Return to Video

Leonard Susskind: Arkadaşım Richard Feynman

  • 0:00 - 0:02
    Benden bunu yapmamı istediklerinde
  • 0:02 - 0:04
    aslında yapmak istediğim
  • 0:04 - 0:06
    dostum Richard Feynman hakkında konuşmaktı.
  • 0:06 - 0:08
    Ben onu yakından tanıma şansına sahip olan
  • 0:08 - 0:10
    ve varlığından keyif almış
  • 0:10 - 0:12
    az sayıda insandan biriyim.
  • 0:12 - 0:15
    Ve sizlere benim tanıdığım Richard Feynman'ı anlatacağım.
  • 0:15 - 0:17
    Burada Rİchard Feynman'ı kendi bildikleri
  • 0:17 - 0:19
    açılardan anlatacak başkaları da bulunduğundan eminim.
  • 0:19 - 0:21
    ve anlatacakları muhtemelen bir başka Richard Feynman olacaktır.
  • 0:21 - 0:24
    Richard Feynman çok karmaşık bir insandı.
  • 0:24 - 0:26
    Pek çok farklı bileşenlerden oluşuyordu.
  • 0:26 - 0:28
    Ama elbette ki en başta
  • 0:28 - 0:31
    çok ama çok büyük bir bilim adamı idi.
  • 0:31 - 0:34
    Bir aktördü, onu oynarken gördünüz.
  • 0:34 - 0:37
    Ben, o konuşma yaparken onu yukarıdaki
  • 0:37 - 0:39
    balkonlardan izleme şansına sahip oldum.
  • 0:39 - 0:41
    Bu konuşmalar muhteşemdi.
  • 0:41 - 0:43
    Bir filozoftu o.
  • 0:43 - 0:45
    bir davulcuydu.
  • 0:45 - 0:48
    müthiş bir öğretmendi.
  • 0:48 - 0:50
    Richard Feynman aynı zamanda bir şovmendi.
  • 0:50 - 0:52
    müthiş bir şovmen.
  • 0:52 - 0:56
    Küstah, saygısız --
  • 0:56 - 0:58
    maço, bir nevi
  • 0:58 - 1:01
    tek kişilik maço gösteri gibi.
  • 1:01 - 1:05
    Entellektüel tartışmaları çok severdi.
  • 1:05 - 1:09
    Devasa boyutta bir egosu vardı.
  • 1:09 - 1:12
    Ama içinde bir şekilde
  • 1:12 - 1:14
    kocaman bir yer de vardı.
  • 1:14 - 1:16
    Demek istediğim, en azından
  • 1:16 - 1:19
    benim için geçerli bu--
  • 1:19 - 1:21
    başkası adına konuşamam --
  • 1:21 - 1:23
    ama benim durumumda
  • 1:23 - 1:26
    bir başka egonun sığmasına yetecek kadar yer vardı içinde.
  • 1:26 - 1:28
    Belki kendi egosu kadar büyük değil,
  • 1:28 - 1:30
    ama oldukça büyük.
  • 1:30 - 1:33
    Ben Dick Feynman ile birlikte olmaktan her zaman hoşlandım.
  • 1:33 - 1:35
    Onunla olmak çok eğlenceliydi.
  • 1:35 - 1:37
    Benim kendimi akıllı hissetmemi sağlıyordu.
  • 1:37 - 1:39
    Böyle biri nasıl olur da insanın kendini akıllı hissetmesini sağlayabilir?
  • 1:39 - 1:41
    Bir şekilde yapıyordu bunu.
  • 1:41 - 1:43
    Benim akıllı hissetmeme neden oluyordu. Benim onun akıllı olduğunu da
  • 1:43 - 1:45
    hissetmemi sağlıyordu. İkimizin de akıllı olduğunu
  • 1:45 - 1:49
    ve beraber her tür problemi çözebileceğimizi hissediyordum.
  • 1:49 - 1:52
    Aslında, fizik alanında zaman zaman birlikte çalıştık.
  • 1:52 - 1:54
    Birlikte bir yayın yapmadık, ama
  • 1:54 - 1:57
    çok eğlendik.
  • 1:58 - 2:00
    Kazanmayı çok severdi.
  • 2:00 - 2:03
    Bazen insanlara ufak maço oyunlar oynardı --
  • 2:03 - 2:06
    sadece benimle değil, her tür insanla yapardı bunu --
  • 2:06 - 2:08
    ve hemen her zaman kazanırdı.
  • 2:08 - 2:11
    Ama kazanmadığı zamanlarda da, kaybettiğinde
  • 2:11 - 2:14
    gene de gülerdi, ve kazandığı zamanlardaki kadar
  • 2:14 - 2:16
    eğleniyormuş gibi görünürdü.
  • 2:16 - 2:18
    Bir defasında bana kendi öğrencilerinin ona yaptığı
  • 2:18 - 2:21
    bir şakayla ilgili bir hikaye anlattığını anımsıyorum.
  • 2:21 - 2:23
    Onu dışarı çıkarmışlar -- yaşgünüymüş--
  • 2:23 - 2:25
    ve onu dışarı öğle yemeğine çıkarmışlar.
  • 2:25 - 2:27
    Pasadena'da sandviç yapan
  • 2:27 - 2:29
    bir yere götürmüşler.
  • 2:29 - 2:31
    Belki de hala oradadır, bilmiyorum.
  • 2:31 - 2:34
    Bu yerin özelliği ünlülere ilişkin sandviçler yapmasıymış.
  • 2:34 - 2:36
    Mesela Marilyn Monroe Sandviçi ısmarlayabilirdiniz,
  • 2:36 - 2:39
    ya da Humprey Bogard sandviçi.
  • 2:39 - 2:41
    Öğrenciler, gelince Feynman sandviçi ısmarlayacaklarını
  • 2:41 - 2:44
    söyleyerek önceden restoran sahibini ayarlamışlar.
  • 2:44 - 2:47
    Sonra teker teker içeri gelmişler ve Feynman Sandviçi istemişler.
  • 2:47 - 2:49
    Feynman bu hikayeye bayılırdı.
  • 2:49 - 2:53
    Bana bunu anlattı, ve anlatırken çok eğleniyor ve gülüyordu.
  • 2:53 - 2:56
    Anlatması bitince ona sordum,
  • 2:56 - 2:58
    "Dick, acaba Feynman sandviçi ile Susskind sandviçi
  • 2:58 - 3:02
    arasındaki fark sence ne olabilir?" dedim.
  • 3:02 - 3:04
    Bir an bile düşünmeden,
  • 3:04 - 3:07
    "hemen hemen aynı olurlardı ama
  • 3:07 - 3:10
    tek farkla, Susskind sandviçinde daha çok jambon (ham) olurdu" dedi.
  • 3:10 - 3:12
    ham, argoda kötü rol yapan aktör demek.
  • 3:12 - 3:14
    (Gülüşmeler)
  • 3:14 - 3:17
    O gün benim de hazırcevaplığım tuttu. Dedim ki,
  • 3:17 - 3:20
    "ama içinde çok az baloney (salam) olurdu." dedim.
  • 3:20 - 3:23
    (baloney:argoda zırva, palavra) (Gülüşmeler)
  • 3:23 - 3:27
    Ama aslında bakacak olursanız
  • 3:27 - 3:29
    Feynman sandviçi tıka basa jambon (kötü rol yapma)
  • 3:29 - 3:31
    dolu olurdu ama
  • 3:31 - 3:34
    içinde hiç baloney (palavra) olmazdı.
  • 3:35 - 3:37
    Feynman'ın en nefret ettiği şey
  • 3:37 - 3:39
    entellektüel rol yapma, --
  • 3:39 - 3:41
    sahte oyunculuk,
  • 3:41 - 3:44
    sahte bilim adamlığı idi.
  • 3:44 - 3:47
    80'lerin ortalarında bir zamanlarda
  • 3:47 - 3:49
    Dick, ben ve
  • 3:49 - 3:51
    Sidney Coleman birkaç kez
  • 3:51 - 3:53
    San Francisco'da buluştuk.
  • 3:53 - 3:56
    San Francisco'daki oldukça zengin birinin
  • 3:56 - 3:58
    evinde akşam yemeğine davetliydik.
  • 3:58 - 4:01
    Ev sahibi bizi en son davet ettiğinde
  • 4:01 - 4:03
    aynı zamanda birkaç felsefeciyi de davet etmişti.
  • 4:03 - 4:06
    Bu kişiler bilişsel felsefecilerdi.
  • 4:06 - 4:09
    Esas alanları bilinçle ilgili felsefi konulardı.
  • 4:09 - 4:11
    Sürekli ağır bir jargon kullanıyorlardı.
  • 4:11 - 4:14
    Kullandıkları kelimeleri anımsamaya çalışıyorum --
  • 4:14 - 4:17
    "monizm", "dualizm" gibi kelimelşer havalarda uçuşuyordu.
  • 4:17 - 4:19
    Tam olarak ne anlama geldiklerini bilmiyordum, Dick de öyle --
  • 4:19 - 4:21
    hatta Syndey de bilmiyordu.
  • 4:21 - 4:23
    Peki ne hakkında konuştuk?
  • 4:23 - 4:26
    Zihinlerden bahsediyorsanız ne hakkında konuşursunuz?
  • 4:26 - 4:28
    Bir tek şey, konuşacak konu çok barizdi --
  • 4:28 - 4:30
    bir makine bilinçli bir zihin olabilir mi?
  • 4:30 - 4:32
    İnsan gibi düşünme yetisi olan
  • 4:32 - 4:34
    bilinçli bir makine imal
  • 4:34 - 4:36
    edilebilir mi?
  • 4:36 - 4:39
    Otruduk ve saatlerce bu konu hakkında konuştuk -- elbette bir sonuca varamadık.
  • 4:39 - 4:41
    Ama felsefecilerin sorunu şuydu ki
  • 4:41 - 4:43
    bilim hakkında konuşmaları gerekirken
  • 4:43 - 4:45
    felsefe yapmaya devam ediyorlardı.
  • 4:45 - 4:48
    Aslında soru son derece bilimsel bir soru.
  • 4:48 - 4:50
    Ve bu yaptıkları Dick Feynman'ın yanında
  • 4:50 - 4:53
    en yapılmayacak şeydi.
  • 4:55 - 4:58
    Feynman onlara bütün gücüyle girişti, tam ortadan
  • 4:58 - 5:01
    gerçekten çok vahşice idi -- ama çok da komikti.
  • 5:01 - 5:03
    Gerçekten çok acımasızcaydı ama.
  • 5:03 - 5:05
    Balonlarını söndürdü.
  • 5:05 - 5:07
    Ama esas inanılmaz olanı şu --
  • 5:07 - 5:09
    Feynamn'ın erken gitmesi gerekti.
  • 5:09 - 5:12
    Biraz hasta hissediyordu, onun için erken kalktı.
  • 5:12 - 5:15
    Ben de Sidney ve iki felsefeci ile kaldık.
  • 5:15 - 5:18
    Ve bu iki adam mutluluktan havalara uçuyorlardı.
  • 5:18 - 5:20
    O kadar mutluydular ki.
  • 5:20 - 5:23
    Müthiş adamın ta kendisi ile tanışmışlardı,
  • 5:23 - 5:25
    onun tarafından verilen konuşmayı dinlemişlerdi;
  • 5:25 - 5:27
    o suratlarını çamura bularken
  • 5:27 - 5:30
    çok ama çok eğlenmişlerdi,
  • 5:30 - 5:33
    ve bu çok özel bir şeydi.
  • 5:33 - 5:36
    Feynman'da bu felsefecileri bozum ederken bile çok özel
  • 5:36 - 5:39
    bir şey olduğunu fark ettim.
  • 5:43 - 5:46
    Dick, benim arkadaşımdı, ben ona Dick derdim.
  • 5:46 - 5:48
    Dick ve benim ortak epey noktamız vardı.
  • 5:48 - 5:51
    sanırım bizim aramızdaki özel bir ortaklıktı.
  • 5:51 - 5:54
    Birbirimizi severdik, aynı şeylerden hoşlanırdık.
  • 5:54 - 5:58
    Ben de entellektüel maço oyunları severdim.
  • 5:58 - 6:00
    Bazen ben kazanırdım, ama çoğunlukla o kazanırdı,
  • 6:00 - 6:02
    ikimiz de bunlardan hoşlanırdık.
  • 6:02 - 6:04
    Dick bir noktada, ikimizin kişiliklerinin
  • 6:04 - 6:08
    epey benzer olduğu sonucuna vardı.
  • 6:08 - 6:10
    Bence bu konuda haklı değildi.
  • 6:10 - 6:12
    Bence ikimiz arasındaki tek benzer nokta
  • 6:12 - 6:15
    ikimizin de kendimizden bahsetmekten hoşlanıyor olmamızdı.
  • 6:15 - 6:17
    Ama o buna ikna olmuştu.
  • 6:17 - 6:19
    Ve bu konuyu merak ediyordu.
  • 6:19 - 6:21
    Bu adam inanılmaz derecede meraklıydı.
  • 6:21 - 6:24
    Bu komik bağlantının nasıl ve neden olduğunu
  • 6:24 - 6:28
    anlamak istiyordu.
  • 6:28 - 6:30
    Bir gün yanyana yürüyorduk. Fransa'daydık.
  • 6:30 - 6:32
    La Zouche'da.
  • 6:32 - 6:34
    Sene 1976, ve dağlardaydık.
  • 6:34 - 6:37
    Dağlardaydık ve Feynman bana dedi ki,
  • 6:37 - 6:39
    "Leonardo"
  • 6:39 - 6:41
    Bana Leonardo derdi çünkü
  • 6:41 - 6:43
    Avrupa'daydık ve Fransızcasını
  • 6:43 - 6:46
    ilerletmeye çalışıyordu.
  • 6:46 - 6:49
    Bana dedi ki, "Leonardo.
  • 6:49 - 6:52
    çocukken annene mi babana mı
  • 6:52 - 6:54
    daha yakındın?"
  • 6:54 - 6:57
    "Benim esas kahramanım babamdı" diye cevap verdim.
  • 6:57 - 6:59
    "beşinci sınıfa kadar okumuş
  • 6:59 - 7:02
    bir işçiydi. Bir mekanik ustasıydı,
  • 7:02 - 7:05
    bana alet kullanmayı o öğretti.
  • 7:05 - 7:09
    Bana mekanik şeyler haklkında bir sürü şey öğretti.
  • 7:09 - 7:11
    Hatta Pisagor teorisini de.
  • 7:11 - 7:13
    Ama hipotenüs nedir bilmiyordu,
  • 7:13 - 7:16
    ona kestirme mesafe diyordu." dedim.
  • 7:16 - 7:18
    Feynman'ın gözleri fal taşı gibi açıldı.
  • 7:18 - 7:20
    Bır anda yüzü aydınlandı.
  • 7:20 - 7:23
    Ve bana kendisinin babası ile olan
  • 7:23 - 7:25
    ilişkisinin de tamamen aynı
  • 7:25 - 7:27
    olduğunu söyledi.
  • 7:27 - 7:30
    Hatta bir ara, iyi bir fizikçi olmak için
  • 7:30 - 7:33
    insanın babası ile yakın olmasınının
  • 7:33 - 7:35
    çok önemli olduğun konusunda
  • 7:35 - 7:38
    kendini ikna etmişti.
  • 7:38 - 7:41
    Buradaki cinsiyet ayrımcılığı için özür dilerim sizden,
  • 7:41 - 7:43
    ama aynen bu şekilde gerşekleşti bu konuşma.
  • 7:43 - 7:47
    Dedi ki, genç bir fizikçi yetiştirmek için bu durumun
  • 7:47 - 7:51
    kesinlikle şart olduğuna inanmış.
  • 7:51 - 7:54
    Ve Dick olduğu için de bunu test etmek istemiş.
  • 7:54 - 7:56
    Çıkıp bunu bir deneyle sınamak istemiş.
  • 7:56 - 7:58
    Öyle de yaptı.
  • 7:58 - 8:00
    Çıkıp bir deney yaptı.
  • 8:00 - 8:03
    İyi birer fizikçi olduğunu düşündüğü tüm arkadaşlarına sordu.
  • 8:03 - 8:06
    "Sizi en çok etkileyen kişi anneniz mi babanız mı oldu?" diye sordu.
  • 8:06 - 8:08
    Sorduklarının hepsi erkekti-hepsi erkek-
  • 8:08 - 8:10
    tüm bu erkeklere teker teker sordu ve her biri cevap verdi
  • 8:10 - 8:12
    "Annem" dediler.
  • 8:12 - 8:15
    (Gülüşmeler)
  • 8:15 - 8:19
    Bu da teorinin tarihin çöp kutusuna gitmesini sağladı tabi.
  • 8:20 - 8:23
    Ama aslında sonunda babası ile kendisinin kendi babası ile
  • 8:23 - 8:26
    olan ilişkisine benzer bir ilişkisi olan biriyle
  • 8:26 - 8:28
    tanışmaktan çok heyecan duymuştu.
  • 8:28 - 8:30
    Ve bür süre çok iyi anlaşmamızın nedeninin
  • 8:30 - 8:32
    bu olduğu konusunda ikna olmuştu.
  • 8:32 - 8:34
    Bilmiyorum, belki de öyledir. Kim bilir?
  • 8:34 - 8:36
    Ama izin verin size Fizikçi Feynman'ı
  • 8:36 - 8:39
    biraz daha anlatayım.
  • 8:40 - 8:42
    Feynman'ın tarzı --
  • 8:42 - 8:44
    yok, tarz doğru bir kelime değil.
  • 8:44 - 8:46
    tarz değince insanın aklına taktığı papyon ya da
  • 8:46 - 8:48
    giydiği takım elbise geliyor.
  • 8:48 - 8:50
    Aslında konu bundan çok daha derin.
  • 8:50 - 8:52
    ama tanımlayacak bir başka kelime gelmiyor aklıma.
  • 8:52 - 8:55
    Feynman'ın bilimsel tarzı
  • 8:55 - 8:57
    bir sorunun çözümünde her zaman
  • 8:57 - 9:02
    en basit, en temel cevaı aramaktı.
  • 9:02 - 9:05
    Eğer bu mümkün değilse o zaman daha karmaşık bir şeye yöneliyordu.
  • 9:05 - 9:08
    Ama şüphe yok ki
  • 9:08 - 9:11
    insanlara onlardan çok daha basit düşünebildiğini
  • 9:11 - 9:15
    göstermekten çok büyük bir haz duyuyordu.
  • 9:15 - 9:18
    Aynı zamanda şuna inanıyordu ki,
  • 9:18 - 9:20
    eğer bir şeyi çok basit bir şekilde anlatamıyorsanız
  • 9:20 - 9:23
    onu anlamamışsınız demektir.
  • 9:23 - 9:26
    1950'lerde insanlar süper sıvı helyum'un
  • 9:26 - 9:28
    nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyorlardı.
  • 9:28 - 9:30
    Bir teori vardı.
  • 9:30 - 9:32
    Rus bir matematiksel fizikçinin teorisi,
  • 9:32 - 9:34
    ve çok karmaşıktı.
  • 9:34 - 9:36
    Birazdan size o teorinin ne olduğunu anlatacağım.
  • 9:36 - 9:38
    Berbat derecede karmaşık bir teoriydi,
  • 9:38 - 9:41
    bir sürü integral ve formül, hesapla
  • 9:41 - 9:43
    dolu bir şeydi.
  • 9:43 - 9:46
    Çalışmasına çalışıyordu, ama çok da iyi çalışmıyordu aslında.
  • 9:46 - 9:48
    Sadece helyum atomları
  • 9:48 - 9:51
    birbirinden çok ama çok uzakken çalışıyordu.
  • 9:51 - 9:53
    Helyum atomlarının birbirinden çok uzak olması gerekliydi.
  • 9:53 - 9:55
    Ama ne yazık ki sıvı helyumda, helyum atomları
  • 9:55 - 9:57
    birbirlerinin üzerine binmiş halededirler.
  • 9:57 - 10:00
    Feynman, bir nevi amatör helyum fizikçisi gibi,
  • 10:00 - 10:03
    bunu çözmeye karar verdi.
  • 10:03 - 10:05
    Aklında bir fikir vardı, çok net bir fikir.
  • 10:05 - 10:07
    Bu çok sayıdaki atomların
  • 10:07 - 10:09
    kauntum dalga fonksiyonlarının
  • 10:09 - 10:11
    ne olduğunu bulmaya çalışacaktı.
  • 10:11 - 10:13
    Birkaç basit prensibin ışığında
  • 10:13 - 10:16
    bunu gözünün önüne getirmeye çalışacaktı.
  • 10:16 - 10:19
    Az sayıda çok basit birkaç prensip ile, çok çok basit.
  • 10:19 - 10:21
    İlki şuydu
  • 10:21 - 10:24
    helyum atomları birbirlerine değdikleri zaman, birbirlerini iterler.
  • 10:24 - 10:27
    Bunu sonucunda oluşan dalga fonksiyonu sıfıra gitmek zorundadır,
  • 10:27 - 10:30
    helyum atomları birbirlerine dokunduklar anda yok olması gerekir.
  • 10:30 - 10:32
    Diğeri ise şu,
  • 10:32 - 10:35
    taban durumunda, bir kuantum sisteminin en düşük enerjili halinde,
  • 10:35 - 10:39
    dalga fonksiyonu her zaman son derece düzenlidir --
  • 10:39 - 10:41
    dalgalanma sayısı minimumdur.
  • 10:41 - 10:43
    Böylece oturdu ve
  • 10:43 - 10:45
    ve kanımca eline sadece
  • 10:45 - 10:47
    bir kalem ve kağıt aldı --
  • 10:47 - 10:49
    ve aklına gelen en basit fonksiyonu yazmaya çalıştı
  • 10:49 - 10:52
    ve içindekiler birbirine dokunduğunda
  • 10:52 - 10:54
    ortadan kalkan, bunun dışında son derece düzenli
  • 10:54 - 10:56
    seyreden, aklına gelen en basit
  • 10:56 - 10:58
    dalga fonksiyonunu yazdı.
  • 10:58 - 11:00
    Çok basit bir şey yazdı.
  • 11:00 - 11:02
    Öylesine basitti ki, aslında
  • 11:02 - 11:04
    sanırım gerçekten akıllı bir lise öğrencisi
  • 11:04 - 11:06
    heniz Kalkülüs okumamış olsa bile
  • 11:06 - 11:09
    yazdıklarını anlayabilirdi.
  • 11:09 - 11:12
    O yazmış olduğu çok basit şey, o zaman
  • 11:12 - 11:15
    helyum hakkında bilinen her şeyi açıklıyordu,
  • 11:15 - 11:17
    hatta fazlasını da.
  • 11:17 - 11:19
    Her zaman merak etmişimdir, acaba
  • 11:19 - 11:22
    profesyoneller, profesyonel olarak helyum ile uğraşan kimseler
  • 11:22 - 11:25
    bu nedenle biraz utanmışlar mıdır acaba?
  • 11:25 - 11:27
    Ellerinde süper-güçlü bir başka teknik vardı,
  • 11:27 - 11:29
    ama bu kadar iyi çalışmıyordu.
  • 11:29 - 11:33
    Bu arada ellerindeki bu süper güçlü tekniğin ne olduğunu da size söyleyeyim.
  • 11:33 - 11:36
    Bu tekniğer Feynman Diyagramları deniyor.
  • 11:36 - 11:38
    (Gülüşmeler)
  • 11:38 - 11:41
    1968'de benzer bir şeyi yine yaptı.
  • 11:41 - 11:43
    1968 yılında, benim üniversitemde --
  • 11:43 - 11:46
    ben o zaman orada değildim -- ama 1968'te
  • 11:46 - 11:49
    protonun yapısını inceliyorlardı.
  • 11:49 - 11:51
    Proton elbette ki bir küme daha ufak
  • 11:51 - 11:53
    parçacıktan oluşur.
  • 11:53 - 11:55
    Bu o zaman az çok biliniyordu.
  • 11:55 - 11:58
    Ve bunu analiz etmenin yolu da elbette Feynman Diyagramları idi.
  • 11:58 - 12:01
    Feynman Diaygramları'nın esas kurgulanmasının nedeni budur --
  • 12:01 - 12:03
    partikülleri anlamak.
  • 12:03 - 12:05
    Yapılan deney çok basitti.
  • 12:05 - 12:07
    Basitçe bir protonu alırsınız,
  • 12:07 - 12:09
    ve ona hızla bir elektron çarptırırsınız.
  • 12:09 - 12:12
    Feynman Diaygarmlarının kullanıldığı şeyler bunlardır.
  • 12:12 - 12:14
    Ama tek sorun
  • 12:14 - 12:16
    Feynman Diyagramları oldukça karmaşıktır.
  • 12:16 - 12:18
    Zor ıntegrallerdır.
  • 12:18 - 12:21
    Eğer hepsini yapabilseniz, çok hassas bir teoriye sahip olabilirsiniz.
  • 12:21 - 12:24
    Ama bunu yapamazsınız, çünkü çok fazla karmaşıklar.
  • 12:24 - 12:26
    İnsanlar bunu yapmaya çalışıyor.
  • 12:26 - 12:29
    Bir döngü diyagramı yapabilirsiniz. Bir döngü için üzülmeyin.
  • 12:29 - 12:32
    Bir döngü, ikincisi -- belki üç döngülü bir diyagram da yapabilirsiniz.
  • 12:32 - 12:34
    ama bunun ötesinde pek birşey yapamazsınız.
  • 12:34 - 12:36
    Feynman dedi ki: " Bunu boşverin.
  • 12:36 - 12:38
    Sadece protonu düşünün
  • 12:38 - 12:40
    ufak partiküllerin bir araya gelmiş hali --
  • 12:40 - 12:42
    bir küme ufak partiküller."
  • 12:42 - 12:45
    Onlara parton adını verdi. Parton dedi.
  • 12:45 - 12:47
    Dedi ki "bunun çok hızla hareket eden bir küme
  • 12:47 - 12:49
    parton olduğunu varsayın."
  • 12:49 - 12:53
    Çok hızlı hareket ettiklerine göre
  • 12:53 - 12:57
    relativite der ki, kendi iç hızları çok yavaş olmalıdır.
  • 12:57 - 12:59
    Elektron hızla buna çarpar.
  • 12:59 - 13:02
    Çarptığında adete protonun bir anlık resmini çeker.
  • 13:02 - 13:04
    Burada ne görülür?
  • 13:04 - 13:09
    Bir grup hareketsiz parton.
  • 13:09 - 13:11
    Hareket etmiyorlar çünkü
  • 13:11 - 13:13
    deney süresince nasıl hareket ettiklerini
  • 13:13 - 13:15
    düşünmenize gerek yok.
  • 13:15 - 13:17
    Aralarındaki güçleri düşünmenize de gerek yok.
  • 13:17 - 13:19
    Onları sadece hareketsiz bir grup
  • 13:19 - 13:21
    parton kümesi
  • 13:21 - 13:24
    gibi düşünün.
  • 13:24 - 13:27
    Bu, bu deneyleri analiz etmede kullanılan anahtar oldu.
  • 13:27 - 13:30
    Çok etkiliydi, tam olarak --
  • 13:30 - 13:32
    birisi devrim kelimesinin kötü olduğunu söylemişti.
  • 13:32 - 13:35
    Belki de öyledir, bu nedenle onu kullanmayacağım. --
  • 13:35 - 13:38
    ama protonu ve diğer partikülleri
  • 13:38 - 13:41
    anlamamız konusunda çok önemli oldu,
  • 13:41 - 13:43
    evrim yarattı.
  • 13:43 - 13:45
    Aslında size Feynman ile olan bağlantım ve
  • 13:45 - 13:47
    onun nasıl biri olduğu hakkında anlatacağım
  • 13:47 - 13:49
    başke şeyler de vardı,
  • 13:49 - 13:51
    ama görüyorum ki sadece bir dakikam kalmış.
  • 13:51 - 13:53
    Bu nedenle Feynman'ın
  • 13:53 - 13:57
    bu etkinliği sevmeyeceğini düşündüğümü söyleyerek bitireceğim.
  • 13:57 - 14:00
    Bence şöyle derdi,
  • 14:00 - 14:03
    " Benim buna ihtiyacım yok."
  • 14:03 - 14:06
    Peki Feynman'ı nasıl onurlandırmalıyız?
  • 14:06 - 14:08
    Onu gerçekten nasıl onurlandırabiliriz?
  • 14:08 - 14:11
    Bence Feynman'ı onurlandırmanın en iyi yolu
  • 14:11 - 14:13
    sandviçlerimizdeki baloneyleri (palavraları)
  • 14:13 - 14:16
    çıkarıp atmak.
  • 14:16 - 14:18
    Teşekkürler.
  • 14:18 - 14:21
    (Alkışlar)
Title:
Leonard Susskind: Arkadaşım Richard Feynman
Speaker:
Leonard Susskind
Description:

Bir dahinin dostu olmak nasıl bir şey? TEDxCaltech'te sahneye çıkan fizikçi Leonard Susskind efsanevi Richard Feynman ile ilgili birkaç hikaye anlatıyor, ve onun problemlere hem ciddi hem de pek de ciddi olmayan yaklaşımından bahsediyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
14:21
Isil Arican added a translation

Turkish subtitles

Revisions