-
Peki, Beşinci Bilgi Arayan Çocuklar Çalıştayı’na
hepiniz hoş geldiniz.
2
00:00:06,980 --> 00:00:09,330
Bu size Keshe Vakfı tarafından sunuluyor.
-
Benim adım Rick Crammond, size bugün
ben konuk olacağım.
-
Yanımda Keyvan Davani olacak,
-
Keshe Vakfı’ndan Bay Mehran Keshe’den önce o da
kısa bir konuşma yapacak.
-
O şimdi Uzay Gemisi Enstitüsü’nde.
-
Ve biz Uzay Gemisi Enstitüsü’’nün bizim için getirdiği
canlı videoları izleyeceğiz.
-
Ve biz geçen hafta plazmanın ve manyetik alanların
çeşitli görünümlerini tartışarak
-
çocukların anlayabileceği bir hale getirdik.
-
Ve biz bugün ona, o alana daha fazla girmeyi umut ediyoruz ve
evrenimizin prensiplerini eh…evrenimizi oluşturan kavramları
11
00:00:56,550 --> 00:01:02,650
daha derinlemesine öğrenme girişiminde bulunmak istiyoruz.
-
Peki, Keyvan, Bay Keshe ile konuşmaya başlamadan önce
senin diyeceğin bir şeyler var mı?
-
Merhaba Bay Keshe. Rick, eh, hım...
-
Ben senin her zaman konuşmalarında vurguladığın,
eh, ortam yaratmanın
15
00:01:28,080 --> 00:01:35,580
hayati öneminin ne olduğunu bilmek istiyordum.
-
Bu, bu ihtiyacımız olan her şeyi o anda
yaratmanın anahtarı mıdır?
-
Tekrar söylüyorum, biz benim, eh…sizin aslında
henüz kısa bir zamandır aşina olduğunuz
-
manyetik ve kütle çekim alanları hakkında konuşuyoruz,
-
bunlar hakikaten sunulmuş gerçekler olarak kabul ediliyor…
çünkü siz bundan bahsettiniz,
-
siz İspanyolca Bilgi Arayanlar Çalıştayı’nda bunu
çok, çok net anlattınız,
-
Siz bize öğretilen fiziğin eh… aslında fiziğin yarısı
olduğunu bildiğinizi söylediniz.
-
Bu Newton olsun veya Tesla olsun onlar için de geçerli.
-
Yani bunlar biz çocukken bize okulda öğretilmedi mi?
-
O sadece yarısı, peki diğer yarısı nerede? Yani…
-
Hım... Çocuklara ve çocukların anne babalarına ve
onların anne babalarına iyi akşamlar, günaydınlar.
-
Ben yetişkin insanların plazmayı çocuk programlarından
daha iyi öğrendiğini duydum,
-
onlar yetişkinler için olan programa
bundan sonra geçtiler.
-
Yani o boşluğu çocuklara köprü yapmaya
muktedir olmak iyi bir şey.
-
Biz belki de kalbimizde hepimiz çocuğuzdur.
-
Realitede gördükleriniz bize öğretilmeyenler değil.
-
Bize anlatılmadı ve… öğretmen bir şeyi gizledi.
-
Gerçek şu ki öğretmenler bile bilmiyordu.
-
Onlara öğretilmemişti.
-
Ve insan varlığında, bizlerde okulda öğretilenlere,
okula, düşünme biçimine dair
35
00:03:21,077 --> 00:03:26,542
öğretmenin anlattıklarını olduğu gibi kabul etme var.
-
Çünkü bizim öğretmene güvenmemiz gerek.
-
Ama birçok açıdan öğretmenlerin kendilerine de
doğru şeyler öğretilmedi.
-
Yani ne beklersiniz ki?
-
Onları suçlayamazsınız.
-
Ama birçok açıdan
-
Öğretmenlere bilim insanları tarafından
yüz yıllardır, on yıllardır kabul edilen
-
ideolojiler öğretildi.
-
Yani bizim anne babalarımız ve onların
anne babalarına.
-
Dengede kalmak için iki çeşit alan var olduğunu
-
anlamadılar.
-
Ve o nedenle birinin çekmesi, ötekinin
itmesi gerekti.
-
Ve yaşamımızda bize mıknatıslar öğretildi,
biz mıknatıslar ile oynadık.
-
Ama onlar bize asla mıknatıs diye adlandırdığımız şeylerin
çeken tarafının kütle çekim olduğunu anlatmadı.
-
Ve öğretmenler aslında bunu öğretirken, bunu
düşünmüş olmalıydılar.
-
Ve bunların çoğu biz bu lisanı kullanınca gelecek.
-
Çekim, biz bir şeye ya da birine ya da çekimi
olan bir şeye çekiliriz.
-
Yani hikayenin tamamının kendilerine öğretilmediği
-
öğretmenleri suçlamayın.
-
Şimdi bizim hikayenin tamamından anladığımız şey…
-
eh... sizin kendiniz düşünmeye muktedir olmalısınız.
-
Ve eğer bir önemi varsa, o konuda her şeyi anlamak.
-
Bunu birçok çocuğun bildiği gibi, eh…
yetişkinler de biliyor.
-
eh... bana göre kütle çekiminin anlaşılması
sekiz yaş kadar erken bir yaşta başlar.
-
Eh... Ve bizim bulunduğumuz noktaya gelmemiz
bir yaşam süreci kadar çalışma gerektirdi.
-
Ve şimdi, diğer yönden de şunun anlaşılması gerekir,
bilgi insanlık tarihinde şimdiye kadar
61
00:05:36,150 --> 00:05:40,900
asla bu kadar serbestçe ve açıkça dağıtılmadı.
-
Ve birçok açıdan
-
böyle yapmalıydık, mucidimiz Bay Armen,
bize solar sistemi henüz teslim etti.
-
İşte siz, biz ona odaklanabileceğimiz
bir dakikaya kadar bunu göreceksiniz.
-
Ve... işte...
-
Evet ama bildiğin gibi bilgisayarını kapatman lazım.
-
Ben bilgisayarımı kapatmaya çalışacağım. Sorun değil.
-
Yani olan şu ki
-
Onlar kütle çekimini görebildiklerinde bile,
öğretmenlere bundan asla bahsedilmedi.
-
Öğretmenler asla, öğretmenlerin kendileri asla kütle çekiminin
iki alan arasındaki etkileşim olduğunu anlayamadılar.
-
Eğer, eğer öğretmenler bunu anlayabilselerdi
-
veya bunu yapmış olsalardı veya bu noktaya gelmiş olsalardı
-
biz bu kurgunun tamamı hakkında tam bir anlayışa
sahip olacaktık.
-
Yani bu, bu, çok kolay.
-
Örneğin sizin futbol oynamanız için
-
sizin bir topa ihtiyacınız olur ve siz
bir futbol sahası inşa edersiniz.
-
Sokakta olursunuz, bahçede olursunu veya
bir futbol stadyumunda olursunuz.
-
Yani siz birçok şekilde
-
oyunu oynayabilmek için koşullar yaratırsınız.
-
Eğer siz yemek pişirmekten hoşlanan
bir kız çocuğu iseniz
-
siz bir fırının ya da eh… bir tavanın önünde oturup
yemeğin fırından çıkmasını ya da tavadan alınmasını beklemezsiniz.
-
Siz uygun ortam yaratırsınız.
-
Siz pişirmek için ısı yaratırsınız.
-
Siz un yaratırsınız… eh, un yaparsınız,
siz gidip yağ satın alırsınız.
-
İşte bu ortam yaratmak.
-
Siz fırının veya tavanın uygun ısıya getirilebileceği
koşullar yaratırsınız.
-
Siz bir futbol topu yaparsınız, siz gidip
bir… tenis topu ile futbol oynamazsınız.
-
Konu bundan ibarettir.
-
Siz oyun oynamak için ortam yaratırsınız.
-
Plazma dünyasında, fizik dünyasında da
durum aynıdır.
-
Biz ortam yaratırız.
-
Biz bir kez ortam yaratırsak o zaman
o koşullar etkileşime ve sonuca yol açar.
-
Siz bir futbol topu satın alıp onu oyuna
koyarsınız, o hareket etmez.
-
Sizin ona vurmanız gerekir.
-
Ve size sizle oynayacak başka birisi gerekir, bu, sizin
oyunu oynayabileceğiniz bir takım veya başka birisi olabilir.
-
İşte bizim yaptığımız şey de bu.
-
Biz bu şekilde ortam yaratıyoruz.
-
Biz plazmadaki manyetik alanda
99
00:08:52,904 --> 00:08:57,907
plazmaların birbirine en yakın olduğu
ortamı yaratıyoruz.
-
Ve onlar birbirine çok yakın olduklarında
plazmanın hangi parçası etkileşime girer?
-
Bunun anlamı...
-
o plazmanın spesifik bir gücünün olmasıdır.
-
Ve o plazmanın kendine ait spesifik
bir gücü var.
-
O topun bütün alanları, bu topun bütün alanları
ile etkileşime geçmez.
-
Bazıları geçer.
-
Ve geçenler ötekilerin ona karışmasına,
bir sonuç vermesine izin verir.
-
Yani bizim yaptığımız şey koşulları oluşturmak.
-
Biz iki plazmayı birbirine yaklaştırıyoruz.
-
Biz iki plazmayı birbirinden uzaklaştırıyoruz.
-
Ve onlar kendi alanlarında denge sağladıklarında
biz, tamam, bu onların pozisyonu diyoruz.
-
Yani biz plazma dünyasında sizin dünyada yapmaya
alışık olduğunuz işten, oyundan,
-
sizin yemek pişirirken veya futbol oynarken
yaptığınızdan farklı bir şey yapmıyoruz.
-
Biz koşulları oluşturuyoruz.
-
Ve plazma ortamında… dünyada ve yaratımlar dünyasında
-
ortam sadece birbiri ile temasa geçen manyetik alan
güçleriyle yaratılabilir.
-
Bunun ne anlama gelir, siz bunu biliyorsunuz,
-
siz asla bir kuşun bir eşek ile veya bir at ile
oynadığını göremezsiniz.
-
Bu olursa da çok nadiren olur.
-
Ama siz atların atlarla oynadığını ve
kuşların diğer kuşlarla uçtuklarını görürsünüz.
-
Plazma dünyasında da aynı şey olur.
-
Güç verilen plazma bir diğeri ile etkileşime girer.
-
Aralarında güçlü etkileşim bulunanlardan
hangisi en güçlü olanıdır?
-
Ve biz plazmaların bir araya gelebileceği
bir ortamı nasıl manipüle eder ve yaratırız
-
ve onlar birbirlerinin karşısında
nasıl pozisyon alırlar ki o
-
alanlar tarafından etkilenen veya asla
etkilenmeyen bir ortam yaratsın?
-
Çok şey var böyle sizde, metalden yapılmış
-
bir mıknatıs sadece demiri
-
çeker veya demirle etkileşime girer.
-
Şimdi plazma teknolojisi ile çeşitli alanları,
çeşitli boyutları kontrol edebileceğinizi anlayın.
-
İnsanlar ilk kez ahşap ile etkileşime giren
ya da ahşabı çeken mıknatıs yaratmak için
131
00:11:55,000 --> 00:11:59,980
gereken ortamı sağlamaya muktedir oluyorlar.
-
Mıknatısların ve manyetizmanın dünyası.
-
Bu artık sadece demir veya demir bazlı
materyaller için geçerli değil.
-
Yani plazmanın yeni dünyasında
-
siz plastik çeken bir mıknatıs yapmak istiyorsanız
ona göre bir plazma ortamı yaratırsınız.
-
Bu artık mümkün.
-
Eğer siz bir yere gider ve plastik çeken bir mıknatıs isterseniz
size güleceklerdir ve mıknatısların plastikler için
mümkün olmadığını söyleyeceklerdir.
-
Veya siz ahşap için bir mıknatıs istediğinizi
söyleyin, böyle bir şey bulamazsınız.
-
Ama biz şimdi ağaç plazmasından
-
kütle çekimsel ve manyetik alanlar yapabileceğimizi öğrendik.
-
Yani siz ağaç getirdiğinizde, ağaç çekebilirsiniz.
-
Zamanı gelince… vakti gelince biz size bunu göstereceğiz.
-
Biz önümüzdeki birkaç ay ve yıl zamanı ölçme sürecinde olacağız.
-
O zaman diyelim siz evde ayıcığınızı kaybettiniz
-
Sizde o ayıcığın nelerden oluştuğunu belirleyen bir makine olabilecek
ve böylece ayıcık size gelecek.
-
Bunlar artık şaka değil. Bunun realitesi böyle.
-
Bu plazma teknolojisi realitesi.
-
Siz ortam yaratırsınız.
-
Siz aya gitmek istiyorsunuz
-
siz Mars’a gitmek istiyorsunuz, siz ayın
manyetik alanının ortamı ile
-
eşleşen koşullar yaratırsınız.
-
O halde ne olur?
-
Siz ona çekilirsiniz.
-
Sizin yakıt harcamanız gerekmez.
-
Bunun ne anlama geldiğini mıknatısları
hatırlarsanız bilirsiniz.
-
Benim oynayacağım oyunu görebilmeniz için, benim,
sizin hangi tarafta olduğunuzu görmem gerekir.
-
Eğer siz bu mıknatısları hatırlarsanız.
-
Siz fazla hızlı giderseniz ne olur?
-
Mıknatıs kırılır.
-
O parçalanır.
-
Yani o doğru ortamda değildi, doğru basınçta değildi.
-
Ama...
-
[Arka ses]
-
Ben kamerayı indirmeye çalıştım sonra da
görebilelim diye yeniden kaldırdım.
-
Biz küçük mıknatıslar kullanacağımız için kamera
sizin görebileceğinizin uzağında kalacaktır.
-
İşte şöyle olur.
-
Burada metalden, demirden bir mıknatıs var.
-
O halde ne olur?
-
Çekimi yapan bu mudur?
-
Ben bir şekilde bu ikisinin birbirini çekeceği
-
ortamı yaratıyorum.
-
Ama onlar birbirlerini çekerken
-
ben bu ikisinin çektiği ama diğerinin
itildiği koşulu yaratabilirim.
-
Bakın ben ne yaparsan yapayım onlar uzaklaşıyorlar,
o, bunun ile olmak istemiyor.
-
Ama onlar bir kez doğru pozisyona gelirlerse
o zaman bir araya gelirler.
-
Yani ben bir ortam yaratıyorum.
-
Ortam çok basit.
-
Plazma dünyasında
-
sadece tek bir şeyi anlıyoruz
-
çekmeyi veya itmeyi.
-
Bu, biz onun bir parçası haline gelmek istiyoruz ya da
istemiyoruz anlamına gelir.
-
Ya da biz parçası olmak için bir ortam yaratırız.
-
Bu sizin bir parti yaratmanıza benzer.
-
Siz arkadaşlarınızın eve gelebileceği bir
ortam hazırlarsınız
-
ve onlar orada oynarlar.
-
Yani gördüğünüz gibi bu
-
çok, çok basit.
-
Siz herhangi bir yakıt kullanmazsınız.
-
Siz pozisyonu bulursunuz.
-
İşte plazma dünyası bize çok yeni şeyler öğretti.
-
Ve bu...
-
hareket etmeye,
-
yaratmaya,
-
herhangi bir şey üretmeye muktedir olmak.
195
00:16:20,900 --> 00:16:24,854
Bizim ihtiyacımız olan tek şey ortam yaratmak.
-
Ve bu öyle bir ortam ki bu ortam bize biriktirmek istediğimiz şeyi
-
başkalarına zarar vermeden ya da
-
herhangi bir şey yapmadan istediğimizi elde etmemizi sağlar.
-
Günümüzde insanların bilgisi ve teknolojisi tam anlamıyla
bir yıkım veya bir elde etme seviyesine geldi.
-
Biz evden okula giderken yakıt harcıyoruz.
-
Gerçekte yanma hiçbir şeye zarar vermiyor.
-
Siz enerjiyi maddenin çeşitli formlarına dönüştürdünüz.
-
Ama sürecin sonunda elinizde, başladığınız şey ile aynı şey yoktur.
-
Evrende hiçbir şey asla kaybolmaz.
-
Onun yaptığı tek değişim bir formdan diğerine geçmektir.
-
Maddesel süreçlerden biri
207
00:17:29,800 --> 00:17:31,610
yakma işlemi yaptığınızda
-
ağaç olun, yakıt olun
-
o zaman hiçbir şey kaçırmazsınız.
-
Siz onu daha önce hiç göremediğiniz bir
boyuta dönüştürürsünüz.
211
00:17:45,150 --> 00:17:52,130
Bunun anlamı siz diyelim ateşe bir parça
odun atarsınız ve o yanar.
-
Siz onu yakarsınız...
-
ve siz daha sonra oradan ateş elde ederek üzerinde yemeğinizi
pişirirsiniz veya ısınmak için önünde oturursunuz.
-
Ancak sürecin sonunda artık odununuz kalmamıştır.
-
Çünkü o odunu oluşturan plazmanın enerjisi, yapısı
-
şimdi kısmen sizin bedeninizin parçası olmuştur
çünkü siz onu emmişsinizdir.
-
Şimdi sizde odunun enerjisi vardır.
-
Siz odunun enerjisi için bir soğurucu
haline gelmişsinizdir.
-
Odunun manyetik alanının yapısının bir parçası
-
odunun yandığı yerin içinde bulunan metaldedir.
-
Yapının bir parçası sizin attığınız küllerdir
-
bir parçası da sizin havadan soluduğunuz gazlardır
-
ve o zaten sizin bir parçanız olmuştur.
-
Yani sizin yaktığınız odun alanını çeşitli formlarda paylaşır
-
o sizin bir parçanız olur çünkü ısı olmadan siz üşüyecektiniz.
-
Ama plazma teknolojisi ile bizim yaptığımız tek şey
yanmadan, yapıyı değiştirmeden
227
00:18:59,030 --> 00:19:02,700
manyetik alanlara bağlanmak ya da bağlantı kurmak.
-
Yani siz işe bir mıknatıs ya da bir plazma ile başlarsınız.
-
Siz onunla işinizi yaparsınız, istediğiniz her şeyi, siz
hareket edersiniz ve siz hatta onunla dansa bile gidebilirsiniz.
-
Görebliyorsanız eğer.
-
Biz bunu daha önce gösterdik.
-
Burada da gösterebilirsem.
-
Görüyorsunuz işte, dün gösterdiğim gibi
sen dans edebilirsin Hein.
-
Ama o yine de aynı kalır.
-
Hiçbir şey kaybolmaz.
-
Çünkü onların paylaştığı alan ve bazı alanlar
kağıdın altına ve diğer şeylere gider.
-
Plazma teknolojisinde gözlemleyebileceğiniz prensip
-
hala aynı şekilde fiziksel olarak kalabilmenizdir.
-
O nedenle plazma ve madde dünyası arasında bir fark yoktur
-
ama aralarındaki fark gerçekte maddenin diğer tarafa
-
koymaya çalıştığım bunda olduğu gibi zayıf olması
242
00:20:07,210 --> 00:20:12,280
ve plazmanın da bunda olduğu gibi güç dolu olmasıdır.
-
Görün,
-
ben bunu kullandığımda buna bakın.
-
Mıknatısların ne kadar uzağa zıpladıklarına bakın.
-
Çünkü o ben seninle olmak istemiyorum diyor.
-
Ben fazla güçlüyüm.
-
Ve onun onu ne kadar uzağa ittiğini görün.
-
Ve o böylece ikisinin de güvende olduğu
ve birlikte alanlarını paylaştıkları bir boşluk yaratır.
-
Ben bu mıknatısı yüzlerce ve binlerce yıl
plazma olarak kullanabilirim.
-
Ve o yine de nasılsa öyle kalacaktır.
-
O bir mıknatıs olacaktır.
-
Görebiliyorsanız belirlenen mesafenin çok, çok
ileride olduğunu görün.
-
O daha önce daha küçük bir mıknatısken
-
ben onu sizin görebileceğiniz şekilde etkinleştirebildim.
-
Bakın, diğer mıknatısı görebilirsiniz.
-
Bu benim sizinle etkileşebileceğim bir mesafe.
-
Ama eğer siz kameraya doğru kalkarsanız
mesafeyi göremezsiniz.
-
Ama siz diğeri ile birlikte daha yükseğe
çıkabilirseniz mesafe artar.
-
İşte bu plazma ve madde arasındaki farkı gösteriyor.
-
Her şeyden önce bilinmesi gereken maddenin
en zayıf olan olmasıdır.
-
En küçük plazma alanı gücü ve plazma maddenin altını
ve üstünü tam spektrumlu olarak kaplar.
-
Yani buranın içinde bir yerlerde bulunan plazmanın
içinde bir merkez vardır.
-
Bu mıknatısın en güçlü alanı maddede yer almaz.
-
dışarıda bekleyebileceği bir yerdedir.
-
Ama biz bunu kendi gözlerimize böyle görmeye alıştırdık.
-
Biz kendi gözlerimize inanıyoruz.
-
Ama alanlar en güçlü olanlar.
-
Çünkü bütün alanlar içeri girip merkezden geçerler.
-
O nedenle bir açıdan, bir şekilde siz plazmaya
baktığınızda o böyle gözükür.
-
Bu bir top.
-
Ve bu realitede gözüktüğü şekli.
-
Oğlum burada ve o çok hoş bir şey yaptı, ben size
bunun nasıl çalıştığını göstereceğim.
-
O, topun içine bir mıknatıs koydu.
-
Ve siz eğer şimdi topu uzağa atarsanız
-
bunu görebilirsiniz. ,
-
O işini yaparken daha büyük bir mıknatısı
bile etkileyebilir.
-
O bir topun içinde.
-
O futbol oynuyor.
-
İşte orada.
-
Yani bir topun içinde olan bu mıknatısın içinde
bulunduğu ortam bu.
-
Biz bir ortam ve ikisi arasında bir
uzaklık yaratıyoruz.
-
Ve o, onlar bir araya gelene kadar
yuvarlanır ve yuvarlanır.
-
Başka bir top seçebilirsem
-
öteki plazmanın diğeri ile nasıl etkileşime girdiğini
veya birbirine çekildiklerini görebilirsiniz.
-
Küçük olanı kullanabiliriz.
-
Ve şimdi dinamik bir plazma görüyorsunuz.
-
Ve plazma dinamik hale geldiğinde
onu döndürürseniz aslında
-
hiçbir şey yapmadan topun hareket ettiğini
görebilirsiniz.
-
Ve bu birçok açıdan fizik ve bir plazma dünyası.
-
Siz tek başınıza iken plazma bilimi olursunuz.
-
Size başka bir parça geldiğinde bizim
atom dediğimiz şey oluşur.
-
Ve bu fizik haline gelir ve bu bizim
geçen sefer konuştuğumuz şeydi.
-
Ve bu tam olarak yaşam gibi.
-
Biz iki mıknatısın, iki plazmanın bir araya
gelebileceği bir ortam yaratıyoruz.
-
Bakın.
-
Biz şimdi bundan ne öğrendik?
-
Bizim bundan öğrendiğimiz şey
-
benim daha önce de açıkladığım gibi insanın
bilgi dünyasında bulunuyor.
-
Biz bir adım daha ilerledik,
-
biz bir adım daha ilerledik ve biz bir adım daha
-
evrenin yaptığı iş, yaratım işi, besin işi konusundaki
-
gerçeği anlamaya yaklaştık.
-
Besinlerin aslında nasıl yapıldığını.
-
Bedenlerimizin nasıl yapıldığını.
-
Çünkü biz önümüzdeki derslerde
-
çok sayıda mıknatısın
-
plazmatik alan diye adlandırdığınız alanda
-
bir araya gelip beden yapısını nasıl
oluşturduğunu işleyeceğiz.
-
Bu yaşamın yapısı, sadece bu gezegendeki
değil ama evrendeki yapısı.
-
O nedenle eğer siz işin ne kadar
basit olduğunu anlarsanız
-
ve onu bir dahi olmanızı gerektirecek kadar çok karmaşık
hale getirmezseniz plazmanın nasıl çalıştığını anlarsınız.
-
Siz çok yakında iki şey öğreneceksiniz.
-
Sizin bundan fazlasını öğrenmeye ihtiyacınız yok.
-
Plazmalar nasıl etkileşime girer.
-
Ve daha sonra o parçanın sizin parmağınız haline gelmesi için
plazmaların sayıları değiştikçe nasıl etkileşime girecekleri
-
ve onların etkileşime girmesi için nasıl bir ortamın
-
yaratılması gerektiği gelecek.
-
Ve bir plazma sizin gözünüzün bir parçası haline gelecek.
-
Ve bir plazma sizin kulağınızın bir parçası haline gelecek.
-
ve bir tanesi de sizin, sizin küçük güzel kalbinizin
bir parçası haline gelecek.
-
Ama gerçekte onlar aynı şeyden, aynı yapıdan meydana gelirler.
-
Ve evrende sadece tek bir yapı vardır.
-
Kütle çekimi ile bir araya gelen plazmatik
manyetik alan.
-
Ve bizim manyetik dediğimiz şey ayrışmadır.
-
Ve onların nasıl etkileşime girdiği ve
geriye kalan diğer şeylerdir.
-
Onların ne zaman birbirleriyle temasa geçtikleri.
-
Ve onların yaradılışın geri kalanları için yolu
nasıl açtıkları.
-
Bildiğimiz diğer şeylere öncülük etmeleri.
-
Gökyüzünde gördüklerimiz.
-
Sizin gökyüzünde gördüğünüz bütün yıldızların işleyişi.
-
Geceleri gördüğünüz bütün galaksiler.
-
Güneş.
-
Onların işleyiş şekli ve birbirlerine olan uzaklıkları.
-
Çünkü siz yıldızları birbirlerinin üzerine çıkmış
bir halde görmezsiniz.
-
Onların arasında mesafe vardır.
-
Güneşin bize mesafesi vardır.
-
Galaksinin işleyişi ile insan bedeninin işleyişi arasında
bir fark yoktur.
-
İnsan bedeni kapalı bir galaksidir
-
ama bir galaksi kendisini düzenli bir oluşum içinde
göstermeyi seçmiştir ki
-
biz buna insan bedeni deriz.
-
Ancak tüm yaratımın başlangıcı bu.
-
Evrende ne var ve dünyada ne var?
-
Bir insanın bedeninde ne var?
-
Yediğiniz yiyeceklerde ne var?
-
Hepsi aynı.
-
Hepsinin temeli iki plazmatik manyetik alanın birbirleriyle
etkileşime girmesi ve onların nasıl bir araya geldikleri.
-
Ve onların nasıl birbirlerinden uzaklaştıkları.
-
Eğer bakarsanız
-
bu ikisinin arasındaki mesafe
-
onlar aynı boyutta oldukları için
-
farklıdır,
-
Bern size bunu gösterirken parmağımı kaybetmemeye çalışıyorum.
-
Bakın ben bir işaret koyacağım.
-
Bu, ben bunu kaldıracağım, bu, sınır.
-
Ben hareket ettiğimde öteki de hareket ediyor.
-
Ben bir işaret buraya, bir işaret de oraya koyacağım,
-
Ben şimdi onu daha büyük bir boyutta, daha büyük
bir mıknatıs ile değiştireceğim.
-
Ve şimdi aradaki mesafeyi görüyorsunuz.
-
Ben küçük olanı aynı şekilde tutuyorum
-
ve ben büyük olanı onun arkadaşının pozisyonunda tutuyorum.
-
Ve ne olduğuna bakın.
-
Eğer fazla hızlı gerçekleşirse kırılacak.
-
O çok fazla hızlı bir şekilde çekilecek, siz kaybettiniz.
-
Ama eğer ben doğru pozisyonu yaratabilirsem
-
ve diğerini kendi pozisyonunda tutarsam ve bunu
hareket ettirirsem ötekinin gittiği yere bakın.
-
Bu hala aynı yerde duruyor.
-
Ama şimdi ötekinin gücü nedeniyle,
-
bu, bu pozisyonda olmayı seçti.
-
Bu, küçük olan güç, iki küçük ile büyük olanla
küçüğü arasındaki fark.
-
Yani biz burada farklı şartlar yarattık.
-
Biz daha fazla, daha büyük bir plazma koyduğumuzda
-
daha büyük bir mesafe yaratmış oluruz ki böylece
o da daha geniş bir alanı kaplar.
-
Şimdi örnek olarak verdiğimiz ilk iki mıknatıs
375
00:29:47,579 --> 00:29:48,262
insan bedenindeydi
-
parmaklarınız
-
ayak parmaklarınız.
-
Ve
-
büyük olan galaksilere ve yıldızlara çok benziyor.
-
Bu çok ilginç bir şey.
-
Bakın,
-
mıknatıslar şimdi bir araya geliyor.
-
Ve ben bu mıknatısı sadece ve sadece döndürürsem
-
o başka bir tarafa gider.
-
Bunu görüp göremediğinizi bilmiyorum.
-
Ne olduğunu görmek için
-
sadece bu mıknatısa bakın.
-
Eğer izleyebilirseniz bu mıknatısın döndüğünü görürsünüz.
-
O bunu neden yapıyor?
-
Bir bakın.
-
O ortam değiştiriyor.
-
Basitçe görmeye çalışın.
-
Benim tuttuğum sabit ama siz diğerine bakın.
-
Bu tarafı mavi olarak işaretliyorum.
-
Eğer görebiliyorsanız.
-
Ve ben şimdi bunu döndürüyorum ve neler olduğuna bakın.
-
O dönüyor.
-
Bu evrende hareketin nasıl meydana geldiğini gösteriyor.
-
Aynı plazmada
-
benzer olan iki adet veya güney olanı var.
-
Ve ben onu bıraktığımda o kendi pozisyonunu bulmak için dönüyor.
-
Bu plazmanın hareketi.
-
Bizim güney diye adlandırdığımız tarafta benzer olan ve
alanların aynı yöne gittiği tarafta
-
benzer olan alanlar aynı yöne gidiyor
-
ve bir tarafta alanlar birleşerek aynı pozisyona geliyor.
-
Ve onlar dönüyor ve hareket ve dönüş yaratıyor.
-
Siz bu
-
mıknatısa bakın
-
o, neden böyle davranıyor?
-
Çünkü o kırılarak ikiye ayrıldı.
-
Şimdi iki tane yarıma sahipsiniz.
-
Kuzey yarı ve güney yarı.
-
Ve bu plazmada yaratımın nasıl meydana geldiğini
gösteriyor.
-
Bütün alanların güneyden girip
415
00:32:02,470 --> 00:32:04,580
kuzeyden çıkması gerekiyor.
-
Ve benim ikisini bir araya getirmem halinde
neler olduğunu görün.
-
Onlar bir araya gelerek bir küre formuna giriyorlar.
-
Çünkü onların birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor.
-
Onlar gidebilir ve geçebilir ve alanlarını paylaşabilirler.
-
Yani siz bunu basit bir şekilde görüyorsunuz.
-
Şimdi siz çocuklar olarak anne babalarınızın
farkında olmadıkları bilgiye sahipsiniz.
-
Onlar bunca zaman onunla oynamış olmalarına rağmen böyleler.
-
Gençken onların da sizin gibi mıknatısları vardı.
-
Ama onlar plazmanın aynı anda
-
iki özelliğe sahip olduğunu asla anlamadılar.
-
Manyetik alanlar nedeniyle ilk dersimizde öğrettiğimiz gibi
-
içeride itme ve çekme meydana geliyor.
-
İşte şimdi ne demek istediğimizi anladığınızı umuyorum
-
Biz ortamı yaratıyoruz.
-
Ve biz ortam yaratırken
-
onun nasıl olacağını ve ne kadar uzağa gideceğini
belirliyoruz.
-
Sorusu olan var mı?
-
Soru yok.
-
Teşekkürler Bay Keshe, bu çok ilginçti.
-
Hım... benim bir sorum vardı.
-
Sen bize manyetik alanları ve
onların arasındaki etkileşimi gösterdin.
-
Ben de sadece manyetik kütle çekimsel alanlar sayesinde
nasıl ısınabileceğimizi merak ettim.
-
Bu onun bir şekilde havayı ısıtması ile mi gerçekleşecek?
-
Bedenlerimiz bu şekilde ısınabilecek mi?
-
Biz plazma evreninde nasıl ısınabiliriz?
-
Plazma evreninde siz güneşinizi yaparsınız ya da ısının
nereden gelmesini istiyorsanız onu yaparsınız.
-
size göre daha hızlı veya daha yavaş gitmesini sağlarsınız.
-
Manyetik alan daha güçlü bir dayanıklılık gücüyle
hızlı hareket ederse
444
00:34:22,610 --> 00:34:26,500
o zaman onun sizin bedeniniz ile olan etkileşimi sadece
elleri ovuşturmaya benzer.
-
Siz ellerinizi birbirine sürterseniz onlar gittikçe daha çok ısınır.
-
Bunu plazma ile yaparsanız farklı olur,
-
siz merkeze daha çok yaklaştıkça güçlü alanlar zayıf beden ile
daha çok etkileşime girer ve onlar daha çok enerji açığa çıkarır.
-
Isıtma sürecinde ısının kendisi yoktur manyetik alan vardır.
-
Bu sizin kaynaktan ne kadar enerjiyi serbest
bırakmasını istediğinize bağlıdır.
-
O zaman o sizin istediğiniz ısı derecesine yükselir.
451
00:34:56,520 --> 00:35:00,730
Ama plazma ile ısıtmadaki tek fark
-
sizin kibrite ihtiyacınızın olmaması ve ısıyı
yükseltmek için sizin onu yakmanızın gerekmemesi.
-
Ya da patlama meydana gelene kadar basınç uygulamamak.
-
Siz onun ne kadar güçlü olmasını istediğinize bağlı olarak
merkeze yaklaşırsınız ya da merkezden uzaklaşırsınız.
-
Ya da siz plazmayı açarsınız ki daha güçlü olan alan
size ulaşarak sizi daha sıcak hissettirsin.
-
Bu, plazma reaktörleri ile gerçekleşecektir,
-
ısınmak gelecekte tamamen farklı bir şekilde olacaktır.
-
Siz bedeninizdeki kütle çekimsel manyetik alanların
gücüne göre ısınacaksınız.
-
Ve bu çok önemli.
-
Siz nereye giderseniz gidin, sizin istediğiniz
ısıya göre bir yapı oluşur.
-
O ısıtacaktır.
-
Nerede olursanız böyle olacak.
-
Siz bir şöminenin önüne bir sandalye koyarsanız
464
00:35:57,000 --> 00:36:00,350
üstündeki her şey ısınacaktır.
-
Plazma teknolojisinde böyle şeyler yok ve olmayacak da.
-
Odunlar yine odun olarak kalacak.
-
Ama bu bedeninizin gücüne göre olacak çünkü o farklı bir yapı.
-
Siz nereye giderseniz, nereye doğru hareket ederseniz edin
-
onu basitçe yönlendirebileceksiniz, o,
-
sizin nerede olduğunuza, hangi şartlarda bulunduğunuza
bağlı olarak ısıtır.
-
Plazma ısınma teknolojisi çok, çok basittir ama o
aynı zamanda siz onu anlamıyorsanız
-
çok karmaşıktır.
-
Ama aslında bir fark yok.
-
Plazmada aynı etkileşim meydana gelir
-
ama bu plazmanın gücüne bağlıdır.
-
Ve siz onu asla kaybetmezsiniz.
-
Onlar daima aynı şekilde kalır.
-
Siz günümüzde odaya girip ışıkları açıyorsunuz
veya kısıyorsunuz veya artırıyorsunuz.
-
Gelecekte çıkacak plazma ile ısınma teknolojisi
buna çok benziyor.
-
Ama ne kadar plazmanın serbest bırakılacağına
-
ne kadar güçlü olacağına siz karar vereceksiniz.
-
Soru için sana teşekkür ederim.
-
Başka soru var mı?
-
Biz bu ısınma konusu çok, çok ilginç olacağı için
ona geri döneceğiz.
-
Plazma reaktörleri ile nasıl yemek pişirirsiniz?
-
Doğru.
-
Ben size şunu kesinlikle söyleyebilirim
siz bundan sonra yemeklerinizi yakmayacaksınız.
-
Yemekleri yakarak pişirmek sona erdi.
-
Hım...
-
Sizin fırındaki kekiniz asla yanmayacak.
-
Çünkü ısınma süreci sizin istediğiniz noktada olacak ve
492
00:37:40,680 --> 00:37:43,580
sizin istediğiniz şekilde olacak.
-
Ve Bay Keshe, bana göre eh,
-
birçok insanın kullandığı sağlığa zarar veren, lezzeti bozan
mikrodalga fırınlara ihtiyaç kalmayacak ama
-
siz yiyeceklerin besin değeri konusunu biliyorsunuz.
496
00:38:06,970 --> 00:38:11,300
Bu konuda sizin bildiğiniz bir şey…
-
Eh, izin verin bunu size anlatayım.
-
Siz onu mikrodalga diye adlandırıyorsunuz.
-
Gelecekteki plazma imkanları sahip olduğumuz
mikrodalga fırınlardan çok farklı olmayacak.
-
Ama bu plazmada, plazma koşullarında olacak. Ve bu aslında,
-
Onlar belli bir yöne doğru tasarlanmışlardır ve onlar
504
00:38:41,057 --> 00:38:48,768
eh... onlar benim dediğim şeklide değiller...
onlar benim basamaklı küre dediğim şey gibi değiller.
-
Onlar sanki bir kova suyu aynı yöne dökerek duş yapıyorlar.
-
Onlar o nedenle atomun yapısını bozuyorlar.
-
Sorunları onlar çıkartıyor.
-
Oh, peki. Bunun için teşekkür ederim sana.
-
Plazma teknolojisinde
gelecekte fırınlar böyle olacak.
-
Siz istediğiniz her şekilde plazmaya ulaşabileceksiniz.
-
Ve fırınlar mikrodalga fırınlardan çok farklı olmayacak.
-
Ama bu plazma olacak.
-
Biz bu konuda çok test yaptık.
-
Ve ben size bunu çok yakında göstereceğim
çünkü bu çok ilginç bir pozisyon.
-
Pişirme anında olacak.
-
Gelecekteki plazma reaktörleriyle pişirme zamanı
daha az veya daha anlık olacak.
-
Bu insanların hayal edemediği bir şey ama bunu
çok kısa süre içinde göreceksiniz.
-
Eh... Yemeklerin yanması artık geçmişte kalan bir şey.
-
Ve birçok kadın plazma reaktörlerini sevecek.
-
Çünkü hiçbirisi yemeği bozamayacak ya da yakamayacak.
-
Hepsi çok iyi ev kadını olacak ve çok iyi kocalar olacak
ve çok iyi ev kadınları olacak.
-
Çünkü erkekler yemekleri kadınlardan daha çok yakıyorlar.
-
??? Şimdi herkes mükemmel aşçılar olacak.
-
Eh, plazma teknolojileri için büyük bir satış noktası var.
-
Mükemmel bir aşçı olun.
-
Armend bulaşıkları yıkamak konusu ne olacak diyor?
-
Bizim plazma pişirmeden önce plazma bulaşık suyunu icat etmemiz gerekir.
-
Ne olursa olsun bu gelecek şeyler bakımından ve gidecek şeyler
bakımından heyecan verici bir zaman.
529
00:40:42,389 --> 00:40:47,150
Başka soru varsa yanıtlayacağız aksi takdirde
40 dakikada bitireceğiz.
-
Çünkü ben çocukların 40 dakikadan sonra
sabırsızlanmaya başladığını biliyorum.
-
İşte burada bir tane var.
-
Sen mi??? Sorun değil… gel.
-
Sen bir şey açıklamak istiyorsun.
-
Kapıyı kapat lütfen, kapıyı kapat, peki.
-
Sormak istediğin bir soru var mı?
-
Şimdi değil Bay Keshe.
-
Ben çok şey dinledim. Bu nedenle teşekkür ederim.
-
Çok teşekkür ederim, umarım öğrenebiliriz ve
dediğim gibi
-
biz gidip uyuyacağız ve tam olarak on iki saat sonra
yetişkinler için bir bölüm işleyeceğiz.
-
Ve biz yetişkinlere de çocuklar gibi
öğretebilecek miyiz göreceğiz.
541
00:41:38,000 --> 00:41:49,050
Bu doğru. Bu 35. Bilgi Arayanlar Çalıştayı
saat 11:00’de barış için yapılacak.
-
Çarşamba günü Orta Avrupa zamanı ile
saat 08:00’de Salı günü.
-
Ve biz bu canlı yayını şimdi yaptığımız gibi
aynı kanaldan yapacağız.
-
Peki teşekkürler Bay Keshe.
Teşekkürler Keyvan.
-
Teşekkürler Bay Keshe.
-
Yarın görüşmek üzere.
-
Teşekkürler, hoşça kalın.
-
İyi akşamlar. Hoşça kalın.
-
Peki canlı yayını izleyen herkese ve
çalıştaya katılan herkese teşekkürler
-
ve ben 5. Bilgi Arayan Çocuklar Çalıştayını sundum.
(Çeviren Meltem Taban)