Daha önce hiç halka açık bir havuzda
büyük, kırmızı bir "Koşmak Yasaktır"
tabelası gördünüz mü?
Çoğu zaman, havuz etrafındaki
tempo bu ifadeyle uyumludur
ancak tabela, müşterilerin hareketlerini
doğru biçimde tanımlıyor olsa da
tabela onlara "koşmak yasaktır" dediği
için yürüdükleri de doğru değil midir?
Yani, bu tabela havuzun
çevresini mi betimliyor
yoksa bundan başka bir şey,
daha güçlü bir şey mi yapıyor?
Betimleyen bir ifade ile komut
veren bir ifade arasındaki fark
İngiliz dilbilimci J. L. Austin
tarafından geliştirilmiş bir fikir.
Bu farklılığı, sözün iki ayrı
bölümü olarak tanımlar:
Betimsel ve edimsel.
Betimsel cümleler, bir şeyi doğru
veya yanlış biçimde tanımlar,
edimsel cümleler ise bir eylemi belirtir.
Başka bir deyişle, betimsel olan "olur",
edimsel olan ise "yapar".
Sözün bu iki kısmını ayırt edebilmek için
havuzun yakınındaki parkta,
betimsel sözleri çalışarak başlayalım.
Karşılaştığımız ilk tabelada şu yazıyor:
"Park akşam 6'da kapanır."
Cana yakın bir park görevlisine sorup
parkın gerçekten de 6'da
kapandığını öğrendiğimizde
bu ifadenin doğru bir betimleme
olduğunu doğrulayabiliriz.
Yakınlarda, bankta gazete
okuyan bir adam var
ve manşette "Yakıcı sıcaklık!" yazıyor
fakat gökyüzü bulutlu
ve hava da biraz soğuk.
Bugünün manşeti, yanlış bir betimleme
çünkü doğru olmadığı kanıtlandı.
Yağmur başlamadan önce,
soda kutumuzu "Geri dönüştür"
yazan mavi çöp kutusuna atalım.
Bu edimseldir.
Edimsel cümleler eylem
oluşturma amacı taşır.
Bir mesaj vermek yerine
dünyayı etkiler, bir şey yapar.
Bu örnekte, "Geri dönüştür" edimi
insanların çöplerini uygun
kutuya atmasını talep ediyor.
Kelimeler, eylemleri
yalnızca ortaya çıkarmaz,
bazı durumlarda kelimeler
eylemlerin kendisidir.
Bunlar sözeylem olarak bilinir.
Bu eylemlerden bazıları
emir vermek, söz vermek, özür
dilemek, uyarmak, hüküm vermek,
kutsamak ve hatta evlenmektir.
Kameriyedeki düğüne bir bakalım.
Gelin ve damat "Evet" kelimesini söylüyor.
Buradaki sözeylem "Evet" kelimesi.
Bu kelime birbirleriyle
evlenmelerini sağlıyor.
"Evet" onları etkiliyor
ve dünyalarını büyük ölçüde değiştiriyor.
Yine de, edimsellik bağlam
ve alımlamaya bağlıdır.
Bunlar uygunluk koşulları olarak bilinir.
Varsayalım ki belediye başkanı
düğüne geldi ve şöyle dedi:
"Belediye başkanlığının bana
verdiği yetkiye dayanarak
bu kameriyenin adını 'Başkanın
Pizza Sarayı' koyuyorum."
Söylediği bu kelimeler, kameriyeyi
adlandıran bir sözeylem olmuş olur
ve o belediye başkanı olduğu için
kameriye artık yeni adıyla bilinir
ancak eğer belediye başkanı
olmayan, sadece yoldan geçen biri
kameriyeye en sevdiği kedinin
adını koymaya karar verirse
muhtemelen kameriyenin
gerçek adı değişmez.
Uygunluk koşulları, edimin
gerçekleştirilebilmesi için
sağlanması gereken koşullardır.
Bunlar gayet makul kurallardır.
Edimsel söz, uygun bir
yetkiye sahip olmalıdır,
anlaşılmalıdır, açık olmalıdır
ve gerçekleştirilmesi mümkün olmalıdır.
Eğer edimsel söz bu koşulları sağlamıyorsa
eyleme geçirme gücüne sahip değildir
ancak bir edimsel sözün
bu koşulları sağlaması
ve açıkça ifade edilmiş olması
kesin olarak uygulanacağı anlamına gelmez.
Havuza geri dönelim.
Bir grup gürültücü genç,
havuza atlamak için yarışıyor.
"Koşmak yasak" onlar üzerinde bir
etkiye sahip değilmiş gibi görünüyor
ve bu edimsel söze karşı gelmenin
sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda olacaklar.
Hatta kendileri de birkaç edimsel
söz söylemek zorunda kalabilir,
cankurtarandan özür dilemek ve bir
daha koşmamaya söz vermek gibi.
Belki cankurtaran da onları günün geri
kalanında havuza girmekten men ederek
başka bir edimsel sözle cevap verir.
Ne de olsa, bu gençler kelimelerin
gücüne saygı duymayı öğrenmeli.