Bilgisayaranızın sadece
bir monitör ve klavyeden
daha fazlası olduğunu
ilk fark ettiğiniz anı hatırlıyor musunuz?
Fareye tıklamanız ve videonun
açılması arasındaki zamanda
niyetinizi algılayıp
anlayan ve gerçekleştiren bir şey?
O şey nedir?
Gremlinler mi?
Kendimizi elektron boyutuna
küçültebildiğimizi
ve bir fare tıklamasına
yerleştirdiğimizi hayal edelim.
Eğer farenizi parçalara ayırırsanız
aslında çok basit bir makine
olduğunu görürsünüz.
Bir çift düğmesi,
hareket ve mesafeyi
algılaması için de bir sistemi var.
Bu ölçümleri ışıklar
ve sensörlerle gerçekleştiren
optik bir fareniz olabilir
ama eski fareler bunu sert kauçuk bir top
ve plastik tekerleklerle yapardı.
Konsept aynı.
Farenin üstündeki düğmeye basınca
bilgisayara konumu ile ilgili
bir mesaj gönderiyor.
Fare tıklamanız ulaştığında
temel girdi/çıktı
alt sistemiyle işleniyor.
Alt sistem bilgisayarın gözü, kulağı,
ağzı ve elleri gibi çalışıyor.
Esasen bilgisayarın
çevresiyle etkileşmesini sağlıyor.
Ancak, aynı zamanda işlemciyi
dikkat dağıtıcı faktörlerle yormamak için
bir tampon görevi görüyor.
Bu durumda G/Ç alt sistemi,
tıklamanızın oldukça önemli
olduğuna karar veriyor.
Böylece işlemciye
işkesme sinyali gönderiyor.
"İşlemci, baksana!
Burada bir tıklama aldım."
Merkezi işlem birimi, yani kısaca CPU,
tüm bilgisayarın beynidir.
Beyninizin tüm vücudunuzu
kaplamaması gibi
işlemci de tüm bilgisayarı kaplamaz
ama aynı şekilde şovun sahibidir.
İşlemcinin tüm görevi,
bellekten talimatları almak
ve yürütmektir.
Siz yazıyor, yazıyor ve yazıyorken
dakikada 60 kelime
olacak kadar hızlı belki de,
işlemci dakikada milyarlarca talimatı
alır ve yürütür.
Evet, her dakikada milyarlarca kez
farenizi ekranda dolaştırmak için,
masaüstündeki saat göstergesini
çalıştırmak için
internet radyonuzu çalmak için,
sabit diskte düzenlediğiniz
dosyalarınızı yönetmek için
ve çok daha fazlası için talimatlar.
Bilgisayarınızın işlemcisi
çoklu-görev ustası!
"Amanın,
şu anda gelen çok önemli
bir fare tıklaması var!
Bununla ilgilenmek için
her şeyi kenara bırakalım!"
İşlemcinin yaptığı her şey için
programlar var.
Fare için, saat göstergesi için,
internet radyosu için
ve klavyeden gönderilen harflerle
ilgilenmesi için özel bir program var.
Her bir program başlangıçta
bir insan tarafından
Java, C++, ya da Phyton gibi okunabilir
bir proglamlama dilinde yazıldı.
Ancak insan programları çok yer kaplıyor
ve bir bilgisayar için
gereksiz çokça bilgi içeriyor.
Bundan dolayı derlendiler, küçültüldüler
ve bellekte 1 ve 0
parçaları içinde depolandılar.
İşlemci, tıklamayla başa çıkmak için
talimatlara ihtiyacı olduğunu fark ediyor.
Bunun için fare programı adresini arıyor
ve bellek alt sistemine
depoladığı talimatlar için istek yolluyor.
Fare cihaz sürücüsündeki her bir talimat
gerektiği gibi alınıyor ve yürütülüyor.
Henüz hikayenin sonuna yaklaşmadık bile!
Çünkü işlemci, imleç monitör ekranındaki
bir düğme resmi üzerine geldiğinde
fareye tıklandığını öğreniyor.
Böylece işlemci, hangi düğme
olduğunu bulması için
belleğe monitör programını soruyor.
Sonra işlemcinin belleğe
düğme için program sorması lazım,
bu da işlemcinin düğme
ile ilişkili videoyu göstermesi için
monitör programına tekrar
ihtiyacı olduğu anlamına geliyor
ve böyle devam ediyor.
Siz tıkladığınızda ekrandaki düğmenin
yandığını bile görmeden önce
birçok program sürece dahil oluyor.
Yani, sadece farenize tıklama gibi
basit bir görev bile
bilgisayarınızın yapısındaki
donanımlar,
basit girdi/çıktı sistemi,
işlemci,
programlar ve bellek gibi
biri bile gremlin olmayan
tüm kritik bileşenleri
ziyaret etmek anlamına geliyor.