Return to Video

Sahtekârlık sendromunu kendi yararınıza nasıl kullanabilirsiniz

  • 0:01 - 0:05
    Hayatımda bir çok başarıyı deneyimledim.
  • 0:06 - 0:08
    On yıldan fazla bir süre önce,
  • 0:08 - 0:11
    üniversiteden hemen sonra
    dostum Scott'la bir iş kurdum.
  • 0:12 - 0:15
    Şimdi, daha önce hiç iş tecrübemiz yoktu
  • 0:15 - 0:17
    ve gerçekte büyük bir planımız da yoktu.
  • 0:17 - 0:21
    Aslında, başladığımızda hedefimiz,
    gerçek bir iş bulmak zorunda olmamak
  • 0:21 - 0:21
    (Kahkaha)
  • 0:21 - 0:24
    ve her gün işe giderken
    takım elbise giymek zorunda olmamaktı.
  • 0:24 - 0:26
    İkisini de gerçekleştirdik.
  • 0:26 - 0:27
    (Kahkaha)
  • 0:28 - 0:32
    Bugün, binlerce harika çalışanımız var
  • 0:32 - 0:35
    ve gezegende milyonlarca insan
    bizim yazılımımızı kullanıyor.
  • 0:35 - 0:38
    Teknik olarak hâlihazırda
    Mars'a gidenleri de sayarsak
  • 0:38 - 0:40
    gezegenin dışında bile kullanıyorlar.
  • 0:40 - 0:42
    Yani, her gün işe gittiğimde
  • 0:42 - 0:45
    ne yaptığımı bildiğimi düşünebilirsiniz.
  • 0:45 - 0:47
    Peki sana bir sır açıklayayım.
  • 0:47 - 0:52
    Çoğu gün, hâlâ ne yaptığımı
    genellikle bilmediğimi hissediyorum.
  • 0:53 - 0:55
    15 yıldır böyle hissediyorum
  • 0:55 - 0:59
    ve o zaman öğrendim ki bu duyguya
    "sahtekârlık sendromu" deniliyor.
  • 1:01 - 1:04
    Kendinizi hiç bir sahtekâr gibi,
  • 1:04 - 1:06
    derinliğinin dışında hissetiniz mi
  • 1:06 - 1:10
    ve sadece bir tür tahminle/zırvalıkla
    durumun üstesinden geldiniz mi --
  • 1:10 - 1:11
    (Kahkaha)
  • 1:11 - 1:13
    ama herhangi bir anda,
  • 1:13 - 1:16
    biri bununla ilgili seni arayacak diye
    donakaldığınız oldu mu?
  • 1:16 - 1:19
    Böyle hissettiğim
    pek çok örnek düşünebilirim.
  • 1:19 - 1:22
    İK departmanı olan bir şirkette
    hiç çalışmamış biri olarak
  • 1:22 - 1:25
    ilk İK yöneticimize mülakat yapmam --
  • 1:25 - 1:26
    (Kahkaha)
  • 1:26 - 1:29
    Mülakata girerken "Bu kişiy
    ne soracağım?" diye düşünerek
  • 1:29 - 1:31
    dehşete kapılmıştım.
  • 1:31 - 1:35
    Veya yönetim kurulu toplantılarına etrafım
    takımlılarla sarılmışken tişörtle katılmam
  • 1:35 - 1:37
    ve kısaltmalar havada uçuşurken
  • 1:37 - 1:39
    eve döndüğümde onları Wikipedia'dan
    arayıp bulabilmek için
  • 1:39 - 1:41
    çaktırmadan not defterime yazarken
  • 1:41 - 1:44
    beş yaşında bir çocuk gibi hissetmem.
  • 1:44 - 1:45
    (Kahkaha)
  • 1:45 - 1:47
    Veya ilk günlerde
  • 1:47 - 1:49
    insanlar arayıp borç hesabı
    sorduğunda donar,
  • 1:49 - 1:54
    “Bekle, para mı istiyorlar, yoksa bize mi
    veriyorlar?” diye düşünürdüm.
  • 1:54 - 1:57
    (Kahkaha)
  • 1:57 - 2:00
    Telefonun üzerini kapatır,
  • 2:00 - 2:02
    ahizeyi kapatır,
  • 2:02 - 2:04
    "Scott, muhasebedensin." der
  • 2:04 - 2:05
    ve telefonu uzatırdım.
  • 2:05 - 2:06
    (Kahkaha)
  • 2:06 - 2:09
    O zamanlar ikimiz de birçok iş yaptık.
  • 2:09 - 2:13
    Yani benim için sahtekârlık sendromu,
    bilgi ve yeteneğimin fazlasıyla dışında
  • 2:13 - 2:17
    ancak hâlihazırda durumun içinde
    yerleşik şekilde olmaya dair bir his.
  • 2:17 - 2:21
    İçten içe, orada olmanı
    haklı çıkarmaya yetecek kadar
  • 2:21 - 2:24
    yetenekli, deneyimli veya kalifiye
    olmadığını biliyorsun
  • 2:24 - 2:25
    ancak oradasın
  • 2:25 - 2:27
    ve bir çıkış yolu bulman gerekiyor
  • 2:27 - 2:29
    çünkü sadece öylece çıkamazsın.
  • 2:30 - 2:32
    Bu başaramama korkusu değil
  • 2:32 - 2:34
    ve yapamama korkusu değil.
  • 2:35 - 2:38
    Bu daha ziyade, bir şeyin
    yanına kâr kalması hissi,
  • 2:38 - 2:41
    yakalanma korkusu,
  • 2:41 - 2:44
    herhangi bir zamanda
    birisinin bunu anlayacağı.
  • 2:44 - 2:45
    Anlamış olsalar
  • 2:45 - 2:48
    "Aslında bu yeterince adil."
    diye samimiyetle düşünürdünüz.
  • 2:48 - 2:50
    (Kahkaha)
  • 2:50 - 2:53
    En sevdiğim yazarlardan biri,
    Neil Gaiman, bir üniversitede yaptığı
  • 2:53 - 2:56
    "Make Good Art" isimli
    mezuniyet konuşmasında
  • 2:56 - 2:58
    bunu çok güzel bir şekilde dile getirdi.
  • 2:58 - 3:00
    Alıntısını doğru yaptığımdan
    emin olmak istiyorum.
  • 3:00 - 3:04
    "Bir gün kapının çalınacağına ve her şeyin
    bittiğini, beni yakaladıklarını
  • 3:04 - 3:08
    ve şimdi gidip gerçek bir iş bulmam
    gerektiğini bana söylemek için
  • 3:08 - 3:11
    orada duran yetkili bir kişi olacağına
  • 3:11 - 3:13
    ikna olmuştum."
  • 3:14 - 3:17
    Şimdi kapım çalındığında
    koyu renk takımlı,
  • 3:17 - 3:21
    yetkili bir kişinin orada olacağını
    ve bana ayrılan sürenin
  • 3:21 - 3:24
    adeta sonuna geldiğimizi
    söyleyeceğini hâlâ hissediyorum.
  • 3:24 - 3:25
    Berbat bir aşçı olduğumdan
  • 3:25 - 3:29
    sadece çocuklara pizza getiren biri
    olduğunda hayli rahatlıyorum.
  • 3:29 - 3:30
    (Kahkaha)
  • 3:30 - 3:33
    Ancak bunun tamamının
    kötü olmadığını belirtmek önemli.
  • 3:33 - 3:36
    O duyguların içinde,
    bence birçok da iyilik var.
  • 3:36 - 3:39
    Bu, bir motivasyon verici poster,
  • 3:39 - 3:43
    bir "Şimdi başla." konuşması değil.
  • 3:45 - 3:47
    Bu, daha ziyade, kendi
    sahtekârlık sendromu deneyimlerime
  • 3:47 - 3:51
    ve onları kontrol etmeyi öğrenmeyi
    ve iyilik için bir tür güce dönüştürmeyi
  • 3:51 - 3:53
    nasıl denediğime dair bir iç gözlem.
  • 3:54 - 3:56
    Bu deneyimlerin harika bir örneği
  • 3:56 - 3:58
    Atlassian tarihinin ilk günlerinde.
  • 3:58 - 4:02
    Yaklaşık dört yaşındaydık
    ve yaklaşık 70 çalışanımız vardı.
  • 4:02 - 4:04
    Denetçilerimizin tavsiyesiyle
  • 4:04 - 4:07
    -iyi hikâyelerin birçoğu,
    bir denetçi tavsiyesi ile başlar-
  • 4:07 - 4:08
    (Kahkaha)
  • 4:08 - 4:12
    New South Wales Yılın Girişimcisi
    yarışmasına katıldık.
  • 4:12 - 4:15
    40 yaş altı girişimciler için
    genç kategorisinde
  • 4:15 - 4:19
    New South Wales Yılın Girişimcisi
    ödülünü kazandığımızda şaşırmıştık.
  • 4:19 - 4:20
    Sekiz farklı kategori vardı.
  • 4:21 - 4:23
    Ve bu yüzden şaşırdım, aslında,
  • 4:23 - 4:25
    yarıştığımız insanların listesine bakınca
  • 4:25 - 4:28
    ödül törenine bile gitmedim.
  • 4:28 - 4:30
    Yani, Scott nişanı bizzat kendisi aldı.
  • 4:31 - 4:34
    Daha sonra ulusal ödüllere gittik.
  • 4:34 - 4:36
    Bunlara muhtemelen gitmem
    gerektiğini düşündüm.
  • 4:36 - 4:38
    Bu yüzden takım elbise kiraladık,
  • 4:38 - 4:40
    daha yeni tanıştığım bir kızı davet ettim
  • 4:40 - 4:42
    -bir saniye sonra ona geliyorum-
  • 4:42 - 4:43
    (Kahkaha)
  • 4:43 - 4:46
    ve büyük siyah smokin galasına gittik.
  • 4:47 - 4:49
    Bu kez, gecenin ilk ödülü olan
    genç kategorisinde
  • 4:49 - 4:52
    şaşkınlığımız şoka dönüştü
  • 4:52 - 4:53
    çünkü diğer tüm ülkeleri yenip
  • 4:53 - 4:56
    Yılın Avustralya Genç Girişimcisi
    ödülünü kazandık.
  • 4:56 - 4:57
    Şok yavaş yavaş azaldığında
  • 4:57 - 5:00
    masaya çokça şampanya almıştık,
    parti başlamıştı
  • 5:00 - 5:01
    ve gece kesinlikle sona ermişti.
  • 5:01 - 5:03
    Asil şekilde, çok iyi zaman geçiriyorduk.
  • 5:03 - 5:06
    Gecenin son ödülüne hızlıca gelelim.
  • 5:06 - 5:09
    Diğer tüm kategorilere karşı
  • 5:09 - 5:11
    Yılın Avustralya Girişimcisi
    ödülünü kazandığımızda
  • 5:11 - 5:13
    şokumuz herkesin şokuna dönüştü.
  • 5:13 - 5:15
    Herkes o kadar şoktaydı ki
  • 5:15 - 5:17
    Ernst ve Young'ın CEO'su olan spiker
  • 5:17 - 5:19
    zarfı açtı
  • 5:19 - 5:21
    ve ağzından çıkan ilk sözler
    "Aman Tanrım" oldu.
  • 5:21 - 5:22
    (Kahkaha)
  • 5:23 - 5:25
    Sonra kendini sıfırladı
    ve kazandığımızı açıkladı.
  • 5:25 - 5:27
    (Kahkaha)
  • 5:27 - 5:29
    Bu yüzden, fazlasıyla derinde
    olduğumuzu biliyorduk.
  • 5:29 - 5:31
    Oradan sonra su derinleştikçe derinleşti
  • 5:31 - 5:33
    çünkü 40 farklı ülkeye karşı
  • 5:33 - 5:36
    Yılın Dünya Girişimcisi'nde
    Avustralya'yı temsil etmek için
  • 5:36 - 5:38
    Monte Carlo'ya gittik.
  • 5:40 - 5:44
    Bu kez kiralanmış bir başka takım elbisede
    akşam yemeklerinden birindeydim
  • 5:44 - 5:47
    ve Portekiz'in galibi olan
    Belmiro de Azevedo isimli
  • 5:47 - 5:49
    sevimli bir adamın yanında oturuyordum.
  • 5:49 - 5:51
    Tam bir şampiyon.
  • 5:51 - 5:54
    65 yaşında, işini 40 yıldır sürdürüyordu.
  • 5:54 - 5:56
    30.000 çalışanı vardı.
  • 5:56 - 5:58
    Unutmayın, o zaman, bizim 70'ti.
  • 5:58 - 6:01
    Yıllık cirosu dört milyar avroydu.
  • 6:01 - 6:03
    Birkaç şaraptan sonra, ona,
  • 6:03 - 6:06
    orada olmayı hak etmediğimizi,
  • 6:06 - 6:08
    kendi derinliğimizin
    çok dışında olduğumuzu
  • 6:08 - 6:12
    ve bir noktada, birisinin bunu anlayıp
    bizi eve, Avustralya'ya göndereceğini
  • 6:12 - 6:14
    hissettiğimi itiraf ettiğimi hatırlıyorum.
  • 6:14 - 6:16
    Hatırlıyorum, bir duraksadı ve bana bakıp
  • 6:16 - 6:20
    tam olarak aynı şekilde hissettiğini
  • 6:20 - 6:23
    ve tüm kazananların bu şekilde
    hissettiğinden şüphelendiğini söyledi
  • 6:23 - 6:27
    ve Scott, ben ya da teknoloji ile ilgili
    hiçbir şey bilmese de
  • 6:27 - 6:29
    belli ki doğru bir şey yaptığımızı
  • 6:29 - 6:31
    ve muhtemelen devam etmemiz
    gerektiğini söyledi.
  • 6:31 - 6:32
    (Kahkaha)
  • 6:32 - 6:36
    Bu, iki nedenle benim için oldukça
    büyük aydınlanma anlarından biriydi.
  • 6:36 - 6:39
    Birincisi, diğer insanların da
    bunu hissettiğini fark ettim.
  • 6:39 - 6:43
    İkincisi, hiçbir çeşit başarı formuyla
    bu hissin gitmediğini fark ettim.
  • 6:43 - 6:46
    Başarılı insanların dolandırıcı gibi
    hissetmediklerini varsaymıştım
  • 6:46 - 6:49
    ve şimdi tersinin gerçek olma ihtimalinin
    daha yüksek olduğunu biliyorum.
  • 6:50 - 6:52
    Bu sadece işe dair
    sahip olduğum bir hissiyat değil.
  • 6:52 - 6:54
    Bu benim kişisel hayatımda da oluyor.
  • 6:54 - 6:56
    İlk günlerde,
  • 6:56 - 6:59
    Atlassian için her hafta
    San Francisco'ya uçuyordum,
  • 6:59 - 7:01
    çok fazla uçuş mil puanı topladım
  • 7:01 - 7:04
    ve Qantas birinci sınıf
    bekleme salonuna erişim elde ettim.
  • 7:04 - 7:06
    Şimdi, asla ait olmadığım bir yer varsa...
  • 7:06 - 7:07
    (Kahkaha)
  • 7:07 - 7:11
    Şort ve kot ya da kot ve tişörtle
    içeri girdiğimde durum daha da zorlaşır,
  • 7:11 - 7:15
    genelde bana bakıp "Yardım edebilir miyim,
    evladım? Kayıp mı oldun?" derler.
  • 7:15 - 7:18
    Ama yine de bazen tam da
    Qantas bekleme salonunda,
  • 7:18 - 7:20
    hiç beklemezken hayat kapınızı çalıverir.
  • 7:20 - 7:22
    On yıldan uzun bir süre önce, bir sabah,
  • 7:22 - 7:25
    düzenli, haftalık iş seyahatim
    esnasında orada oturuyordum,
  • 7:25 - 7:29
    benim ligimin oldukça dışında olan güzel
    bir kadın Qantas bekleme salonuna girdi
  • 7:29 - 7:32
    ve birini başkasıyla karıştırma
    durumunda olduğu gibi
  • 7:32 - 7:34
    doğrudan bana doğru yürümeye devam etti.
  • 7:34 - 7:36
    Başka biri olduğumu sanıyordu,
  • 7:36 - 7:38
    bu yüzden, bu durumda,
    gerçekten bir sahtekârdım.
  • 7:38 - 7:41
    (Kahkaha)
  • 7:41 - 7:44
    Ama tarihsel olarak yaptığım gibi donmak
  • 7:44 - 7:48
    ya da belki şövalyevari bir şekilde
    ona hatasını bildirmek yerine
  • 7:48 - 7:51
    sadece konuşmayı devam ettirmeye çalıştım.
  • 7:51 - 7:52
    (Kahkaha)
  • 7:52 - 7:55
    Klasik Avustralya zırvalığı
    bir tür iddialı hamleye
  • 7:55 - 7:57
    ve bir telefon numarasına dönüştü.
  • 7:57 - 8:03
    Ve ben o kızı birkaç ay sonraki
    ödül törenine götürdüm.
  • 8:03 - 8:05
    On yıldan uzun bir süre sonra,
  • 8:05 - 8:07
    inanılmaz mutluyum ki o, şu an benim eşim
  • 8:07 - 8:09
    ve birlikte dört harika çocuğumuz var.
  • 8:09 - 8:13
    (Alkış)
  • 8:15 - 8:18
    Ama tahmin edersiniz ki
    her sabah uyandığımda
  • 8:18 - 8:20
    dönüp ona bakıp bana "Sen kimsin
  • 8:20 - 8:24
    ve yatağın o tarafını sana kim verdi?"
    diyeceğini düşünürdüm.
  • 8:24 - 8:25
    (Kahkaha)
  • 8:25 - 8:26
    "Dışarı çık."
  • 8:27 - 8:28
    Ama demiyor.
  • 8:28 - 8:31
    Sanırım bazen o da böyle hissediyor.
  • 8:32 - 8:34
    Görünüşe göre bu,
  • 8:34 - 8:36
    başarılı evliliğimizin nedenlerinden biri.
  • 8:36 - 8:38
    Bu konuşmayı araştırırken
  • 8:38 - 8:40
    en başarılı ilişkilerin
    özelliklerinden birinin
  • 8:40 - 8:44
    her iki partnerin de liglerinin dışında
    hissetmeleri olduğunu öğrendim.
  • 8:44 - 8:47
    Onlar partnerlerinin kendi liglerinin
    dışında olduğunu hissederler.
  • 8:47 - 8:48
    Sahtekâr gibi hissederler.
  • 8:48 - 8:50
    Eğer donmaz ve şükrederlerse
  • 8:50 - 8:54
    ve daha çok çalışır ve ellerinden gelen
    en iyi partner olmak için esnerlerse
  • 8:54 - 8:57
    muhtemelen çok başarılı
    bir ilişki olacaktır.
  • 8:57 - 8:59
    Eğer bu hisse sahipsen donma.
  • 8:59 - 9:02
    Senin aslında olmadığın biri
    olduğunu düşünse bile
  • 9:02 - 9:05
    sohbeti devam ettirmeye çalış.
  • 9:06 - 9:09
    Ben olmadığım bir kişiyim hissi
    ya da insanların böyle düşünmesi
  • 9:09 - 9:11
    aslında oldukça sık gerçekleşiyor.
  • 9:11 - 9:14
    Buna daha yakın geçmişimden
    harika bir örnek:
  • 9:14 - 9:17
    Birkaç ay önce, çocuklarımdan biriyle
    gece geç saatte ayaktaydım,
  • 9:17 - 9:19
    Twitter'da Tesla hakkında bir şey gördüm,
  • 9:19 - 9:22
    Güney Avusturalya'nın haddeleme
    güç krizi serilerinden birini
  • 9:22 - 9:24
    büyük endüstriyel pillerle
  • 9:24 - 9:27
    çözebileceklerini söylüyordu.
  • 9:27 - 9:29
    Hiç düşünmeden, onlara meydan okuyan
  • 9:29 - 9:33
    ve bu konuda gerçekten ciddi olup
    olmadıklarına değinen birkaç tweet attım.
  • 9:34 - 9:36
    Bununla çok küçük bir kayaya tekme atarak
  • 9:36 - 9:38
    çok büyük bir tepeden düşürmeyi başardım
  • 9:38 - 9:42
    ki bu, kendimi tam ortasında
    yuvarlanırken bulduğum bir çığa dönüştü.
  • 9:42 - 9:44
    Çünkü birkaç saat sonra,
  • 9:44 - 9:46
    Elon bana tweet atarak
    son derece ciddi olduklarını,
  • 9:47 - 9:49
    sözleşmenin imzalanmasından
    sonra yüz gün içinde
  • 9:49 - 9:51
    dünya standartlarında dev bir pil olan,
  • 9:51 - 9:54
    şimdiye kadar gezegende yapılmış
    en büyüklerden biri olan,
  • 9:54 - 9:57
    100 megavat/saatlik bir tesis
    kurabileceklerini söyledi.
  • 9:57 - 9:59
    İşte o zaman gerçekten kıyamet koptu.
  • 9:59 - 10:02
    Enerji alanında bir tür "uzman" olarak
    benden görüş almak için
  • 10:02 - 10:04
    başlıca her medya kuruluşu 24 saat içinde,
  • 10:04 - 10:08
    bana mesaj ve e-posta gönderdi
    ve benimle iletişime geçmeye çalıştı.
  • 10:08 - 10:10
    (Kahkaha)
  • 10:10 - 10:14
    O zamanlar, çocuklarımın oyuncaklarına
    takılan bir buçuk voltluk AA pillerle
  • 10:14 - 10:19
    Güney Avustralya'ya takılan,
    güç krizlerini potansiyel olarak
  • 10:19 - 10:23
    çözebilecek olan 100 megavat/saatlik
    endüstriyel ölçekli pil tesisi
  • 10:23 - 10:24
    arasındaki farkı
  • 10:24 - 10:26
    gerçekten söyleyemezdim.
  • 10:27 - 10:29
    Kronik bir sahtekârlık sendromu
    vakası hissediyordum
  • 10:29 - 10:30
    (Kahkaha)
  • 10:31 - 10:32
    ve gerçekten tuhaflaşmıştı.
  • 10:33 - 10:35
    Kendi kendime şöyle
    düşündüğümü hatırlıyorum:
  • 10:35 - 10:39
    "Kahretsin. Burada bir şeyler başlattım
    ve gerçekten içinden çıkamıyorum.
  • 10:39 - 10:42
    Durumu yarıda bırakırsam
  • 10:42 - 10:45
    Avustralya'yı yenilenebilir enerji
    konusunda geride bırakacağım
  • 10:45 - 10:48
    ve Twitter'daki aptallığım nedeniyle
  • 10:48 - 10:50
    belki de tam bir aptal gibi görüneceğim."
  • 10:50 - 10:52
    Bu yüzden yapabileceğim tek şeyin
  • 10:52 - 10:55
    donmamaya ve öğrenmeye çalışmak
    olduğunu düşündüm.
  • 10:55 - 10:56
    Bu yüzden,
  • 10:56 - 11:00
    endüstriyel ölçekli piller, elektrik
    şebekesi, yenilenebilir enerjiler
  • 11:00 - 11:03
    ve bunların ekonomisi ile bunun
    makul bir teklif olup olmadığı hakkındaki
  • 11:03 - 11:06
    her şeyi öğrenmeye çalışarak
    bir hafta geçirdim.
  • 11:06 - 11:08
    Baş bilim insanıyla konuştum,
    CSIRO ile konuştum,
  • 11:08 - 11:12
    hikâyenin kendi açılarını
    bana anlatmaya çalışan
  • 11:12 - 11:15
    her iki siyasi görüşten de
    birçok bakan ve başbakan oldu.
  • 11:15 - 11:18
    Başbakanla tweetleşmeyi başardım.
  • 11:18 - 11:21
    Hatta ABC Lateline programındaki
    bir enerji uzmanının
  • 11:21 - 11:23
    inandırıcı bir taklidini
    yapmayı bile başardım.
  • 11:23 - 11:25
    (Kahkaha)
  • 11:26 - 11:27
    Ancak tüm bunların sonucu olarak
  • 11:27 - 11:30
    Güney Avustralya bir pil ihalesi yaptı
  • 11:30 - 11:33
    ve bu pil ihalesi için
    90'dan fazla başvuru oldu.
  • 11:34 - 11:37
    Birkaç ay içinde
    parlamentodaki ulusal gündem,
  • 11:37 - 11:41
    bir tür teatral kömür yığınlarından,
  • 11:41 - 11:43
    büyük ölçekli yenilenebilir piller
    inşa etmek için
  • 11:43 - 11:47
    hangi endüstriyel ölçekli pil kimyasalının
    en iyisi olduğu tartışmasına dönüştü.
  • 11:47 - 11:49
    Bu yüzden buradaki önemli ders şu ki
  • 11:49 - 11:52
    hayatımda, o tarih itibariyle
    sahtekâr olduğumu çok iyi biliyordum.
  • 11:53 - 11:55
    Kendi derinliğimin millerce dışında
    olduğumu biliyordum.
  • 11:55 - 11:59
    Ama donmak yerine, genellikle, aptal gibi
    görünme korkumdan motive olarak
  • 11:59 - 12:02
    öğrenebildiğim kadar çok şey
    öğrenmeye çalıştım
  • 12:02 - 12:05
    ve bunu bir tür iyilik gücüne
    dönüştürmeye çalıştım.
  • 12:06 - 12:08
    Öğrendiğim şeylerden biri,
  • 12:08 - 12:13
    insanlar, başarılı insanların
    dolandırıcı gibi hissetmediğini düşünüyor.
  • 12:14 - 12:17
    Ama özellikle çok sayıda
    girişimci tanıdığım için
  • 12:17 - 12:19
    bence bunun tersi daha olası.
  • 12:20 - 12:25
    Tanıdığım en başarılı insanlar
    kendilerini sorgulamıyorlar
  • 12:25 - 12:28
    fakat fikirlerini ve bilgilerini
    yoğun olarak sorguluyorlar,
  • 12:28 - 12:30
    düzenli olarak sorguluyorlar.
  • 12:30 - 12:33
    Suyun ne zaman
    çok derin olduğunu biliyorlar
  • 12:33 - 12:35
    ve tavsiye istemekten korkmuyorlar.
  • 12:35 - 12:37
    Bunu kötü bir şey olarak görmüyorlar.
  • 12:37 - 12:39
    Tavsiyeyi, bu fikirleri
    bilemek, geliştirmek
  • 12:39 - 12:41
    ve öğrenmek için kullanıyorlar.
  • 12:41 - 12:44
    Bazen derinliğinin
    dışında olmak sorun değil.
  • 12:44 - 12:46
    Ben sık sık derinliğimin dışındayım.
  • 12:46 - 12:48
    Derinliğinin dışında olmak iyi.
  • 12:48 - 12:51
    Çıkarma düğmesine hemen basamadığın
    bir durumun içinde olman iyi,
  • 12:51 - 12:54
    donup kalmadığın sürece,
    durumu kontrol altında tuttuğun sürece
  • 12:54 - 12:56
    felç olma
  • 12:56 - 12:59
    ve bunu bir tür iyilik gücüne
    dönüştürmeye çalış.
  • 12:59 - 13:02
    Burada "kontrol altında tutma"
    demem önemli
  • 13:02 - 13:04
    çünkü bu, sahtekârlık sendromunu
    fethetmekle ilgili
  • 13:04 - 13:07
    bir tür popüler psikoloji zırvası
    değil benim için.
  • 13:07 - 13:08
    Sadece farkında olmakla ilgili.
  • 13:09 - 13:13
    Aslında, şu anda bir sahtekâr gibi
    hissettiğimin son derece farkındayım,
  • 13:13 - 13:15
    bu konuşmayı yapmayı kabul ettiğimde,
  • 13:15 - 13:19
    yani, birkaç ay önce,
    bir isim bile koyamayacağım bu hisse dair
  • 13:19 - 13:21
    bir tür sahte uzman olarak buradayım.
  • 13:21 - 13:24
    Eğer düşünürsen konu tam da bu, değil mi?
  • 13:24 - 13:25
    (Kahkaha)
  • 13:25 - 13:26
    Teşekkürler.
  • 13:26 - 13:29
    (Alkış)
Title:
Sahtekârlık sendromunu kendi yararınıza nasıl kullanabilirsiniz
Speaker:
Mike Cannon-Brookes
Description:

Hiç yeteneklerinizden şüphe ettiniz mi, "dolandırıcı" olarak keşfedileceğinizden korktunuz mu? Buna "sahtekârlık sendromu" deniyor ve bunu hissetmekte yalnız değilsiniz, diyor girişimci ve CEO Mike Cannon-Brookes. Bu eğlenceli ve kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz konuşmada, kendi sahtekârlık sendromu deneyimlerinin başarısına giden yolu açmasına nasıl yardımcı olduğunu paylaşıyor --ve onu kendi yararınıza nasıl kullanacağınızı da gösteriyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
13:42

Turkish subtitles

Revisions