındaki farkı nasıl söyleyebiliriz? İhtiyacımız olan bir popülâsyon basitçe zeki olan, birçok karar verebilen ama elimizde olan sistemlerin hiçbirisine erişimi olmayan, bizi berbat edecek herhangi bir şeye erişimi olmayan -- insan teknolojisi yok, insan kültürü yok, hatta belki insan dili yok. Ve böylece bu tiplere dönmemizin nedeni bu. Bu benim çalıştığım tiplerden biri. Bu bir kahverengi başlıklı maymun. Bu tipler Yeni Dünya primatları, yani insan kolundan yaklaşık 35 milyon yıl önce ayrılmışlar. Bu sizin büyük, büyük, büyük, büyük, büyük, büyük -- yaklaşık beş milyon büyükle -- büyük anneniz muhtemelen aynı büyük, büyük, büyük, büyük, büyükanne beş milyon 'büyük'le birlikte buradaki Holly gibiydi. Yani buradaki tipin gerçekten, gerçekten uzak, buna rağmen evrimsel olarak yakın olduğu gerçeğiyle rahat olabilirsiniz. Holly ile ilgili iyi haber ise bizim sahip olduğumuz türde teknolojilere sahip değil aslında. Biliyorsunuz, zeki, çok sevimli bir yaratık, bir primat aynı zamanda, ama bizi berbat eden tüm şeylerden yoksun. Yani mükemmel bir test vakası. Holly'yi insanlar gibi aynı bağlam içerisine koysak ne olurdu? Bizim yaptığımız hataları yapar mıydı? Onlardan öğrenmez miydi? Ve saire. Ve sonuçta yapmayı düşündüğümüz şey bu. Öğrencilerim ve ben bir kaç yıl önce bununla ilgili çok heyecanlıydık. Tamam, dedik, hadi Holly'ye problemleri soralım, bakalım herşeyi berbat edecek mi? İlk sorun, peki, sadece nereden başlayacağımızdı? Çünkü bizim için harika, ama insanlar için kötü. Farklı bağlamlarda birçok hata yapıyoruz. Biliyorsunuz, aslında bununla nereden başlayacağız? Ve bu çalışmaya finansal çökme zamanı civarında başladığımız için, icraların haberlerde yer aldığı bir zamanda, dedik ki, hmm, belki de aslında finansal alanda başlamalıyız. Belki de maymunun ekonomik kararlarına bakmalıyız ve bizim yaptığımız aptalca şeylere benzer şeyler yapmış mı görmeye çalışmalıyız. Elbette, bu bizi ikinci tür bir soruyla karşı karşıya getirdi -- biraz daha fazla metodolojik -- bu da, belki sizler bilmiyorsunuz, ama maymunlar aslında para kullanmıyorlar. Biliyorum, karşılaşmadınız onlarla. Ama bu nedenle, manavda ya da ATM önünde sizin arkanızda sıraya girmiyorlar - biliyorsunuz, böyle şeyler yapmıyorlar. Yani şimdi bir miktar sorunla karşı karşıyayız burada. Eğer aslında kullanmıyorlarsa, maymunlara para hakkında nasıl soru soracağız? O zaman dedik ki, peki, belki sadece bunu sineye çekip maymunlara nasıl para kullanacaklarını öğretmeliyiz. Böylece bunu yaptık. Burada görmekte olduğunuz aslında benim bilgim dâhilinde insan-olmayan ilk para birimi. Bu çalışmalara başladığımızda pek yaratıcı değildik, bu yüzden sadece jeton olarak isimlendirdik. Ama bu Yale'deki maymunlarımıza öğrettiğimiz para birimi aslında insanlarla kullanmaları için, aslında farklı yiyecekler almaları için. Fazla görünmüyor - aslında, fazla değil. Paramızın çoğu gibi, sadece bir metal parçası. Tatilden eve para getirenlerinizin bildiği gibi, eve geldiğiniz anda, aslında neredeyse değersizdir. İlk başta maymunlar için değersizdi, onunla ne yapabileceklerini anlayana kadar. Onlara barınaklarında ilk verdiğimiz zaman, aslında bunları aldılar, baktılar. Bunlar tuhaf şeylerdi. Ama çok hızlı bir şekilde, maymunlar bu jetonları laboratuardaki farklı kişilere verip biraz yemek alabileceklerini fark ettiler. Ve maymunlarımızdan birini görüyorsunuz, Mayday, burada şunu yapıyor. Bu A ve B noktaları, bunlarla ilgili meraklı olduğu noktalar - bunları bilmiyor. Burada deneyi yapan birinin bekleyen elini görüyorsunuz ve Mayday hızlı bir şekilde, bu kişinin bunu istediğini anlıyor. Ona uzatıyor ve sonra biraz yiyecek alıyor. Anlaşılıyor ki sadece Mayday değil, tüm maymunlarımız insan satıcıyla jetonları değiş tokuş etmede başarılı oluyor. Burada nasıl bir şey olduğuna dair hızlı bir video var. Bu Mayday. Biraz yiyecek için bir jetonu veriyor ve mutlu bir şekilde bekliyor ve yiyeceğini alıyor. Bu Felix, sanırım. O bizim alfa erkeğimiz; kocaman bir adam. Ama o dahi sabırla bekliyor, yemeğini alıyor ve gidiyor. Yani maymunlar bundan bayağı iyiler. Şaşırtıcı bir şekilde az bir çalışmayla bu konuda iyiler. Biz sadece kendi kendilerine bunu anlamalarına izin verdik. Soru şu: İnsan parası diye bir şey var mı? Bu bir pazar mı, ya da biz maymunların bir şey yaparak aslında zeki olmasalar da öyle görünmelerini sağlayarak tuhaf bir psikolog numarası mı yaptık? Ve böyle dediğimize göre, pekâlâ, eğer bu gerçekten onların para birimi olsaydı gerçekten para gibi kullanıyor olsalar, maymunlar spontane olarak ne yapacaklardı? Yani, aslında onları insanların para değişimi yaptıklarında yaptıkları her türlü zekice şeyi yaparken hayal edebilirsiniz. Fiyata dikkat etmelerini sağlayabilirsiniz, ne kadar aldıklarına dikkat etmelerini -- jeton paralarının bir nevi izini sürmelerini, olduğu gibi. Bu tür bir şey yapıyor mu maymunlar? Ve böylece bizim maymun pazarı doğmuş oldu. Bu şu şekilde çalışıyor, maymunlarımız normalde bir tür büyük hayvanat bahçesi sosyal çevresinde yaşıyor. Canları biraz ödül çektiğinde, bir pazaryerine girebilecekleri daha küçük bir çevreye çıkmalarına izin veriyoruz. Pazaryerine girdiklerinde - aslında maymunların pazaryeri insanların pazaryerinden çok daha eğlenceli çünkü maymunlar pazaryerinin kapısından girdiklerinde bir kişi onlara büyük bir cüzdan dolusu jeton veriyor böylece jetonları buradaki iki kişiden biriyle iki farklı olası insan satıcı ile değiştirebilir, böylece aslında onlardan bir şeyler alabilir. Satıcılar benim laboratuarımdan öğrenciler. Farklı bir şekilde giyiniyorlar, farklı insanlar. Ve zamanla, temel olarak aynı şeyi yapıyorlar ki maymunlar öğrenebilsinler, bilirsiniz, kim hangi fiyatla satıyor diye - kim güvenilebilir, kim değil ve bunun gibi. Ve her bir deney yapanın aslında küçük, sarı bir tabağı tuttuğunu görebilirsiniz. Ve bu maymunun tek bir jetonla alabileceği şey. Yani her şey tek jeton değerinde, ama gördüğünüz gibi, bazen jetonlar diğerlerinden daha fazla alabiliyor, bazen diğerlerinden daha çok üzüm alıyor. Şimdi size bu pazaryerinin aslında nasıl göründüğüne dair küçük bir video göstereceğim. Bu maymunun bakış açısı. Maymunlar daha kısa, bu yüzden biraz kısa. İşte Honey burada. Pazaryerinin açılmasını biraz sabırsızca bekliyor. Birden bire pazar açılıyor. Seçenekleri şöyle: bir üzüm ya da iki üzüm. Honey'i görüyorsunuz, çok iyi bir ekonomist olarak, daha fazla veren adama gidiyor. Finansal danışmanlarımıza bir iki şey öğretebilir. Sadece Honey değil, maymunların çoğu daha fazla veren kişilere gitti. Maymunların çoğu daha iyi yiyeceği olanlara gitti. Satışları gösterdiğimizde, maymunların buna dikkat kesildiğini gördük. Gerçekten maymun jeton dolarlarına dikkat ediyorlar. Daha şaşırtıcı olan şey ise ekonomistlerle işbirliği yaparak ekonomi araçları kullanan maymunların datasına baktığımızda sadece niteliksel olarak değil niceliksel olarak da insanların gerçek pazarda yaptıklarıyla basitçe birbirini tutuyor. Öyle ki, eğer maymunların sayılarına bakarsanız, aynı pazardaki maymundan mı insandan mı geldiğini söyleyemezsiniz. Ve yaptığımızı düşündüğümüz şey aslında, en azından maymunlar ve bizim için, gerçek finansal para birimi olarak kullanılabilecek bir şey getirdik. Soru şu: maymunlar bizim yaptığımız gibi işleri berbat etmeye başladı mı? Aslında yaptıklarına dair şimdiden fıkra tadında bir kaç işaret gördük. Maymun pazaryerinde asla görmediğimiz bir şey biriktirmeye dair bir kanıttı -- biliyorsunuz, aynı bizim türümüz gibi. Maymunlar pazaryerine giriyor, tüm paralarını harcıyor ve sonra diğerlerine dönüyorlar. Aynı şekilde gördüğümüz bir diğer şey, yeterince utanç verici, aynı oranda görülen hırsızlık kanıtı. Maymunlar her buldukları uygun fırsatta birbirlerinin jetonlarını aşırıyorlardı, sıklıkla bizden -- biliyorsunuz, bunlar kaçınılmaz olarak sunacağımızı düşündüğümüz değil ama gördüğümüz şeylerdi. Biz de dedik ki, bu kötü görünüyor. Aslında maymunların insanların yaptığı aynı aptalca şeyleri aynen yaptıklarını görebilir miyiz? Bir ihtimal, sadece maymun finans sistemini kendi haline bırakmaktı, yani, birkaç yıl içinde iflas bayrağını çekip çekmeyeceklerini görmek. Biraz sabırsızdık, bu yüzden işleri biraz hızlandırmak istedik. Bu yüzden, hadi maymunlara insanların belli ekonomik zorluklarda ya da belli ekonomik deneylerde yanlış yapma eğiliminde olduklarına benzer sorunlar verelim dedik. Ve böylece, insanların nasıl yanlış yaptığını görmenin en iyi yolu kendin yapmak olduğundan şimdi size hızlı bir deney vereceğim, finansal sezgilerinizi iş üzerinde görebilmek için. Şimdi her birinize bin Amerikan doları verdiğimi hayal edin yani gıcır gıcır 10 yüzlük. Bunları alın, cüzdanınıza koyun bununla ne yapacağınıza dair bir saniye düşünün. Çünkü artık sizin, ne isterseniz alabilirsiniz. Bir yere bağışlayın, alın ve saire. Harika görünüyor, ama biraz daha fazla para kazanmak için bir şansınız daha var. Ve işte şansınız: ya risk alırsınız, bu durumda bu maymun jetonlarından birini atacağım. Eğer tura gelirse, bin dolar daha fazla alacaksınız. Eğer yazı gelirse, hiçbir şey alamayacaksınız. Yani daha fazla kazanma şansı var ama bayağı riskli. Diğer seçenek biraz daha güvenli. Kesin olarak biraz para kazanacaksınız. Size sadece 500 papel vereceğim. Cüzdanınıza koyup hemen harcayabilirsiniz. Yani buradaki sezginizi görüyorsunuz. Çoğu insan aslında 'güvenli oyna' seçeneğini tercih eder. Çoğu insan, kesin 1.500 dolar alabilecekken neden riske atayım ki, diye düşünebilir. Bu iyi bir bahis gibi görünür. Ben de bunu seçeceğim. Diyebilirsiniz ki, bu hiç de mantıksız değil. İnsanlar biraz riskten kaçarlar. Nedir yani? 'Nedir yani?' aynı soruyu sadece biraz farklı bir şekilde kurmayı düşündüğünüzde ortaya çıkar. Yani şimdi her birinize 2.000 dolar verdiğimiz hayal edin -- gıcır gıcır 20 yüzlük. Şimdi daha önce alabileceğinizin iki katı şeyi alabilirsiniz. Bunu cüzdanınıza koyarken nasıl hissedeceğinizi düşünün. Ve şimdi sizi başka bir seçim yapmaya zorladığımı düşünün. Ama bu sefer, biraz daha kötü. Şimdi, nasıl para kaybedeceğinize karar vereceksiniz, ama aynı seçimi yapacaksınız. Ya riskli bir kaybı göze alacaksınız -- yani bir jeton atacağım. Eğer tura gelirse, aslında çok kaybedeceksiniz. Eğer yazı gelirse, hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz, iyisiniz, hepsini elinizde tutabilirsiniz ya da güvenli oynayabilirsiniz, yani cüzdanınızı açıp bana şu 100 dolar banknotların beşini vermek zorundasınız, kesin olarak. Ve burada bir sürü çatılmış kaş görüyorum. Yani belki de bununla test edilen denekler gibi aynı sezgilere sahipsiniz, bu seçimlerle karşılaştıklarında insanlar güvenli oynamayı seçmiyorlar. Aslında biraz risk alma eğiliminde oluyorlar. Bunun mantıksız olmasının nedeni, insanlara her iki durumda aynı seçeneği sunmamız. 1000 için 50’ye 50 şans ya da 2000, ya da sadece 1500 ama kesin. Ancak insanların ne kadar risk almaları gerektiğine dair sezgileri nereden başladıklarına göre değişebilir. Yani neler oluyor? Görünen o ki, bu psikolojik düzeyde sahip olduğumuz en az iki önyargının sonucu gibi görünüyor. Biri şu, kesin ifadelerle düşünmede zorlanıyoruz. Anlamak için gerçekten çalışmalısınız, şimdi, bir seçenek bin dolar, iki bin; biri bin beş yüz. Bunun yerine, seçeneklerin birinden diğerine değiştiği durumda birbiriyle ilişkili durumlarda düşünmeyi daha kolay buluyoruz. Böylece şöyle düşünüyoruz, 'Daha fazla alacağım! ya da 'Daha az alacağım.' Bu tamamıyla iyi ve doğru, sadece farklı yönlerde değişiklikler aslında seçeneklerin iyi ya da kötü olduğunu düşünmemizi etkiler. Ve bu ikinci bir önyargıya götürür, ekonomistler buna isteksizlik kaybı derler. Fikir şu, zarara uğradığımızda gerçekten bundan nefret ederiz. Biraz para kaybetmek durumunda kalmaktan nefret ederiz. Ve bu da bazen buna engel olmak için tercihlerimizi değiştirebileceğimiz anlamına gelir. Son senaryoda gördüğünüz şu, konular daha riskli hale geliyor, çünkü hiç kaybın olmayacağı küçük atışlar yapmak istiyorlar. Bu da risk zihniyetiyle hareket ettiğimizde -- afedersiniz, kayıp zihniyetiyle hareket ettiğimizde, aslında daha riskli oluyoruz, ki bu da aslında gerçekten endişe verici olabilir. Bu tarz şeyler insanları farklı yollardan tüketir. Bu yatırımcıların kaybeden hisselere neden daha fazla tutunduğunu açıklar - çünkü bunları göreceli bir şekilde değerlendirirler. Bunlar insanların emlak pazarında evlerini satmayı reddetmelerinin nedenidir - çünkü kayıpla satmak istemezler. İlgilendiğimiz soru, maymunların da aynı önyargıları gösterip göstermediği. Eğer küçük maymun pazarımızda aynı senaryoları kurarsak, insanların yaptıklarını yapacaklar mıdır? Ve şunu yaptık, maymunlara seçenekler sunduk güvenli kişilerle - her seferinde aynı şeyi yapıyorlardı - ya da riskli kişiler arasında - zamanlarının yarısında farklı şekilde davranıyorlardı. Ve sonra onlara ödül seçenekler verdik - ilk senaryoda sizlerin yaptığı gibi - yani aslında daha fazla şansları var, ya da kayıpları deneyimleyecekleri parçalar da - aslında sahip olduklarından daha fazlasını alacaklarını düşündüler. Ve sonuçta şöyle görünüyor. Maymunları iki yeni maymun satıcı ile tanıştırdık. Soldaki ve sağdaki kişi, her ikisi de tek bir üzüm tanesi ile başladılar, gayet iyi görünüyor. Ama maymunlara ödüller verecekler. Soldaki kişi güvenli bir ödül. Her zaman bir fazla ekleyerek maymuna iki tane veriyor. Sağdaki kişi aslında riskli bir ödül. Bazen maymunlar hiç ödül alamıyor - yani bu sıfır ödül. Bazen maymunlar iki tane fazladan alıyor. Büyük bir ödül için, şimdi üç tane aldılar. Ama bu sizlerin de karşı karşıya kaldığınız seçeneğin aynısı. Maymunlar aslında güvenli tarafta oynayıp ama sonra her denemede aynı şeyi yapan kişi ile mi devam edecekler, yoksa riskli tarafı isteyerek riskli, ama büyük ödülü deneyecekler, ama hiç ödül almama ihtimalini de riske alarak. İnsanlar burada güvenli oynuyorlar. Anlaşılıyor ki maymunlar da öyle. Niceliksel ve niteliksel olarak, aynı şeyde denendiklerinde, insanların davrandığı şekilde davranmayı seçiyorlar. Diyebilirsiniz ki, belki maymunlar sadece risk sevmiyor. Belki kayıplarla araları nasıl bakmalıyız. Ve bunun ikinci bir versiyonunu denedik. Şimdi, maymunlar kendilerine ödül vermeyen iki kişiyle karşılaştılar; aslında beklediklerinden daha azını veriyorlar onlara. Yani büyük bir miktarla başlıyormuş gibi görünüyorlar. Bunlar üç üzüm tanesi; maymun bunun için gerçekten heyecanlanıyor. Ama şimdi bu kişilerin beklediklerinden daha azını vereceklerini öğreniyorlar. Soldaki kişi güvenli bir kayıp. Her seferinde, bunlardan sadece birini alacak ve maymunlara sadece ikisini verecek. Sağdaki kişi riskli kayıp. Bazen hiç kayıpsız veriyor, o zaman maymunlar gerçekten heyecanlanıyor, ama bazen aslında büyük bir kayba neden oluyor, iki tanesini alıyor ve maymunlara sadece bir tane veriyor. Ve o zaman maymunlar ne yapıyor? Yine, aynı seçim; güvenli tarafta kalabilir her zaman her seferinde iki tane üzüm alabilir, ya da riskli bahsi seçer ve bir ya da üç arasında seçim yapabilir. Bizim için dikkat çekici olan, maymunlara bu seçimi verdiğinizde, insanların yaptığı mantıksız şeyi yapıyorlar. Aslında daha riskli oluyorlar deney yapanların nasıl başladıklarına göre. Bu çılgınca çünkü maymunların da şeyleri göreceli değerlendirdiklerini ve aslında kayıplarına kazançlarına davrandıklarından farklı davrandıklarını ileri sürüyor. Yani tüm bunlar ne demek oluyor? Bizim gösterdiğimiz, her şeyden önce maymunlara aslında finansal bir para birimi verebiliriz, ve onunla çok benzer şeyler yapabilirler. Bizim yaptığımız bazı zekice şeyleri yaparlar, bazıları yaptığımız pek hoş olmayan şeyler olabilir, çalmak gibi ya da benzeri. Ama aynı zamanda yaptığımız bazı mantıksız şeyleri de yaparlar. Sistematik olarak şeyleri yanlış anlarlar ve bizim yaptığımız şekilde. Bu konuşmadan eve götürebileceğiniz mesajlardan biri şu, eğer bunun başlangıcını gördüyseniz ve şöyle düşündüyseniz, kesinlikle eve gideceğim ve finansal danışman olarak bir kapüsen maymununu kiralayacağım. Onlar çok daha sevimliler, şeyden... biliyorsunuz - Bunu yapmayın; muhtemelen şimdi en az para ödediğiniz kişi kadar budala olacaktır. Yani, biraz kötü - özür dilerim, özür dilerim. Maymun yatırımcılar için biraz kötü. Ama elbette, bilirsiniz, gülmenizin nedeni insanlar için de kötü. Çünkü başladığımız soruyu cevaplandırdık. Bu tarz hataların neden kaynaklandığını anlamak istemiştik. Ve belki finansal enstitülere ve teknolojilerimize bir nevi ince ayar çekerek kendimizi daha iyi hale getiririz umuduyla başlamıştık. Ama öğrendiğimiz, bu önyargıların bundan daha derine gidebiliyor olduğuydu. Aslında, bunlar bizim evrimsel tarihimizin hakiki doğasından dolayı olabilir. Bilirsiniz, belki kalın kafalı bu zincirin sağ tarafında olanlar sadece insanlar değildir. Belki başından beri bir tür kalın kafalılıktır. Ve bu, eğer kapusen maymunu sonuçlarına inanıyorsanız, bu ahmakça stratejilerin belki 35 milyon yıldır olduğu anlamına gelir. Bu potansiyel olarak değişme stratejisi için çok uzun bir süre - gerçekten, gerçekten eski. Bunun gibi eski stratejiler hakkında neler biliyoruz? Bildiğimiz bir şey, üstesinden gelinmesinin zor olduğu şeyler olma eğilimindeler. Cheesecake gibi tatlı ve yağlı şeyleri yeme konusunda evrimsel tercihimizi düşünün. Bunu öylece bitiremezsiniz. Tatlı mönüsüne bakıp sadece 'Hayır, hayır, hayır. Bu iğrenç görünüyor.' diyemezsiniz. Sadece farklı biçimde yaratılmışız. Peşine takılıp gidecek güzel bir şey gibi algılayacağız. Tahminim, insanlar farklı finansal kararları görüyorken de aynı şey doğru olacak. Hisse senetlerinizin kırmızıya düştüğünü izlerken, evinizin fiyatının düştüğünü izlerken, bunu eski evrimsel koşullar dışında başka şekilde göremezsiniz. Bu, yatırımcıları kötü bir şekilde davranmaya yönelten, haciz krizine neden olan önyargıların üstesinden gelmenin gerçekten zor olduğu anlamına gelir. Yani, bu kötü haber. Soru şu: hiç iyi haber var mı? Burada size iyi haberleri vermek için duruyor olmam lazım. Peki, iyi haber, sanırım, konuşmanın başlangıcında başladığım şey, insanların sadece zeki olmadığı, gerçekten biyolojik krallıktaki diğer hayvanları geride bırakacak kadar ilham verici şekilde zekiyiz. Biyolojik kısıtlamalarımız aşma konusunda çok iyiyiz - biliyorsunuz, buraya uçakla geldim. Kanatlarımı çırpmak zorunda değildim. Sizi görebilmek için şu anda kontak lenslerimi takıyorum. Miyopluğuma güvenmek zorunda değilim. Aslında biyolojik kısıtlamalarımızı aştığımız teknoloji ya da diğer araçlarla, görünürde kolayca hem de, tüm bu durumlara sahibiz. Ancak bu kısıtlamalara sahip olduğumuzu da anlamamız gerek. Ve işte sorun. Camus şöyle demiş, 'İnsan, gerçekten ne olduğunu reddeden tek canlı türüdür.' Ama ironi şu, yalnızca kısıtlamalarımız fark ederek gerçekten onların üstesinden gelebiliriz. Hepinizin kısıtlamalarınızı düşünüp illa ki üstesinden gelinmeyecek olanları değil, ama fark ederek, kabul ederek ve sonra tasarım dünyasını onları çözmek için kullanacağınız umut ediliyor. Bu bizim insan potansiyelimizi gerçekten deneyimleyebileceğimiz ve olmayı umduğumuz asil tür olmamızın tek yolu olabilir. Teşekkürler. Alkışlar.