Return to Video

Steve Keil: Bulgaristan ve ötesi için oyun manifestosu

  • 0:00 - 0:03
    Bugün burada
  • 0:03 - 0:05
    bir devrim başlatmak için bulunuyorum.
  • 0:05 - 0:07
    Şimdi, silahlarımızı kuşanmadan,
  • 0:07 - 0:09
    şarkımızı söylemeden,
  • 0:09 - 0:11
    ya da rengimizi seçmeden önce,
  • 0:11 - 0:14
    devrim derken ne kastettiğimi tanımlamak istiyorum.
  • 0:14 - 0:16
    Devrim derken,
  • 0:16 - 0:19
    şiddetli ve etkisi uzun sürecek
  • 0:19 - 0:22
    düşünme şeklimizi ve davranışlarımızı etkileyecek
  • 0:22 - 0:25
    değişimlerden bahsediyorum.
  • 0:25 - 0:28
    Peki, Steve, neden bir devrime ihtiyacımız var?
  • 0:28 - 0:30
    Bir devrime ihtiyacımız var çünkü
  • 0:30 - 0:33
    işler yolunda gitmiyor; evet, işler yolunda gitmiyor.
  • 0:33 - 0:35
    Ve bu beni oldukça üzüyor
  • 0:35 - 0:38
    çünkü işlerin yolunda gitmediğini görmekten yoruldum ve sıkıldım artık.
  • 0:38 - 0:41
    Potansiyelimize ulaşmadan yaşamaktan sıkıldım artık.
  • 0:41 - 0:44
    Sonuncu olmamızdan sıkıldım.
  • 0:44 - 0:47
    Üstelik bir çok şeyde son sıradayız --
  • 0:47 - 0:50
    örneğin, toplum faktöründe.
  • 0:50 - 0:53
    İnovasyonda Avrupa'nın son sırasındayız.
  • 0:53 - 0:56
    İşte en sonda, en altta oradayız,
  • 0:56 - 0:59
    inovasyona değer vermeyen bir toplum olarak son sıradayız.
  • 0:59 - 1:01
    Sağlık hizmetlerinde son sıradayız,
  • 1:01 - 1:03
    ve sağlık hizmetleri refah açısından çok önemli değil mi?
  • 1:03 - 1:05
    İşte oradayız, yalnızca Avrupa Birliği'nde değil,
  • 1:05 - 1:07
    tüm Avrupa'da, en alt sıradayız.
  • 1:07 - 1:09
    Ve en kötüsü de,
  • 1:09 - 1:12
    yalnızca 3 hafta önce açıklandı, birçoğunuz da görmüş olmalı, The Economist.
  • 1:12 - 1:15
    Kişi paşına düşen gayrisafi milli hasılaya göre,
  • 1:15 - 1:17
    dünyadaki en mutsuz toplumuz. --
  • 1:17 - 1:19
    dünyadaki en mutsuz toplum...
  • 1:19 - 1:22
    Bu toplum faktörüydü. Şimdi de eğitime bakalım.
  • 1:22 - 1:24
    Yine 3 hafta önce açıklanan
  • 1:24 - 1:26
    diğer bir OECD raporuna göre kaçıncı sıradayız?
  • 1:26 - 1:29
    Matematik ve fen bilimleri performansında son sıradayız. -- Sonuncu...
  • 1:29 - 1:31
    İş dünyası:
  • 1:31 - 1:33
    Girişimcilerin, topluma katkıda bulunma algısında
  • 1:33 - 1:36
    Avrupa Birliği'nde en düşük seviyedeyiz.
  • 1:36 - 1:38
    Sonuç olarak da ne oluyor?
  • 1:38 - 1:41
    Girişimcilikte en düşük yüzde...
  • 1:41 - 1:43
    Ve ortada olan bu duruma rağmen,
  • 1:43 - 1:45
    herkes bilir ki, küçük işletmeler
  • 1:45 - 1:47
    ekonomilerin lokomotifleridir.
  • 1:47 - 1:50
    En çok istihdamı onlar yapar, en çok vergiyi onlar öder.
  • 1:50 - 1:53
    Eğer lokomotifiniz çalışmıyorsa, tahmin edin ne olur?
  • 1:53 - 1:56
    Kişi başına düşen gayrisafi milli hasılada Avrupa'da son sıradayız.
  • 1:56 - 1:58
    Sonuncu.
  • 1:58 - 2:01
    Bu nedenle, Bulgarların yüzde 62'sinin
  • 2:01 - 2:03
    gelecekten ümitli olmamasına şaşırmamalıyız.
  • 2:03 - 2:05
    Mutsuzuz, kötü bir eğitim sistemimiz var,
  • 2:05 - 2:08
    ve en başarısız iş dünyasına sahibiz.
  • 2:08 - 2:10
    Bunlar gerçekler, arkadaşlar.
  • 2:10 - 2:13
    Bunlar hikaye veya hayal ürünü değil.
  • 2:13 - 2:15
    Hayır, değil.
  • 2:15 - 2:18
    Bulgaristan'a karşı kurduğum bir komplo da değil. Bunlar, gerçekler.
  • 2:18 - 2:20
    Bu nedenle, inanıyorum ki, çok açıkça kabul etmeliyiz,
  • 2:20 - 2:22
    Sistemimiz çökmüş halde.
  • 2:22 - 2:24
    Düşünme şeklimiz, davranışlarımız,
  • 2:24 - 2:26
    işletim sistemimiz çökmüş halde.
  • 2:26 - 2:29
    Düşünme şeklimizde, davranışlarımızda
  • 2:29 - 2:31
    Bulgaristan'ı daha iyiye götürecek,
  • 2:31 - 2:33
    kendimiz, arkadaşlarımız,
  • 2:33 - 2:35
    ailemiz ve geleceğimiz için şiddetli bir değişikliğe ihtiyacımız var.
  • 2:35 - 2:37
    Tüm bunlar nasıl oldu?
  • 2:37 - 2:40
    Şimdi biraz olumlu düşünelim. İyimser olacağız. Nasıl oldu tüm bunlar?
  • 2:40 - 2:42
    Sanıyorum ki, sonuncu sıradayız çünkü --
  • 2:42 - 2:44
    ve bu bazılarınız için pek şaşırtıcı olacak --
  • 2:44 - 2:46
    çünkü kendimizi engelliyoruz.
  • 2:46 - 2:48
    Kendimizi geri tutuyoruz
  • 2:48 - 2:50
    çünkü oynamaya yeterince değer vermiyoruz.
  • 2:50 - 2:52
    "Oynamak" dedim, evet.
  • 2:52 - 2:55
    Bazılarınızın oynamanın ne olduğunu unutması ihtimaline karşı, işte oynamak şuna benzer.
  • 2:55 - 2:57
    Bebekler oynar, çocuklar oynar,
  • 2:57 - 2:59
    yetişkinler oynar.
  • 2:59 - 3:01
    Oynamaya yeterince değer vermiyoruz.
  • 3:01 - 3:03
    Aslına bakarsanız, oynamayı değersizleştiriyoruz.
  • 3:03 - 3:05
    Ve özellikle 3 alanda bunu yapıyoruz.
  • 3:05 - 3:07
    Önceki 3 alana tekrar dönelim.
  • 3:07 - 3:09
    Sosyal: 45 yıl boyunca ne?
  • 3:09 - 3:11
    Komünizm --
  • 3:11 - 3:14
    bireyin karşısında toplum ve devlete değer verirken
  • 3:14 - 3:16
    yaratıcılığı, kendini ifade etmeyi ve inovasyonu
  • 3:16 - 3:20
    kasıtlı olarak sindirdi.
  • 3:20 - 3:22
    Peki buna karşın, neye değer veriyoruz?
  • 3:22 - 3:24
    Çünkü biliyor ki,
  • 3:24 - 3:28
    bilgiyi uygulama, üretme veya kullanma şeklimiz
  • 3:28 - 3:30
    sosyal ve idari iklimden etkilenmektedir.
  • 3:30 - 3:32
    Ki, komünizm bize ne söylüyor bu konuda?
  • 3:32 - 3:34
    Ciddi olmamızı.
  • 3:34 - 3:36
    Gerçekten, gerçekten ciddi olmamızı.
  • 3:36 - 3:38
    Öyle de oldu.
  • 3:38 - 3:42
    (Alkışlar)
  • 3:42 - 3:44
    Ciddi ol.
  • 3:44 - 3:47
    Size oyun parkında çocuklarımı oynamaları için serbest bıraktığımda
  • 3:47 - 3:51
    kaç defa azarlandığımı anlatamam.
  • 3:51 - 3:54
    Hele ki, yerlerde, (kal),
  • 3:54 - 3:57
    hatta daha kötüsü, suda, (lokvi) -- bu onları çileden çıkaracaktır.
  • 3:57 - 3:59
    Büyükannem ve büyükbabam, bana,
  • 3:59 - 4:02
    çocuklarımızın çok fazla oyun oynamasına izin vermemiz gerektiğini öğretti.
  • 4:02 - 4:04
    Çünkü hayat ciddi,
  • 4:04 - 4:06
    ve bizim de onları hayatın ciddiyetine hazırlamamız lazım.
  • 4:06 - 4:09
    Bir ciddiyet geni taşıyoruz.
  • 4:09 - 4:11
    Taşıdığımız bu gen, sosyallikle alakalı bir gen.
  • 4:11 - 4:13
    Bu, ciddi bir gen.
  • 4:13 - 4:15
    45 yılın bir ürünü,
  • 4:15 - 4:17
    ve ben buna "büyükanne faktörü" diyorum.
  • 4:17 - 4:19
    (Gülüşler)
  • 4:19 - 4:21
    (Alkışlar)
  • 4:21 - 4:23
    İşte söyle çalışıyor.
  • 4:23 - 4:26
    İlk adım: Kadın, "Bir bebek sahibi olmak istiyorum" der. (Iskam baby)
  • 4:26 - 4:28
    Adım 2: Bebek dünyaya gelir. Woohoo!
  • 4:28 - 4:30
    Peki 3. adımda ne olur?
  • 4:30 - 4:32
    İşe geri dönmek istiyorum
  • 4:32 - 4:35
    çünkü kariyerimi ilerletmek istiyorum ya da daha fazla kahve içmek istiyorum.
  • 4:35 - 4:38
    Bebeğimi, büyükannesine bırakacağım.
  • 4:38 - 4:40
    Ama hatırlamalıyız ki,
  • 4:40 - 4:43
    büyükanne, 45 yıl boyunca bu ciddi gene maruz kalmıştı.
  • 4:43 - 4:45
    Peki şimdi ne olacak?
  • 4:45 - 4:48
    Virüsü bebeğe de geçirecek,
  • 4:48 - 4:52
    ve ciddiyet geninin
  • 4:52 - 4:54
    sistemimizden çıkması,
  • 4:54 - 4:57
    çok, çok uzun zaman alacak -- tıpkı bir sekoya ağacının büyümesi gibi
  • 4:57 - 4:59
    Peki, sonra ne olacak?
  • 4:59 - 5:02
    Köhnemiş eğitim sistemimizin bir parçası olacak. Bu sistem öyle ki,
  • 5:02 - 5:04
    100 sene içerisinde çok az değişime uğramış,
  • 5:04 - 5:06
    basmakalıpçılığa,
  • 5:06 - 5:08
    ezberciliğe ve standardizasyona değer veren,
  • 5:08 - 5:11
    kendini ifade etmeyi, kendini keşfetmeyi,
  • 5:11 - 5:13
    sorgulamayı, yaratıcılığı ve oynamayı değersizleştiren bir sistem.
  • 5:13 - 5:15
    İşe yaramaz bir sistem.
  • 5:15 - 5:19
    Gerçek bir hikaye: Çocuğumu göndermek için bir okul arıyordum.
  • 5:19 - 5:21
    Prestijli, küçük bir okula gittik
  • 5:21 - 5:23
    orada, öğrencilerin haftada 10 saat matematik,
  • 5:23 - 5:25
    8 saat ise fen bilimleri çalışacaklarını,
  • 5:25 - 5:27
    ve günde 5 defa okuma saatleri olacağı ve benzeri şeyleri söylediler.
  • 5:27 - 5:30
    Biz de dedik ki, "Peki ya oyun saatleri ve teneffüsler?"
  • 5:30 - 5:33
    Cevaben, "İşte onlar için programda tek bir an bile olmayacak" dediler.
  • 5:33 - 5:35
    (Gülüşler)
  • 5:35 - 5:37
    "O daha 5 yaşında" dedik.
  • 5:37 - 5:39
    Bu bir suç, bu bir suç.
  • 5:39 - 5:41
    Şöyle de bir suç var ki,
  • 5:41 - 5:44
    eğitim sistemimiz o kadar ciddi ki, çünkü eğitim ciddi olmalıdır,
  • 5:44 - 5:46
    önceden delinmiş deliklere vidalar yerleştirmek için
  • 5:46 - 5:48
    aldırışsız, robotik işçiler üretiyoruz.
  • 5:48 - 5:50
    Üzgünüm ama, bugünün problemleri
  • 5:50 - 5:52
    endüstriyel devrimin sorunları ile aynı değil.
  • 5:52 - 5:54
    Adapte olabilmeye,
  • 5:54 - 5:57
    nasıl yaratıcı ve inovatif olabiliriz öğrenmeye ihtiyacımız var.
  • 5:57 - 5:59
    Tamamen mekanize edilmiş işçilere ihtiyacımız yok.
  • 5:59 - 6:02
    Ama hayır, oynamaya değer vermediğimiz iş yerlerimize gidiyoruz.
  • 6:02 - 6:05
    Mal varlığımız gibi davrandığımız robotik işçiler üretiyor,
  • 6:05 - 6:07
    sonra da kaldırıp atıyoruz.
  • 6:07 - 6:10
    Bulgar iş gücünün özellikleri neler?
  • 6:10 - 6:12
    Despot --
  • 6:12 - 6:14
    söylediğimi yapacaksın, çünkü ben amirinim.
  • 6:14 - 6:16
    Ben patronum ve senin bildiğinden daha iyisini biliyorum.
  • 6:16 - 6:19
    Güvensiz -- belli ki bir suçlusun, o nedenle kamera sistemi kurduracağım.
  • 6:19 - 6:21
    (Gülüşler)
  • 6:21 - 6:23
    Kontrolcü --
  • 6:23 - 6:25
    belli bir ahmaksın, o nedenle önüne
  • 6:25 - 6:28
    kaidelerden şaşmanı engelleyecek, izlemen gereken zilyon tane proses icat edeceğim.
  • 6:28 - 6:30
    Kısıtlamacılar -- cep telefonlarınızı kullanmayın,
  • 6:30 - 6:32
    dizüstü bilgisayarlarınızı kullanmayın, internette arama yapmayın,
  • 6:32 - 6:34
    anlık mesajlaşma programları kullanmayın.
  • 6:34 - 6:36
    Nedense bu bir şekilde profesyonel olmayan, kötü bir şey.
  • 6:36 - 6:38
    Ve günün sonunda, tatminsiz hissediyorsunuz
  • 6:38 - 6:41
    çünkü kontrol edildiniz, kısıtlandınız, değersizleştirildiniz
  • 6:41 - 6:43
    ve eğlenemediniz.
  • 6:43 - 6:45
    Sosyal hayatta, eğitimde ve iş dünyamızda
  • 6:45 - 6:47
    oynamaya değer vermiyoruz.
  • 6:47 - 6:49
    İşte bu yüzden son sıradayız,
  • 6:49 - 6:51
    çünkü oynamaya değer vermiyoruz.
  • 6:51 - 6:54
    Şöyle diyebilirsiniz, "Bu çok saçma, Steve. Ne aptal bir fikir.
  • 6:54 - 6:56
    Oynamaktan olamaz tüm bunlar.
  • 6:56 - 6:58
    Yani, oynamak, çok saçma bir şey."
  • 6:58 - 7:00
    Ciddiyet sosyal genine sahibiz biz.
  • 7:00 - 7:02
    Yine de ben hayır diyeceğim.
  • 7:02 - 7:05
    Ve konuşmamın geri kalan kısmında size,
  • 7:05 - 7:08
    oynamanın katalizör görevi gördüğünü, Bulgaristan'ı
  • 7:08 - 7:11
    daha iyi bir yere götürecek devrim olduğunu kanıtlayacağım.
  • 7:11 - 7:13
    Oynamak:
  • 7:13 - 7:15
    Beyinlerimiz
  • 7:15 - 7:17
    oynamak üzere bağıntılanmıştır.
  • 7:17 - 7:19
    Evrim,
  • 7:19 - 7:22
    milyonlarca, milyarlarca sene boyunca
  • 7:22 - 7:25
    insanların ve hayvanların oynamasını seçmiştir.
  • 7:25 - 7:27
    Peki şunu biliyor musunuz?
  • 7:27 - 7:29
    Evrim gerçekten de,
  • 7:29 - 7:32
    bize avantaj sağlamayacak özellikleri eleyip
  • 7:32 - 7:35
    bize rekabette avantaj sağlayacak özellikleri seçmekte oldukça başarılıdır.
  • 7:35 - 7:38
    Doğa aptal değildir, ve doğa oynamayı onaylar.
  • 7:38 - 7:40
    Hayvanların krallığında mesela:
  • 7:40 - 7:42
    karıncalar. Karıncalar oynar.
  • 7:42 - 7:44
    Belki de bunu bilmiyordunuz.
  • 7:44 - 7:46
    Bir de karıncalar oynarken,
  • 7:46 - 7:48
    sosyal düzeni ve sosyal dinamikleri öğrenirler.
  • 7:48 - 7:50
    Fareler oynar, fakat şunu bilmiyor olabilirsiniz
  • 7:50 - 7:52
    oyun oynayan fareler
  • 7:52 - 7:54
    daha büyük bir beyne sahip olur
  • 7:54 - 7:56
    ve görevleri daha çabuk öğrenirler.
  • 7:56 - 7:58
    Veya yetenekleri.
  • 7:58 - 8:00
    Kediler oynar. Zaten hepimiz kedilerin oynadığını biliyoruz.
  • 8:00 - 8:02
    Ama şunu bilmeyebilirsiniz
  • 8:02 - 8:05
    oynamaktan alıkonulmuş kediler
  • 8:05 - 8:07
    sosyal iletişime geçmekte başarısız olurlar.
  • 8:07 - 8:10
    Avlanabilirler, ama sosyalleşemezler.
  • 8:10 - 8:12
    Ayılar oynar.
  • 8:12 - 8:14
    Ama şunu bilmiyor olabilirsiniz
  • 8:14 - 8:17
    oyun oynayan ayılar daha uzun süre hayatta kalabilir.
  • 8:17 - 8:19
    Nasıl daha iyi balık tutabileceğini öğrenen ayılar değil,
  • 8:19 - 8:22
    daha çok oyun oynayan ayılar.
  • 8:22 - 8:24
    Son olarak çok ilginç bir çalışmaya göre --
  • 8:24 - 8:26
    oyun oynamak ile beyin büyüklüğü arasında
  • 8:26 - 8:28
    bir ilinti vardır.
  • 8:28 - 8:31
    Ne kadar çok oyun oynarsanız, o kadar büyük bir beyne sahip olursunuz.
  • 8:31 - 8:34
    Yunuslar, oldukça büyük beyinleri vardır, oldukça çok oynarlar.
  • 8:34 - 8:36
    Ama sizce
  • 8:36 - 8:39
    en büyük beyne sahip olan, en büyük oyuncular kimdir?
  • 8:39 - 8:41
    Tabii ki siz: insanlar.
  • 8:41 - 8:43
    Çocuklar oynar,
  • 8:43 - 8:45
    tüm milletlerden, tüm ırklardan,
  • 8:45 - 8:47
    tüm renklerden, tüm dinlerden herkes oynar.
  • 8:47 - 8:49
    Bu evrensel bir şeydir. -- Oyun oynarız.
  • 8:49 - 8:52
    Sadece çocuklar da değil, yetişkinler de oynar.
  • 8:52 - 8:54
    Çok havalı bir terim: neoteni --
  • 8:54 - 8:57
    Yetişkinlerde oynama ve çocuksu davranışların sürmesi.
  • 8:57 - 8:59
    Peki en meşhur neotenistler kimdir?
  • 8:59 - 9:01
    İnsanlar. Spor yaparız.
  • 9:01 - 9:03
    Eğlence için, olimpiyatlar için ya da profesyonel anlamda spor yaparız.
  • 9:03 - 9:05
    Müzik enstrümanları çalarız.
  • 9:05 - 9:07
    Dans ederiz, öpüşürüz, şarkı söyleriz,
  • 9:07 - 9:09
    öylece oyalanırız.
  • 9:09 - 9:12
    Doğa tarafından, doğumumuzdan başlayarak
  • 9:12 - 9:15
    yaşlanana kadar dahi oynamak üzere tasarlandık.
  • 9:15 - 9:18
    Bunu sürekli yapacak şekilde --
  • 9:18 - 9:20
    oynayacak, daha çok oynayacak
  • 9:20 - 9:22
    ve oynamayı bırakmayacak şekilde tasarlandık.
  • 9:22 - 9:25
    Bunun bize büyük yararları var.
  • 9:25 - 9:27
    Tıpkı hayvanlara yararlı olduğu gibi,
  • 9:27 - 9:29
    biz, insanlara da yararları var.
  • 9:29 - 9:31
    Örneğin, araştırmalar gösteriyor ki,
  • 9:31 - 9:33
    oynamak, duyguları kontrol eden amigdaladaki
  • 9:33 - 9:35
    sinir gelişimini uyarmaktadır.
  • 9:35 - 9:38
    Kavramanın gerçekleştiği alın korteksinin
  • 9:38 - 9:40
    gelişimini arttırmaktadır.
  • 9:40 - 9:42
    Bu bize neyi gösteriyor?
  • 9:42 - 9:45
    Oyun oynadıkça, daha fazla duygusal olgunluğa erişiyoruz.
  • 9:45 - 9:47
    Oyun oynadıkça, daha iyi karar verme yetisine
  • 9:47 - 9:49
    sahip oluyoruz.
  • 9:49 - 9:51
    Bunlar gerçekler.
  • 9:51 - 9:53
    Bunlar kurgu, masal ya da sizi inandırmaya çalışmam değil.
  • 9:53 - 9:55
    Bunlar yalansız, güçlü bilimsel gerçekler.
  • 9:55 - 9:58
    Bunlar oyun oynamanın getirileri.
  • 9:58 - 10:01
    Tıpkı yürümek ya da görmek gibi,
  • 10:01 - 10:04
    doğuştan sahip olduğumuz bir hak.
  • 10:04 - 10:06
    Ve eğer oyun oynamayı engellersek,
  • 10:06 - 10:08
    kendimizi engellemiş oluruz;
  • 10:08 - 10:10
    tıpkı diğer haklarımızdan engellenebileceğimiz şekilde.
  • 10:10 - 10:13
    Kendimizi sınırlıyoruz.
  • 10:14 - 10:16
    Şimdi küçük bir alıştırma yapalım:
  • 10:16 - 10:18
    gözlerinizi kapatın
  • 10:18 - 10:21
    ve oyun oynanmayan bir dünya hayal edin.
  • 10:21 - 10:24
    Tiyatrodan, sanattan,
  • 10:24 - 10:27
    şarkılardan, danstan,
  • 10:27 - 10:29
    futboldan
  • 10:29 - 10:31
    gülmekten yoksun bir dünya hayal edin.
  • 10:31 - 10:33
    Neye benziyor hayal ettiğiniz dünya?
  • 10:33 - 10:35
    Bayağı kasvetli olmalı.
  • 10:35 - 10:37
    Ya da bayağı hüzünlü.
  • 10:37 - 10:39
    Şimdi işyerinizi düşünün.
  • 10:39 - 10:41
    Eğlenceli mi? Neşeli mi?
  • 10:41 - 10:44
    Ya da arkadaşlarınızın işyerleri -- daha geniş düşünüyoruz
  • 10:44 - 10:46
    Eğlenceli mi? Neşeli mi?
  • 10:46 - 10:49
    Yoksa saçmalık mı? Despot, kontrolcü,
  • 10:49 - 10:52
    kısıtlayıcı, güvensiz ya da tatminsiz mi?
  • 10:54 - 10:56
    Oynamanın tersinin çalışmak olduğu
  • 10:56 - 10:59
    gibi bir algıya sahibiz.
  • 10:59 - 11:02
    Hatta, işte oyun oynarken görüldüğümüz zaman suçlu hissediyoruz.
  • 11:02 - 11:05
    "İş arkadaşım beni gülerken gördü. Yeterince çalışmadığımı düşünüyor olmalı,"
  • 11:05 - 11:08
    ya da, "Bir yerlere saklanmalıyım ki, patronum beni görmesin."
  • 11:08 - 11:11
    Yoksa "yeterince çalışmadığımı" düşünecek.
  • 11:11 - 11:13
    Ama size bir haberim var: biz tam tersi düşünüyoruz.
  • 11:13 - 11:15
    Oyun oynamanın tersi
  • 11:15 - 11:17
    çalışmak değildir.
  • 11:17 - 11:19
    Oyun oynamanın tersi
  • 11:19 - 11:22
    depresyondur. Evet, depresyon.
  • 11:22 - 11:24
    Aslına bakarsanız,
  • 11:24 - 11:26
    oynamak, çalışmanıza katkı sağlar.
  • 11:26 - 11:28
    Tıpkı hayvanlara ve insanlara yararlı olduğu gibi,
  • 11:28 - 11:30
    çalışmaya da yararı vardır.
  • 11:30 - 11:34
    Örneğin, yaratıcılığı geliştirir.
  • 11:34 - 11:37
    Değişime olan açıklığımızı arttırır.
  • 11:37 - 11:39
    Öğrenme kabiliyetimizi geliştirir.
  • 11:39 - 11:41
    Motivasyon için çok önemli iki şey olan azim ve mahareti
  • 11:41 - 11:43
    sağlayarak
  • 11:43 - 11:45
    üretkenliği arttırır
  • 11:45 - 11:47
    oynamak yoluyla.
  • 11:47 - 11:50
    Yani, siz oynamanın ciddi bir şey olmadığını düşünmediğiniz sürece
  • 11:50 - 11:52
    oynamak anlamsız değildir.
  • 11:52 - 11:54
    Bilirsiniz ki, kayak yapan bir sporcu
  • 11:54 - 11:57
    bunu ciddiye alır, fakat aynı zamanda kaymayı da sever.
  • 11:57 - 12:00
    Eğleniyordur, havasındadır.
  • 12:00 - 12:02
    Bir doktor ciddi olabilir,
  • 12:02 - 12:05
    fakat hala gülmek çok önemli bir ilaçtır.
  • 12:06 - 12:08
    Biz tam tersi düşünüyoruz.
  • 12:08 - 12:10
    Kendimizi suçlu hissetmemeliyiz.
  • 12:10 - 12:12
    Oynadığımız için sevinmeliyiz.
  • 12:12 - 12:14
    İş dünyasından küçük bir örnek:
  • 12:14 - 12:17
    FedEx'in sade mottosu: insan, hizmet, kar.
  • 12:17 - 12:20
    Çalışanlarına insan gibi davranırsan, onlara gerçekten iyi davranırsan,
  • 12:20 - 12:23
    mutlu olurlar, tatmin olmuş hissederler, bir amaçlarının olduğunu bilir, işe yaradıklarını hissederler.
  • 12:23 - 12:25
    Bu da ne getiriyor? Daha iyi hizmet veriyorlar --
  • 12:25 - 12:27
    daha kötü değil, daha iyi.
  • 12:27 - 12:29
    Müşteriler bir hizmet almak için aradığında
  • 12:29 - 12:32
    iyi kararlar verebilen, tatminkar insanlar ile konuşuyorlar
  • 12:32 - 12:34
    sonuçta müşteriler nasıl hissediyor? Harika hissediyor.
  • 12:34 - 12:37
    Peki iyi hisseden müşteri ne yapıyor?
  • 12:37 - 12:39
    Sizden daha fazla hizmet alıyor ve daha fazla arkadaşlarına sizden bahsediyor,
  • 12:39 - 12:41
    bu da daha fazla karlılık sağlıyor.
  • 12:41 - 12:43
    İnsan, hizmet, kar.
  • 12:43 - 12:46
    Oynamak üretkenliği arttırır, azaltmaz.
  • 12:46 - 12:48
    Diyeceksiniz ki,
  • 12:48 - 12:50
    "A.B.D.'de FedEx için bu işe yarayabilir,
  • 12:50 - 12:52
    ama Bulgaristan için işe yaramaz.
  • 12:52 - 12:54
    Asla. Biz farklıyız."
  • 12:54 - 12:56
    Bulgaristan için de işe yarar. İki nedeni var.
  • 12:56 - 12:58
    Bir, oynamak evrenseldir.
  • 12:58 - 13:01
    Bulgarlar oynayamaz diye bir şey yoktur,
  • 13:01 - 13:03
    her ne kadar bu ciddiyet genini sistemimizden atmak zorunda olsak da.
  • 13:03 - 13:06
    İki, ben denedim. Sciant'taki kişisel tecrübemde denedim.
  • 13:06 - 13:08
    Ben buraya geldiğimde hiç mutlu müşterimiz yoktu.
  • 13:08 - 13:10
    Hiçbir müşterimiz bizi tavsiye etmezdi.
  • 13:10 - 13:12
    Hepsine sordum.
  • 13:12 - 13:14
    Ucu ucuna kazanç sağlıyorduk -- ben yaptım.
  • 13:14 - 13:16
    Ucu ucuna kazanç sağlıyorduk
  • 13:16 - 13:18
    ve mutsuz hissedarlarımız vardı.
  • 13:18 - 13:20
    Bazı basit değişiklikler ile
  • 13:20 - 13:23
    şeffaflığı arttırarak,
  • 13:23 - 13:25
    kendi kendini yönetmeyi değerlendirerek,
  • 13:25 - 13:28
    ve işbirliği; işbirliğini teşvik ederek
  • 13:28 - 13:30
    despotluğu teşvik etmek yerine
  • 13:30 - 13:32
    sonuç odaklı çalışarak yaptık.
  • 13:32 - 13:35
    Ne zaman uyandığını önemsemiyorum. Ya da ne zaman işten ayrıldığını önemsemiyorum.
  • 13:35 - 13:37
    Müşterinin ve ekibinin mutlu olmasını,
  • 13:37 - 13:39
    senin de bu şekilde organize olmanı önemsiyorum.
  • 13:39 - 13:41
    Saat 9'da kalkmanı neden önemseyeyim ki?
  • 13:41 - 13:43
    Kısacası eğlenmeyi teşvik ediyoruz.
  • 13:43 - 13:46
    Eğlenmeyi teşvik ederek ve harika bir çevre yaratarak
  • 13:46 - 13:48
    Sciant'ı dönüştürmeyi başardık,
  • 13:48 - 13:50
    ve yalnızca 3 sene gibi kısa bir zamanda
  • 13:50 - 13:52
    -- uzun bir zaman gibi geliyor kulağa fakat değişim yavaştır --
  • 13:52 - 13:55
    önceden hiçbir müşteri yapmazken şimdi tüm müşterilerimiz bizi tavsiye ediyor,
  • 13:55 - 13:57
    piyasaya göre ortalamanın üstünde bir karlılığımız
  • 13:57 - 13:59
    ve mutlu hissedarlarımız var.
  • 13:59 - 14:01
    "Mutlu olduklarını nereden biliyorsunuz?" diye sorabilirsiniz.
  • 14:01 - 14:03
    Çünkü, küçük işletmeler için yapılan sıralamalarda
  • 14:03 - 14:06
    en iyi iş veren ödülünü, her katıldığımız sene kazandık.
  • 14:06 - 14:08
    Kimliği gizli tutulan çalışanların katıldığı anketler değerlendirilerek
  • 14:08 - 14:10
    yapılan bağımsız analizler gösteriyor bunu.
  • 14:10 - 14:12
    İşe yarıyor, ve bu Bulgaristan için de geçerli.
  • 14:12 - 14:14
    Oynamak hakkındaki mantalitemiz dışında
  • 14:14 - 14:17
    bizi geri tutabilecek herhangi bir şey yok.
  • 14:17 - 14:20
    Sonuç olarak, bu devrimi, oynamak yoluyla gerçekleştirmek için
  • 14:20 - 14:22
    bazı adımlar atmamız gerekiyor.
  • 14:22 - 14:24
    İlkin, bana inanmanız gerekiyor.
  • 14:24 - 14:26
    Eğer bana inanmazsanız,
  • 14:26 - 14:28
    evlerimize döneceğiz ve yalnızca bunun üzerine biraz daha düşünmekle kalacağız.
  • 14:28 - 14:31
    İkincisi, eğer oynamak hissine artık sahip değilseniz
  • 14:31 - 14:33
    bunu yeniden keşfetmeniz gerekiyor.
  • 14:33 - 14:35
    6 ay öncesine kadar hoşunuza giden,
  • 14:35 - 14:37
    ama şimdi terfi ettiğiniz için
  • 14:37 - 14:39
    ve ciddi olmanız gerektiğini düşündüğünüz için
  • 14:39 - 14:41
    keyif alamadığınız çocukluğunuzdaki o şey her ne ise
  • 14:41 - 14:43
    tekrar keşfedin.
  • 14:43 - 14:45
    Dağ bisikleti sürmek olsun, kitap okumak olsun ya da bir oyun oynamak olsun farketmez.
  • 14:45 - 14:47
    Tekrar keşfedin,
  • 14:47 - 14:49
    çünkü sizler liderlersiniz,
  • 14:49 - 14:51
    inovasyon liderleri, fikir liderleri.
  • 14:51 - 14:53
    Sizler, ofise gidip
  • 14:53 - 14:55
    arkadaşları ile konuşması gereken
  • 14:55 - 14:58
    ya da oyun devriminde değişimi ateşlemesi gerekenlersiniz.
  • 14:58 - 15:00
    Bunu siz yapmak zorundasınız, ve eğer siz bunu hissedemezseniz,
  • 15:00 - 15:03
    iş arkadaşlarınız, çalışanlarınız, bunu hissedemeyecekler.
  • 15:03 - 15:06
    Oraya gidip, "Sana güveneceğim" demelisiniz.
  • 15:06 - 15:09
    Garip bir algı: Seni işe aldım; Sana güvenmeliyim.
  • 15:09 - 15:12
    Karar vermene izin vereceğim. Sana yetki vereceğim,
  • 15:12 - 15:15
    ve en yüksek mevkiye değil, en düşük mevkiye yetki vereceğim.
  • 15:15 - 15:18
    Yapıcı eleştiriyi teşvik edeceğim.
  • 15:18 - 15:20
    Otoriteyi zorlamana izin vereceğim.
  • 15:20 - 15:23
    Çünkü monotonluğu kaldırarak,
  • 15:23 - 15:25
    bugünün problemlerine yaratıcı inovasyon çözümlerini oluşturmak,
  • 15:25 - 15:27
    ancak alışılagelmiş yöntemleri zorlayarak
  • 15:27 - 15:29
    mümkündür.
  • 15:29 - 15:31
    Liderler olarak her zaman haklı olamayız.
  • 15:31 - 15:33
    Korkuyu yok edeceğiz.
  • 15:33 - 15:36
    Korku, oynamanın düşmanıdır.
  • 15:36 - 15:38
    Ve kısıtlamaları kaldırmak gibi
  • 15:38 - 15:40
    adımlar atacağız.
  • 15:40 - 15:42
    Bırakalım kişisel aramaları için cep telefonlarını
  • 15:42 - 15:45
    kullanabilsinler. -- tanrı korusun.
  • 15:45 - 15:47
    Bırakalım internette gezsinler.
  • 15:47 - 15:50
    Bırakalım anlık mesajlaşma programları kullansınlar.
  • 15:50 - 15:54
    Bırakalım uzun öğle tatilleri yapsınlar.
  • 15:54 - 15:56
    Öğle tatilleri bir nevi iş teneffüsleridir.
  • 15:56 - 15:58
    Öğle tatili için dışarı gittiklerinde
  • 15:58 - 16:00
    beyinlerini sarj eder, arkadaşları ile buluşur,
  • 16:00 - 16:03
    biraz yemek yer, bir bira içer, konuşurlar
  • 16:03 - 16:05
    belki de daha önceden yapamayacakları
  • 16:05 - 16:07
    bir fikir sinerjisi kurarlar.
  • 16:07 - 16:10
    Bırakalım yapsınlar. Onlara biraz özgürlük verelim,
  • 16:10 - 16:13
    ve genel olarak, bırakalım oynasınlar. İş yerinde eğlenmelerine izin verelim.
  • 16:13 - 16:16
    Hayatımızın büyük bir bölümünü iş yerlerinde geçiriyoruz,
  • 16:16 - 16:18
    peki bu zavallı bir angarya olursa
  • 16:18 - 16:21
    bundan 20 sene sonra bir gün uyanıp kendimize, "Bu muydu?,
  • 16:21 - 16:23
    Hepsi bundan mı ibaretti?" diye mi soracağız?
  • 16:23 - 16:25
    Kabul edilemez. (Nepriemliv.)
  • 16:25 - 16:27
    (Gülüşler)
  • 16:28 - 16:30
    Yani özet olarak,
  • 16:30 - 16:32
    düşünme ve davranma şekillerimizde
  • 16:32 - 16:34
    şiddetli bir değişime ihtiyacımız var
  • 16:34 - 16:36
    fakat ihtiyacımız
  • 16:36 - 16:39
    bir işçi devrimi değil.
  • 16:39 - 16:41
    Bir işçi devrimine ihtiyacımız yok.
  • 16:41 - 16:43
    İhtiyacımız olan
  • 16:43 - 16:45
    oyuncuların başkaldırısı.
  • 16:45 - 16:48
    İhtiyacımız, oyuncuların başkaldırısı.
  • 16:48 - 16:50
    İhtiyacımız, oyuncuların başkaldırısı.
  • 16:50 - 16:52
    Ciddiyim, birlikte hareket etmeliyiz.
  • 16:52 - 16:54
    Bugün başkaldırının başladığı gündür.
  • 16:54 - 16:56
    Yapmanız gereken,
  • 16:56 - 16:58
    Devrim ateşini harlamaktır.
  • 16:58 - 17:01
    Fikirlerinizi, başarı öykülerinizi paylaşmanız, anlatmanız gerekiyor
  • 17:01 - 17:03
    hayatlarımızı, okullarımızı canlandıran,
  • 17:03 - 17:06
    oynayarak işimizi harekete geçiren,
  • 17:06 - 17:08
    işe yarayan fikirlerinizi;
  • 17:08 - 17:10
    oynamanın, umuda ve tatmine nasıl
  • 17:10 - 17:13
    katkıda bulunduğunu
  • 17:13 - 17:17
    oynamanın, inovasyona ve üretkenliğe
  • 17:17 - 17:20
    ve en önemlisi, anlamlandırmaya nasıl katkıda bulunduğunu belirterek anlatmalısınız.
  • 17:21 - 17:24
    Çünkü bunu yalnız başımıza yapamayız. Bunu, birlikte yapmalıyız,
  • 17:24 - 17:27
    ve beraberce yapabilirsek, oynamak üzerine fikirlerimizi yayarsak,
  • 17:27 - 17:31
    Bulgaristan'I daha iyiye götürebiliriz.
  • 17:31 - 17:33
    Teşekkürler.
  • 17:33 - 17:36
    (Alkışlar)
Title:
Steve Keil: Bulgaristan ve ötesi için oyun manifestosu
Speaker:
Steve Keil
Description:

Sofya'da, TEDxBG'deki konuşmasında, Steve Keil, ülkesi Bulgaristan'ı tehdit eden "ciddiyet geni"ne karşı savaş verirken -- ekonomi, eğitim ve toplumu canlandırmak için oyun çağrısında bulunuyor. İş yerlerini, okullarını ve hayatlarını yeniden inşa etmek isteyen insanlar için evrensel bir mesaja sahip parlak bir konuşma.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:36
Samet Kütük added a translation

Turkish subtitles

Revisions