Satın aldığınız, giydiğiniz ve yediğiniz
şeylerin geldiği yeri biliyor musunuz?
Aldığınız şeylerin kimlerin
elinden geçtiğini biliyor musunuz?
Bunu düşünür müsünüz?
Bunu önemser misiniz?
Ben de tıpkı herkes gibi bir tüketiciyim.
Bir şeyler alır, giyer ve yerim.
Ancak bunlar beni çok uzun süredir
rahatsız eden sorular.
Neden mi?
Genellikle yaptıkları ve yapmadıkları
pek çok şeyle görevli olan
çok büyük ve çok karmaşık
kurumlarla çalışırım.
Benim rolüm de
operasyon yürüttükleri çevre
ve toplulukların etkilerini azaltmak için
bu kurumlarda ve onların
tedarik zincirlerinde çalışmaktır.
Yani kısacası, ben profesyonel bir
sürdürülebilirlik çalışanıyım.
İyi haber şu ki pek çoğumuz
sürdürülebilir mallar almak ister.
Giysilerimizi yapan insanlara
adil bir ödeme yapıldığından
ve yediklerimizi üretmede çevreye
zarar verilmediğinden emin olmak isteriz.
Aslında %66'mız sürdürülebilir mallara
daha fazla ödeme yapmaya bile istekli.
Tabii ki, siz de ben de
satın aldıklarımızda
sürdürülebilir biçimde kaynak
temini yapıldığını bilmek isteriz.
Ama bunu nasıl bilebiliriz?
Bir sürü çok önemli
ve geçerli soru sormamız gerekir.
Yalnız, minicik bir sorun var.
Satın aldığımız şeylerin
tedarik zincirleri çok çok karmaşıktır.
Bunu biliyorum
çünkü benim işim veri toplamak
ve bütün süreç boyunca onlara bakmak.
Bu inanılmaz derecede önemli bir iş.
Fakat şunu söyleyeyim, kolay değil.
Size bir örnek vereyim.
Tamam, burada, bu bir pasta.
Size bir kutlama güzelliği
gibi görünüyor olabilir.
Benim içinse, potansiyel olarak
sürdürülemez bir palmiye yağı kaynağı.
Palmiye yağı, eminim çoğunuz bilir,
oldukça korkunç bir tarımsal uygulamayla
ve orangutanların yaşam alanının
yok edilmesiyle ilişkilendiriliyor
ve üretimi sürdürülebilir değil.
Yani konu bunun sürdürülebilir
olup olmadığını düşünmek ise
bu pasta, mayınlı alan.
Pastayla başlayalım.
İçinde yağ var mı? Palmiye yağı mı?
Ağırlığının %8'i kadarsa
pastanın içine ne kadar yağ girer?
Krema katmanlarında da
palmiye yağı var mı,
yoksa raporlama eşiğinin
altında mı kalmış?
Şekerli krema.
Bizim üreticimiz bunu
başka bir üreticiden temin etmiş.
Üreticilerini de değiştirmişler.
Peki yeni üretici palmiye yağı konusunda
bizden bilgilendirme almış mı?
Şu bildiğimiz palmiye yağı,
sürdürülebilir mi?
Sertifikalı mı? Hangi yönteme göre?
Bizim dosyada sertifikalar var mı?
Pastanın üzerinde çikolata
kırıntıları var mı?
Dalga mı geçiyorsunuz?
Tedarikçi bize verdiği şeylere
kırıntı verilerini dahil etmiş mi?
Onlara telefon etmem gerekecek.
Ve böyle sürer gider.
Sadece bu örnekte bile, palmiye yağı
sürdürülebilir olsun ya da olmasın,
yaklaşık 30 veri göstergesi var.
Üretim tesisinin koşullarını mı
öğrenmek istiyorsunuz,
vegan mı, GDO'suz mu, organik mi,
yoksa serbest otlatma mı?
O zaman, pek çok veri
göstergesine daha ihtiyacınız olacak.
Bütün bunlar tek bir
geçerli sorudan geliyor.
Peki bu neden sormamız gereken bir soru?
Şöyle ki satın aldığımız ürünlerin
tedarik zincirlerinde
bir tür modern köle statüsünde
40.3 milyon insan raporladık.
Bunların yaklaşık %71'i kadın.
Şu anda altıncı büyük
yok oluşun ortasındayız,
Antroposen veya insan
çağının ortasındayız.
Çünkü bu etkiyi yapan biziz.
Bu hiç iyi değil.
Topladığım veriler,
bir insan, bir yaşam alanı.
Şunu söylemek zorundayım, bazen
bunu tabloların arasından göremiyorsun.
Fakat ben bu görüşü kaybedemem
çünkü bir şirketin daha
sürdürülebilir bir karar vermesini
benim bu veri analizlerim sağlıyor.
Ancak şirketler bazen, sınırlı bilgi,
cehalet veya kasten kaçınma yüzünden,
gereken bu görünürlüğe sahip olmuyor.
Bu şeffaflık eksikliği
herkes için çok büyük bir sorun.
Doğrusu, geçen yıl yapılan
küresel bir araştırmada,
üreticilerin %54'ünün, tedarik zincirleri
ve sürdürülebilirlikle ilgili risklerde
bir görünürlüğe sahip olmadıkları bulundu.
Yani bir parça sorunumuz var.
Çok büyük bir boşluk var.
Peki, ya daha iyi bir yöntem varsa?
Bu tedarik zinciri meselelerini
çözmemize yardım edecek,
daha hızlı ve doğru veri
toplamanın bir yöntemi olsa?
Mutfak dolabımı açsam
ve oradaki her şeyi tarayıp
oradaki şeylerin
tam bilgi destesini elde edebilsem?
Kim üretmiş konusundan,
nereden gelmiş konusuna,
menşei ülkesinden, tedarik zinciri
boyunca sera gazı salınımına
ve fabrika koşullarına kadar
bilgiler elde etsem?
Ya teknoloji bize sürdürülebilirlik
şifresini kırmada yardım ederse?
Aslında endüstri bu tür bir
teknolojiyi konuşlandırmaya başlıyor.
Bu, benim gibi insanların
alınan bilgilere göre
daha çabuk davranmasını sağlıyor.
Mobil ve akıllı etiketlerle
birleştirilmiş blok zincir,
Japonya'daki lokantalara sağlanan
ton balığını izlemede kullanılıyor.
Ayrıca blok zincir,
1.000 hindistan cevizi için
işçilere adil ödeme yapıldığını
doğrulamakta da kullanılıyor.
Peki ya bizim tedarik zincirlerini
öz denetim için düzenleyebilsek?
Veya sürdürülebilirlik
verilerindeki açıkları
veya anormallikleri
tanımlamada bunu yapsak?
Ya anlık yerine
sürekli siparişler verebilsek?
Ya bir yapay zeka olarak
makine öğrenmesini
ve blok zincirini
sadece tanımlama ve izleme için değil
aynı zamanda
ham maddeden nihai ürüne
bütün süreci doğru yürütülen
doğru şeyi onaylamak
ve garanti etmek için birleştirsek?
İnanıyorum ki kuvvetli inancım,
bu tür veriler olacak
ve blok zincir, dijital teknoloji
ve imza yoluyla,
hızlandırılmış süreç ve yapay zeka
daha önce bahsettiğim sorunları
elimine etmek için
veri toplamamızı sağlamada
çok önemli olacak.
Bundan kaçınmamalıyız,
bunu benimsemeliyiz
çünkü sürüdürülebilirlik
hepimizi etkiliyor.
Hepimizin mücadele etmesi gerekiyor.
Tüketiciler olarak sizin mücadeleniz;
satın aldığınız şeylerin
nereden geldiğini sormak
ve size verilen cevapları sorgulamak.
Mücadele, bu değişimleri
yapmada hızlı davranan
hemfikir tedarikçilerle birlikte
verilecek kurumsal bir mücadeledir.
Ve benim mücadelem de
günün zavallı tablolarını
dikkatle incelemeye devam etmek
ve yarının teknolojisine
bakan sağlam bir gözle
verileri analiz etmek ve ufalamak.
Bu size güçlü bir umut hissi vermeli,
yani çözümler var,
statükoyu zorlayarak
yaratıcı düşünerek
her zaman yaptığımız şeyler
konusunda kafa yapımızı değiştirerek
giderek küçülen bu dünyada
tüketiciler ve kurumlar olarak
davranışlarımızı yönetmede
oyunu değiştirmek için
yeni ve heyecan verici
yöntemler benimseyebiilriz.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)