[kuş cıvıldamaları] [kahkahalar] İşte stüdyomuzdaki ruh hali hep böyle, acayip gergin. Diana Al-Hadid- Ressam Şimdi ne olacak? [kahkaha atar] [Ryan'ın iPhone'undaki FX Uygulaması] Oraya merdiven mi koyacak? Peki sonra... [plak çizilme sesi] Al-Hadid stüdyoları! Buum! [Diana Al-Hadid'in Stüdyo Partisi] N'aber? Şimdi, seksi müzik açalım mı? [Diana, gülerek] Evet. [saksafon çalar] [kaynak üfleci sesi] Dört sene önce, bu kat tamamen bomboştu. [matkap sesi] Su tesisatı yoktu, ısıtma sistemi yoktu, elektrik yoktu. Düz oldu mu? Ben şanslıydım, biri bana burs verdi, ben de bu alanı başka ressamlara bölüştürdüm, Bir kısmı başka ressamlara kiralanmış durumda. Sonra da, kendime, hayal edemeyeceğim kadar büyük bir yer ayırdım. Çok fazla projeye başlıyordum ve nasıl bitireceğimi bulmaya çalışıyordum. Evet, başardım. İşe yarıyor. Sayılır. Ben New York'a ilk taşındığımda, stüdyom 65 metre kareydi. [Asıl Boyut- 30 metre kare] Duvarların hemen dibinde, heykeller yapıyordum. Çok güçtü. Özellikle de benim yaptığım eserler için. Ancak bu bana, verimli olmayı öğretti: Mekan nasıl verimli kullanılır, para nasıl biriktirilir ve özellikle de zaman nasıl verimli harcanır.. Çünkü kimse bana yardım etmemiştir ve elinizde çok kaynak yoksa, çok çabuk öğrenirsiniz. [Bu Diana'nın yeni heykeli.] [İki ay içinde, bunu bir sergi için hazır olması gerekli.] Yay! Geçen sene, işlerim hızla büyüdü. Bu işleri, bu çapta, tek başına yapmak imkansız. Bana bir kova verebilir misin? Evet! Şimdi, bana yardım eden asistanlarım var. Stüdyodaki herkesin bir takma adı var. [Drew Dudak- "Drew A Lot When He Was A Kid"] [Yeji Lee- "Yejisaur"] [Sarah Faitell- "Fatal"] İşte bu yüzden stüdyo yöneticim var... [Jonathan de Simone- "Jonny D On The Ones & Twos] ve o, işleri paylaştırıyor. Ben de, dikkatimi gerektiren bir şeye odaklanabiliyorum. Bu işler üzerine uğraşmak çok harika, çok eğlenceli. [Diana güler] Ben onunla ilk çalışmaya başladığımda, onun tek asistanı bendim. Altı ay boyunca onunla çok yakından çalıştım ve farklı teknikler hakkında çok şey öğrendim. Tek o çubuk olabilir. Haklısın. O, "Projen ya büyük olsun, ya da bırak git" diye düşünen birisi. Evet! Haklı çıkınca çok seviniyorum! Yaptığı herşeyin iz bırakmasını istiyor... Çok güzel oldu, içinden geçiyor. Yaptığı heykellerin devasa olmasını istiyor. Buradaki bir çok işlem buraya özgü ve biraz da garip. Yani, benim buradaki işim, diğer insanlara, Diana bu işin nasıl yapılmasını ister, onu göstermek. Benim yaptığım her şey insanların öğrenebileceği şeyler. Çok kolay, bence. Benim yaptığım şeyler kolay. Evet, ama seni seyretmek, ustayı iş başında seyretmek gibi. [Diana güler] Ben mesela cam yününü senin gibi tutabilmek isterdim, bunu tek başına yapmak zor. Ben daha hızlıyım. Evet. Ve yaptığın şeyler göze doğal geliyor. Burası bir kaç yıl boyunca çok dağınıktı. Nick sayesinde, bir profesyonel gibi görünüyorum. Faturaları seviyor-- [Nicholas Joyce-"Snick"] Herşeyin kuruşu kuruşuna hesabını tutmayı seviyor. Bu yüzden, işimin bu kısmı biraz zor. Çok fazla detay var. [kahkaha atar] Eğlenceli detaylar. Jon ve ben yarış içindeyiz. Ben Diana'yı ofise sokmaya çalışıyorum, o da aynı gün, onu stüdyoya sokmaya çalışıyor. Yani onu paylaşıyoruz. [Ofis] [Stüdyo] Dışarı çıkacağız. Burası, harika bir çalışma ortamı. Burada bulunmak çok güzel. Kesinlikle çok şey öğreniyorum. Öte yandan da, çok zaman alıcı. [İşte harcanan vakit] Bir gün, buradan ayrılıp, kendi başıma bir şeyler yapmam gerekecek. Ancak buradan ayrılmanın en zor kısmı, işimizi yaparken çok gülüyor olmamız, olacak. Yani işimiz ciddi tabii, bir şeyler ortaya çıkarıyoruz ancak buradaki ortam çok rahat, çok güzel. Şimdi merdiven kullanacağım. [Diana bir yılı aşkın süredir bu heykel üzerinde çalışıyor.] [Sergiye bir ay kala, herkes potansiyelinin üzerinde çalışıyor.] En son süreçte, büyük bir değişim meydana geliyor. Yani herşey birbirine bağlanıyor ve büyük kararlar veriliyor. Benim odaklandığım nokta, o küçük detaylar. Girdiler, çıktılar. Burada çelik destekler var, [Paul Pino- "Paulapart"] Mesela burada. Bir tane içeride var, bir tane de burada. Bu sarkıtlar da, işte bu destekleri saklıyor. Ve kendinizi bir bilim kurgu dünyasında hissetmenizi sağlıyor. Sanki fizik kuralları ihlal edilmiş gibi. Heykeli oluşturan parçalar bazen işe yarıyor, bazense yaramıyor. Benim işim de bunları önceden kestirebilmek. Büyük, karmaşık heykellere ilişkin sorunları çözme konusunu çok ciddiye alıyoruz. Heykelin kendisi mantıklı bir yolla inşa edilmemiş. Mimari bir amaçtan ziyade, estetik bir amacı var. Benim üzerinde çalıştığım şey... [Dennis Harvey-"Dennissio (del Toro]"] bu heykelleri nasıl birleştireceğimizi gösteren bir inşaat kılavuzu. Ben sürekli stüdyoya gidip parçaları ölçüyorum, sonra da hemen bilgisayar başına geçiyorum. Bu kısım, her bir heykel için yapılır, ancak izleyiciler bilmez. Bu inşaat kılavuzları, heykelin hayatı boyunca onunla birlikte kalacak. [güler] Bazen burada çalıştıktan sonra eve gidiyorum ve rüyalarımda bir şeyler kestiğimi, yapıştırdığımı falan görüyorum. Ve rüyamda Diana'nın işini mi yapıyorum, kendi işimi mi yapıyorum, emin olamıyorum. Ve sonunda, benim için çok da fark etmez. [Saat gece 1:30] [Sabah sanat eseri taşıyıcıları geliyor olacak] Burada stüdyoda yaptığımız şey, bir süreliğine bizim sorunumuz. Sonraysa, sonsuza kadar, dünyanın sorunu haline gelecek...[kahkaha atar] Sanat dünyası çok kaprislidir. Bu yüzden belki de seneye tek başıma kalabilirim, kim bilir? Ancak ben dikkatliyim ve şansım nasıl giderse gitsin, hazırlıklıyım. Ressamlar bazen en bilge, en yaratıcı kişilerdir. Mantığın çok dışında bir işi yürütmeleri gerekir. Dünyanın geri kalanı çok daha mantıklıdır. Benim tanıdığım her ressam stres altında ve hepsinin büyük arzuları ve büyük merakları var. Ancak onlar dışarıdan sizin benim gibi görülen insanlardır, aman dikkatli olun. [kahkaha atar] Onlar her yerdeler. [güler] [Grauzone'un "Eisbär" şarkısı çalar] Dans partisi!