Sizin için bir dedikodum var. Eğer dedikodu yapmayı seviyorsanız elinizi kaldırın. (Tezahüratlar) Evet, birkaç cesur insan görüyorum. Harika! Sizce dedikodu genelde anlamsız ve amaçsız konuşmalardan mı ibaret? Sizce dedikodu günah mı? Sizce dedikodu zararlı ve düşmanca bir şey mi? Sizce dedikodu genelde ünlüler hakkında mı? Miley Cyrus hakkında ne düşünüyorsunuz? (Kahkahalar) Eğer ''Evet'' diye cevap verdiyseniz; birazdan dedikodu hakkındaki yaygın efsaneleri yok edeceğim. Biliyorum bütün büyük dinler dedikoduyu yasaklamış ya da caydırmaya çalışmıştır. Herkesin dedikodu yapıyor olması ise bir paradokstur. Neyse ki dedikodu, dedikodu yapan kişiye dinleyene, grup ve topluma fayda sağlıyor. Medya ve halkla ilişkiler kariyerimde dedikodunun değerini öğrendim. 23 kitap yazdım, Webster'in ''Medya ve İletişim'in Yeni Dünya Sözlüğü'' dâhil. (Alkışlar) Teşekkür ederim. (Alkışlar) Ayrıca Stephen King adıyla da kitaplar yazıyorum. (Kahkahalar) Sözlükler genel olarak dedikoduyu; ''gayriresmî konuşma'' olarak tanımlarlar. ''Boş konuşma'', ''söylenti'' ''boş konuşma'' -- bu tanımı sevmiyorum. İşte benim tanımım: Dedikodu yazılı veya sözlü olarak başka insanların özel hayatı hakkında yapılan konuşmadır. (Kahkahalar) Genellikle eleştirel olan dedikodu manevi bir barometre görevi görür. Birçok sözlük dedikodu ve söylentiyi birbirine eş görür Ama büyük bir fark var. Dedikodunun genelde somut bir kaynağı vardır. Söylentilerin yoktur. Dedikodular genelde gerçeğe dayalıdır. Söylentiler ise genelde yanlıştır. Artık facebook ve bloglar üzerinden dedikodu yapan 1milyar insan, kendi aralarında dedikodu yapanlar, konuşarak ve telefon veya sosyal medya aracılığı ile mesajlaşarak bunu yapanlar bir dedikodu patlamasının içerisindeyiz. Dünya genelinde bilim adamları nasıl ve neden dedikodu yaptığımızı araştırıyorlar. Bloglar, TV'ler, gazete ve dergilerden çok daha öncelerden beri dedikodu yapıyoruz. Mağara adamları hayatta kalmak için dedikodu yapmak zorundaydı. Mağara adamları arkadaşlarını bulmak için, düşmanlardan kaçınmak için, yemek, avlanmak ve korunmak için en iyi yerleri bulmak için. ''Yan mağaradaki kadının sorunu ne?'' (Kahkahalar) Sosyal ağlar köylüler komşuları ile ortak ilgileri paylaştıklarından beri vardı. Çevrim içi sosyal ağlar ise yeni kabileler. Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nden dört psikolog dedikodu yapmanın büyük faydaları olduğunu bildirdi ve dünya medyası beğeni butonuna bastı. Deneylerde, öğrenciler dedikodunun etkilerini görmek için kalp ölçüm cihazlarına bağlandı. Bu baş sayfa haberlerindeydi, çünkü uzun zamandır inanılan 'dedikodu kötüdür' inanca karşı çıkıyordu. Herkes dedikodu yapar. Bu o kadar doğal bir şey ki farkında bile değiliz. (Kahkahalar) Yaptığımız konuşmaların yarısı dedikodudan ibaret. Bundan kaçış yok. Genel olarak tanıdığımız insanların dedikodusunu yapıyoruz. Sadece küçük bir kısmı medyanın odaklandığı ünlüler hakkında. Yaptığımız dedikodunun çoğu pozitif veya nötr. Ünlüler hakkındaki dedikodular ise genellikle negatif. Dedikodu yapmak stersi azaltıyor, öz saygıyı arttırıyor, (Kahkahalar) arkadaşlığı güçlendiriyor (Kahkahalar) ve bütün bu bilgiler Kaliforniya Üniversitesi'ndeki psikologlardan geliyor bilimsel dergide yayın yapan psikologlar. Borsayı kamçılıyor, oyları etkiliyor, insanları nasıl gördüğümüzü ve insanların bizi nasıl gördüğünü değiştiriyor. 6 aylık bebekler bile iyi ve kötü davranışı birbirinden ayırt edip karar verebiliyorlar. Konuşmayı öğrenir öğrenmez dedikodu yapmaya başlıyoruz. Bir aralar kadınlar dedikodu ile bağdaştırılmıştı. Erkeklerde en az kadınlar kadar dedikodu yaparlar. (Alkışlar) ama farklı şekiller ve farklı yerlerde. Erkekler, spor ve politika ile bağlantılı insanlar ve seksle ilgili dedikodu yaparlar. Progesteron kadınlarda endişeyi azaltan ve arkadaşlığı güçlendiren bir hormondur. Dedikodu yaparken dedikodu yapmayanlara göre biraz daha fazla progesteron hormonu üretirler, bu yine bilimsel bir dergiden. Bilim adamları şimdi dedikodu yaparken haz hormonlarındaki artışı ve beyinin dedikodu ile belli hormonlarla ilgili belirli kısımlarını tanımlamak için çalışıyorlar: dopamin, oksitosin, serotonin. Oksitosin memnuniyet, cömertlik, empati ve güven hissini arttırır. Yani dedikodunun bütün potansiyel bileşenlerini. Aktif dedikoducuların daha büyük beyinleri vardır, şaka yapmıyorum. (Kahkahalar) Kapsamlı sosyal ağları olan kişilerin, dedikoducuların, beyinlerinde biraz daha geniş bir prefrontal korteks alanları olur. Dedikodu küçük kasabalarda ve izole yerlerde daha gelişmiştir. Totaliter ülkelerde, dedikodular genelde hükûmet haberlerinden daha doğru olur. Bizim ülkemizde ise, dedikodu bir yaşam tarzı. üniversitelerde erkek öğrenci yurtları kız öğrenci yurtları, askeri lojmanlar destekli yaşam tesisleri ve hapishaneler. Benzer yaşam tarzları ve ilgilere sahip insanlarla, komşularla, sporcularla, öğrenci ve çalışanlarla kullanmak için kolay bir konuşma tarzı. Kişisel bilgileri doğru, etkili ve eğlenceli bir şekilde yaymanın bir yöntemi. Size şaşırtıcı bir haberim var: bazı şirketler iş yerlerinde dedikoduyu yasaklıyor. Genelde küçük şirketler. Son çalışmalar dedikoduya karşı olan kuralların verdiği zararı gösteriyor. 60 yıl kadar önce, Amerika'nın 1 numaralı dedikoducusu Walter Winchell'di. Onun dedikodu köşesi binden fazla gazetede yer alıyordu. Onun radyo ve televizyon kitlesi şu andaki bütün programlardan daha fazlaydı. Now, Paris Hilton, Gorka, TMX ve diğer dijital magazin medyaları gece ve gündüz, dünya genelinde. Ayrıca People, Star, Us ve diğer birçokları gibi birçok magazin dergisi ve National Enquirer gibi gazete ekleri. Benim bugünkü görevim sizi dedikodunun birçok faydası olduğuna ikna etmekti. Diğer hayvanlarında dedikodu yapıyor olabilme olasılığı var; şempanzeler ve belki de yunuslar. Anlatmak istediğim 3 şey var. Birincisi; dedikodu güzel bir şey, yani yapın gitsin. (Kahkahalar) İkincisi; bir dedikoducu olarak rahat olun. (Kahkahalar) Üçüncüsü; dedikoducuları eleştirmeyin. (Kahkahalar) (Alkışlar) Teşekkür ederim ve iyi geceler. (Kahkahalar) Dürüstçe, şimdi, eğer dedikodu yapmayı seviyorsanız elinizi kaldırın. (Kahkahalar) Bence şu anda öncesine göre daha fazla el görüyorum. (Kahkahalar) Bu arada şunu duydunuz mu... (Alkışlar)