Gözünüzün köşesine kıvrılmış pembe şeyi biliyorsunuz değil mi? O şey aslında üçüncü göz kapağınızın kalıntıları. "Plica semilunaris" olarak bilinir, genelde kuşlarda ve birkaç memelide çok daha belirgindir, gözlerden tozu ve kiri uzak tutan araba sileceği gibi fonksiyonları vardır. Ama insanlarda işe yaramıyor. Bir kalıntı, yani artık eski amacına hizmet etmiyor. İnsan vücudunda plica semilunaris gibi başka kalıntı yapılar da var. Bunların çoğu homo sapienlerden çok daha önce kalıntı oldular bir atamızdan diğerine yavaşça aktarılarak. Peki ama neden hâlâ yok olmadılar? Bu soruyu anlamak için doğal seleksiyonu anlamak lazım. Doğal seleksiyon, organizmaların belirli bir çevrede hayatta kalmasına yardımcı olan özelliklerin bir sonraki nesle aktarılmasıdır. Çevre değiştikçe, önceden yararlı olan özellikler zararlı olmaya başlayabilir. Bu özellikler elenirler yani gitgide toplumdan kaybolurlar. Ama bir özellik zararlı değilse eleme yapılmayabilir, faydası olmasa bile tamamen yok olmaz. Mesela kuyruk kemiği. Evrim biyologlarına göre, iklim kurudukça ve çayırlar belirmeye başladıkça kuyruğu olan atalarımız ağaçları terk edip karada yürümeye başladılar. Onlara ağaçlarda yardım eden kuyruklar karada yürümelerini zorlaştırdı. Böylece mutasyon geçirip kuyruk boylarını azaltarak karadaki yaşamda daha başarılı olmaya başladılar. Böylece, sonraki nesle kısa kuyruklarını aktaracak kadar uzun yaşayabildiler. Bu değişim milyonlarca yıl yavaş yavaş gerçekleşti ve yaklaşık 20 milyon yıl önce atalarımızın kuyrukları tamamen yok oldu. Günümüzde insan embriyolarının, büyüdükçe yok olan kuyruklarının olduğunu biliyoruz. Fakat, kısa kuyruk sokumu inatla kalıyor, büyük ihitmalle hiçbir zararı olmadığı için. Aslında eskisine göre daha küçük bir işlevi var, belirli kaslara dayanak oluyorlar. İnsanların %85'i palmaris longus diye kalıntı bir kasa sahip. Sizde var mı diye bakmak için elinizi düz bir zemine koyun, baş ve serçe parmaklarınızı birbirine dokundurun. Bileğinizde beliren kısa bir şerit görüyorsanız bu şerit, artık işlevi olmayan kasa bağlı olan sinirdir. Bunun herkeste olmaması, işlevini anlamamıza yardımcı oluyor. Kalıntı özellikler kaybolmaları için bir neden olmadığında kalabilirler. Fakat kalmaları için de bir neden olmadığından rastgele gerçekleşen mutasyonlar bu özellikleri bazı insanlarda yok edebilir. Primat akrabalarımıza baktığımızda palmaris longusun, karada daha çok vakit geçirenlerde bazen olmadığını görüyoruz. Fakat ağaçta daha çok vakit geçirenlerde bu kas her zaman var. Dolayısıyla, daldan dala atlamamıza yardımcı olan bir kas olduğunu ve karaya inince işlevsiz hale geldiğini düşünüyoruz. Apandis, bir zamanlar atalarımızın bağırsak sistemlerinin bitkileri sindirmek için kullandığı bir parçası olabilir. Beslenme biçimleri değişince o sistemin bazı parçaları küçülmeye başladı. Diğer kalıntı yapılardan farklı olarak apandis her zaman zararsız değil. Tehlikeli biçimde iltihaplanabilir. Apandis patlaması tarih boyunca çoğunlukla ölüme neden oluyordu. Peki o zaman neden hâlâ yok olmadı? Yavaşça yok olmaya başlıyor olabilir ya da mutasyonlar onu küçültecek kadar gelişmemiş olabilir. Ya da belki bazı yararları vardır -- mesela yemekleri parçalamamıza yardım eden bakterilerin deposu olabilirler. Ama aslında apandisin hâlâ neden yok olmadığını bilmiyoruz. Evrim mükemmel bir süreç değil. İnsanlar milyonlarca yıllık deneme yanılmanın ve tesadüfün ürünüdürler ve bunu hatırlamamız için birçok evrimsel kalıntıya sahibiz.