Bayanlar ve baylar,
şimdi biraz derine iniyoruz,
arkeolojiye ve geçmiş yılların en önemli
projelerinden birine geliyoruz.
Bunlar sadece benim sözlerim değil
-ben bu projenin direktörüyüm-
uluslararası da böyle söyleniyor.
Bu proje Türkiye'nin güneydoğusunda,
kazı yerine Göbekli Tepe deniyor.
Göbekli Tepe, 'göbekli tümsek'
anlamına geliyor.
Bu sadece adı, haritadaki eski bir isim.
Bu ismi biz takmadık, ama bu biraz belli
oluyor veya fark ediliyor -
orada doğal kireç taşı bir plato var
ve bütün bu tepe doğal değil,
yapay bir tepe,
bu ise ismin sebebi olan tepenin göbeği.
Proje, benim de çalıştığım
Alman Arkeoloji Enstitüsü
tarafından yürütülüyor;
ancak yerel yetkililerle
yakın işbirliği içindeyiz,
özellikle de Ankara'daki
Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü,
Şanlıurfa Üniversitesi,
Harran Üniversitesi
ve bazı diğer kuruluşlarla,
çoğunlukla kazı yerinin korunması
ve restorasyonundan sorumlular.
Bilimsel çalışmalar için finansman çoğunlukla
Almanya Araştırmalar Konseyi'nden geliyor,
uzun dönemli olan projeyi
finanse ediyorlar.
Şu an çalışmanın 20. yılındayız
ve gelecekte uzun yıllar
devam etmek istiyoruz.
Tamam, bu çerçeve.
Bunların hepsini söylemek zorundayım:
Kuruluşlar hangileri
ve kazı yerinde çalışmamız
için kim finansman sağlıyor.
Peki bu kazı yerinin önemi ne?
Öncelikle, size yerini zaten gösterdim.
Büyük bir kireç taşı tepe
ve üzerinde ise yapay bir tümsek var.
Bu tip yapay tümsekler
Yakın Doğu'da çok yaygın.
Bunlara Arapça'da 'tell',
Türkçe'de ise 'tepe' veya 'höyük' deniyor.
Bazılarınızın Çatalhöyük'ü
bildiğinizi sanıyorum,
Orta Anadolu'daki
eski bir Neolitik kazı yeri.
Göbekli de böyle bir yer, ancak
kendine has birtakım özellikleri var,
eşsiz bir yer, çünkü diğerlerinden
çok daha eski.
M.Ö. 10. ve 9. bin yıla ait.
Yani tahminen oradaki
bazı anıtlar 12.000 yaşında,
bugünden 12.000 yıl önce
veya 10.000, M.Ö. 10.000.
Buzul Çağı'ndan hemen sonra.
Jeoloji ile ilgili biraz bir şeyler bilen herkes,
Buzul Çağı'nın küresel bir fenomen olduğunu bilir.
Artık Grönland'deki buz çekirdekleri sayesinde
yaşını tam olarak tespit edebiliyoruz.
Buzul Çağı'nın sonu uzun
bir süreç değildi.
Hızlı iklim değişimi denen şeydi.
Çok hızlı bir gelişme, 9.600 civarında.
Bu, aynı zamanda Göbekli'deki
aktivitenin oluşmaya başladığı zaman.
Size insanlar tarafından binalar, duvarlar
ve birbiri üzerine diğer şeyler
dikilerek yapay bir tümsek
yapıldığını söyledim.
Yani tümsek yaratıldı.
Bu Yakın Doğu'da çok özel bir şey değil,
ama söylediğim gibi, zaman dilimi
10.-9. bin yıl, bu çok garip.
Bu zamanda onu beklemiyorduk,
bütün dünyada insanlar hâlâ
avcı-toplayıcıyken,
böylesine binaları, böylesine büyük işleri
ve diğer başka şeyleri yapabilmelerini.
Göbekli Tepe'deki, hiç beklenmeyen
ve daha önce bilinmeyen
dünyadan bazı örnekler göreceğiz.
Çoğu kişi Göbekli Tepe'nin
tarihi değiştirdiğini söylüyor.
Bu doğru değil, onu değiştirmiyor;
ancak insanlık tarihine çok
önemli bir bölüm ekliyor,
daha önce varlığını
bilmediğimiz bir bölüm.
Bu bölüm, avcı-toplayıcı
topluluklardan tarıma,
besin üreten toplumlara geçişle ilgili.
Bu, basit tarım toplumlarının
hâlâ temeli olan bir varoluş biçimi
ve o zamanlar bu bölgede
icat edildi.
Bu bölge Yakın Doğu.
Daha sonra birtakım haritalar göreceğiz.
Burada tümseğin havadan bir görünüşü.
95'te projeye başladığımızda,
görebildiğimiz şey neredeyse
hiçbir şeydi, sadece
ağaçlar ve tarlalardı.
Yerel halk tarafından
tarım için kullanılmıştı;
ancak yüzey [buluntular]
bize çok açık olarak
bu yerin önemini gösteriyordu
ve de teşhis edilen çakmak taşı aletler
ve diğer gereçlerin tarihlendirilmesi.
Çömlekçilik henüz yoktu, icat edilmemişti.
Arkeolojide bu zamanı Çömlek Öncesi
Neolitik kültür olarak adlandırıyoruz,
çömlekçiliğin icadından önce,
fakat Neolitik'in başlangıcı.
Neolitik Çağ, bizim ifademizle
besin üretilen dönemdir.
Göbekli Tepe'nin önemini anlamak için,
çerçevemizi küresel bakış açısına
genişletmemiz lazım.
Bu haritadaki kırmızı yerlerde, avcı-toplayıcı
kültürden besin üreten kültüre
doğru geçişin birbirinden bağımsız
olarak gerçekleştiği
dünyadaki bütün bölgeleri
görebiliyorsunuz.
Mezoamerika, Güney Amerika,
Güneydoğu'da bazı bölgelerimiz var
ve elbette haklısınız,
bazılarında yazılan rakamlar M.Ö.
Yakın Doğu'daki çekirdek alanda bu geçiş,
9.000 civarında veya 10.000 sonlarında,
9. bin yıl başlangıcında oldu,
Afrika'daki ise oraya nazaran çok geç.
Bu bölgeyi uzun zamandır Yakın Doğu'nın
Bereketli Hilal'i olarak adlandırıyoruz,
çünkü güneyde Arap çölü var,
kuzeyde ise Toros Dağları
ve Zagros Dağları.
Bu alan en avantajlı iklimsel koşullara,
en avantajlı coğrafik koşullara sahip:
Bereketli Hilal.
Uzun süre ilk tarımsal
medeniyetlerin gelişmesinde
batı kanadının etkili
olduğunu düşünmüştük;
ancak sadece bizim ekibin değil,
diğer birçok ekibin ve Amerikalı,
Fransız, İngiliz, Türk, İtalyan, Japon,
Alman ulusal ekiplerin ve bu bölgede
çalışan diğer arkeologların yaptığı
araştırmalar sayesinde artık
anlıyoruz ki bu Bereketli Hilal'in
içerisinde Altın Üçgen
benzeri bir yer var,
burada en önemli şeyler cereyan ediyor.
Göbekli Tepe, Altın Üçgen'de bulunuyor
ve çok önemli bir rolü var.
Burada ortaya çıkarılan eserlerin
bazılarını göreceğiz.
Burada kırmızıyla işaretlenen diğer
yerler de, bu zamana ait, 10-9. bin yıla;
ancak bunlar o çağın yerleşim yerleri.
Yerleşik avcı-toplayıcıların
yerleşim yerleri.
Yerleşik avcı-toplayıcıların olması,
20-25 yıl önce yeni bir keşifti.
Avcı-toplayıcıların hep göçebe olduklarını
düşünmüştük; ama bu bölgede
besin üretiminin icadından önce
zaten hayatlarını değiştirmişlerdi.
Göbekli Tepe bir yerleşim yeri değil.
Ona ait, ama sadece bir tapınak
veya birçok tapınak beraber.
Örnekler göreceğiz.
Neolitik'in, anlamına dair bir fikrinizin
olması için: Yabaniden evcile demek.
Burada başlıcası, yabaniden tarımsal
tahıla geçiş, büyüklük ve verim artmakta.
Hayvanlarla bu biraz daha zor,
sadece dört hayvanın
evcilleştirilmesinin sebebi de bu.
Bu bir başlangıç:
Keçi, koyun, sığır ve domuz.
Köpeği dâhil etmiyoruz: Avcı-toplayıcılar
tarafından zaten önceden evcilleştirilmişti.
Ama bu başka bir hikâye,
et üretimi için değil,
avcılara yardımcı olmak
için evcilleştirilmişti.
Bunun anlamı, Neolitik toplumlar,
besin üreten toplumlar,
evcilleştirilmiş türlere, bitkilere
ve hayvanlara dayanmakta.
Tahminimiz Göbekli Tepe kazı
yerinin çok önemli olduğu,
ki kazılar sırasında tamamıyla
ortaya çıkarılmıştır.
Burada birçok bölgesiyle kazı çalışmalarının
2011'de havadan alınan bir görüntüsü.
Bu çakmak taşı aletler gibi birçok
buluntu var, oldukça yaygınlar.
Ya da bu heykeller gibi kalıntılar.
Çakmak taşı her tarafta bilinir,
ancak bunun gibi büyük boyuttaki
heykeller veya üzerinde birçok öğe olan
bu totem direği heykeli benzeri
karma anıtlar gibi değil:
Belki bir aslan, burada bir göz, bir kulak
ve altta bir insan ve diğer bir insan.
Daha önce bilmediğimiz, yorumlamak
için çaba sarf ettiğimiz
çok heyecan verici bir
kompozisyon ve sanat.
En önemli anıtsal mimari ise,
- pardon, burayı karıştırıyorum -
anıtsal mimari:
Çoğunlukla dikilitaşların olduğu,
dikilitaşlarla betimlenen ovaller ve daireler.
Dikilitaşların ikisi çok büyüktür,
her zaman ortadadır
ve dikilitaşlar her zaman T şeklindedir.
Bu değişik T şekli anladığımız kadarıyla,
- burada bu çevrili yerlerin başka bir görünüşü:
İçinde T şekilleriyle çevrili bir oval,
daha küçükler ve merkezdeki dikilitaşlar
burada T şeklinde.
Şanslıyız ki bu T şekillerinin
anlamını kavrayabiliyoruz,
önce biraz garip gelseler de.
Hayli stilize insanlar
tasvir edilmiş,
çünkü bazı durumlarda kollarımız
betimlenmiş,
ellerimiz, parmaklarımız ve giysinin
bir parçası betimlenmiş.
Yani T şekilleri, stilize insanlar
ve Göbekli Tepe'de sıklıkla
T şekillerinin üzerine hayvanlar
bir özellik olarak resmedilmiş.
T şekilleri tarihte özeldir.
Daha önce Paleolitik Çağ'da
T şekilleri yoktu,
9. bin yılda biten Göbekli Tepe
zamanından sonra da yoktu.
Minorka'daki 'taulas' gibi şeylerle
yapılan gelişigüzel karşılaştırmalar var;
ancak bu çok farklı bir işlev,
çok farklı bir anlam.
O aslında bir masa, 'taula' masa demek.
Onlar masa, Göbekli Tepe'deki
T şekilleri ile bir bağlantısı yok.
Bu T şekilleri çok önemli.
Çünkü geriye dönüp Lascaux, Altamira veya
Chauvet ve Cosquer gibi
yakın zamanlarda keşfedilen mağaralardaki
Üst Paleolitik sanatına baktığımızda;
burada hayvanlar hep baskın,
hayvanlar merkezde.
Göbekli'de ise artık insan şekli var,
üstün şekil olarak ve bu açık:
Evcilleşme olgusu ile bir bağlantı var,
çünkü artık insanlar otorite
ve hayvanlar insanların
bir özelliğine indirilmiş.
Bu dairelerin, bu çevrili
yerlerin kazılarındaki
bazı izlenimler...
Örneğin, burada doğal yerinde,
orijinal pozisyonda,
orijinal tabanın üzerinde 5,50 metre
yüksekliğinde merkez dikilitaşları.
Hiçbir şey dikmedik, her şey
orijinal pozisyonunda bulundu.
Göbekli Tepe gibi böylesine
heyecan verici ve önemli
bir kazı yerinde kazı yapma şansına sahip
olduğumuz için gerçekten çok şanslıyız.
Yegâne, eşi benzeri yok, kıyaslanamaz.
Söylediğim gibi eş zamanlı yerler var;
ama bu çeşit bir anıtsal sanatları
ve anıtsal dikilitaşları yok.
Sıklıkla güdülerin kombinasyonları
tasvir edilmiş.
Oldukça zenginler, öyküsel bir
karakteri göstermekteler,
önümüzde hikâyelerin,
mitolojik hikâyelerin
çizimlerinin olduğunu göstermekteler.
Daha da fazlası, bu kısma baktığımızda,
bilinmeyen işlevi olan objeler var,
ama hayvanlar da var: Bir kuş, dört ayaklı
bir hayvan, bir sürüngen, bir kurbağa.
Objelerin bu şekilde beraber
ilişkilendirilmesi,
bildiğimiz şeylere,
örneğin, eski Mısır'da,
4.000 yılındaki Mısır'daki
taş paletlere çok benzer.
Mısır hiyeroglif yazıları
bu şekilde başladı.
Buna şehrin işareti ve hayvanlar eklendi;
ancak Göbekli Tepe son buldu.
Devamı olmadı.
Ne yazık ki Göbekli şu ana dek
kimsenin bilmediği nedenlerle
tamamen terk edilmiş.
Mısır'da bu başlangıçlardan sonra,
hiyeroglif yazılar icat oldu.
Göbekli Tepe hikâyenin bir parçası,
ama büyük bir ara vererek.
Burada bir resmi resim olarak görüyoruz,
sonra Almanca'da Bildzeichen
adını verdiğimiz şeye dönüşüyor
ve bu Bildzeichen'dan
diğer işaretler gelişiyor, burada ise
alpha veya A harfimize geliyoruz.
Bunu kolaylıkla anlayabilirsiniz.
Ancak bu 9.000 yılı civarında Göbekli Tepe
ile 3.000 yılı civarında
gerçek yazının icatı
arasındaki binlerce yıllık bir ara verme.
Doldurmaya çalıştığımız en az
6.000 yıllık bir ara var;
ama şu an için nasıl
dolduracağımızı bilmiyoruz.
Ancak işimize devam etmek istiyoruz.
Umut ediyorum ki genç meslektaşlarımız
insanoğlunun bu çok heyecan verici
dönemiyle ilgili araştırmalara
devam edecekler.
Bir meslektaşımız şöyle dedi
- ben söylemedim -
"Göbekli Tepe şu an arkeolojideki en
açık delil olarak görünüyor."
Bence bu gerçekten doğru, çünkü
yorumlama becerimizi değiştiren
çok sayıda beklenmeyen sonuç alıyoruz.
Görüyoruz ki bunu tekrar bir araya getirince
kült takipçisi gibi bir toplum vardı.
Göbekli Tepe tapınakları ile beraber
bir yerleşim yeri değildi;
ancak Göbekli Tepe etrafında
yerleşim yerleri vardı.
Göbekli ve diğer kazı yerlerinde bulunan
arkeo-faunadan, hayvan kemiklerinden
zoologlarımız ilk büyükbaş
hayvan evcilleştirmenin
Suriye'de Fırat Nehri'nde,
koyunun Türkiye'de Fırat Nehri'nde,
keçinin Toros Dağları'nda
ve domuzun Dicle Nehri havzasında
yapıldığını teşhis edebiliyorlar.
Birbirinden bağımsız olarak,
ama çok çabuk.
Bütün bu keşifler,
bu icatlar Neolitik paket
adını verdiğimiz şeyle
bir araya getirilmişti.
Bu Neolitik paket, insanları
komşularından, hâlâ avcı-toplayıcı
olan komşularından üstün kılıyor.
Artık tarımsal hayat tarzı keşfedilmişti
ve tüm Avrupa'ya yayılıyordu.
Başta, bu yeni hayat tarzının
yayılımını gösteren o haritayı gördük.
İnsanlar Göbekli Tepe'ye nasıl geldi?
Bir sürü insanı o anıtsal yapıtları
dikebilmek için oraya nasıl getirirsiniz?
Elbette şöyle diyerek değil:
"Merhaba, gel ve çalışalım.", hayır.
Ziyafet vererek. Büyük ziyafetler vererek.
Tepede büyük ziyafetlerin olduğunu
tahmin edebiliriz,
böylece insanlar oraya geldi ve bir yandan da
çalışma organizasyonları için güçleri oldu.
Tek parça anıtların nasıl kaldırıldığı,
büyük taşların nasıl kaldırıldığı hakkında
çokça deneysel arkeolojimiz var.
Ancak şanslıyız ki aynı zamanda bir
kralın mezar inşaatı için taş anıtların
gerçekte nasıl kaldırıldığını gösteren,
Avrupalı seyyahlar tarafından
Endonezya'da çekilen
orijinal fotoğraflarımız var.
Emin olabiliriz ki Göbekli Tepe'de
de benzer şekildeydi.
Bu kısaca bir hikâye,
elde edilen sonuçların hikâyesinin
sadece kaba bir çerçevesi olan.
Sadece benim elde ettiğim sonuçlar değil:
Bu bir takım çalışması.
Arkeoloji genellikle bir
ekip çalışmasıdır,
yakın köylerden yerel işçiler dâhil,
Avrupa ve Türkiye'den öğrenciler dâhil,
arkeo-fauna, botanik
ve diğer konularla ilgili
bilim insanları, uzmanlar dâhil.
Daha uzun yıllar devam ederek,
avcı-toplayıcılıktan çiftçiliğe
geçenlerin ve dünya
tarihini değiştirenlerin
bu beklenmeyen ve heyecan verici dünyası
hakkındaki hâlen cevapsız olan birçok
soruyu cevaplamaya çalışacağız.
Teşekkürler.
(Alkış)