Return to Video

Newton Aduaka Ezra'nın hikayesini anlatıyor

  • 0:00 - 0:03
    Bu benim için biraz garip, bunu yapmaya pek alışkın değilim,
  • 0:03 - 0:06
    Genellikle ışıkların diğer tarafında dururum.
  • 0:06 - 0:13
    ve şimdi diğer insanlara yaptığım baskıyı hissedebiliyorum, bu zor birşey.
  • 0:13 - 0:16
    Bir önceki konuşmacı, sanırım,
  • 0:16 - 0:22
    bazı konuların ne olduğuna dair gerçekten çok iyi bir zemin çizdi.
  • 0:22 - 0:28
    Özellikle de çalışmalarımı yapmamı sağlayan itici güç ve kaybetme hissime dair
  • 0:28 - 0:34
    ve önemli sorulara cevap bulmaya çalışmam hakkında.
  • 0:34 - 0:39
    Fakat bu, benim için, yani, buraya gelip bunu yapmak,
  • 0:39 - 0:47
    öyle bir his ki -- çok beğendiğim bir heykeltraş var, Giacometti,
  • 0:47 - 0:52
    yıllarca Fransa'da yaşadıktan ve öğrendikten sonra, bilirsiniz
  • 0:52 - 0:59
    okuduktan ve çalıştıktan sonra, eve dönünce "ne ürettin?" diye sormuşlar
  • 0:59 - 1:03
    yıllarca uzakta yaşadın, neler yaptın demişler.
  • 1:03 - 1:06
    o da onlara bir avuç dolusu heykelcik göstermiş.
  • 1:06 - 1:11
    onlar da doğal olarak "Yıllarını bunun için mi harcadın?" diye sormuşlar.
  • 1:11 - 1:16
    "Biz kocaman şaheserler görmeyi beklemiştik!"
  • 1:16 - 1:22
    Fakat beni etkileyen, o küçük parçalarda
  • 1:22 - 1:28
    bir adamın yaşam arayışının, düşüncelerinin, her şeyinin sonuçlarının olduğunu anlamaktır.
  • 1:28 - 1:30
    Sadece biraz daha küçültülmüş bir versiyon olarak.
  • 1:30 - 1:32
    Bir şekilde, ben de böyle hissediyorum.
  • 1:32 - 1:35
    Eve, 20 yıldır uzakta neler yaptığımı
  • 1:35 - 1:39
    anlatmaya gelmiş gibi hissediyorum şimdi.
  • 1:39 - 1:45
    Ve buna benim ne hakkında çalıştığımı gösteren kısa bir tanıtım ile başlayacağım.
  • 1:45 - 1:47
    Bir avuç film, çok fazla birşey değil,
  • 1:47 - 1:50
    İki uzun metrajlı film ve birkaç kısa metrajlı film.
  • 1:50 - 1:54
    Öyleyse, ilk parça ile başlayalım.
  • 1:54 - 2:03
    Video: Ben insanların hayatlarını yıkıyormuşum, annem öyle dedi.
  • 2:03 - 2:05
    Onu seviyorum, biliyorsun.
  • 2:07 - 2:09
    Gerçek annem bile değil.
  • 2:09 - 2:13
    Gerçek anne babam beni terketti.
  • 2:13 - 2:15
    ve Nijerya'ya defolup gittiler.
  • 2:20 - 2:24
    İçimde şeytan var, Court.
  • 2:24 - 2:26
    Court: Uyu.
  • 2:28 - 2:30
    Kadın: Hiç gittin mi?
  • 2:30 - 2:32
    Court: Nereye?
  • 2:32 - 2:34
    Kadın: Nijerya'ya.
  • 2:36 - 2:38
    Court: Hiç gitmedim.
  • 2:38 - 2:41
    Annem istemişti
  • 2:41 - 2:43
    ama parası yetmedi.
  • 2:44 - 2:46
    Kadın: Keşke gidebilsem.
  • 2:46 - 2:49
    Orada mutlu olacakmışım gibi bir his var içimde.
  • 2:56 - 2:58
    Niye herkes benden kurtulmak istiyor?
  • 3:00 - 3:02
    Court: Ben senden kurtulmak istemiyorum.
  • 3:02 - 3:06
    Kadın: Bana ihtiyacın yok.
  • 3:06 - 3:09
    Sadece şimdi bunu göremeyecek kadar körsün.
  • 3:11 - 3:14
    Çocuk: Bütün gün ne yaparsın?
  • 3:15 - 3:17
    Marcus: Okurum.
  • 3:17 - 3:19
    Çocuk: Hiç sıkılmıyor musun?
  • 3:19 - 3:22
    Nasıl oluyor da çalışmıyorsun ki sen?
  • 3:22 - 3:24
    Marcus: Emekliyim ben.
  • 3:24 - 3:26
    Çocuk: Yani?
  • 3:26 - 3:29
    Marcus: Yani Kraliçe için ve bu ülke için kendi payıma düşeni yaptım, şimdi kendim için çalışıyorum.
  • 3:29 - 3:31
    Çocuk: Hayır, şimdi bütün gün aylak aylak oturuyorsun.
  • 3:31 - 3:34
    Marcus: İstediğim şeyi yaptığım için mi?
  • 3:34 - 3:36
    Çocuk: Bak adamım, okumak kimseyi doyurmuyor.
  • 3:36 - 3:38
    Ve özellikle de senin şu esrar alışkanlığını doyurmaz.
  • 3:38 - 3:42
    Marcus: Benim aklımı ve ruhumu doyuruyor ama.
  • 3:42 - 3:49
    Çocuk: Seninle tartışmak zaman kaybı, Marcus.
  • 3:49 - 3:51
    Marcus: Sen rapçisin, doğru mu?
  • 3:51 - 3:52
    Çocuk: Evet.
  • 3:52 - 3:53
    Marcus: Modern zamanların şairi
  • 3:53 - 3:54
    Çocuk: Evet, öyle de denebilir.
  • 3:54 - 3:56
    Marcus: Peki ne hakkında konuşuyorsun?
  • 3:56 - 3:58
    Çocuk: O ne demek oluyor?
  • 3:58 - 4:00
    Marcus: Basit. Ne hakkında rap yaparsın?
  • 4:00 - 4:02
    Çocuk: Gerçekler, adamım.
  • 4:02 - 4:03
    Marcus: Kimin gerçeği.
  • 4:03 - 4:05
    Çocuk: Benim lanet olası gerçeğim.
  • 4:05 - 4:07
    Marcus: Senin gerçeğinden bahset bana.
  • 4:07 - 4:11
    Çocuk: Irkçılık, depresyon, benim gibi insanların hayatta hiçbir yere gelememesi.
  • 4:11 - 4:14
    Marcus: Peki ne gibi çözümler öneriyorsun? Yani, bir şairin işi sadece bu değildir...
  • 4:14 - 4:17
    Çocuk: Adamım, güçlülerle savaş. Basit. Orospu çocuklarını havaya uçur.
  • 4:17 - 4:18
    Marcus: AK-47 ile mi?
  • 4:18 - 4:20
    Çocuk: Adamım, bende ondan bi tane olsa, hemen yapardım.
  • 4:20 - 4:23
    Marcus: Peki bu savaşı birlikte yürütmek için kaç tane asker topladın?
  • 4:23 - 4:26
    Çocuk: Aman, Marcus, ne demek istediğimi biliyorsun.
  • 4:26 - 4:28
    Marcus: Bir adam çareyi küfürde ararsa
  • 4:28 - 4:32
    bu kendini ifade etmekteki acizliğinin göstergesidir.
  • 4:32 - 4:35
    Çocuk: Gördün mü adamım, sen sadece benle dalga geçiyorsun.
  • 4:35 - 4:37
    Marcus: Panterler
  • 4:37 - 4:38
    Çocuk: Panterler?
  • 4:38 - 4:42
    Beyaz üstünlükçü, yetkileri elinde tutanların saçmalıklardan bıkmış, onların canına okuyan adamlardı.
  • 4:42 - 4:45
    ve sadece oraya gittiler ve herkese günlerini gösterdiler.
  • 4:45 - 4:49
    Çok kötü adamım. Filmi izledim. Berbat! Ne?
  • 4:49 - 4:53
    Yönetmen 1: Son filmini gördüm.
  • 4:53 - 4:55
    Epuise, değil mi?
  • 4:55 - 4:56
    Kadın 1: Evet.
  • 4:56 - 5:03
    Y1: Kötü bir espri olacak ama hakikaten epuise idi.
  • 5:03 - 5:10
    Epuise -- yorgun, bitkin, bezgin.
  • 5:10 - 5:12
    Yönetmen 2: Bir susar mısın?
  • 5:12 - 5:14
    Şimdi benimle adam gibi konuş, filmlerimin nesi var?
  • 5:14 - 5:16
    Hadi gidelim.
  • 5:16 - 5:17
    K1: Berbatlar.
  • 5:17 - 5:19
    Kadın 2: Berbat mı? Peki ya seninkiler?
  • 5:20 - 5:23
    Ne, ne, ne, peki ama, ne?
  • 5:23 - 5:25
    Sen filmin hakkında ne düşünüyorsun?
  • 5:25 - 5:27
    Y1: Filmlerim, fena değil, iyiler.
  • 5:27 - 5:30
    Kimsenin izlemeyeceği belgeseller yapmaktan iyidir.
  • 5:30 - 5:32
    Neden bahsediyorsun?
  • 5:32 - 5:35
    Hollywood'un oradan hiç kıçını kaldırıp
  • 5:35 - 5:37
    gerçek bir film izlemeye gittin mi?
  • 5:37 - 5:39
    İnsanları uyutuyorsun.
  • 5:39 - 5:41
    Boş laflarla uyutuyorsun.
  • 5:41 - 5:45
    (Alkış)
  • 5:45 - 5:50
    Newton Aduaka: Teşekkürler. İlk kesit hakikaten
  • 5:50 - 5:54
    sinemanın benim için anlamını yakalıyor
  • 5:54 - 5:56
    ve benim sinemaya nereden geldiğimi anlatıyor.
  • 5:56 - 6:01
    Bu parçada, Nijerya'dan bahseden genç bir kadın var
  • 6:01 - 6:04
    orada mutlu olacağını düşünen bir kadın.
  • 6:04 - 6:07
    Bu hisler, evinden uzaklarda olan birinin yaşayacağı şeyler.
  • 6:07 - 6:10
    Ve bu benim yaşadığım bir şeydi, hala yaşadığım bir şey.
  • 6:10 - 6:13
    Ben uzun zamandır eve gitmedim, beş sene kadardır.
  • 6:13 - 6:15
    Toplam olarak 20 senedir uzaktayım.
  • 6:17 - 6:20
    Ve işte --
  • 6:20 - 6:26
    bunun 1997'de yapıldığını bilmek
  • 6:26 - 6:30
    ki bu Abacha dönemidir -- askeri diktatörlüğün,
  • 6:30 - 6:35
    Nijerya tarihinin en kötü zamanı, sömürgecilik sonrası tarihi.
  • 6:35 - 6:37
    Yani, bu kızın böyle hayallerinin olması
  • 6:37 - 6:41
    ev hissini nasıl hayatta tuttuğumuzu gösteriyor.
  • 6:41 - 6:47
    Nasıl -- ve bence biraz romantik ama çok güzel,
  • 6:47 - 6:51
    çünkü insanın tutunacak bir şeye ihtiyacı var,
  • 6:51 - 6:54
    özellikle de kendini yabancısı hissettiği bir toplumda.
  • 6:54 - 6:57
    Bu da bizi ikinci parçaya getiriyor ki burada da genç bir adam
  • 6:57 - 7:03
    imkansızlıktan bahsediyor: Avrupa'da siyahi biri olmaktan,
  • 7:03 - 7:07
    hepimizin bildiği ve bahsettiği cam tavan,
  • 7:07 - 7:11
    ve onun gerçekleri.
  • 7:11 - 7:13
    Tekrarlıyorum, bu ben -- burada bahsetmek istediğim --
  • 7:13 - 7:17
    İngiltere'de birçok kültürün barındığı bir zaman,
  • 7:17 - 7:20
    ve çok kullanılan bir kelime vardı -- şeyi anlatmaya çalışan,
  • 7:20 - 7:24
    insanların hayatlarında bu çok-kültürlülüğün ne anlamı olduğunu.
  • 7:24 - 7:27
    Ve bir çocuk --
  • 7:27 - 7:30
    Jamie gibi bir çocuk -- küçük bir oğlan -- ne düşünür,
  • 7:30 - 7:34
    yani, içinde büyüyen bütün bu sinir ile?
  • 7:34 - 7:36
    Bununla ne olur?
  • 7:36 - 7:38
    Tabii ki, bu sinirle olan şiddettir,
  • 7:38 - 7:42
    ki bunu gettolardan bahsederken görüyoruz
  • 7:42 - 7:46
    ve Los Angeles'in Güney Merkezi'nden bahsederken, ve bu tür şeyler
  • 7:46 - 7:49
    sonunda, yönlendirildiğinde,
  • 7:49 - 7:54
    değişir ve ayaklanma olarak ortaya çıkar --
  • 7:54 - 7:58
    Fransa'da, yaşadığım yerde, iki sene evvel olduğu gibi,
  • 7:58 - 8:00
    herkesi şok eder, çünkü herkes "Aman,
  • 8:00 - 8:02
    Fransa liberal bir toplum," diye düşündü.
  • 8:02 - 8:05
    Ama İngiltere'de 18 sene yaşadım.
  • 8:05 - 8:08
    Fransa'da da dört sene kadar yaşadım ve aslında
  • 8:08 - 8:13
    kendimi 20 sene geriye atılmış, Fransa'da yaşıyor gibi hissediyorum.
  • 8:13 - 8:16
    Ve sonra üçüncü parça. Üçüncü parçada benim için soru:
  • 8:16 - 8:19
    Sinema senin için ne? Sinemayla ne yaparsın?
  • 8:19 - 8:27
    Genç bir yönetmen var, Hollywood yönetmeni, arkadaşlarıyla beraber --
  • 8:27 - 8:30
    yine filmciler -- sinemanın en anlama geldiğini konuşuyorlar.
  • 8:30 - 8:34
    Ve işte bu da beni son parçaya götürüyor --
  • 8:34 - 8:36
    ki bu da sinemanın benim için olan anlamı.
  • 8:36 - 8:40
    Benim hayatımın başlangıcı -- hayatım 1966 yılında başladı,
  • 8:40 - 8:43
    Biafran'dan birkaç ay evvel, ki bu üç sene sürdü
  • 8:43 - 8:45
    ve tam üç senelik bir savaştı.
  • 8:45 - 8:48
    Ve işte bütün bunlar,
  • 8:48 - 8:54
    bütün bu çocukluğun yankıları beni bir sonraki parçaya götürüyorlar.
  • 9:04 - 9:07
    (Video) Ses: Onicha, haydi kardeşinle okula bakalım.
  • 9:07 - 9:09
    Onicha: Evet, ana.
  • 9:57 - 10:04
    Komutan: Askerler, bir muharebede savaşacaksınız,
  • 10:04 - 10:07
    bunun için hazırlanmanız ve ölmeyi göze almanız gerekiyor.
  • 10:07 - 10:08
    Bunun için -- ?
  • 10:08 - 10:11
    Çocuk Askerler: Hazırlanmamız ve ölmeyi göze almamız gerekiyor.
  • 10:11 - 10:17
    K: Başarı, değişim yalnız silahın namlusundan geçer.
  • 10:17 - 10:19
    ÇA: Silahın namlusundan!
  • 10:19 - 10:20
    K: Bu silahınız.
  • 10:20 - 10:24
    ÇA: Bu silahımız.
  • 10:24 - 10:26
    K: Bu bir AK-47 tüfek. Bu sizin hayatınız.
  • 10:26 - 10:32
    Bu sizin hayatınız. Bu ... bu ... bu sizin hayatınız.
  • 10:32 - 10:35
    Ezra: Bize özel ilaçlar veriyorlar. Baloncuk dediğimiz ilaçlar.
  • 10:35 - 10:37
    Amfetaminler.
  • 10:38 - 10:41
    Askerler: Yağmur olsa, güneş olsa, asker adamlar gider.
  • 10:41 - 10:44
    Dedim ki, yağmur olsa, güneş olsa, asker adamlar gider.
  • 10:44 - 10:46
    Bir köyden ötekine gittik -- üç köye.
  • 10:46 - 10:48
    Oraya nasıl vardığımızı hatırlamıyorum.
  • 10:48 - 10:51
    Tanık: Yürüdük, iki gün boyunca yürüdük.
  • 10:51 - 10:53
    Bir şey yemedik.
  • 10:53 - 10:57
    Yemek yoktu, yalnızca biraz pilav.
  • 10:57 - 10:59
    Yemeksiz -- hastaydım.
  • 10:59 - 11:02
    İğne aklımızı başımızdan alıyordu.
  • 11:02 - 11:04
    Allah bizi affeder.
  • 11:04 - 11:07
    Bilmediğimizi biliyor. Bilmiyorduk!
  • 11:23 - 11:26
    Heyet Başkanı: 6 Ocak, 1999'u hatırlıyor musun?
  • 11:28 - 11:30
    Ezra: Hatırlamıyorum.
  • 11:30 - 11:33
    Birçok ses: Öleceksin! Öleceksin! (Çığlıklar)
  • 11:33 - 11:35
    Onicha: Ezra! (Ezra: Onicha! Onicha!)
  • 11:35 - 11:43
    Birçok ses: ♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
  • 11:43 - 11:45
    ♫ Daha çok bela ♫
  • 11:45 - 11:47
    Annemi öldürdüler.
  • 11:47 - 11:49
    Mende piçleri.
  • 11:49 - 11:51
    (Bağırışmalar)
  • 11:52 - 11:54
    O kim?
  • 11:54 - 11:55
    Benim.
  • 11:55 - 11:56
    Bunları neden bana veriyorsun?
  • 11:56 - 11:58
    Bana öyle bakmayı kesmen için.
  • 11:59 - 12:02
    Hikayem biraz karışık.
  • 12:02 - 12:04
    Benim ilgimi çekiyor.
  • 12:04 - 12:06
    Mariam hamile.
  • 12:06 - 12:08
    Ne olduğunu biliyor musun? Bir timsah.
  • 12:08 - 12:10
    Koca bir ağız. Kısa bacaklar.
  • 12:13 - 12:15
    Rufus'un önünde korkak Ezra'sın.
  • 12:15 - 12:17
    Bölüğüyle ilgilenmiyor.
  • 12:17 - 12:22
    Bölük, son saygı duruşu. Hazır ol.
  • 12:22 - 12:24
    Gözlerini aç Ezra.
  • 12:24 - 12:26
    Kör bir adam bile elmasların onun cebinde bulunduğunu görebilir.
  • 12:26 - 12:34
    ♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
  • 12:35 - 12:37
    Şu budalayı çıkarın buradan!
  • 12:38 - 12:41
    Büyük bir saldırı planlıyorsunuz anladığım kadarıyla.
  • 12:41 - 12:42
    Bu maden olmalı.
  • 12:43 - 12:44
    Senin kız burada.
  • 12:44 - 12:48
    Aferin, aferin.
  • 12:49 - 12:51
    Onun için buradasın, öyle değil mi?
  • 12:51 - 12:54
    Tekrar savaşmaya dönmeyi düşünüyorsun, öyle mi?
  • 12:54 - 13:01
    ♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
  • 13:01 - 13:03
    ♫ Daha çok bela ♫
  • 13:03 - 13:13
    ♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
  • 13:13 - 13:16
    ♫ Daha çok bela ♫
  • 13:16 - 13:19
    Uyanın! Herkes uyansın! Yol kapalı!
  • 13:19 - 13:22
    ♫ Daha çok be... ♫
  • 13:48 - 13:53
    Heyet Başkanı: Umuyoruz ki, senin yardımınla ve başkalarının yardımıyla, bu heyet
  • 13:53 - 13:58
    isyancıların savaşının nedenini anlamakta yol katedecektir.
  • 13:58 - 14:00
    Dahası, bir tür tedavi dönemi başlayacak ve sonunda --
  • 14:00 - 14:06
    ülke tarihinin bu korkunç dönemini sonlandırıcı bir hareket olacak.
  • 14:06 - 14:07
    Umudun başlangıcı.
  • 14:07 - 14:11
    Bay Ezra Gelehun, lütfen ayağa kalkın.
  • 14:19 - 14:24
    Heyet için adınızı ve yaşınızı söyleyin.
  • 14:24 - 14:26
    Ezra: Adım Ezra Gelehun.
  • 14:26 - 14:30
    15 veya 16 yaşındayım. Hatırlamıyorum.
  • 14:30 - 14:35
    Kardeşime sorun, cadı olan o, o herşeyi biliyor.
  • 14:35 - 14:40
    (Kız kardeşi: 16.)
  • 14:40 - 14:43
    HB: Bay Gelehun, burada yargılanmadığınızı hatırlatmak istiyorum
  • 14:43 - 14:45
    işlediğiniz herhangi bir suç için.
  • 14:45 - 14:47
    E: Özgürlüğümüz için savaşıyorduk.
  • 14:47 - 14:50
    Eğer savaşta öldürmek suç ise,
  • 14:50 - 14:54
    dünyadaki tüm askerleri yargılamanız gerekir.
  • 14:54 - 14:58
    Savaş bir suçtur, evet, ama ben başlatmadım.
  • 14:58 - 15:02
    Siz de emekli bir generalsiniz, değil mi?
  • 15:02 - 15:04
    HB: Evet, doğrudur.
  • 15:04 - 15:06
    E: Öyleyse, siz de yargılanmalısınız.
  • 15:06 - 15:10
    Hükümetimiz yozlaşmıştı.
  • 15:10 - 15:15
    Cehalet, onların gücü ellerinde tutma yöntemiydi.
  • 15:15 - 15:18
    Müsaadenizle, siz memleketinizde okumak için para veriyor musunuz?
  • 15:18 - 15:23
    HB: Hayır, vermiyoruz.
  • 15:23 - 15:25
    E: Bizden daha zenginsiniz.
  • 15:25 - 15:28
    Ama biz okul için para veriyoruz.
  • 15:29 - 15:31
    Sizin ülkeniz demokrasiden bahsediyor,
  • 15:31 - 15:35
    ama benimki gibi yozlaşmış hükümetleri destekliyorsunuz.
  • 15:35 - 15:38
    Neden? Çünkü elmasımızı istiyorsunuz.
  • 15:38 - 15:42
    Sorun bakalım, bu odadaki hiç kimse hakiki bir elmas gördü mü?
  • 15:42 - 15:44
    Hayır.
  • 15:44 - 15:50
    HB: Bay Gelehun, size hatırlatmak istiyorum, bugün burada yargılanmıyorsunuz.
  • 15:50 - 15:51
    Yargılanmıyorsunuz.
  • 15:51 - 15:54
    E: O zaman bırakın gideyim.
  • 15:54 - 15:57
    HB: Onu yapamam, evlat.
  • 15:57 - 15:59
    E: Öyleyse yalancısın.
  • 15:59 - 16:01
    (Alkış)
  • 16:01 - 16:04
    NA: Teşekkürler. Hemen burada vurgulamak istediğim nokta,
  • 16:04 - 16:06
    bir yandan bir sürü gelişme yaparken,
  • 16:06 - 16:12
    yaptığımız, ki benim için biliyorsunuz, bence biz --
  • 16:12 - 16:16
    Afrika da ileriye gitmeli, ama bunları hatırlamalıyız,
  • 16:16 - 16:18
    ki tekrar oraya geri gitmeyelim.
  • 16:18 - 16:19
    Teşekkürler.
  • 16:19 - 16:21
    Emeka Okafor: Teşekkürler, Newton.
  • 16:21 - 16:24
    (Alkış)
  • 16:24 - 16:28
    Burada bariz şekilde görülen temalardan biri de
  • 16:28 - 16:38
    az önce izlediğimiz parça çocuk askerleri oynayan gençlerin
  • 16:38 - 16:43
    yaşadığı psikolojik travma.
  • 16:43 - 16:47
    Ve senin geldiğin yeri göz önünde bulundurursak,
  • 16:47 - 16:53
    ve ne kadar ciddiyete alınmadığını göz önüne alırsak,
  • 16:53 - 16:57
    alınması gerektiği kadar, bu konuda ne demek istersin?
  • 16:57 - 17:00
    NA: Araştırma sürecimde, aslında
  • 17:00 - 17:03
    Sierra Leone'da biraz zaman geçirdim bunu araştırmak için.
  • 17:03 - 17:08
    Ve hatırlıyorum, birçok çocuk askerle tanıştım --
  • 17:08 - 17:12
    eski savaşçılar olarak tanınmak istiyorlardı.
  • 17:14 - 17:19
    Onlarla beraber çalışan psikososyal çalışanlarla tanıştım.
  • 17:19 - 17:22
    Onlarla vakit geçiren psikiyatristlerle tanıştım,
  • 17:22 - 17:25
    yardımcı çalışanlar, sivil toplum kuruluşları, hepsi.
  • 17:25 - 17:29
    Ama oradan ayrılırken ki son uçuşumu hatırlıyorum da,
  • 17:29 - 17:33
    Gözyaşlarına boğulup kendi kendime düşündüğümü hatırlıyorum,
  • 17:33 - 17:39
    eğer Batı'dan bir çocuk, batı dünyasından,
  • 17:39 - 17:44
    bu çocukların yaşadıklarının yalnız bir gününü yaşayacak olsa,
  • 17:44 - 17:50
    geriye kalan hayatlarının tamamını terapide geçirirler.
  • 17:50 - 17:55
    Yani benim için, bu çocukların olması,
  • 17:55 - 17:58
    bir nesil bu, bir nesil dolusu çocuğumuz var
  • 17:58 - 18:05
    inanılmaz psikolojik travma ve zarar görmüş,
  • 18:05 - 18:07
    ve Afrika bunun bilinciyle yaşamak zorunda.
  • 18:07 - 18:09
    Ben yalnızca bunu göz önünde bulundurmamız gerektiğini söylüyorum,
  • 18:09 - 18:12
    bütün bu gelişmelerin yanısıra,
  • 18:12 - 18:14
    bütün bu başarı konuşmalarının yanısıra.
  • 18:16 - 18:18
    Bu benim asıl düşüncem.
  • 18:18 - 18:21
    EO: Peki, tekrar teşekkür ediyoruz TED sahnesinde konuştuğunuz için.
  • 18:21 - 18:23
    Bu çok etkileyici bir konuşmaydı.
  • 18:23 - 18:24
    NA: Teşekkürler.
  • 18:24 - 18:25
    EO: Teşekkürler.
  • 18:25 - 18:26
    (Alkış)
Title:
Newton Aduaka Ezra'nın hikayesini anlatıyor
Speaker:
Newton Aduaka
Description:

Yönetmen Newton Aduaka, Sierra Leone'da asker bir çocuğun hikayesini anlatan muhteşem uzun metrajlı filmi "Ezra"dan sahneler gösteriyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
18:26
YASEMIN YILMAZ added a translation

Turkish subtitles

Revisions