Yıllar önce
bir sabah alarmım çaldığında
yatağın diğer yanına dönüp
"ertele" tuşuna basmıştım.
O anda bir seçme şansınız oluyor.
ya "ertele" tuşuna basıp
sıcak ve rahat yatağınızda
uyumaya devam edeceksiniz
ya da gözleriniz açıp
yataktan çıkacaksınız.
Tabii disiplin edinmek istiyorsanız.
Ben disiplinli biri olamadım.
Ben her zaman kolay yolu seçtim.
En rahat yolu seçtim.
Mesele, bir karar aldığınızda
o karar, yaptığınız ilk şey olması.
İkincisi ise gerçekten uyanmak.
Kendinizi bu zor durumdan kurtarıyorsunuz.
Kolay yolu ortadan kaldırarak
abartısız zihninizi eğitiyorsunuz.
Tüm gün boyunca
kolay bir yoldan çıkmak
tüm ay hatta tüm yıl boyunca
kolay yoldan çıkmanıza yardım eder.
Disiplin doğuştan gelen
bir özellik değildir.
Disiplin, geliştirmemiz gereken
bir kas gibidir
ve kim ne derse desin,
her şey o ilk saniyeyle başlar.
O anda güne nasıl başladığın
ve o an aldığın ilk karar
yataktan kalkıp kalmaman
kadar basit değil.
Bu, geriye kalan hayatını
yönlendireceğin bir karar.
İlham verici motivasyon
zırvalarından bahsetmiyorum.
Doğruları söylüyorum.
Çocukken rüyamda bir işe
girdiğimi görmüştüm ve
50 bin dolar maaş alıyordum.
Benim geldiğim yerdeki bir çocuk için
bu rüya gerçek olmuştu.
Eğer 7 rakamlı bir şirketi
işlettiğimi ve kendi işimi
kurduğumu söyleyecek olsanız
yüzünüze karşı gülerim.
Kendi başıma dünyamı şekillendirip
istediğim şeyleri başarmak için
inanmaya başlayana kadar
böyle bir şey yoktu.
Uyandığında alacağın o ilk karar
gözlerini açıp yataktan kalkmak olursa
bir sonraki yüzleşeceğin karar
kolay yolu yok etmek için
sağlayacağın disiplin olacak.
İnsanlar bunun farkında değil çünkü
o yatak senin tüm hayatını ifade ediyor.
Eğer yatakta kalırsan,
tam anlamıyla rahat alanından çıkamazsın
Yani tüm gününü rahat alanında harcarsın
belki aylarını, yıllarını da
ve sen farkında olmadan
bir bakmışsın tüm hayatın
oracıkta geçip gitmiş.
Yeni hedefler için kendini zorlamamışsın,
asla yeni şeyler denememişsin,
risk almamışsın ve hiç ilerleyememişsin.
Her şey yeni bir günün
ilk saniyesiyle başlar.
Bu yüzden hafife alma.
Disiplini yaratmaya başla.
Ben öyle yapmıştım ve
bana katkısı büyük oldu.
Kolay değil ama denemeye değer.
Bu zamana kadar kurduğumuz
en berbat cümle:
"inanmak için önce görmen gerek."
Böyle bir cümleyi ancak iyi şeylerin
olabileceğine dair umudu olmayan
küçük beyinli alaycı insanlardan
biri kurmuş olmalı.
İnsanlar bunun gerçek
olduğuna inansaydı,
dünya nasıl bir yer olurdu
hayal edebiliyor musun?
Arabalar ve uçaklar olmazdı,
karanlıkta yakacak ışığımız olmazdı.
Bilgisayarlarımız veya
telefonlar olmazdı.
Zirvelere asla tırmanamazdık,
rekorları kıramazdık, aya gidemezdik.
Bu saçma cümleye ben de inanırdım.
İnsanlar bunu tamamen
ters anlamıştı.
Yaratmak ve başarmak istiyorsan,
önce inanmalısın.
Görmek istiyorsan inanmak zorundasın.
Eğer hayatına dair yapmak
istediğin bir şey varsa,
o şey senin içinde bir yerlerde,
ve gece gündüz sana fısıldıyor.
Yapacağına inanmayı seçene kadar
daima, sadece bir fikir olarak kalacaktır.
O kadar inanmalısın ki,
zaten olduğunu düşünesin.
Önündeymiş gibi yürü, yakınındaymış
gibi konuş, orada olduğuna inan.
İnsanlar sana deli diyecekler,
Sana bakacaklar ve
çıldırdığını düşünecekler
Saçma laflar söylecekler:
"Mümkün değil, riskli,
bunu yapmamalısın.
Dikkat et, şu an bildiğin şeyden ve
yaptığın şeyden şaşma."
Hadi oradan.
Rüyalarının peşinden git.
O insanlar inanmak için önce görmeli,
ama sen görmek için önce inanmalısın.
Bir zamanlar benim için zordu,
19 yaşındaydım ve çocuğum olacaktı.
Günde 27 pound kazanıyordum.
Yalnızca problemlerime odaklanmayı
ve acılarımla yüzleşmeyi
seçebilirdim.
Bunun yerine, şansımı
değiştirmek istedim.
Dedim ki: yetti artık!
ve değişime odaklanmalıyım.
Söylemesi o kadar kolay ki:
"Yarın denemeye başlayacağım."
veya "Yarın yaparım."
"Bir gün halledeceğim."
"Bir gün ona hislerimi söyleyeceğim."
"Bir gün orada işe gireceğim."
"Bir gün işi bırakacağım."
"İlişkim kötü gidiyor,
bir gün ayrılacağım."
Kendimizi bir çok kez
'Bir gün yapacağım' olayını
söylerken bulabiliriz.
Sorun şu ki, sadece etrafımızda olan
fırsatlara bakıyor ve
riskli olduğunu söylüyoruz.
Anlaman gerek şey şu ki,
hayatın kendisi zaten bir risk.
Önemli olan ne kadar yaşadığın değil,
önemli olan nasıl yaşadığın.
Hayat senin için katlanılamaz olduğunda
ve baş edemediğini hissettiğinde
İpin ucunu bırakmak kolay gelir.
O noktadaydım.
Aynı hisleri ben de yaşadım;
Dünyanın tüm yükünü
omuzlarında hissediyorsun.
Terfi alamadığınız için işlerin
yolunda gitmiyor.
Çıkma teklifini reddettin diye
takıma giremiyorsun.
Şirketinin, biriken faturalarıyla
savaş veriyorsun.
Hepimiz bu karanlık günleri yaşıyoruz.
Benim size tavsiyem,
kendinize bir ışık bulun.
Eğer tüm vaktinizi dünyadaki
ve hayatınızdaki problemleri
düşünerek geçirirseniz, asla
mutlu olamayacaksınız.
Dünyadaki medya kaynaklı
olumsuzluklar tarafından
tüketilmek,
bugünkü yaşadığımız dünyada basit bir şey.
Bazı olumsuz hikayeleri görmemek için
hepsi kötü diye televizyonu
açamıyorsun.
Herkesin problemleri var.
Mutlu ve mutsuz insanlar arasındaki fark
mutlu insanlar çözüm arayışında olurlar,
kendilerine problem etmektense,
problemlerle yüzleşirler.
Her zaman bir seçeneğin var.
Bir şeye inandığın zaman,
harika şeyler meydana geliyor.
Beynin aktif olarak yapmak istediğin
şey için harekete geçiyor.
Beynin, o zekice fırsat
geldiğinde anlayacaktır
aksi takdirde zaten kafandan onu silecek,
çünkü beynin, sen ne istersen
onu yapmak için harekete geçecektir.
Tüm olay bakış açısında.
Kendine sürekli şunu söyle:
"Daha kötüsü de olabilirdi."
ve ardından şu an sahip olduğun
şeyler için şükret.
Kendi dünyanı ve yaşamını gerçekten
bir şeyler yaparak oluşturabilirsin,
ama önce toparlan.
Bunu hafife alma.
Hayatına disiplini koy ve
kolay yolu seçmekten vazgeç.
Birçoğumuza , büyüdüğümüzde ne istersek
onu olabileceğimiz söyleniyor,
ve birçoğumuz bunu duyar,
ama dinlemez.
Buna inanmıyoruz.
Size tüm bunların saçmalık olmadığını
söylüyorum, bu doğru.
Kim istersen o olabilirsin.
Ne istersen o olabilirsin,
ne görmek istiyorsan onu gör.
Hepsi senin elinde, başkasının değil
ama önce inanmak zorundasın.
Eğer inanırsan,
istediğini alırsın, dostum!
Ne olduğu hiç önemli değil.
Ben kendi şirketimi yürüteceğime
ve şu anda kazandığımdan
daha fazla para kazanacağıma
gönülden inanmıştım
ve bir aile kurup
mutlu olacağıma.
Beş kuruşum yokken ve
üstüm başım yırtıkken dahi,
hiç önemli değildi,
çünkü bunu değiştirmek için ihtiyacım
olan şeyin içimde var olduğuna inandım.
Tüm zorluklara karşı dur ve şunu söyle:
"Beni yenemezsin, ben daha güçlüyüm."
Bir çok insan yuvarlanıp gidiyor,
ama sen bu olma.
Kolay olmayacak.
Birçok kez çıkış yolu
olmadığını düşüneceksin,
umudunun kalmadığını düşüneceksin,
ama sonra şunu hatırlayacaksın:
her zaman bir umut vardır.
Kontrolünü eline almalısın
ve zorluklara kafa tutmalısın,
çünkü bunu yaptığın anda,
tek bir sefer de olsa,
sanki bir kasın ağırlığı kaldırması gibi,
daha güçlü olacaksın.
Rahatını bozarak,
daha rahat hissettirecek.
ve sen daha fark etmeden,
makine gibi olmuş olacaksın
ve dışarıdan hiçbir şey, ama
hiçbir şey seni etkileyemeyecek.
Çünkü beynin onu alt etmeye başlayacak.
Sakın kaçma, daima savaş.
Hayatının kontrolünü eline al
ve sonsuza kadar değiştir.
Kendin ol ve
o insanın yüzüne ne hissettiğini söyle.
Git ve o işe gir yada
istifanı ver.
İlişkin kötüyse, bitir gitsin.
Derinlerinde bir yerde bunu yapabileceğini
biliyorsun, ama tüm bu riski almalısın.
Eğer almazsan, sana kesin
olacak bir şey söyleyeyim.
Hayatının sonuna kadar yapamayacaksın,
ve hiç denemediğin için pişman olacaksın.
Hayatının kurbanı olabilirsin,
ya da patronu olabilirsin,
ama seçim her zaman sana ait.
Git ve al onu,
"hayır", senin için bir cevap değil.
Eğer yere düşersen,
tekrar ayağa kalk.
Asla pes etmezsen, kimse seni durduramaz.
Hayatın kurbanı olma ve seni
bir yerlere sürüklemesine izin verme
ve karşı koy.
Kendine, tüm bunların üstesinden
gelebileceğini söylediğin o an
artık değişimi harekete geçireceğin andır.
Her şey sorumluluğu
aldığın anda başlayacak,
ve sonra şunu söyleyeceksin:
"Bu hayatta istediğim şeyi yaparım
ve benim dışımda kimse veya hiçbir şey
benim hayatıma karışamaz."
Sana söylemek istediğim şey,
istediğin her şeye sahip olabilirsin,
istediğin kişi olabilirsin.
Yapabileceğine inan ve
başarmak için sıkı çalış,
ve senin olsun.
İnanmak için asla görmeyi bekleme,
sen önce inan, göreceksin.