Return to Video

Bir zamanlar bana ihanet eden bir ülkeyi neden seviyorum

  • 0:00 - 0:03
    Ben emekli bir uzay gemisi kaptanıyım.
  • 0:03 - 0:05
    (Gülüşmeler)
  • 0:05 - 0:08
    Galaksi boyunca,
  • 0:08 - 0:11
    büyük bir uzay gemisiyle süzüldüm.
  • 0:11 - 0:13
    Yanımda, dünyanın
    her yerinden gelmiş
  • 0:13 - 0:15
    kişilerden oluşan bir mürettebat vardı.
  • 0:15 - 0:17
    Çok farklı ırklardan,
  • 0:17 - 0:19
    çok farklı kültürlerden
  • 0:19 - 0:20
    çok farklı geleneklerden
  • 0:20 - 0:22
    gelen insanlar birlikte çalışıyorlardı.
  • 0:22 - 0:24
    Ve bizim görevimiz,
  • 0:24 - 0:27
    yabancı yeni dünyaları keşfetmek,
  • 0:27 - 0:30
    yeni hayatlar, yeni medeniyetler bulmak,
  • 0:30 - 0:32
    daha önce kimsenin gitmediği
  • 0:32 - 0:34
    karanlık yerlere gitmekti.
  • 0:35 - 0:36
    Evet,
  • 0:36 - 0:42
    (Alkış)
  • 0:43 - 0:48
    Ben, Japonya'dan Amerika'ya gelen
  • 0:48 - 0:50
    göçmenlerin torunuyum.
  • 0:50 - 0:53
    Cesurca yabancı,
    yeni bir dünyaya gelmiş,
  • 0:53 - 0:56
    yeni fırsatlar arıyorlardı.
  • 0:56 - 0:59
    Annem Sacramento, California'da doğdu.
  • 0:59 - 1:02
    Babam bir San Francisco'lu.
  • 1:02 - 1:05
    Los Angeles'ta tanışıp evlendiler
  • 1:05 - 1:07
    ve ben orada doğdum.
  • 1:08 - 1:11
    4 yaşımda iken,
  • 1:11 - 1:12
    Pearl Harbour,
  • 1:12 - 1:15
    7 Aralık 1941'te
  • 1:15 - 1:18
    Japonya tarafından bombalandı
  • 1:18 - 1:21
    ve bir gece sonra dünya
  • 1:21 - 1:24
    yeni bir dünya savaşına sürüklendi.
  • 1:25 - 1:27
    Amerika aniden
  • 1:27 - 1:29
    bir histeriye kapıldı.
  • 1:32 - 1:34
    Japon kökenli Amerikan vatandaşı olan,
  • 1:34 - 1:36
    Japon Amerikalılara
  • 1:36 - 1:38
    şüphe,
  • 1:38 - 1:42
    korku ve tamamen öfke ile
  • 1:42 - 1:45
    bakılmaya başlandı.
  • 1:45 - 1:46
    En basit bir şekilde çünkü
  • 1:46 - 1:48
    bizler Pearl Harbour'u
  • 1:48 - 1:50
    bombalayan insanlara benziyorduk.
  • 1:50 - 1:53
    Bu histeri Şubat 1942'ye kadar
  • 1:53 - 1:57
    büyüdükçe büyüdü.
  • 1:57 - 1:59
    Birleşmiş Devletler Başkanı
  • 1:59 - 2:01
    Franklin Delano Roosevelt
  • 2:01 - 2:04
    bütün Japon-Amerikalıların
  • 2:04 - 2:06
    Amerika'nın Batı kıyısında
  • 2:06 - 2:09
    toplatılmasını emretti.
  • 2:09 - 2:12
    Hiçbir suçlama, mahkeme,
  • 2:12 - 2:15
    adil yargılanma hakkı olmadan.
  • 2:15 - 2:17
    Adil yargılama hakkı bizim
  • 2:17 - 2:19
    adalet sistemimizin temel dayanağıdır.
  • 2:19 - 2:21
    Bunların hepsi ortadan kalktı.
  • 2:21 - 2:24
    Toplatıldık ve 10 tane, demir tellerle
  • 2:24 - 2:28
    çevrili kamplarda mahkum edildik.
  • 2:28 - 2:32
    Bunlar Amerika'nın en ücra yerleriydi;
  • 2:32 - 2:34
    Arizona'nın kavurucu sıcak çölü,
  • 2:35 - 2:39
    Arkansas'ın boğucu bataklıkları,
  • 2:39 - 2:42
    Wyoming, Idaho, Utah,
  • 2:42 - 2:43
    Colorado'nun çöplükleri,
  • 2:43 - 2:46
    ve California'nın en ıssız bölgesiydi.
  • 2:48 - 2:53
    20 Nisan'da 5. doğum günümü kutladım.
  • 2:53 - 2:56
    Doğum günümden sadece birkaç hafta sonra
  • 2:56 - 2:59
    annem ve babam küçük kardeşimi,
  • 2:59 - 3:01
    küçük kız kardeşimi ve beni
  • 3:01 - 3:03
    sabah erkenden uyandırdı
  • 3:03 - 3:05
    ve hızlıca giydirdi.
  • 3:06 - 3:08
    Abim ve ben salon penceresinden
  • 3:08 - 3:11
    dışarıya bakıyorduk
  • 3:11 - 3:15
    Ve 2 askerin evimizin
    önünde yürüdüğünü gördük.
  • 3:15 - 3:19
    Tüfeklerinde süngüleri vardı.
  • 3:20 - 3:22
    Ön kapıya gelip
  • 3:22 - 3:24
    kapıyı çaldılar.
  • 3:25 - 3:27
    Babam kapıyı açtı.
  • 3:27 - 3:32
    Askerler evin dışına çıkmamızı emrettiler.
  • 3:32 - 3:34
    Babam bana ve abime
  • 3:34 - 3:36
    taşımamız için küçük valizler verdi
  • 3:36 - 3:39
    ve dışarı çıkarak evin çıkışında dikildik
  • 3:39 - 3:42
    ve annemin gelmesini bekledik.
  • 3:42 - 3:46
    Nihayet annem geldiğinde,
  • 3:46 - 3:49
    bir kolunda küçük kız kardeşim,
  • 3:49 - 3:52
    diğerinde büyük bir kol çantası vardı
  • 3:52 - 3:56
    ve yanaklarından yaşlar süzülüyordu.
  • 3:57 - 4:01
    Bu sahneyi asla unutamam.
  • 4:01 - 4:04
    Hafızama kazınmıştır.
  • 4:06 - 4:08
    Evimizden alınıp
  • 4:08 - 4:11
    diğer Japon-Amerikalı aileler ile birlikte
  • 4:11 - 4:14
    tren vagonlarına bindirildik.
  • 4:14 - 4:19
    Her vagonun
    iki başında bekçiler vardı,
  • 4:19 - 4:21
    sanki suçluymuşuz gibi.
  • 4:21 - 4:26
    Ülkenin üçte ikisi kadar yolu
  • 4:26 - 4:30
    bu trenle 4 gün 3 gece sallanarak
  • 4:30 - 4:32
    Arkansas'ın bataklığına götürüldük.
  • 4:34 - 4:36
    Halen beni çevreleyen
  • 4:36 - 4:38
    bu dikenli telleri hatırlarım.
  • 4:38 - 4:41
    Bize doğrultmuş makineli silahların olduğu
  • 4:41 - 4:44
    uzun nöbetçi kulübesini hatırlıyorum.
  • 4:45 - 4:48
    Gece barakamdan tuvalete giderken
  • 4:48 - 4:49
    beni takip eden
  • 4:49 - 4:52
    ışıldakları hatırlıyorum.
  • 4:52 - 4:55
    Fakat 5 yaşındaki ben
  • 4:55 - 4:57
    işemeye giderken yolumu aydınlatmalarının
  • 4:57 - 4:59
    ne kadar hoş olduğunu düşünüyordum.
  • 5:00 - 5:02
    Çocuktum,
  • 5:02 - 5:05
    neden orada olduğumuzu
  • 5:05 - 5:07
    anlamak için çok küçüktüm.
  • 5:07 - 5:12
    Çocuklar inanılmaz bir şekilde uyum sağlar.
  • 5:12 - 5:15
    Savaş kampında esir olmak gibi
  • 5:15 - 5:18
    acayip anormal bir durum
  • 5:18 - 5:21
    benim için normal olmuştu.
  • 5:22 - 5:24
    Günde 3 kere sıraya dizilmek,
  • 5:24 - 5:25
    kalabalık bir salonda
  • 5:25 - 5:29
    berbat yemeklerden yemek
    benim için normal olmuştu.
  • 5:30 - 5:32
    Babamla birlikte gidip herkesin içinde
  • 5:32 - 5:35
    toplu yıkanmak normal olmuştu.
  • 5:36 - 5:40
    Dikenli tellerle çevrili
    bir kampta mahkum olmak
  • 5:40 - 5:42
    benim normalim olmuştu.
  • 5:43 - 5:45
    Savaş bittiğinde
  • 5:45 - 5:47
    serbest bırakıldık.
  • 5:47 - 5:49
    Birleşik Devletler'de herhangi bir yere
  • 5:49 - 5:53
    gidebileceğimiz bir gidiş bileti verildi.
  • 5:53 - 5:57
    Ailem Los Angeles'taki evimize
    dönmeye karar verdi.
  • 5:57 - 6:01
    Fakat Los Angeles misafirperver değildi.
  • 6:01 - 6:03
    Parasızdık,
  • 6:03 - 6:05
    her şeyimiz alınmıştı
  • 6:05 - 6:08
    ve bize olan öfke çok fazlaydı.
  • 6:08 - 6:11
    İlk evimiz Skid Row'daydı.
  • 6:11 - 6:15
    Şehrin en kötü yeri.
  • 6:15 - 6:18
    Kimsesiz, sarhoş ve
  • 6:18 - 6:20
    delilerle birlikte yaşadık.
  • 6:20 - 6:23
    Her tarafta pis kokular vardı.
  • 6:23 - 6:26
    Caddelerde, yollarda
  • 6:26 - 6:28
    otobanlarda bile bu koku vardı.
  • 6:28 - 6:31
    Korkunç bir tecrübeydi.
  • 6:31 - 6:34
    Ve biz çocuklar için dehşet vericiydi.
  • 6:34 - 6:36
    Bir keresinde
  • 6:37 - 6:40
    bir sarhoşun sendeleyerek
  • 6:40 - 6:42
    önümüze düşüp
  • 6:42 - 6:44
    kustuğunu hatırlıyorum.
  • 6:44 - 6:49
    Küçük kız kardeşim:
    "Anne eve geri dönelim" dedi.
  • 6:49 - 6:51
    Çünkü dikenli tellerin arkası
  • 6:51 - 6:54
    bizim için
  • 6:54 - 6:55
    evdi.
  • 6:57 - 6:59
    Annem ve babam ayakları üzerinde
  • 6:59 - 7:01
    durabilmek için çok çalıştı.
  • 7:01 - 7:02
    Her şeyi kaybetmiştik.
  • 7:02 - 7:04
    Orta yaşlarındaydılar
  • 7:04 - 7:06
    ve hayata yeniden başlamışlardı.
  • 7:06 - 7:08
    Canla başla çalıştılar
  • 7:08 - 7:11
    ve sonunda
  • 7:11 - 7:14
    güzel bir yerde
    3 yatak odası olan bir
  • 7:14 - 7:17
    ev alacak kadar para biriktirdiler.
  • 7:17 - 7:19
    Ergenlik yaşlarımda
  • 7:19 - 7:21
    çocukluğumdaki tutukluluk
    zamanlarımız hakkında
  • 7:21 - 7:24
    çok merak ettiğim şeyler oldu.
  • 7:24 - 7:27
    İdeal Amerikan demokrasisini anlatan
  • 7:27 - 7:31
    yurttaşlık kitaplarını okudum.
  • 7:31 - 7:33
    Herkes eşit yaratılmıştır,
  • 7:33 - 7:36
    hayata, özgürlüğe,
    mutluluğumuzun devamına dair
  • 7:36 - 7:41
    devredilemeyen haklarımız vardı.
  • 7:41 - 7:44
    Ve bunlar benim çocukluğumda yaşadığım
  • 7:44 - 7:47
    tutukluluğa aykırı şeylerdi.
  • 7:47 - 7:49
    Tarih kitapları okudum
  • 7:49 - 7:52
    fakat bununla ilgili bir şey bulamadım.
  • 7:52 - 7:56
    Ve babamla yemeklerden sonra uzun,
  • 7:56 - 8:00
    bazen de hararetli sohbetlere başladık.
  • 8:00 - 8:03
    Böyle çok fazla konuşmamız oldu.
  • 8:03 - 8:06
    Bunlardan benim çıkardığım sonuç
  • 8:06 - 8:08
    babamın bilgeliği oldu.
  • 8:08 - 8:10
    Tutukluluk koşullarında
  • 8:10 - 8:14
    en çok sıkıntı çeken oydu
  • 8:14 - 8:18
    fakat Amerikan demokrasisini anlamıştı.
  • 8:18 - 8:20
    Demokrasimizin
  • 8:20 - 8:23
    insanların demokrasisi olduğunu,
  • 8:23 - 8:26
    bu nedenle hem insanlar gibi
    doğru olabileceğini
  • 8:26 - 8:31
    hem de insanlar gibi
    yanlışa düşebileceğini söyledi.
  • 8:31 - 8:34
    Bana Amerikan demokrasisinin
  • 8:34 - 8:37
    sistemimizi ideal hale getirme
  • 8:37 - 8:41
    gayesini güden ve
  • 8:41 - 8:43
    aktif bir şekilde
  • 8:43 - 8:45
    demokrasimizin çalışmasını sağlayan
  • 8:45 - 8:48
    iyi insanlara
    muhtaç olduğunu söyledi.
  • 8:48 - 8:51
    Ve beni bir seçim kampanyası
    merkezine götürdü.
  • 8:51 - 8:55
    Illinois valisi başkanlık için yarışıyordu
  • 8:55 - 9:00
    ve bana Amerikan seçim sistemini anlattı.
  • 9:00 - 9:02
    Ayrıca benimle
  • 9:02 - 9:04
    2. dünya savaşı esnasındaki
  • 9:04 - 9:07
    genç Japon-Amerikalılar hakkında konuştu.
  • 9:07 - 9:10
    Pearl Harbour bombalandığında
  • 9:10 - 9:13
    genç Japon-Amerikalıların
    diğer gençler gibi
  • 9:13 - 9:15
    ülkemiz için gönüllü olarak
  • 9:15 - 9:19
    savaşmak için orduya koştuğunu anlattı.
  • 9:19 - 9:21
    Bu vatanseverlik davranışına
  • 9:21 - 9:25
    bir tokat ile cevap verildi.
  • 9:25 - 9:28
    Hizmet etmemiz engellenmişti
  • 9:28 - 9:34
    ve yabancı olmayan
    düşman olarak nitelendirildik.
  • 9:34 - 9:37
    Bir düşman gibi görülmek
    çok acımasızcaydı.
  • 9:37 - 9:41
    Üstelik ülken için savaşmak isterken
  • 9:41 - 9:45
    "yabancı olmayan" kelimesi ile birleştirilen
  • 9:45 - 9:48
    düşman teriminin anlamı
  • 9:48 - 9:52
    "vatandaş"ın karşıt anlamlısı demekti.
  • 9:52 - 9:56
    Hatta vatandaş kelimesini dahi aldılar
  • 9:56 - 10:01
    ve bizi birkaç yıl hapsettiler.
  • 10:01 - 10:03
    Daha sonra devlet, savaş zamanında
  • 10:03 - 10:07
    insan azlığının farkına vardı
  • 10:07 - 10:11
    ve bizi aniden toplayarak
  • 10:11 - 10:14
    genç Japon-Amerikalılara askeri hizmetin
  • 10:14 - 10:16
    önünü açtılar.
  • 10:16 - 10:19
    Bu tamamen mantıksız
  • 10:19 - 10:21
    fakat inanılmaz ve
  • 10:21 - 10:23
    şaşırtıcı bir şeydi.
  • 10:23 - 10:26
    Binlerce genç Japon-Amerikalı
  • 10:26 - 10:28
    kadın ve erkek
  • 10:29 - 10:32
    dikenli tellerle çevrili çitlerden çıkarak
  • 10:32 - 10:36
    bize bekçilik yapanlarla
    aynı üniformaları giyip
  • 10:36 - 10:39
    bu ülke adına savaşmak için
  • 10:39 - 10:42
    hapsedilmiş olan ailelerinden ayrıldılar.
  • 10:42 - 10:44
    Savaşmaya gittiklerini söylüyorlardı.
  • 10:44 - 10:47
    Sadece ailelerini dikenli tellerle çevrili
  • 10:47 - 10:49
    çitlerden kurtarmak için değil,
  • 10:49 - 10:53
    devletimizin temsil ettiği
  • 10:53 - 10:55
    temsil etmesi gerektiği idealleri
  • 10:55 - 10:57
    korumak için savaşıyorlardı
  • 10:57 - 10:59
    ve bu idealler yapılmakta olanlarla
  • 10:59 - 11:02
    ortadan kaldırılmıştı.
  • 11:03 - 11:06
    Bütün insanlar eşit yaratılmıştır.
  • 11:06 - 11:09
    Ve ülkeleri için savaşmaya gittiler.
  • 11:09 - 11:13
    Bütün Japon-Amerikalı
    birlikleri ayrı tutulup
  • 11:13 - 11:16
    Avrupa'daki savaş alanına gönderildiler
  • 11:16 - 11:19
    ve onlar da kendini onun içine attılar.
  • 11:19 - 11:23
    Hayret verici ve inanılmaz bir cesaretle
  • 11:23 - 11:25
    ve kahramanlıkla savaştılar.
  • 11:25 - 11:29
    En tehlikeli görevlere gönderildiler
  • 11:29 - 11:32
    ve her birlikteki en fazla ölü savaşçı
  • 11:32 - 11:34
    sayısı onların oldu.
  • 11:36 - 11:39
    Bunu gösteren bir savaş var.
  • 11:39 - 11:42
    Gothic Line savaşı.
  • 11:42 - 11:44
    Almanlar bu dağın eteklerinde,
  • 11:44 - 11:47
    kayalık yamaçlarında ve
  • 11:47 - 11:48
    ulaşılamaz mağaralarında
  • 11:48 - 11:51
    menzilenmişlerdi.
  • 11:51 - 11:54
    3 müttefik topçu müfrezesi
  • 11:54 - 11:56
    6 aydır burayı
  • 11:56 - 11:57
    ateş altında tutuyordu böylece
  • 11:57 - 12:00
    onlar burada sıkışıp kalmışlardı.
  • 12:00 - 12:03
    442. birlik buradaki
  • 12:03 - 12:06
    savaşa dahil olmaları için çağrıldı.
  • 12:06 - 12:08
    fakat 442. birliğin
  • 12:08 - 12:11
    çok farklı fakat
  • 12:11 - 12:14
    tehlikeli bir planı vardı.
  • 12:14 - 12:16
    Dağın arka tarafı
  • 12:16 - 12:18
    dik kayalık bir uçurumdu..
  • 12:18 - 12:22
    Almanlar dağın bu tarafından bir saldırı
  • 12:22 - 12:24
    ihtimalini imkansız görüyorlardı.
  • 12:24 - 12:28
    442. birlik imkansızı yapmaya karar verdi.
  • 12:28 - 12:32
    Ay ışığının olmadığı karanlık bir gecede
  • 12:32 - 12:36
    yaklaşık 300 metre yükseklikteki bu
  • 12:36 - 12:40
    kaya duvarı bütün askeri teçhizatları ile
  • 12:40 - 12:43
    tırmanmaya başladılar.
  • 12:43 - 12:46
    Bütün gece boyunca
  • 12:46 - 12:49
    bu dik uçuruma tırmandılar.
  • 12:50 - 12:52
    Karanlığın içinde
  • 12:52 - 12:54
    bazıları tutundukları yerlerden
  • 12:54 - 12:56
    kimi bastıkları yerlerden kayarak
  • 12:56 - 12:58
    aşağılarındaki dar geçitin içine
  • 12:58 - 13:00
    kendi ölümlerine doğru düştüler.
  • 13:00 - 13:05
    Hepsi sessiz bir şekilde düştü.
  • 13:05 - 13:07
    Hiçbiri ağlayıp sızlanmadı
  • 13:07 - 13:10
    ve böylece yerlerini belli etmediler.
  • 13:10 - 13:14
    8 saat boyunca tırmandılar
  • 13:14 - 13:17
    ve tepeye ulaşanlar
  • 13:17 - 13:22
    şafağın sökmesini beklediler
  • 13:22 - 13:25
    ve ilk ışıkla birlikte
  • 13:25 - 13:27
    saldırıya geçtiler.
  • 13:27 - 13:28
    Almanlar şaşırmıştı,
  • 13:28 - 13:30
    birlik tepeyi ele geçirdi
  • 13:30 - 13:33
    ve Gothic Line savunmasını kırdı.
  • 13:33 - 13:35
    6 aylık direniş
  • 13:35 - 13:37
    442. birlik tarafından
  • 13:37 - 13:40
    32 dakikada kırılmıştı.
  • 13:40 - 13:43
    Bu inanılmaz bir hareketti.
  • 13:44 - 13:46
    Ve savaş bittiğinde
  • 13:47 - 13:50
    442. birlik 2. Dünya Savaşı'nın
  • 13:50 - 13:53
    en donanımlı birliği olarak
  • 13:53 - 13:55
    Amerika'ya geri döndü.
  • 13:55 - 14:00
    Beyaz Saray'da Başkan
    Truman tarafından karşılandılar.
  • 14:00 - 14:01
    Truman onlara:
  • 14:01 - 14:06
    "Siz sadece düşmanla değil
    aynı zamanda önyargılarla da savaştınız
  • 14:06 - 14:09
    ve kazandınız." dedi.
  • 14:09 - 14:12
    Onlar benim kahramanlarım.
  • 14:12 - 14:15
    Onlar bu ülkenin parlayan ideallerine
  • 14:15 - 14:18
    olan inançlarına sarılmışlardı.
  • 14:18 - 14:23
    Ve bir Amerikalı olmanın bazı insanlara
  • 14:23 - 14:26
    uygun olmadığını kanıtladılar.
  • 14:26 - 14:31
    Irk, bir Amerikalıyı tanımlamaya yetmez.
  • 14:31 - 14:35
    Onlar, Amerikalı kavramına
  • 14:35 - 14:37
    önceden korku ve şüpheyle bakılan
  • 14:37 - 14:41
    Japon-Amerikalıları dahil ettiler.
  • 14:41 - 14:45
    Onlar dönüşmüş ajanlardı
  • 14:45 - 14:48
    ve bana bir miras bıraktılar.
  • 14:49 - 14:51
    Onlar benim kahramanlarım,
  • 14:51 - 14:53
    demokrasiyi anlayıp
  • 14:53 - 14:55
    bana onun yolunu gösteren
  • 14:55 - 14:58
    babam da benim kahramanım.
  • 14:59 - 15:02
    Onlar bana bir miras bıraktılar
  • 15:02 - 15:05
    ve bu miras bir sorumluluk getirdi.
  • 15:05 - 15:10
    Ben de kendimi, ülkemi
    daha iyi bir Amerika yapmaya
  • 15:10 - 15:13
    hükümetimizi
  • 15:13 - 15:15
    daha doğru bir demokrasi
  • 15:15 - 15:18
    yapmaya adadım.
  • 15:18 - 15:22
    Sahip olduğum kahramanlardan
  • 15:22 - 15:26
    ve verdiğimiz mücadelelerden dolayı
  • 15:26 - 15:28
    karşınızda bir
  • 15:28 - 15:31
    Japon-Amerikalı olarak durabiliyorum.
  • 15:31 - 15:33
    Bundan daha fazla olarak
  • 15:33 - 15:37
    ben gururlu bir Amerikalıyım.
  • 15:37 - 15:39
    Çok teşekkürler
  • 15:39 - 15:41
    (Alkış)
Title:
Bir zamanlar bana ihanet eden bir ülkeyi neden seviyorum
Speaker:
George Takei
Description:

Çocukken, George Takei ve ailesi 2. Dünya Savaşı yıllarında bir "güvenlik" önlemi olarak Japon asıllı Amerikalılara yönelik olan bir toplama kampında kalmaya zorlandı. 70 yıl sonra, Takei geriye dönüp kampın kendi vatanseverlik ve demokrasi tanımlamasını nasıl şekillendirdiğine bakıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
15:58

Turkish subtitles

Revisions