Return to Video

Çocuk yoksulluğu ile bir ömür mücadele üzerine düşünceler

  • 0:00 - 0:03
    Pat Mitchell: Senin "efsane" olayından
    hoşlanmadığını biliyorum.
  • 0:03 - 0:04
    Marian Wright Edelman: Evet.
  • 0:04 - 0:06
    (Gülüşmeler)
  • 0:06 - 0:08
    PM: Peki neden, Marian?
  • 0:08 - 0:10
    Çünkü sen efsane gibi bir şeysin.
  • 0:10 - 0:12
    Bunu uzun süredir yapıyorsun,
  • 0:12 - 0:15
    hala kurucu ve başkan olarak oradasın.
  • 0:15 - 0:20
    MWE: Çünkü annem ve babam
    bizi hizmet etmek için yetiştirdi,
  • 0:20 - 0:22
    biz hizmet eden liderleriz.
  • 0:22 - 0:26
    Bu yüzeysel şeylerle
    veya etiketlerle alakalı değil,
  • 0:26 - 0:31
    büyük ihtiyaçların
    ve büyük adaletsizliklerle birlikte
  • 0:31 - 0:34
    bunları değiştirebilecek
    büyük fırsatların kesiştiği bir dönemde
  • 0:34 - 0:37
    doğduğum için kendimi dünyanın
    en şanslı insanı gibi hissediyorum.
  • 0:37 - 0:41
    Hizmet edebildiğim, bir fark
    yaratabildiğim için sadece minnettarım.
  • 0:41 - 0:42
    PM: Ne güzel söyledin.
  • 0:42 - 0:46
    (Alkış)
  • 0:46 - 0:48
    Sen Amerika'nın güneyinde büyüdün,
  • 0:48 - 0:51
    her çocuk gibi
  • 0:51 - 0:55
    kişiliğinin büyük çoğunluğu
    ebeveynlerin tarafından şekillendirildi.
  • 0:55 - 1:00
    Söylesene, eylem oluşturma
    hakkında ne öğrettiler?
  • 1:00 - 1:03
    MWE: Annemle babam inanılmazdı.
    Çok şanslıydım.
  • 1:03 - 1:05
    Annem tanıdığım en iyi düzenleyiciydi.
  • 1:05 - 1:09
    O zamanlarda bile
    kendi parasını kazanmakta ısrar etti.
  • 1:09 - 1:14
    Kendi parasına sahip olabilmek için
    bir mandıra kurdu.
  • 1:14 - 1:16
    Bu bağımsızlık duygusu
    bana da kesinlikle geçti.
  • 1:16 - 1:20
    Babam vaizdi ve gerçek birer partnerdiler.
  • 1:20 - 1:23
    En büyüğümüz ablam,
  • 1:23 - 1:26
    ben en küçüğüm,
    arada da üç erkek kardeş var.
  • 1:26 - 1:30
    Her zaman erkek kardeşlerim kadar
    akıllı olduğumu bilirdim.
  • 1:30 - 1:33
    Tam bir erkek fatmaydım.
  • 1:33 - 1:36
    Hep erkek kardeşlerimle
    aynı büyük hedeflere sahiptim.
  • 1:36 - 1:38
    Fakat en önemlisi biz çok şanslıydık
  • 1:38 - 1:42
    çünkü ciddi ayrımcılığın yaşandığı
  • 1:42 - 1:46
    küçük bir Güney Karolina kasabasında
    büyüyor olmamıza rağmen
  • 1:46 - 1:48
    bunun yanlış olduğunu biliyorduk.
  • 1:48 - 1:51
    Dört yaşımdan beri hep biliyordum.
  • 1:51 - 1:54
    Asla bir yere yerleştirilmeyi
    kabul etmeyecektim.
  • 1:54 - 1:58
    Babamla annem hep sıkıntının bizde değil,
    dış dünyada olduğunu
  • 1:58 - 2:02
    fakat bunu değiştirebilecek güçte
    olduğumuzu düşünürlerdi.
  • 2:02 - 2:04
    Ben de erkenden yapmaya başladım.
  • 2:04 - 2:07
    Her şeyden önemlisi
    çok iyi birer rol modeldiler
  • 2:07 - 2:09
    çünkü her zaman:
    "Eğer bir ihtiyaç görüyorsan
  • 2:09 - 2:11
    neden biri bir şey yapmıyor diye sorma,
  • 2:11 - 2:13
    sen ne yapabilirsin ona bak" derlerdi.
  • 2:13 - 2:15
    Bizim mahallede
    yaşlılar için bir yer yoktu.
  • 2:15 - 2:19
    Papaz Reddick, 50 sene sonra
    öğrendiğimize göre Alzheimer hastasıymış.
  • 2:19 - 2:21
    Sokaklarda dolanmaya başlamış.
  • 2:21 - 2:24
    Annemle babam da gidebileceği bir yere
    ihtiyacı olduğuna karar vermişler
  • 2:24 - 2:26
    böylece bir yaşlılar evi kurduk.
  • 2:26 - 2:28
    Çocukların sorumluluğu yemek,
    temizlik ve hizmet etmekti.
  • 2:28 - 2:31
    O zamanlar hiç sevmiyorduk
    ama kendi kendine yetemeyenlere
  • 2:31 - 2:35
    bakma sorumluluğunun
    bizde olduğunu bu şekilde öğrendik.
  • 2:35 - 2:39
    Benim 12 tane üvey kardeşlerim vardı.
  • 2:39 - 2:44
    Annem onları biz evden çıkmadan önce
    ve çıktıktan sonra eve alırdı.
  • 2:44 - 2:49
    Ne zaman bir ihtiyaç görseniz
    onu doldurmaya çalışırsınız.
  • 2:49 - 2:52
    Babam derdi ki Tanrı tam zamanlı
    çalışma ekonomisi yürütüyor.
  • 2:52 - 2:54
    (Gülüşmeler)
  • 2:54 - 2:56
    Eğer bir ihtiyacı takip ederseniz
  • 2:56 - 2:59
    hiçbir zaman amaçsız kalmaz
    ve yapacak bir şey sıkıntısı yaşamazsınız.
  • 2:59 - 3:02
    Çocuk Savunma Fonunun da
    bugün yürüttüğü işler
  • 3:02 - 3:05
    çok kişisel ve çocukluğumdan gelen şeyler.
  • 3:05 - 3:10
    Küçük Johnny Harrington,
    bizden üç ev ötede oturuyordu.
  • 3:10 - 3:13
    Bir çiviye bastı;
    büyükannesiyle yaşıyordu,
  • 3:13 - 3:17
    tetanoz kaptı, hastaneye gitti,
    tetanoz aşısı falan yok, öldü.
  • 3:17 - 3:20
    On bir yaşındaydı, bunu hatırlıyorum.
  • 3:20 - 3:23
    Bizim önümüzdeki otoyolda bir kaza oldu,
  • 3:23 - 3:26
    meğerse iki beyaz kamyon şoförü,
  • 3:26 - 3:28
    göçmen ve siyahi
    bir aile arasında olmuştu.
  • 3:28 - 3:30
    Hepimiz yardıma koştuk.
  • 3:30 - 3:33
    Kaza kilisenin önünde oldu
    ve bir ambulans geldi.
  • 3:33 - 3:36
    Beyaz kamyon sürücülerinin yaralanmadığını
  • 3:36 - 3:40
    ve siyahi göçmen çalışanların
    yaralı olduklarını gördüler;
  • 3:40 - 3:42
    dönüp gittiler.
  • 3:42 - 3:43
    Bunu hiç unutmadım.
  • 3:43 - 3:46
    Çocuk Savunma Fonu'nda
    üzerine çalıştığım ilk şeylerden biri
  • 3:46 - 3:48
    aşılama, bağışıklık kazandırmaydı.
  • 3:48 - 3:52
    Her çocuğun önlenilebilir hastalıklara
    karşı aşılandığını garantilemek.
  • 3:52 - 3:54
    Eşitsiz okullar...
  • 3:54 - 3:57
    (Alkış)
  • 3:57 - 4:00
    ayrı ve eşitsiz, beyazların
    okullarından elden düşme şeyler.
  • 4:00 - 4:02
    Bizim evde hep kitaplar olurdu.
  • 4:02 - 4:03
    Babam çok okurdu.
  • 4:03 - 4:05
    Her akşam onunla beraber kitap okuturdu.
  • 4:05 - 4:07
    15 - 20 dakika boyunca oturmam gerekirdi.
  • 4:07 - 4:11
    Bir gün "Life Magazine" içine
    "True Confessions" koydum.
  • 4:11 - 4:14
    Babam bana yüksek sesle okumamı söyledi.
  • 4:14 - 4:16
    Bir daha "True Confessions" okumadım.
  • 4:16 - 4:17
    (Gülüşmeler)
  • 4:17 - 4:18
    Çok iyi okuyucuydular.
  • 4:18 - 4:21
    İkinci çift ayakkabıdan önce
    kitaplarımız vardı,
  • 4:21 - 4:22
    bu çok önemliydi.
  • 4:22 - 4:24
    Siyahi okullar için
    elden düşme kitaplarımız
  • 4:24 - 4:26
    ve her şey elden düşme olsa da
  • 4:26 - 4:29
    kitap büyük bir ihtiyaçtı.
  • 4:29 - 4:32
    Babam, okumanın dış dünyaya açılan
    bir pencere olduğunu gösterdi.
  • 4:32 - 4:36
    Bu, onların bize en büyük hediyesiydi.
  • 4:36 - 4:43
    Pekiştirilen ders her zaman
    Tanrının tam-zamanlı ekonomi yürüttüğü,
  • 4:43 - 4:46
    ihtiyacı takip ettiğimiz sürece
  • 4:46 - 4:48
    hayatta bir amaç edinme sorunu
    yaşamayacağın oldu.
  • 4:48 - 4:50
    Benim için de bu böyle oldu.
  • 4:50 - 4:53
    Son derece ayrım yapılmış
    küçük bir kasabmız vardı.
  • 4:53 - 4:55
    O zamandan asiydim;
    dört - beş yaşlarımdaydım,
  • 4:55 - 4:57
    bir mağazaya gittim,
  • 4:57 - 4:59
    "beyaz" ve "siyah" diye
    su tabelaları vardı
  • 4:59 - 5:02
    fakat ben bunu bilmiyordum
    ve çok da dikkat etmedim,
  • 5:02 - 5:04
    pazar okulu öğretmenlerimden biriyleydim.
  • 5:04 - 5:06
    Yanlış su çeşmesinden içmişim.
  • 5:06 - 5:09
    Öğretmenim beni tutup çekti
    ve ne olduğunu anlamadım.
  • 5:09 - 5:12
    Sonra bana siyah ve beyaz
    su çeşmesinden bahsetti.
  • 5:12 - 5:13
    Ben bunu bilmiyordum,
  • 5:13 - 5:17
    sonrasında darbe alan aklımı alıp
    eve ebeveynlerime gittim,
  • 5:17 - 5:20
    ne olduğunu onlara anlattım,
    "Benim neyim var?" diye sordum.
  • 5:20 - 5:23
    Onlar da bana "Sende yanlış olan
    bir şey yok, yanlışlık sistemde" dediler.
  • 5:23 - 5:27
    Bundan sonra ben de gittiğim her yerde
    çeşmelerin tabelalarını değiştirirdim.
  • 5:27 - 5:29
    (Gülüşmeler)
  • 5:29 - 5:31
    Bu, beni çok iyi hissettirirdi.
  • 5:31 - 5:33
    (Alkış)
  • 5:33 - 5:38
    PM: Bu efsanenin
    biraz asi olduğuna hiç şüphe yok,
  • 5:38 - 5:40
    uzun süredir de böyleydi.
  • 5:40 - 5:45
    Sivil Haklar Hareketi ile
    avukat olarak çalışmaya başladın,
  • 5:45 - 5:49
    Dr. King ile birlikte asıl
    Yoksul Halk Kampanyasında çalıştın.
  • 5:49 - 5:52
    Sonrasında da, 45 yıl önce,
  • 5:52 - 5:56
    çocuklar için bir ulusal savunma
    kampanyası yapmaya karar verdin.
  • 5:56 - 6:01
    Neden çocuklar için
    özellikle böyle bir hizmeti seçtin?
  • 6:01 - 6:09
    MWE: Çünkü Mississippi'de ve Güney'de
    gördüğüm çoğu şey çocuklarla alakalıydı.
  • 6:09 - 6:12
    Bu ülkede karnı şiş çocuklar gördüm.
  • 6:12 - 6:13
    Açlık sınırında olan,
  • 6:13 - 6:17
    aç olan, kıyafetsiz;
  • 6:17 - 6:21
    kimse aç çocuklar olduğuna
    inanmak istemiyordu.
  • 6:21 - 6:24
    Bu, yavaş ilerleyen bir süreç.
  • 6:24 - 6:25
    Kimse dinlemek istemedi.
  • 6:25 - 6:28
    Mississippi'ye gelen her milletvekiline
    "gidin görün" derdim
  • 6:28 - 6:31
    ama çoğu bununla ilgili
    bir şey yapmak istemiyodu.
  • 6:31 - 6:33
    Yoksulluğun arttığını görüyordum.
  • 6:33 - 6:36
    Seçmen kayıtları sırasında
    ve siyahi vatandaşların kaydı için
  • 6:36 - 6:39
    yardım için dışardan getirilen
    beyaz çocuklarla Mississipi eyaleti,
  • 6:39 - 6:43
    herkesin oradan gitmesini istiyorlardı
    ve açlıkla onları sürmeye çalıştılar.
  • 6:43 - 6:45
    Bedava yiyecek ürünlerinden
  • 6:45 - 6:47
    iki dolara alınabilen
    yemek kuponlarına geçiş yaptılar.
  • 6:47 - 6:49
    İnsanların bir geliri yoktu
  • 6:49 - 6:50
    ve Amerika'da kimse,
  • 6:50 - 6:54
    Amerika'da geliri olmayan kişiler
    olduğuna inanmak istemiyordu.
  • 6:54 - 6:56
    Ben yüzlercesini, binlercesini biliyordum.
  • 6:56 - 6:59
    Zafiyet büyük bir sorun haline geliyordu.
  • 6:59 - 7:03
    Bir gün Dr. King --
    Mississippi'nin reddettiği --
  • 7:03 - 7:06
    Head Start programını
    tekrar finanse ettirebilmek için
  • 7:06 - 7:09
    mücadele verdiğimiz birçok konu
    üzerine buraya geldi.
  • 7:09 - 7:14
    Yoksul kesimin herhangi bir yardım
    almadan yürüttüğü bir merkeze girdi.
  • 7:14 - 7:18
    Bir öğretmenin sekiz ya da on çocuk için
    bir elmayı bölmeye çalıştığını gördü.
  • 7:18 - 7:21
    Gözleri yaşlı bir şekilde dışarıya
    koşarak çıkması gerekti, inanamadı.
  • 7:21 - 7:25
    Sadece Robert Kennedy
    gelmeye karar veridğinde,
  • 7:25 - 7:27
    saldırdıkları için,
  • 7:27 - 7:30
    Head Start programıyla ilgili
    bilgilendirmeye gitmiştim.
  • 7:30 - 7:32
    Gelip kendileri görmeleri için yalvardım,
  • 7:32 - 7:35
    aç insanları ve açlıktan ölmek
    üzere olan çocukları görmeliydiler.
  • 7:35 - 7:39
    Geldiler ve basını da birlikte getirdiler,
    eylemin ilerlemesini sağlayan bu oldu.
  • 7:39 - 7:42
    Bütün fakir insanları
    kuzeye itmeye çalışıyolardı
  • 7:42 - 7:45
    böylece seçmen olmalarını
    engellemiş olacaklardı.
  • 7:45 - 7:46
    Mike Epsy'yle gurur duyuyorum.
  • 7:46 - 7:49
    Dün akşam kaybetmiş olsa da
    bir gün kazanacak.
  • 7:49 - 7:52
    (Alkış)
  • 7:52 - 7:57
    Böylesine açlık görmemişsinizdir,
  • 7:57 - 8:00
    o üç genç delikanlıyı kaybettiğimiz
    1964 yılındaki yaz projesi için
  • 8:00 - 8:04
    seçmenleri kaydettirmek üzere dışardan
    yardıma gelen beyaz çocuklar vardı.
  • 8:04 - 8:07
    Onlar gidince basın da gitti,
  • 8:07 - 8:10
    İnanılmaz bir ihtiyaç vardı
  • 8:10 - 8:12
    fakat insanlar yoksulları
    çıkarmaya çalışıyordu.
  • 8:12 - 8:15
    Sonra Head Start başladı,
  • 8:15 - 8:18
    eyalet reddettiği için biz de başvurduk.
  • 8:18 - 8:21
    Yoksullar için sağlık yardımı almayan
    birçok eyalet için geçerli bir durum.
  • 8:21 - 8:24
    Ülkedeki en büyük Head Start
    programını yürütüyorduk,
  • 8:24 - 8:26
    bu onların hayatını değiştirdi.
  • 8:26 - 8:29
    Kitaplarda kendilerine
    benzeyen çocuklar vardı,
  • 8:29 - 8:31
    bu sebepten her yönden saldırıldık.
  • 8:31 - 8:34
    İşin özü, birçok açıdan Mississippi
  • 8:34 - 8:37
    Çocuk Savunma Fonu'nun
    kurulmasına vesile oldu.
  • 8:37 - 8:43
    Anladım ki çocuklar, önleyici yatırım;
  • 8:43 - 8:48
    masraflı bakımdan, başarısızlık
    ve ihmalden kaçınmak
  • 8:48 - 8:51
    ilerlemek için daha stratejikti.
  • 8:51 - 8:53
    Böylelikle Yoksul Halk Kampanyasından
  • 8:53 - 8:56
    Çocuk Savunma Fonu doğdu.
  • 8:56 - 8:58
    Fakat adına ne derseniz deyin,
  • 8:58 - 9:00
    siyah bağımsız yada esmer bağımsız,
  • 9:00 - 9:02
    giderek küçülen seçmenlere sahip olacaktı.
  • 9:02 - 9:07
    Kim iki aylık bir bebeğe
    ya da iki yaşındaki bir çocuğa kızabilir?
  • 9:07 - 9:08
    Birçok insan kızabilir.
  • 9:08 - 9:11
    Gördüğümüz kadarıyla
    onları beslemek de istemiyorlar.
  • 9:11 - 9:13
    Doğru bir karar verildi.
  • 9:13 - 9:15
    Böylelikle Yoksul Halk Kampanyasında
  • 9:15 - 9:19
    iki yıl boyunca poliçe koordinatörü
    olarak çalışmanın verdiği ayrıcalıkla,
  • 9:19 - 9:21
    hem de iki tane vardı,
    bu bir başarısızlık değildi,
  • 9:21 - 9:24
    çünkü değişimin tohumları ekilir;
  • 9:24 - 9:28
    aynı zamanda küçük işlerde çalışan
    ve iş takibi yapan insanlar olmalı.
  • 9:28 - 9:32
    Ben iyi bir küçük iş insanıyım
    ve ısrarcı biriyim.
  • 9:32 - 9:34
    Sonuç olarak,
  • 9:34 - 9:36
    yemek pulları alanlar
    bugün Resurrection City'de
  • 9:36 - 9:40
    çamur içinde yaşayan
    o yoksul insanlara teşekkür etmeliler.
  • 9:40 - 9:43
    Uzun süre takip ve detaylı çalışma
    ve asla uzaklaşmamak gerekiyor.
  • 9:43 - 9:49
    PM: Sen bunu 45 senedir yapıyorsun
    ve inanılmaz sonuçlar elde ettin.
  • 9:49 - 9:53
    Çocuk Savunma Fonu'nda
    en gururlandığın şey nedir?
  • 9:54 - 9:58
    MWE: Çocuklarla ilgili konuların
    yaygınlaştığını düşünüyorum.
  • 9:58 - 10:03
    Birçok yeni yasalarımız var.
  • 10:03 - 10:06
    Milyonlarca çocuk besleniyor.
  • 10:06 - 10:08
    Milyonlarca çocuk avantajlara sahip.
  • 10:08 - 10:11
    Milyonlarca çocuk Head Start alıyor,
  • 10:11 - 10:14
    iyi bir başlangıç yapılıyor,
  • 10:14 - 10:16
    Çocuk Sağlık Sigortası Programı,
    kısaca ÇSSP,
  • 10:16 - 10:18
    Medicaid'in çocukları da kapsaması.
  • 10:18 - 10:22
    Yıllardır çocuk yardım sistemini
    düzeltmeye çalışıyoruz.
  • 10:22 - 10:24
    Bu sene büyük bir atılım yaptık.
  • 10:24 - 10:28
    Dediler ki biri harekete geçmeye
    hazırken önerilerinizle hazır olun,
  • 10:28 - 10:32
    bu beş yıl, on yıl, yirmi yıl süreblir
    ama siz oradasınız.
  • 10:32 - 10:34
    Çocukları, aileleri
    ve önleyici hizmetlerle
  • 10:34 - 10:37
    koruyucu aile bakımından
    ve kurumlardan uzak tutmaya çalışıyorum,
  • 10:37 - 10:39
    bu kabul edildi.
  • 10:39 - 10:43
    Umudu ve erken çocukluk haklarına
    erişimi olan milyonlarca çocuk var.
  • 10:43 - 10:44
    Henüz işimiz bitmedi,
  • 10:44 - 10:48
    çocuk yoksulluğunu dünyanın
    en zengin ulusunda bitirmedikçe
  • 10:48 - 10:51
    işimizin tamamlandığını hissetmeyeceğiz.
  • 10:51 - 10:53
    Bunu talep ediyor oluşumuz bile gülünç.
  • 10:53 - 10:58
    (Alkış)
  • 10:58 - 11:03
    PM: Başarılara rağmen birçok sorun var.
  • 11:03 - 11:07
    Bunların birkaçından
    bahsettiğin için teşekkürler Marian --
  • 11:07 - 11:08
    Özgürlük Okulları,
  • 11:08 - 11:14
    Çocuk Savunma Fonu programlarını
    tamamlamış nesillerce çocuklar.
  • 11:14 - 11:16
    Etrafımıza baktığımızda,
  • 11:16 - 11:19
    hem bu ülkede hem de diğer ülkelerde,
  • 11:19 - 11:22
    hala birçok problem olduğunu görüyoruz.
  • 11:22 - 11:24
    Seni en çok endişelendiren ne?
  • 11:25 - 11:28
    MWE: Beni endişelendiren,
    yetki sahibi olan biz yetişkinlerin
  • 11:28 - 11:33
    daha sağlıklı bir dünya yaratmakta
    ne kadar sorumsuz olduğumuz.
  • 11:33 - 11:36
    "Bulletin of Atomic Scientists"
    okuduğum zaman
  • 11:36 - 11:40
    sona ne kadar yaklaştığımızı görmek
    beni endişelendiriyor,
  • 11:40 - 11:42
    giderek de yaklaşıyoruz.
  • 11:42 - 11:46
    Hala şiddetle yönetilen
    bir dünyada yaşayarak
  • 11:46 - 11:51
    geleceğimizi, çocuklarımızın
    geleceğini ve güvenliğini riske attık.
  • 11:51 - 11:53
    Buna bir son vermeliyiz.
  • 11:53 - 11:57
    Savaşa yatırım yapmayı bıraklmalı,
    gençlere ve barışa yatırım yapmalıyız.
  • 11:57 - 12:00
    Şu anda bundan çok uzaktayız.
  • 12:00 - 12:03
    (Alkış)
  • 12:03 - 12:08
    Ben torunlarımın tekrar tekrar bunların
    mücadelesini vermelerini istemiyorum,
  • 12:08 - 12:10
    böylelikle daha da radikalleşiyorum.
  • 12:10 - 12:13
    Yaşım geçtikçe radikalliğim de artıyor,
  • 12:13 - 12:17
    gelecek nesiller için biz yetişkinlerin
    yapması gereken bazı şeyler var.
  • 12:17 - 12:21
    Bayan Hamer'ın ve Mississippi'deki
    birçok insanın fedakarlıklarına baktım,
  • 12:21 - 12:24
    bize daha iyi bir hayat verebilmek için
    kendi hayatlarını riske attılar.
  • 12:24 - 12:29
    Amerika Birleşik Devletleri çocuklarına
    yatırım yapamadığını kabullenmek zorunda.
  • 12:29 - 12:31
    Ülkenin zayıf noktası budur.
  • 12:31 - 12:34
    Nasıl dünyanın
    en büyük ekonomilerinden biri olup
  • 12:34 - 12:36
    her şeyi yapabilecek güçteyken
  • 12:36 - 12:39
    13.2 milyon çocuğun yoksulluk içinde
    yaşamasına izin verebilir,
  • 12:39 - 12:42
    çocukların evsiz olmasına razı gelir?
  • 12:42 - 12:47
    İnsanlar olarak kim olduğumuzu
    tekrar düşünmemiz gerekiyor,
  • 12:47 - 12:49
    dünyaya örnek olunmalı.
  • 12:49 - 12:50
    Hiç yoksulluk olmamalı.
  • 12:50 - 12:53
    Hatta dünyada yoksulluğa
    son vereceğiz demeliyiz.
  • 12:53 - 12:54
    İçerden başlayın.
  • 12:54 - 12:56
    Gerçekten çok yol katettik
  • 12:56 - 12:58
    fakat çok zorlu bir çalışma,
  • 12:58 - 13:00
    bizim zayıf noktamız da bu olacak.
  • 13:00 - 13:03
    Üzgünüm millet ama bebeklere
    ve onların bakımına değil,
  • 13:03 - 13:06
    trilyonerlere daha fazla
    vergi kesintisi yapmalıyız.
  • 13:06 - 13:08
    Önceliklerimizi belirlemeliyiz.
  • 13:08 - 13:09
    (Alkış)
  • 13:09 - 13:13
    Bu hem doğru hem de uygun maliyetli değil.
  • 13:13 - 13:16
    Bu ülkenin çözümü
    eğitimli bir çocuk nüfusu olacak,
  • 13:16 - 13:18
    yine de en düşük seviyede bile
  • 13:18 - 13:20
    okuma yazma bilmeyen
    bir sürü çocuğumuz var.
  • 13:20 - 13:23
    Yanlış şeylere yatırım yapıyoruz,
  • 13:23 - 13:27
    Eğer aç, evsiz ve eğitimsiz
    çocuklar olmasaydı,
  • 13:27 - 13:30
    kimsenin bir trilyonu, 10 trilyonu olması
  • 13:30 - 13:34
    beni bu kadar sinirlendirmezdi.
  • 13:34 - 13:38
    Aslında bu, yaşamak ve hayatı yürütmenin
    ne anlama geldiğiyle alakalı.
  • 13:38 - 13:40
    Neden bu dünyaya getirildik?
  • 13:40 - 13:44
    Dünyaya gelecek nesiller adına
    bir şeyleri iyileştirmek için getirildik.
  • 13:44 - 13:48
    Şimdi de iklim değişikliğinden
    ve küresel ısınmadan kaygılanıyoruz.
  • 13:48 - 13:51
    Her zaman alıntılıyorum,
  • 13:51 - 13:54
    "Bulletin of Atomic Scientists"
    sitesine her yıl bakarım.
  • 13:54 - 13:57
    Şimdi "Gece yarısına iki dakika" diyor.
  • 13:57 - 14:00
    Çocuklarımıza daha iyi bir
    gelecek bırakmak konusunda
  • 14:00 - 14:02
    biz yetişkinler aklımızı mı kaçırdık?
  • 14:02 - 14:05
    Bizim amacımız bu, herkes için
    daha iyi bir dünya bırakmak.
  • 14:05 - 14:08
    "Herkes için yeterli olan"
    kavramını benimsemek.
  • 14:08 - 14:12
    Bu dünyada, sahip olduğumuz
    refahla hiç aç çocuk olmamalı.
  • 14:12 - 14:14
    Bundan daha büyük bir sebep göremiyorum.
  • 14:14 - 14:17
    Galiba azmim inancımdan geliyor.
  • 14:17 - 14:19
    Hizmet etmek bir onurdu.
  • 14:19 - 14:22
    Her zaman çok iyi rol modellerim vardı.
  • 14:22 - 14:26
    Babam her zaman "Tanrı tam zamanlı
    çalışma ekonomisi yürütür" derdi.
  • 14:26 - 14:30
    Eğer ihtiyacı takip edersen
    hayatta hep bir amacın olur.
  • 14:30 - 14:34
    İksinin ortaklıklarını izledim --
    çünkü annem gerçek bir eş, ortaktı.
  • 14:34 - 14:37
    Her zaman erkek kardeşlerim kadar
    zeki olduğumu biliyordum.
  • 14:37 - 14:41
    Her zaman sadece kendimizle
    olmamamız gerektiğini,
  • 14:41 - 14:43
    buraya hizmet etmek için
    geldiğimizi biliyorduk.
  • 14:43 - 14:46
    PM: Marian, dünya üzerindeki
    tüm çocuklar adına,
  • 14:46 - 14:50
    tutkun için, amacın ve savunuculuğun için
  • 14:50 - 14:51
    teşekkürler.
  • 14:51 - 14:56
    (Alkış)
Title:
Çocuk yoksulluğu ile bir ömür mücadele üzerine düşünceler
Speaker:
Marian Wright Edelman
Description:

Ulusal bir hareket başlatmak neye mal olur? Mariam Wright Edelman'ın TEDWomen organizatörlerinden Pat Mitchell ile gerçekleştirdiği bu konuşma; Amerika'nın güneyinde ayrım içinde büyümenin etkilerinden, Dr Martin Luther King Jr. ile eylemcilik dönemine uzanan, 1973 yılında kurduğu Çocuk Savunma Fonu ile ilgili konuştuğu ve yaşlanmanın onu daha da radikalleştirdiğini paylaştığı büyüleyici bir sohbet.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
15:09

Turkish subtitles

Revisions