Cloe Shasha: Hoş geldin Ibram
ve bize katıldığın için teşekkürler.
Ibram X. Kendi: Teşekkürler Cloe
ve Whitney,
bu sohbete katıldığınız için
hepinize teşekkür ederim.
Pekala, birkaç hafta önce
George Floyd'un acımasızca
öldürüldüğünü öğrendiğimiz gün,
Central Park'ta köpeğine
tasma takmayı tercih etmeyen
ve yakınındaki siyahi bir adamın
tasma takması gerektiğini
söyleyerek uyardığı beyaz bir kadının
tasma takmak yerine
siyahi erkeği tehdit ettiğini,
polisi aramaya karar verdiğini
ve polise hayatının tehdit altında
olduğunu iddia ettiğini öğrendik.
Bunu bir video aracılığıyla öğrendiğimizde
birçok Amerikalı şaşkınlığa uğradı
ve o kadın, Amy Cooper,
kendini ulusal bir televizyonda buldu
ve tıpkı diğer pek çok Amerikalının
ırkçı bir eylemde bulunduktan
hemen sonra söylediği gibi,
"Ben ırkçı değilim," dedi.
Pek çok Amerikalı diyorum
çünkü gerçekten ırkçı fikirler ifade eden,
ırkçı politikaları
destekleyen Amerikalıların
tarihini düşündüğümüzde,
aslında ırkçı olmadığını iddia eden
insanların tarihinden bahsediyor oluruz
çünkü herkes ırkçı
olmadığını iddia ediyor,
ister dünyadaki Amy Coopers'lar olsun,
ister Donald Trump;
ki Donald Trump
çoğunlukla siyahi olan Baltimore'un
hiçbir insanın yaşamak istemeyeceği
fare ve kemirgenlerle dolu
bir pislik olduğunu
söyledikten sonra ırkçı olmakla suçlandı.
O da şöyle dedi, "Aslında dünyadaki
en az ırkçı insan benim."
Yani ırkçılığın esas ruhu
her zaman inkar olmuştur
ve bu ruhun sesi de
her zaman "ben ırkçı değilim" der.
Bu yüzden, işim dahilinde
yapmaya çalıştığım şey
Amerikalıların kelime haznelerinden
"ırkçı olmamak" kavramını
gerçekten çıkarmak
ve ya ırkçı ya da ırkçılık karşıtı
olduğumuzun farkına varmak.
Belirli ırk gruplarının diğer gruplardan
daha iyi veya daha kötü olduğunu
veya daha üstün ya da daha altta olduğunu
öne süren fikirler ifade ederiz.
Ya ırkçı oluruz
ya da ırkçılık karşıtı.
Herhangi bir kültürel
ve hatta etnik farklılığa rağmen
ırk gruplarının eşit olduğunu
öne süren kavramları ifade ederiz.
Ya ırksal eşitsizlik
ve adaletsizliğe yön veren
politikaları destekleriz,
tıpkı Breonna Taylor'ın öldürüldüğü
Louisville'de gördüğümüz gibi
ya da herkes için adalet
ve eşitliğe yön veren politikaları
destekler ve teşvik ederiz.
Bu yüzden, ırkçı fikirler
ifade edip etmediğimiz,
ırkçı politikaları
destekleyip desteklemediğimiz
konusunda net olmamız
gerektiğini düşünüyorum
ve ırkçı olduğumuzda kabul etmeliyiz
çünkü ırkçılık karşıtı olmak,
ırkçı bir fikir ifade ettiğimizde
onu kabul etmektir,
şöyle demektir, "Biliyor musun?
Central Park'ta bunu yaparken
aslında ırkçıydım.
Fakat değişeceğim.
Irkçılık karşıtı
olmak için çabalayacağım."
Irkçı olmak ise Amerikan
toplumunu istila eden
ırksal eşitsizlikleri sürekli reddetmektir
ve Amerikalıların zihinlerini istila eden
ırkçı fikirleri sürekli reddetmektir.
Ben adil ve tarafısz bir toplum
inşa etmek istiyorum
ve bu sürece başlamak için bile
tek yolumuz ırkçılığımızı kabul etmek
ve ırkçılık karşıtı
bir dünya inşa etmektir.
Teşekkürler.
CS: Bunun için çok teşekkürler.
Kitabın, "How to Be an Antiracist"
[Nasıl Irkçılık Karşıtı Olunur?]
olup bitenlerin ışığı altında
en çok satanlardan birisi oldu
ve ırkçılık karşıtlığı ile ırkçılığın,
ırkçılık üzerinde
bir görüş sahibi olmak için
tek iki zıt kutup
olduğundan bahsediyorsun.
Nasıl ırkçılık karşıtı olabilecekleri
açısından konuya aşina olmayanlar için
ırkçılık karşıtlığının temel ilkelerinin
ne olduğundan biraz bahseder misin?
IXK: Tabii ki.
Irkçılığın ruhunun
inkar olduğunu söylemiştim
ve gerçekten, ırkçılık
karşıtlığının ruhu da itiraftır,
bu toplumda büyüdüğünü
kabul etmektir,
hayatlarımızın bir noktasında
gerçekten belki de ırkçı olan,
belirli ırk gruplarının diğerlerinden
daha iyi veya daha kötü olduğunu
öne süren fikirleri benimsemektir
ve ırksal hiyerarşiye inandığımız için,
Amerikalılara sistematik olarak
siyahi insanların daha tehlikeli olduğu,
siyahi insanların suçlara daha
yatkın olduğu öğretildiği için,
siyahi insanların ulusal olarak
gözetimde tutulan nüfusun
yüzde 40'ını oluşturduğu
bir toplumda yaşadığımız zaman,
bu, insanlara normal görünecektir.
Siyahi insanların nüfusun
yüzde 20'sini oluşturduğu
fakat insanların yüzde 60'tan fazlasının
polis tarafından vurulduğu bir toplumda,
Minneapolis gibi bir şehirde
yaşadığımız zaman,
bu, normal görünecektir.
Yani ırkçılık karşıtı olmak
siyahi insanlarda veya diğer
herhangi bir ırk grubunda
yanlış veya aşağılık bir şey
olmadığına inanmaktır.
Siyahi insanlar
veya diğer herhangi bir
ırk grubunda tehlikeli bir şey yok.
Etrafımızda bu ırksal eşitsizlikleri
gördüğümüz zaman,
onları olağan dışı olarak görüyoruz
ve sonra düşünmeye başlıyoruz,
birçok siyahi insanın
polis tarafından öldürülmesinin
ardında nasıl politikalar var?
Birçok Latin kökenli insanın
orantısız olarak
COVID ile enfekte olmasının
ardında nasıl politikalar var?
Bu politikaları altüst etmek
ve yerlerine daha ırkçılık karşıtı
politikalar koymak için nasıl
mücadelenin bir parçası olabilirim?
Whitney Pennington Rodgers:
Görünen o ki,
ırkçı olmamak ile ırkçılık karşıtlığı
arasında bir ayrım yapıyorsun.
Bundan biraz daha bahsedip
bunu detaylandırabilir misin?
İkisi arasındaki fark nedir?
IXK: En basit şekliyle,
ırkçı olmayan, ırkçı olduğunu
reddeden bir ırkçıdır
ve ırkçılık karşıtı ise
ırkçı olduğu zamanları
kabul etmeye gönüllü olan,
toplumumuzdaki ırksal problemleri
ve eşitsizlikleri
fark etmeye gönüllü olan
ve ırksal eşitsizlikleri, politikalarla
mücadele ederek değiştirmeye
gönüllü olan kişidir.
Bunu söylüyorum çünkü
gerçekten köle sahipleri, köle tüccarları
fikirlerinin, bizim ifademizle,
ırkçı olmadığını düşünüyorlardı.
Şöyle şeyler söylüyorlardı,
"Siyahi insanlar Ham'ın lanetli neslidir
ve onlar sonsuza dek
kölelikle lanetlenmişlerdir."
Bu "Ben ırkçı değilim" değildir.
Bu "Tanrı'nın kanunu.''
Şöyle şeyler diyorlardı,
"Bilime dayanarak, etnolojiye dayanarak,
doğa tarihine dayanarak,
siyahi insanlar yaradılıştan
köleliğe ve itaatkarlığa yatkındır.
Bu doğanın kanunu. Ben ırkçı değilim.
Ben doğanın yapmam gerektiğini
söylediği şeyi yapıyorum."
Böylece ırkçı olmama
ve ırkçılığı reddetme yapısı,
bu ülkenin köklerine kadar uzanıyor.
CS: Evet.
Peki konu ırkçılık olduğunda
çoğu insan için hala
tarafsızlığın yetersiz olduğunu
kabul etmenin neden
bu kadar zor olduğunu düşünüyorsun?
IXK: Çünkü bence ırkçılık karşıtı olmak
çok çalışma gerektiriyor.
Çok açık olmalısınız, değil mi?
Hatalı olduğunuzu kabul etmeye
gönüllü olmalısınız.
Şunu kabul etmeye gönüllü olmalısınız,
eğer daha fazlasına sahipseniz,
örneğin bir beyazsanız
ve daha fazlasına sahipseniz,
bu, siz daha fazlasınız diye olmayabilir.
Yaşamınızda imkan dahilinde
çok çalıştığınızı
fakat belirli avantajlara
sahip olduğunuzu ve bunların da size
diğer insanların sahip olmadığı
imkanları sağladığını
kabul etmelisiniz.
Tüm bunları kabul etmelisiniz
ve insanların alenen
ve hatta özel olarak
kendilerine karşı
eleştirel olmaları çok zordur.
Ayrıca bunun, belki de
bundan bahsetmeliydim,
insanların "ırkçı" kelimesini
nasıl tanımladıklarıyla
ilgili olduğunu düşünüyorum.
İnsanlar "ırkçı" kelimesini
sabit bir kategori gibi,
bir kimlik olarak tanımlamaya yatkınlar.
Bu, kişinin kimliği için gereklidir.
Birisi ırkçı hale gelir.
Bu yüzden de --
Ayrıca bir ırkçıyı, kötü ve uğursuz
bir insanla bağdaştırırlar.
Bir ırkçıyı Ku Klux Klan adamı
veya kadınıyla bağdaştırırlar.
Onlar da şöyle der,
"Ben Ku Klux Klan'da değilim,
ben kötü bir insan değilim
ve hayatımda iyi şeyler yaptım.
Beyaz olmayan insanlara iyi şeyler yaptım.
Bu yüzden ırkçı olamam.
Değilim. Bu benim kimliğim değil."
Fakat aslında ırkçılığı
bu şekilde tanımlamamalıyız.
Irkçı, açıklayıcı bir terimdir.
Bir insanın belirli bir anda
ne söylediğini veya ne yaptığını tanımlar
ve bir insan bir anda
ırkçı bir fikir ifade ediyorsa,
siyahi insanların tembel olduğunu
söylüyorsa, o anda ırkçı olurlar.
Bir sonraki andaysa
yerli insanların kültürlerini
takdir ediyorlarsa,
ırkçılık karşıtı olurlar.
WPR: Bir dakika içerisinde
topluluğumuzdan sorular alacağız
fakat öne sürdüğün bu fikri
duyduğunda, ırkçılık karşıtlığı fikrini,
birçok insanın, bunun sadece
beyazlar topluluğunu
ilgilendirdiği hissine
kapıldığını düşünüyorum.
Siyahi topluluğun ve beyaz olmayan,
diğer etnik azınlıkların
bu ırkçılık karşıtlığı fikrine
nasıl katılacağını
ve bunu nasıl düşünebilecekleri
hakkında biraz konuşur musun?
IXK: Elbette.
Beyaz Amerikalılar çoğunlukla
"ben ırkçı değilim" diyorsa,
beyaz olmayan insanlar da çoğunlukla
"Ben ırkçı olamam
çünkü kendim zaten
farklı ırktanım," diyor.
Bazı beyaz olmayan insanlar da
ırkçı olamayacaklarını
çünkü güçlerinin olmadığını söylüyor.
Yani, her şeyden önce,
çalışmamda yapmaya çalıştığım şey
beyaz olmayan insanların
gücü olmadığı fikrini geri püskürtmek.
Beyaz olmayan biri olarak
gücünüzün olmadığını söylemek
veya düşünmekten
daha güçsüzleştirici bir şey yoktur.
Beyaz olmayanlar, her insanın sahip olduğu
en temel güçten
uzun zaman yararlandılar
ve bu, direnme politikası gücü --
ırkçı politikalara direnme gücü,
ırkçı bir topluma direnme gücü.
Fakat eğer farklı ırktansanız
ve Honduras ve El Salvador'dan
buraya gelen insanların bu ülkeyi
istila ettiğine inanıyorsanız,
Latin kökenli göçmenlerin
hayvanlar ve yağmacı
olduğuna inanıyorsanız,
o zaman, ister siyahi,
ister Asyalı veya yerli olun,
hiçbir zaman Latin kökenli
göçmenleri korumak
ve Latin kökenli göçmenlerin de
diğer gruplar kadar bu ülkeye
katabileceği şeyler olduğunu fark etmede
verilen mücadelenin
bir parçası olmayacaksınız,
o insanları "işlerinizi çalan"
kişiler olarak göreceksiniz
ve dolayısıyla ırkçı bir retoriği,
ırkçı politikaları destekleyeceksiniz
ve muhtemelen bu sizi incitse bile,
diğer bir deyişle, bu sizi incitecek,
eğer siyahiyseniz Haiti
ve Nijerya'dan gelen göçmenler,
eğer Asyalı iseniz
Hindistan'dan gelen göçmenler.
Yani beyaz olmayan insanlar için bile
direnme gücünün olduğunu
fark etmenin son derece önemli
olduğunu düşünüyorum
ve beyaz olmayan insanlar, diğer beyaz
olmayanları problem olarak gördüğünde
ırkçılığı da problem
olarak görmeyeceklerdir.
Irkçılığı problem olarak görmeyen
herhangi bir insan ise
ırkçılık karşıtı olmaz.
CS: Konuşmanın başlangıcında
buna biraz değindin
fakat ırkçılığın, siyahi topluluklar
ve farklı ırktan toplulukların
Amerika'da sistematik olarak
dezavantajlı hale getirilmelerine
nasıl neden olduğundan bahsettin,
ki bu, bu topluluklarda COVID-19
nedenli çok fazla ölüme sebep oldu.
Ancak medya genelde
beyaz olmayan insanları
hastalığa yatkınlık
nedeniyle sorumlu tutuyor.
Bununla bağlantılı olarak merak ediyorum,
ırkçılık karşıtlığı ve vücutla ilgili
potansiyel değişiklik
arasındaki ilişki nedir?
IXK: Bence doğrudan bir ilişki var
çünkü ne zaman --
ırkçı fikirlere inandığınız
ve onları tükettiğiniz zaman,
değişimin gerekli olduğuna
bile inanmazsınız
çünkü o zaman ırksal eşitsizliğin
normal olduğuna inanırsınız
ya da değişimin mümkün
olduğuna inanmazsınız.
Demek istediğim, siyahi insanların
polis tarafından yüksek oranda
öldürülmesinin nedeninin
ya da Latin kökenli insanların
yüksek oranda enfekte olmasının nedeninin
onlarla ilgili yanlış bir şeyler olduğuna
ve hiçbir şeyin
değiştirilemeyeceğine inanırsınız.
Dolayısıyla, vücutla ilgili yapısal
değişim mücadelesinin
parçası olmak bir yana,
vücutla ilgili yapısal değişimin
gerekli olduğunu bile
görmeye başlamazsınız.
Yani tekrar, ırkçılık karşıtı olmak
ırksal eşitsizliğin yalnızca
iki maddesi olduğunu fark etmektir:
Ya insanlarla ilgili yanlış
bir şeyler vardır
ya da güç ve politikayla ilgili
yanlış bir şey vardır.
Herhangi bir insan grubunda
yanlış bir şey olmadığını fark ederseniz
ve gruplara değiniyorum --
bireyler demiyorum.
Kesinlikle koronavirüsü ciddiye almayan
siyahi bireyler vardır,
enfekte olmalarının
nedenlerinden birisi de budur.
Fakat korona virüsü ciddiye almayan
beyaz insanlar da var.
Siyahi insanların koronavirüsü
ciddiye alma olasılığının
beyazlardan daha fazla olduğunu
gösteren çalışmalar var,
fakat kimse kanıtlamadı.
Burada bireylerden bahsetmiyoruz
ve kesinlikle grupları
bireyleştirmemeliyiz.
Bir Latin kökenli insanın
veya siyahi insanın
bireysel davranışlarına bakarak onların
grubun temsilcileri olduğunu
kesinlikle söylememeliyiz.
Bu kendi içerisinde ırkçı bir fikir.
Gruplardan bahsediyorum
ve grupların emsal olduğuna inanıyorsanız
o zaman diğer tek alternatif,
yani eşitsizlik ve adaletsizliği
sürdüren diğer tek açıklama
güç ve politika.
Öyleyse zamanı, güç ve politikayı
dönüştürmek için harcamak da
zamanı ırkçılık karşıtı olmak için
harcamak demektir.
WPR: Seyirciden gelen birkaç sorumuz var.
Birincisi bir topluluk üyesinden geliyor.
"Beyaz ayrıcalığından bahsettiğimizde
ayrıca sohbet etme zorluğuna sahip
olmama ayrıcalığından da bahsediyoruz.
Bunun değişmeye
başladığını düşünüyor musun?"
IXK: Öyle umuyorum,
çünkü beyaz Amerikalıların da
ayrıcalıklarını eş zamanlı olarak
tanımaları gerekiğini düşünüyorum
yani beyaz olmalarının
sonucu olarak artan ayrıcalıkları
ve bunu yapabilmelerinin tek yolu
bu sohbetlere önayak olmak
ve bu sohbetleri gerçekleştirmek.
Daha sonra da,
ırkçı politikalar nedeniyle
beyaz Amerikalıların daha
fazlasına sahip olduğunu anlamalılar,
evet, daha fazlasına sahipler
fakat beyaz Amerikalıların esas
sorgulaması gereken şey bence şu,
özellikle de bu sohbetleri
kendi aralarında gerçekleştiriyorken.
Eğer daha adil bir topluma sahip olsaydık,
daha fazlasına mı sahip olurduk?
Çünkü sorduğum şey,
beyaz Amerikalılar ırkçılık
nedeniyle daha fazlasına sahip
fakat diğer Batı demokrasilerinde
beyaz Amerikalılardan daha fazlasına
sahip olan diğer insan grupları var
ve o zaman şunu sormaya başlıyorsunuz,
diğer ülkelerdeki insanlar neden
ücretsiz sağlık hizmetine sahipler?
Onlar neden ücretli
ailevi durum iznine çıkabiliyor?
Onların neden çok büyük
güvenlik ağları var?
Bizde neden yok?
Bizde neden olmadığı sorusu için
asıl cevaplardan birisi de ırkçılık.
Donald Trump'ın neden
Birleşik Devletler'in başkanı olduğu
sorusu için de asıl cevaplardan
birisi ırkçılık.
Beyaz Amerikalıların
ırkçılık karşıtı olmaları için
onlardan fedakar olmalarını istemiyorum.
İnsanların anlayışlı bir bencilliğe
sahip olmalarını istiyoruz.
Yoksullukları birkaç bin beyaz
köle sahibi ailelerin zenginliğinin
doğrudan bir sonucu olan
o dört milyon, yani 1860 senesindeki
beş milyon yoksul beyaz demeliyim,
kölelikle mücadele etmek için
fedakar olmanıza ihtiyacımız var
demek istemiyoruz.
Hayır, aslında kişisel çıkarınıza
göre davranmanıza ihtiyacımız var.
Pandemi sonucunda işlerini kaybeden
o milyonlarca Amerikalı,
beyaz Amerikalılar,
onlardan fedakar olmalarını istemiyoruz.
Sadece eğer farklı bir
öncelikler dizisine sahip olan
farklı bir hükûmetimiz olsaydı,
şu an daha iyi durumda olabileceklerini
fark etmelerini istiyoruz.
Üzgünüm, bu konuya hiç girmeyeyim.
CS: Hayır, minnettarız. Teşekkürler.
Bununla bağlantılı olarak,
açıkçası bu protestolar
ve bu hareket bazı süreçlere yol açtı:
Konfederasyon heykellerinin kaldırılması,
Minneapolis Şehir Konseyi'nin, polis
departmanını kaldırmayı vaat etmesi, vb.
Fakat bu adalet kavgası devam ettikçe
politik düzeyde neyin en yüksek
önceliğe sahip olduğunu düşünüyorsun?
Diğer ülkelerden bir şeyler
öğrenebilmemiz için bir yol var mı?
IXK: Aslında tek bir politika
önceliğine gerek olduğunu düşünmüyorum.
Yani, eğer birisi cevaplamam
için beni zorlasaydı
muhtemelen iki derdim
ve bu da herkes için yüksek kalitede
ücretsiz sağlık hizmeti olurdu
ve yüksek kalitede derken
yalnızca herkes için
devlet sağlık sigortasından bahsetmiyorum,
aslında eş zamanlı bir
senaryodan bahsediyorum,
yani insanların
ağırlıklı olarak siyahi olduğu
ve ülkede COVID nedenli en yüksek
ölüm oranlarından bazılarına
sahip olan kırsal güneybatı
Georgia ve ilçelerinde
insanların Atlanta ve New York'taki
insanlarla aynı yüksek kalitede
sağlık hizmetine sahip olduğu
bir senaryodan bahsediyorum
ve sonra, eş zamanlı olarak
sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğu.
Bu yıl birçok Amerikalı elbette
yalnızca COVID nedeniyle ölmüyor,
ayrıca kalp hastalığı
ve kanser nedeniyle de ölüyor,
bunlar Amerikalılar için COVID'den
önce de bir numaralı öldürücülerdi
ve bunlar orantısız şekilde siyahiler.
O yüzden diyebilirim ki,
ikinci olarak da tazminatlar.
Birçok Amerikalı
ırksal eşitliğe inandığını
ve ırksal eşitlik getirmek
istediğini öne sürüyor.
Birçok Amerikalı, bu ekonomik
sistemde bu ülkedeki herkes için
ekonomik geçimin ne kadar
kritik olduğunu fark ediyor.
Fakat sonra birçok Amerikalı reddediyor
veya tazminatları desteklemiyor.
Öyleyse şöyle bir durum var,
beyaz Amerikalılar,
son kontrol ettiğimde,
onların ortalama zenginliği, siyahi
Amerikalıların ortalama zenginliğinden
10 kat daha fazla
ve yeni bir araştırmaya göre,
2053'e kadar --
yani şu an ve 2053 senesi
arasında demeliyim,
beyaz ortalama zenginliğinin
büyümesi öngörülüyor
ve bu, mevcut durgunluktan önceydi
ve siyahi ortalama zenginliğinin de
sıfır dolar sınırına inmesi bekleniyor
ve bu, mevcut durgunluğa
dayanarak, on yıla yayılabilir.
Bu durumda yalnızca
ırksal zenginlik farkımız yok,
ayrıca gittikçe büyüyen bir
ırksal zenginlik farkımız var.
Kendini ırksal eşitliğe adadığını söyleyen
ve ayrıca ekonomik geçimin
öneminin farkında olan
ve zenginliğin miras olduğunun
ve zenginliğin çoğunun da
miras kaldığının farkında olan
Amerikalılar için,
mirası düşündüğünüzde
çoğu Amerikalının ırkçı varsaydığı
geçmişi ve eski politikaları
düşünüyor oluruz,
ister kölelik olsun ister sınırlar,
tazminatlar gibi büyük bir program olmazsa
gittikçe büyüyen ırksal zenginlik farkını
kapatmaya nasıl başlayabiliriz?
WPR: Zenginlik farkı ve
bu ülkedeki zenginlik eşitsizliği
fikrine bağlı olarak,
topluluk üyemiz
Dana Perls'den bir sorumuz var.
Şöyle soruyor, "Liberal beyaz örgütlerin
iş ortamında, özellikle de insanların
ırkçılık karşısında sessiz kaldığı
veya içten bakmaksızın göstermelik
ifadeler kullandıkları ortamlarda
ırkçılık problemlerine etkili şekilde
nasıl değinmelerini önerirsin?"
IXK: Tabii ki.
Birkaç öneride bulunabilirim.
Birincisi, onlarca yıldır
her iş yeri alenen çeşitliliğe adanmışlık
vaadinde bulundu.
Tipik olarak da çeşitlilik
ifadeleri kullandılar.
Bu çeşitlilik ifadelerini
temel olarak parçalayabilir
ve yeni bir ifade yazabilirim
ve bu ifade de ırkçılık
karşıtlığına adanmış olur.
O ifadede, ırkçı bir fikrin ne olduğunu,
ırkçılık karşıtı bir fikrin ne olduğunu,
ırkçı bir politikanın ne olduğunu
ve ırkçılık karşıtı bir politikanın
ne olduğunu açıkça tanımlayabilirsiniz.
Bir iş yeri olarak, ırkçılık karşıtı
fikirler kültürüne sahip olmaya
ve ırkçılık karşıtı politikalardan
oluşturulmuş bir kuruma
sahip olmaya kendinizi
adadığınızı ifade edebilirsiniz.
Sonra herkes, o belgeye dayanarak
herkesin fikrini ve o iş yerinin
politikalarını ölçebilir.
Bence bu, dönüşüm sürecini başlatabilir.
Ayrıca iş yerleri için,
yalnızca personellerini değil,
ayrıca üst idareyi de
çeşitlendirmenin önemli
olduğunu düşünüyorum.
Bence bu aynı zamanda kesinlikle kritik.
CS: Seyirciden birkaç soru daha geliyor.
Bir tanesi Melissa Mahoney'den,
"Sanırım Donald Trump, Siyahi Hayatlar
Önemlidir hareketini desteklemeyi
partizan bir mesele haline getiriyor,
örneğin Mitt Romney bir barış
protestosuna katıldığı için
onunla dalga geçiyor.
Bunu partizanlıktan nasıl çıkarabiliriz?"
IXK: Pekala, bana kalırsa
siyahilerin hayatının
demokratik bir ifade olduğunu söylemek,
eş zamanlı olarak cumhuriyetçilerin de
siyahilerin hayatına
değer vermediğini söylemek demektir.
Eğer bu esasen
Donald Trump'ın söylediği şeyse,
eğer siyahilerin hayatı için
yürüyüş yapmakta bir problem
olduğunu söylüyorsa,
öyleyse bunun çözümü nedir?
Çözüm, yürüyüş yapmamak.
Peki diğer alternatif nedir?
Diğer alternatif siyahilerin
hayatı için yürüyüş yapmamak değil.
Diğer alternatif, siyahiler polis şiddeti
veya COVID nedeniyle öldüğü zaman
bunu umursamamak.
Bu yüzden bana göre bunu partizan
bir mesele olmaktan çıkarmak için
aynı yolla karşılık vermeli
veya aynı yolla tartışmalıyız
ve cumhuriyetçiler açıkça
bunu kendilerinin söylemediğini
iddia edeceklerdir
fakat bu çok basit bir şey:
siyahilerin hayatının önemli olduğuna
inanırsınız ya da inanmazsınız
ve eğer önemli olduğuna inanıyorsanız
insan haklarına inandığınız içindir,
öyleyse siyahi insanların ve tüm
insanların yaşama hakkının olduğuna,
polis şiddetinden korkmaması gerektiğine,
devletten korkmaması gerektiğine
ve barışçıl bir protestodan
korkmaması gerektiğine inanırsınız
fakat bu bozulacaktır
çünkü bazı politikacılar
bir kampanya gerçekleştirmek isterse,
o zaman onu gösteren politikayı
başlatırsınız ya da başlatmazsınız.
WPR: İnsanların
ırkçılık karşıtlığı hakkında
nasıl düşünebilecekleri
ve bunu hayatlarına
nasıl dahil edebileceğine dair
bir soru sormak istiyorum.
Birçok insanın bunu duyduğunda
şöyle dediğini hayal ediyorum,
ah, eylemlerimin ve kelimelerimin
nasıl algılandığı konusunda
gerçekten dikkatli olmalıyım.
Söylediğim ve yorucu
hissettirebilecek olan bu şeyin
ardındaki algılanan niyet nedir
ve sanırım bu, politika
fikrine bile bağlanıyor.
Merak ediyorum.
Irkçılık karşıtı olma
işiyle birlikte gelen
devasa bir düşüncelilik elementi var.
Sürekli eylemlerinin diğer insanları
nasıl incitebileceğini veya kırabileceğini
düşünmekten doğan
ruhsal yorgunluk konusunda
endişe duyan insanlara
tepkin ve yanıtın nedir?
IXK: İnsanların ruhsal yorgunluğa
duyduğu endişenin bir kısmının
hiçbir zaman
hata yapmak istememeleri
fikri olduğunu düşünüyorum
ve ırkçılık karşıtı olmanın da
hatalar yapmak ve hata yaptığımızda
bunu fark etmek olduğunu düşünüyorum.
Bizler için kritik olan şey,
net tanımlamalara sahip olmak,
böylece kelimelerimizi
ve eylemlerimizi değerlendirebiliriz
ve bir hata yaptığımızda
o hatayı sahiplenip şöyle diyebiliriz,
"Biliyor musun, bu ırkçı bir fikirdi."
"Aslında ırkçı bir politikayı
destekliyordum fakat değişeceğim."
Bizler için önemli olan bir diğer şey ise
birçok şekilde
bağımlı olduğumuzu fark etmek
ve biz derken, bireylerin
ve kesinlikle bu ülkenin
ırkçılığa bağımlı olduğunu
söylemek istiyorum
ve birçok insanın inkar içerisinde
olmasının nedenlerinden birisi de bu.
İnsanlar genelde
bağımlılıklarını inkar ederler.
Fakat sonra, bu bağımlılığa
sahip olduğumuzu fark ettiğimizde,
bağımlı olan herkesle,
madde bağımlılığının
üstesinden gelen arkadaşlar
ve aile üyeleriyle konuşursunuz,
onlar size iyileştiklerini söylemezler,
bunu sürekli düşünmeleri
gerekmediğini söylemezler.
Alkol bağımlılığının üstesinden
gelen birisi şöyle diyecektir,
"Biliyor musun,
bu günden güne bir süreç
ve ben günden güne,
dakikadan dakikaya bunu anlıyorum
ve evet, bağımlı olduğum şeylerden
önceki halime dönmek için
kendimi dizginlemek çok zor
fakat aynı zamanda özgürleştirici
ve kurtarıcı
çünkü artık bu bağımlılıkta
debelenmek zorunda değilim.
Dolayısıyla bağımlılığım yüzünden
artık insanları kırmam gerekmeyecek."
Bence bu önemli.
Ne hissettiğimizi düşünmek için
çok fazla zaman harcıyoruz
ve eylemlerimizin, fikirlerimizin
diğerlerine ne hissettirdiği için daha az.
George Floyd videosunun
Amerikalıları yapmaya zorladığı bir şeyin
özellikle ırkçılıkları neticesinde
bir insanın ne hissettiğini
duymalarını ve görmelerini
sağlamak olduğunu düşünüyorum.
CS: Seyircilerden bir sorumuz daha var.
Şu konu hakkında soruyor;
"Irkçılık karşıtlığı, feminizm
ve eşcinsel hakları
çalışmaları arasındaki
kesişimsellikten bahsedebilir misiniz?
Irkçılık karşıtlığı çalışmaları,
diğer insan hakları meseleleriyle
nasıl bağlantılı
ve onları nasıl etkiliyor?"
IXK: Elbette.
Irkçı bir fikri şöyle tanımlarım,
bu, bir ırk grubunun diğer bir
ırk grubundan bir şekilde daha üstün
veya daha altta olduğunu
öne süren herhangi bir fikirdir.
Irka karşılık, ırk grubu
terimini kullanıyorum
çünkü her bir ırk, ırksallaştırılmış
kesişen grupların bir derlemesidir;
siyahi kadınlar ve siyahi erkekler var
ve siyahi heteroseksüeller
ve siyahi eşcinsel insanlar var,
tıpkı Latin kökenli kadınlar
ve beyaz kadınlar ve Asyalı erkekler gibi,
anlamamız gereken asıl kritik şey ise
yalnızca, diyelim ki, siyahileri
hedef alan ırkçı fikirler yoktur.
Siyahi kadınları hedef alan,
siyahi lezbiyenleri hedef alan,
siyahi transseksüelleri hedef alan
geliştirilmiş birçok ırkçı fikir var.
Kesişen grupları hedef alan
bu ırkçı fikirler de çoğu kez
yine bu grupları hedef alan
diğer bağnazlık biçimleriyle kesişir.
Siyahi kadınlarla ilgili bir örnek
vermek gerekirse,
siyahi kadınlarla ilgili en eski
ırkçı fikirlerden birisi,
onların alt derece kadınlar olduğu
veya hatta kadın bile olmadıkları
ve kadınlığın zirvesi olan
beyaz kadınlardan
daha alt oldukları fikirleridir.
Bu fikir, kadınların zayıf olduğunu
ve bir insan, yani bir kadın,
ne kadar zayıf olursa
onun bir o kadar kadın olduğunu
ve bir kadın ne kadar güçlü olursa
onun bir o kadar erkeksi olduğunu
öne süren cinsiyetçi
fikirlerle kesişmiştir.
Bu iki fikir, siyahi kadını
zayıf, beyaz kadına göre altta olan
güçlü, siyahi, erkeksi
kadın fikri olarak
siyahi kadını sürekli
aşağılamak üzere kesişti.
Yani zayıf, çok kadınsı beyaz kadın
ve güçlü, çok erkeksi siyahi kadın
kurgularını gerçekten anlamanın
tek yolu cinsiyetçi fikirleri anlamaktır,
cinsiyetçi fikirleri reddetmektir
ve hızlı söyleyeceğim,
aynısı ırkçılık ve homofobi
kesişmesi için de geçerli,
orada da siyahi eşcinsel insanlar,
daha hiper-seksüel oldukları
fikrine maruz kalırlar
çünkü eşcinsel insanların
heteroseksüellerden daha
hiper-seksüel oldukları fikri vardır.
Yani siyahi eşcinsel insanlar,
beyaz eşcinsel insanlardan
ve siyahi heteroseksüellerden
daha hiper-seksüel olarak görülürler.
Eğer homofobiyi reddetmiyor, anlamıyor
ve onunla mücadele etmiyorsanız
bunu da gerçekte göremez,
anlayamaz ve reddedemezsiniz.
WPR: Mücadele etme noktası için,
topluluğumuzdan Maryam Mohit'in
bir sorusu var, şöyle soruyor,
"Desteği/takibi geri çekme kültürü ve
ırkçılık karşıtlığı nasıl bir etkileşimde?
Örneğin birinin geçmişte
aşikar olarak ırkçı bir şey yapması
ve onun ortaya çıkması?"
Buna nasıl tepki veririz?
IXK: Vay.
Bence bu çok, çok karışık.
Açıkçası insanları
kendilerini dönüştürmeye,
değişmeye, ırkçı oldukları zamanları
kabul etmeye teşvik ediyorum
ve açıkçası, topluluk olarak,
insanlara bunu yapabilme
gücünü vermeliyiz.
Birisi ırkçı olduğunu kabul ettiği zaman
onlardan desteğimizi/takibimizi
anında geri çekemeyiz.
Ayrıca çok kötü bir şey
yapan insanlar da var
ve yaptıkları şeyin ne kadar
kötü olduğunu anlama konusunda
çok isteksiz olan insanlar da var,
bu yüzden belirli bir anda,
yalnızca korkunç, çok kötü eylem değil
her şeyin ötesinde,
korkunç, çok kötü eylemi
kabul etmeyi bile reddetmek.
Bu durumda insanların desteği/takibi
gerçekten geri çekmek istemelerini
anlayabiliyorum ve bunu yapmalıyız,
diğer bir yandan,
ırkçı bir tutum sergileyen insanlar için,
özellikle de aşırı kötü
biçimde yapanlar için
bir tür neticeye, aleni bir neticeye
kültürel bir neticeye sahip olmalıyız.
Birçok insan için de gidip desteği/takibi
geri çekmeye karar verdiler.
Onları eleştirmeme
gerek olduğunu düşünmüyorum
fakat kendilerini dönüştürmeyi
reddedenler için
ve bir hata yapmış, bunu fark etmiş
ve kendini dönüştürmeye
gerçekten kendini adamış olanlar için
bir şeyler düşünmeliyiz.
CS: Evet, yani,
birçok aktivistin tecrübe ettiği
endişelerden birisi
Siyahi Hayatlar Önemlidir
hareketinin ardındaki enerjinin,
ırkçılık karşıtı değişimin
gerçekten meydana gelmesi için
yüksek kalması gerektiğidir.
Bence bu söylediğin şey için de geçerli.
Ayrıca fikrini merak ediyorum,
protestolar azalmaya başladığında
ve insanların bağışlarla
eşleşen kampanyaları
arka plana düştüğünde,
ırkçılık karşıtlığı hakkındaki bu sohbetin
merkezde kalacağından
nasıl emin olabiliriz?
IXK: Elbette.
"How to Be an Antiracist" kitabımın
son bölümlerinden birisinde
"başarısızlık" adlı bir bölüm var.
O bölümde his savunuculuğu
adını verdiğim şeyden bahsettim
ve bu olup bitenler,
George Floyd'a olanlar
veya Ahmaud Arbery'ye olanlar
ya da Breonna Taylor'a olanlar
hakkında kötü hisseden insanlar.
Bu ülke ve ülkenin gidişatı
konusunda kötü hissediyorlar.
Daha iyi hissetmeye başlama yolları da
bir gösteriye katılmak.
Daha iyi hissetmeye başlama yolları
belirli bir kuruluşa bağış yapmak.
Daha iyi hissetmeye başlama yolları
bir kitap okumak.
Eğer birçok Amerikalının
yaptığı şey buysa,
öyleyse bir kez iyi hissettiklerinde,
diğer bir deyişle, bir birey
kitap kulüplerine, gösterilere
veya bağış kampanyalarına
katılma aracılığıyla iyi hissettiği zaman,
o kişilerin kendi hisleri haricinde
hiçbir şey değişmeyecektir.
Bu yüzden hislerimizi geçmeliyiz.
Bu, insanlar kötü hissetmelidir
anlamına gelmiyor
fakat hislerimizi kullanmalıyız,
olup bitenler hakkında
ne kadar korkunç hissediyorsak,
ırkçılık karşıtı gücü ve politikaları
yürürlüğe ve uygulamaya sokmak için
hislerimizi kullanmalıyız.
Diğer bir deyişle,
hislerimiz bizi teşvik etmeli.
Hislerimiz esas amaç olmamalı.
Bu, bizi iyi hissettirmekle
ilgili olmamalı.
Bu, ülkeyi dönüştürmekle alakalı olmalı
ve ülkeyi dönüştürmeye dikkat etmeliyiz
çünkü eğer etmezsek
insanlar tüm bunlar bittiğinde
bir kez iyi hissederlerse,
o zaman yine başka bir video ile dehşete
düşme ve kötü hissetme durumuna
geri döneriz
ve bu devir sadece devam eder.
WPR: Gerçekleştirebileceğimiz
değişim türleri hakkında
ve sistemin daha iyi işlemesi,
devletimizin daha iyi işlemesi,
polisimizin daha iyi işlemesi için
neler yapabileceğimiz hakkında
düşündüğümüzde,
diğer ülkelerde bunun için bir model
olup olmadığını düşünüyorum --
özellikle de ırk ve baskı açısından
Birleşik Devletler'in
tarihi gerçekten emsalsiz.
Fakat diğer uluslara ve diğer
kültürlere baktığımızda,
imkan dahilinde burada uygulayabileceğimiz
diğer modeller var mı?
IXK: Yani, çok fazla var.
Polis memurlarının
silah taşımadığı ülkeler var.
Birleşik Devletler'den daha fazla
nüfusa sahip olan
fakat daha az sayıda
mahkumu olan ülkeler var.
Şiddet suçuyla mücadelede
daha fazla polis ve mahkum değil,
daha fazla iş ve daha fazla fırsat
kullanan ülkeler var
çünkü yüksek şiddet suçu
seviyelerine sahip olan toplulukların
yüksek seviyede yoksulluk
ve uzun dönemli işsizliğe sahip
topluluklara dönüşme eğilimini
biliyor ve görüyorlar.
Bana kalırsa --
Sonra, açıkçası,
diğer ülkeler insanlar için oldukça
büyük sosyal güvenlik ağları sağlıyor,
öyle ki insanlar yoksulluk
nedenli suç işlemiyorlar,
öyle ki insanlar çaresizlik
nedenli suç işlemiyorlar.
Bu yüzden bizler için
kritik olarak önemli olan şey,
her şeyden önce
evet, insanlarla ilgili yanlış bir şey
olup olmadığını düşünmek
ve sonra polis şiddetini
azaltmaya nasıl başlayabiliriz?
Irksal sağlık eşitsizliklerini
azaltmaya nasıl başlayabiliriz?
Hangi politikaları değiştirebiliriz?
Hangi politikalar işe yaradı?
Sormamız gereken, bu tür sorular
çünkü insanlarla ilgili
yanlış hiçbir şey yok.
CS: "Who Gets To Be Afraid in America"
[Amerika'da Kimler Korkmalı]
adlı "Atlantic" bölümünde şöyle diyorsun,
"Ne olduğum, siyahi bir erkek
olduğum, bu önemli olmamalı.
Kim olduğum önemli olmalı."
Söylediğin de bunun gibi
bir şey diye düşünüyorum,
yani diğer yerlerde
belki de bu daha olasıdır
ve merak ediyorum,
öncelikli olarak önem taşıdığın
bir ülke hayal ettiğinde
bu neye benziyor?
IXK: Pekala, siyahi bir Amerikalı
olarak benim düşündüğüm şey,
insanların beni tehlikeli görmedikleri
ve dolayısıyla varoluşumu da
tehlikeli kılmadıkları bir ülke.
Bu, bu ülkede dolaşmamı
ve insanların, ten rengim
yüzünde benden korkacaklarına
inanmamamı sağlar.
Bu, şuna inanmamı sağlar,
o işi alamadım çünkü mülakatta
daha iyisini yapabilirdim,
bu, ten rengimden ötürü olmadı.
Ayrıca şunu da sağlar --
ırksal eşitliğin olduğu bir ülke,
ırksal adaletin olduğu bir ülke,
bilirsiniz, ortak fırsatların
olduğu bir ülke,
Afrikalı Amerikalı kültürünün
ve Yerli Amerikalıların kültürünün
ve Meksikalı Amerikalıların
ve Koreli Amerikalılarının
eşit olarak değer gördüğü bir ülke,
hiç kimseden beyaz Amerikan kültürünü
benimsemesi istenmeyen bir ülke.
Standart profesyonel
giyim diye bir şey yoktur.
Ayrıca, Amerikalı olmak için
İngilizce konuşmayı öğrenmelisin
diye bir şey de yok.
Ayrıca yalnızca herkes için
eşitlik ve adalete sahip olmakla kalmayıp
farklılıkları takdirle karşılamanın,
Birleşik Devletler'de var olan
bütün etnik ve kültürel insan
farklılıklarını takdirle karşılamanın
bir şekilde bir yolunu bulurduk.
Bu ülkeyi mükemmel
yapabilecek olan şey budur,
yani tam anlamıyla
ülke boyunca gezebilmek
ve dünyanın her yerine ait
kültürleri öğrenebilmek
ve bu kültürleri takdir etmek
ve diğer insanların
yaptıkları aracılığıyla
kendi kültürünü anlamak.
Tüm bu acıların ortasında,
burada çok fazla güzellik var
ve tüm bu ırkçı politikaların
oluşturduğu yaraların kabuklarını
çıkarmak ve yok etmek istiyorum,
böylece insanlar iyileşebilir
ve gerçek güzelliği görebiliriz.
WPR: Peki Ibram, bu anı düşündüğünde
bu anın, gerçek güzelliğe ulaşmaya
yönelik sürecin çizgisinde
neresinde olduğunu düşünüyorsun?
IXK: Sanırım, benim için,
gösterilerde her zaman bir süreç
ve direniş görüyorum
ve insanların yenilikçi,
sistemik değişim için
değişimin burada
olduğunu söylemek için
belediyelerden ve kent meydanlarından
insanların seslendiğini biliyorum
fakat insanlar sesleniyorlar
ve insanlar küçük şehirlerden,
büyük şehirlerden sesleniyorlar
ve insanlar adını duyduğumuz
ve adını hiç duymadığımız
yerlerden sesleniyorlar.
İnsanlar değişim için sesleniyor
ve insanlar bıktı.
Yani, bir virüs pandemisi ile
yüzleştiğimiz bir zamanda yaşıyoruz
ve bu virüs pandemisinin içinde
ırksal bir pandemi de var,
beyaz olmayan insanların orantısız olarak
enfekte olduğu ve öldüğü
ve hatta ekonomik de bir pandemi,
40 milyon Amerikalı işini kaybetti
ve kesinlikle bu polis şiddeti pandemisi
ve sonra insanlar polis şiddetine karşı
gösteriler yapıyor
ve gösterilerde yalnızca
polis şiddetine maruz kalıyorlar.
Yani, insanlar burada temel bir
problem olduğunu görüyorlar
ve çözülebilir bir problem var.
Yaratılabilecek bir Amerika var
ve insanlar bunun için sesleniyor
ve her zaman bir başlangıç var.
Başlangıç, şu anda tecrübe ettiğimiz şey.
CS: Sanırım bir sonraki seyirci sorusu
bu konuyu takip edecek, şöyle soruyor,
"Şu anda size ne umut veriyor?"
IXK: Kesinlikle ırkçığa direnmek
bana her zaman umut vermiştir
ve hatta, şöyle diyelim,
altı ay önce, ülkedeki insanların
neredeyse her gece
ırkçılığa karşı gösteriler yaptığı
bir zamanda değildik
fakat insanların direndiği zamanlara ait
tarihlere bakabilirim.
Direniş bana her zaman umut verir
çünkü o her zaman direniştir
ve elbette fırtınalıdır
fakat ardında genelde gökkuşağı vardır.
Fakat ayrıca felsefi açıdan da
umut besliyorum
çünkü biliyorum ki değişim getirmek için
değişime inanmamız gerek.
Bir değişimcinin
kuşkucu olma ihtimali yok.
Bu imkansız.
Yani değişimi getirmek için
ona inanmam gerektiğini biliyorum.
WPR: Getirmemiz gereken
yapısal değişiklik açısından
daha önce söylediğin
bazı şeylere hitap eden
başka bir sorumuz daha var.
Maryam Mohit'den, "Dönüştürücü
politikaları uygulamaya sokmak açısından
en önemli şey, bu yapısal değişimleri
gerçekleştirebilecek doğru kişileri
yüksek sesle oy vererek
her seviyede göreve getirmek midir?"
IXK: Bence bu, onun bir parçası.
Kesinlikle, Birleşik Devletlerin Başkanı
olarak okul yönetim kurullarından
insanlara oy vermeliyiz,
eşitlik ve adalete sebep olan
ırkçılık karşıtı politikaları
kurumsallaştırmaya kendini adamış
insanlara oy vermeliyiz
ve bence bu kritik derecede önemli
fakat odaklanmamız gereken
veya yapmamız gereken tek şeyin
yalnızca bu olduğu düşünmüyorum.
Dönüştürülmesi gereken,
seçilmiş bir yetkili olan
politika üreticilerin kapsamının
belirli bir ölçüde dışında kalan
kurumlar ve bölgeler var.
Kendi sahalarında, kendi kurumlarında
politikaları dönüştürme gücüne
sahip olan yöneticiler
ve CEO'lar var
ve buraya odaklanmalıyız.
Oy verme ile ilgili söyleyeceğim son şey,
bu yılın başlarında "The Atlantic"
için bir dizi yazı yazdım,
bunlar Amerikalıları
"diğer kararsız seçmenler" adını verdiğim
ve öncelikli olarak yaşlı ve beyaz olan,
cumhuriyetçilikten demokratlığa geçen
geleneksel olmayan kararsız seçmenler
hakkında düşündürtmeyi amaçlıyordu.
Demokrat partiye oy veriyorken
hiç oy vermemeye başlayan
insanlardan bahsediyorum.
Bu insanlar tipik olarak gençler
ve tipik olarak da beyaz değiller
fakat onlar özellikle
beyaz olmayan gençler,
özellikle genç siyahiler
ve Latin kökenli Amerikalılar.
Bu insanları, bu genç, siyahi
ve Latin kökenli seçmenleri,
kararsız seçmenler olarak oy verip
vermemeye karar vermeye çalışan seçmenleri
tıpkı, örneğin, genel seçimlerde
Trump veya Biden'e oy verme
konusunda karar vermeye çalışan
insanları gördüğümüz şekilde görmeliyiz.
Diğer bir deyişle, her ikisini de
kararsız seçmen olarak görmek,
onları, evet, bu insanları ikna etmeliyiz
şeklinde görmek olacaktır.
Onlar politik sığırlar değil.
Onları öylece değiştiremeyiz.
Onları teşvik etmeli ve ikna etmeliyiz
ve sonra, bu diğer kararsız seçmenler için
oy vermeyi daha kolay hale getirmeliyiz
ve beyaz olmayan bu genç
insanlar için en zoru oy vermek,
seçmen baskı politikaları nedeniyle.
CS: Teşekkürler Ibram.
Pekala, bu görüşmenin
sonuna yaklaşıyoruz
fakat senden, Instagram'da
birkaç gün önce yazdığın bir şeyi
okumanı isteyeceğim.
Kızının fotoğrafının altına
bu güzel yazıyı yazdın,
bunu ve kısaca bu bakış açısını
yaşamlarımıza nasıl alabileceğimizi
bizimle paylaşır mısın merak ediyorum.
IXK: Elbette, evet,
dört yaşındaki kızım Imani'nin
bir fotoğrafını paylaştım
ve yazıda da şöyle yazdım,
"Seviyorum ve sevdiğim için direniyorum.
Kamuda ve özelde gitgide çoğalan
ırkçılığa karşı gösterileri
besleyen şey üzerine
birçok teori kuruldu.
Ben de bir tane önereyim: sevgi.
Bizler seviyoruz.
Sevdiğimiz insanların,
özellikle de sevdiğimiz siyahi
insanların yaşamlarının
ırkçılık şiddeti altında
tehlikede olduğunu biliyoruz.
İnsanlar hep beni neyin
teşvik ettiğini soruyorlar.
Cevap aynı: sevgi,
bu küçük kızın sevgisi,
bütün küçük ve büyük insanların sevgisi,
ırkçı politikalarla yasaklanmamış,
ırkçı fikirlerle aşağılanmamış
ve ırkçı şiddet ile korkutulmamış,
insanlıklarının çokluğunda
bütün bir hayat yaşamak
istediğim insanların sevgisi.
Irkçılığa karşı olalım.
Yaşamı savunalım.
Yaşamak ve bütün olarak yaşamak için
insan haklarımızı savunalım,
çünkü seviyoruz."
Ayrıca Cloe, bir şeyi de
vurgulamak istiyorum,
ırkçılık karşıtı olmanın kalbinde de
sevgi yatar,
ülkeyi sevmek yatar,
insanlığı sevmek,
akrabaları, aileyi
ve arkadaşları sevmek
ve kesinlikle kendini sevmek yatar.
Ben sevgiyi bir eylem olarak görüyorum.
Ben sevgiyi şöyle görüyorum,
insanların olmak istediklerini
söyledikleri kişiye doğru büyümeleri
ve kendimin daha iyi bir biçimine
doğru sürekli büyümek için
bir başkasına ve hatta
kendime yardım ediyorum.
Bu yüzden, bu ülkeyi sevmek
ve insanlığı sevmek
insanlığı yapısal olarak
daha iyi bir biçimine doğru itmek demektir
ve hala bu ırkçılık engelleri varken
daha iyi bir biçim almamızın
hiçbir yolu yoktur,
daha iyi bir insanlık yaratmamızın
hiçbir yolu yoktur.
WPR: Bence bu çok güzel.
Paylaştığın her şeyi
takdir ediyorum Ibram.
Bunun kolay bir şey olmadığını
netleştirdi, değil mi?
Burada bunu yok edebilecek
bir yara bandı seçeneği yok,
bunun için hepimiz çalışmalıyız
ve bugün buraya getirdiğin
dürüstlük ve düşünceliliği
gerçekten takdir ediyorum.
IXK: Rica ederim.
Benimle bu sohbeti gerçekleştirdiğiniz
için çok teşekkür ederim.
CS: Çok teşekkürler Ibram.
Bize katıldığın için
gerçekten minnettarız.
IXK: Teşekkürler.