Neden regl hakkında konuşamıyoruz?

Jinekolog ve yazar Jen Gunter, "Vücudunuzun nasıl çalıştığını bilmek bir feminizm eylemi olmamalı." diyor. Bu devrim niteliğindeki konuşmasında, menstrüal utancın kadınları nasıl sessizleştirip baskılayarak zararlı bilgilerin yayılmasına ve ağrının hatalı yönetilmesine yol açtığını açıklıyor. Menstrüal tabular döneminin sona erdiğini ilan ederek rahmin bir zamanlar gizemli olan mekaniği hakkında net ve oldukça ihtiyaç duyulan bir ders veriyor.

Gençken regl dönemlerim çok şiddetliydi.

Felç edici kramplar yaşıyordum,

kıyafetlerimin, çarşafımın üstü
kan lekeleri oluyordu

ve regl ishali çekiyordum.

Ayda bir iki gün okulu
ekmek zorunda kalıyordum

ve sıcak su torbamla
kanepede otururken "Sorun ne?"

diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Yemek yediğimde tükürük bezlerimden
tükürük salgılanmıyordu.

Yürüyüşe çıktığımda

dizlerimden "eklem sıvısı" gibi bir
sızıntı olmuyordu.

Menstrüasyon neden bu kadar farklıydı?

Bütün bu sorulara yanıt istiyordum

ama çevremde sorabileceğim biri yoktu.

Annem pis, utanç verici bir şey olması
ve hakkında konuşmamam

dışında başka bir şey bilmiyordu.

Kız arkadaşlarıma sordum

ama herkes usturuplu bir şekilde
konuşmaya çalışıyordu.

Sonunda doktora gidecek ve ağrılı regl
dönemim hakkında konuşacak

cesareti topladığımda

ciğer yemem söylendi.

(Gülüşmeler)

Menstrüal ürünleri, 48'li maksi boy
pedlerimi almaya eczaneye gittiğimde

her bir pedin bir mendil paketi

boyutunda olduğu günlerden bahsediyorum,

(Gülüşmeler)

Neyden bahsettiğimi biliyorsunuz.

Emici teknolojinin ne kadar
ilerlediğini bilemezsiniz.

(Gülüşmeler)

Menstrüal ürünlerimi eskiden
kadın hijyen reyonundan

almak zorundaydım.

Orada dururken "Neden tuvalet kağıdını

anal hijyen reyonundan almıyoruz?"
diye düşündüğümü hatırlıyorum.

(Gülüşmeler)

Pedin ne farkı vardı?

Neden regl hakkında konuşamıyoruz?

Freud'un da söylediği gibi
bu akan kanla alakalı değil

çünkü öyle olsaydı

şu an burada burun kanaması
hakkındaki tabudan bahseden

bir kulak burun boğaz
cerrahı olurdu, değil mi?

Aslında bu regl ile ilgili bile değil.

Çünkü aksi halde bu zehirli,
utanç kaynağı reglden kurtulup

menopoza girdiğimizde

daha yüksek bir mevkiye
getirilmemiz gerekirdi.

(Gülüşmeler)

(Alkış)

Bu, yalnızca baskılanan kadınlara
yatırım yapan ataerkil bir toplum

ve hayatımızın farklı dönemlerinde
farklı şeyler kullanılıyor.

Menstürasyon da tıp dilinde

üretken dediğimiz dönemde
kullanılan bir baskılama yöntemi.

Zamanın başlangıcından bu yana,
birçok kültür

kadınların mahsulü
ya da sütü bozabileceğini

veya çiçekleri soldurabileceğini düşündü.

Sonrasında din ortaya çıktığında

saflık mitleri bunu daha da kötüleştirdi.

Tıbbın ise hiçbir yardımı olmadı.

1920'ler ve 30'larda

kadınların menotoksin adı verilen
bir şey salgıladıkları fikri vardı.

Sadece yanlarından geçerek
çiçekleri soldurabilirdik.

(Gülüşmeler)

Ortada bir çeşitlilik yoksa
böyle olur, değil mi?

Çünkü sesini çıkarıp
"Aslında öyle bir şey yok."

diyebilecek bir kadın yoktu.

Bedeninde yaşananlar hakkında dahi
konuşamayacaksan

bu mitleri nasıl bozarsın?

Reglin toksik olmadığını söylemek için

doktor olmaya bile gerek yok.

Eğer öyle olsaydı embriyo
toksik bir sıvıya yerleşir miydi?

Eğer hepimiz bu gizli
menotoksine sahip olsaydık

ekinleri tahrip edip süt bozabilirdik.

(Gülüşmeler)

Peki neden X-Women güçlerimizi
kullanıp oy hakkını daha önce kazanmadık?

(Gülüşmeler)

(Alkış)

Bugün bile

regl ishali hakkında tweet attığımda,

birilerinin yaptığı gibi,

(Gülüşmeler)

kadınların yüzde 28'ini
etkilediğini belirtiyorum.

Üstelik her seferinde birileri bana ulaşıp

"Sadece bende olduğunu sanıyordum." diyor.

Kadınların deneyimlerini bile
paylaşamaması

utanç kültürünün ne kadar etkili
olduğunu gösteriyor.

Böylece düşünmeye başladım:

"Ya herkes regl hakkında
jinekologlar kadar bilgi sahibi olsaydı?

Müthiş olmaz mıydı?"

O zaman siz de bildiğim her şeyi,

reglin memeliler arasında

oldukça eşsiz bir fenomen
olduğunu bilirdiniz.

Memelilerin çoğu östrus dönem geçirir.

İnsanlar, bazı primatlar,

bazı yarasalar,

fil faresi ve dikenli fare de
regl oluyor.

Regl ile birlikte olan şey
beynin yumurta üretmeye başlaması için

yumurtalıkları tetiklemesidir.

Östrojen salgılanır

ve örülen tuğlalar gibi
hücre üstüne hücre ekleyerek

rahim yatağını hazırlamaya başlar.

Eğer harç koymadan çok yüksek bir
tuğla duvar örerseniz ne olur?

Dayanıksız bir yapı olur.

Peki yumurtlayınca ne olur?

Rahmi hazırlayacak progesteron

adı verilen bir hormon salgılarsınız.

Harç gibi davranır
ve tuğlaları birlikte tutar.

Ayrıca yatağı yumurta için daha sıcak

hale getiren değişikliklere neden olur.

Eğer hamilelik gerçekleşmezse

hooop

yatak dışarı çıkar

kanama başlar ve buna da regl denir.

Bu aşamayı hep ilginç bulmuşumdur.

Çünkü östrus döngü ile

rahmin duvarlarını hazır hale
getirmek için son sinyal

aslında embriyodan gelir.

Ama menstüasyonda

bu seçim yumurtalıktan gelir.

Sanki seçim hakkı,
üreme yollarımıza kodlanmış.

(Tezahürat ve alkış)

Şimdi kanın nereden geldiğini biliyoruz.

Oldukça da büyük bir miktarda kan.

Yaklaşık 28-85 gram arası

ki bazen daha çok olabilen

30 ile 90 mililitre kan,

çoğunlukla daha fazlaymış gibi
göründüğünü biliyorum.

Biliyorum.

Peki neden bu kadar çok kanıyoruz?

Ya da neden bir dahaki döngüye kadar
orada kalmıyor?

Hamile olmadığınıza göre
neden oralarda takılamıyor?

Her ay daha da kalın bir hale geldiğini,

tsunami reglin
nasıl olabileceğini hayal edin.

(Gülüşmeler)

Kanı yeniden ememeyiz çünkü çok fazla.

Bu kadar fazla çünkü çok özel
bir sebepten dolayı

kalın bir rahim duvarına ihtiyacımız var.

Hamileliliğin vücudumuzda
büyük bir biyolojik götürüsü olur.

Anne ölümleri, emzirme dönemi,

reşit oluncaya kadar

çocuk büyütme sorumluluğu

ve evrim.

(Gülüşmeler)

Kimileri için daha uzun bir süreç.

(Gülüşmeler)

Ancak evrim risk-yarar oranını bilir.

Böylelikle evrim, faydalı sonuç
elde etme şansını yükseltmek ister.

Peki faydalı sonuç şansını
nasıl artırırsınız?

En kaliteli embriyoları seçmeye çalışarak.

Peki en kalitelilerini nasıl seçersiniz?

Önlerine engeller koyup

bunun için çalışmalarını sağlayarak.

Böylece evrimleştiğimiz bin yıl boyunca

rahimde bir silahlanma yarışı yaşandı,

çeperler gittikçe kalınlaştı

ve embriyo,

bu yumuşak rahim çeperlerini

elde edene kadar savaştı.

Yani bu kalın rahim yatağına sahibiz

ve şimdi ortaya çıkması gerektiğine göre

kanamayı nasıl durdururuz?

Burnun kanadığında kıstırarak
durdurabilirsin,

bacağın kesilirse üzerine
baskı uygularsın.

Kanamayı basınçla durdururuz.

Menstrüasyon döneminde

uterusun çeperi, prostaglandinler

ve diğer enflamatuar aracılar
olarak adlandırılan kimyasallara

dönüşen maddeleri serbest bırakır.

Onlar da kanamayı durdurmak

için damarları sıkarlar ve rahmin

kasılmasına neden olurlar.

Ayrıca rahme giden
kan akışını değiştirebilir,

ağrıyı daha da kötüleştiren
iltihaplanmaya neden olabilirler.

O halde "Tamam da ne kadar
baskı oluşuyor?" diye sorarsınız.

Bazı muhteşem kadınların rahimlerine

adet döngüleri boyunca giydikleri

basınç kateterleri

koymak için gönüllü oldukları
çalışmalardan -

Tanrı onları kutsasın çünkü onlar olmadan

bu önemli bilgiye ulaşamazdık.

Menstrüasyon sırasında
rahimde üretilen baskının

120 mililitre cıva

olduğunu öğrenebildik.

"Bu ne demek?" diyorsunuz.

Bu, doğumun ikinci aşamasında

bebeği iterken oluşan basınç miktarıdır.

(Seyirciler iç çeker)

Bu doğru.

Bu, tıbbi olmayan bir doğum
yapmamış olanlarınız için

tansiyon aletinin başlangıçta olduğu kadar

sıkı olmadığı ancak yine de
oldukça sıkı olarak

durmasını istediğinizde

oluşan hisse benziyor.

Şimdi daha farklı geliyor, değil mi?

Menstrüasyon ağrısını düşünürseniz

doğumun ikinci aşamasında olup
bebeği itmeye

çalıştığı için okulu ekmek
zorunda kalan birini

zayıf olarak adlandırmazdık.

"Aman Tanrım, nasıl
bu aşamaya geldin?" derdik, değil mi?

(Gülüşmeler)

Tipik doğum sancısı çeken kadınların

ağrı kontrolünü
göz ardı etmeyiz, değil mi?

Bu nedenle acıyı "normal" yerine "tipik"
olarak adlandırmamız önemli

çünkü normal dediğimizde
tipik olduğunu söylemenin aksine

göz ardı etmesi daha kolaydır
ve o şekilde ele almamız gerekir.

Regl ağrısını ele aldığımız
bazı yollar var.

Biri, giysilerinizin
altına giyebileceğiniz,

sinirlere ve kaslara

elektriksel bir dürtü gönderen
TENS birimi olarak adlandırılır.

Hiç kimse nasıl çalıştığını bilmiyor

ancak bunun ağrının kapı kontrol teorisi

olabileceğini düşünüyoruz.

Bir yerinize zarar geldiğinde
ovalamanızın nedeni de budur.

Titreşim beyninize
acıdan daha hızlı gider.

Ayrıca steroid olmayan

anti-enflamatuar olarak
adlandırılan ilaçlar da var.

Prostaglandinlerin
salınmasını engellerler.

Regl ağrısını kadınların
yüzde 80'i için azaltabilirler.

Ayrıca kan miktarını yüzde 30 ile 40
oranında azaltırlar

ve regl ishaline yardımcı olabilirler.

Ayrıca rahmin çeperini incelten

hormonal bir gebelik önleyici var,

böylece daha az prostaglandin üretiliyor

ve daha az kanla krampa daha az
ihtiyaç duyuluyor.

Eğer bu tedaviler başarısız olursa-

ve seçim kelimesini kullanmak önemli-

çünkü biz tedavide başarısız olmuyoruz,

tedavi bizi başarısızlığa uğratıyor.

Bu tedavi başarısız olursa

steroid olmayan

antienflamatuarlara karşı direnci olan
insanlar arasında olabilirsiniz.

Tam anlamıyoruz

ancak bu ilaçların bazı kadınlar için

neden işe yaramadığını gösteren
bazı karmaşık mekanizmalar var.

Ağrılı regl dönemleri yaşamanızın

başka sebepleri olması da mümkün tabii.

Endometriyoz adı verilen
bir durumunuz olabilir,

bu durumda rahmin çeperleri
pelvik boşlukta büyür,

iltihaplanma, yara dokusu
ve adezyonlara neden olur.

Henüz tam olarak anlamadığımız
başka işleyişler de olabilir

çünkü oldukça karmaşık
biyolojik işleyişler dolayısıyla

acı eşiklerinin farklı olma olasılığı var.

Bunları da ancak konuşarak öğrenebiliriz.

Vücudumuzun nasıl çalıştığını bilmek

feminist bir eylem olarak görülmemeli.

Öyle olmamalı.

(Alkış)

Acı çektiğinizde yardım istemek

feminist bir eylem olmamalı.

Regl tabuları dönemi artık sona erdi.

(Tezahürat ve alkış)

Buradaki tek lanet,

popülasyonun yarısını,
türümüzü devam ettiren,

sahip olduğumuz her şeyi veren
biyolojik makinenin

kirli veya toksik olduğuna

bir şekilde ikna etme yeteneğidir.

Ben bunu desteklemeyeceğim.

(Alkış)

Peki bu lanet nasıl bozulabilir?

Bilgiyle.

Teşekkürler.

(Tezahürat ve alkış)