-
Title:
Cesaret ve korku arasındaki harika denge
-
Description:
Kasları zayıflatan nadir bir genetik hastalık tanısı konduktan sonra, Cara E. Yar Khan'a kariyer hedeflerini kısıtlaması ve hayallerinin çıtasını düşürmesi söylendi. Ama o, bu tavsiye kulak vermedi ve aksine en büyük isteklerinin peşinden koştu. Bu etkileyici konuşmada, en çok önem verdiği projeler üzerinde çalışma ilkelerini anlatıyor -- korku ve cesaretin nasıl birlikte var olduğunu. Teorisini sonuna kadar yaşadığı seyahattan heyecan veren bir video kaydı izleyin.
-
Speaker:
Cara E. Yar Khan
-
Gençken masum bir cesaretimiz olur,
-
hayatımızın nasıl olabileceği
hakkında korkmadan hayal kurarız.
-
Belki de astronot
veya roket bilimci olmak istemiştiniz.
-
Belki de tüm kıtaları
gezmeyi hayal etmiştiniz.
-
Küçüklüğümden beri
-
Birleşmiş Milletler'de
çalıştığımı hayal ettim,
-
dünyanın en sıkıntılı bazı ülkelerinde.
-
Bol cesaret sayesinde de
-
bu hayalim gerçek oldu.
-
Ancak cesaret hakkında şöyle bir şey var:
¶
-
İhtiyaç anında aniden belirmiyor.
-
Zorlu bir yüzleşme
ve gerçek emeğin meyvesi,
-
korku ve cesaret arasındaki
denge bunun bir parçası.
-
Korku olmazsa aptalca şeyler yaparız.
-
Cesaret olmazsa da
bilinmeyene asla adım atamayız.
-
İkisinin arasındaki denge
büyünün yattığı yer
-
ve bu denge ile her gün uğraşıyoruz.
-
Öncelikle şık aracım hakkında birkaç söz.
¶
-
Hep tekerlekli sandalye kullanmadım.
-
Pek çoğunuz gibi büyüdüm,
-
koşarak, zıplayarak ve dans ederek.
-
Dans etmeyi çok severim.
-
Ancak yirmili yaşlarımın ortasında,
-
sebebi bilinmeyen düşmeler
yaşamaya başladım.
-
Birkaç yıl sonra da
-
bana resesif genetik
bir hastalık teşhisi kondu;
-
ismi kalıtsal beden miyopatisi,
-
kısaca HIBM.
-
Bu bir ilerleyen kas zayıflığı hastalığı,
-
baştan ayağa tüm kasları etkiliyor.
-
HIBM çok nadir.
-
ABD'de 200'den daha az kişi
bu hastalığa sahip.
-
Bugüne dek hastalığa kanıtlanmış
bir tedavisi ya da çare bulunamadı,
-
başlangıcından itibaren
10 ve 15 yıl içinde de
-
HIBM genellikle
kuadripleji rahatsızlığına neden ediyor,
-
bu yüzden
tekerlekli sandalye kullanıyorum.
-
Tanı ilk konduğunda her şey değişti.
¶
-
Bu korkunç bir haberdi
-
çünkü hiç kronik hastalık
veya bir sakatlık geçirmemiştim.
-
Ayrıca hastalığın
nasıl gelişeceğini bilmiyordum.
-
Fakat en üzücü şey,
-
hayallerim ve heveslerimi kısıtlamam için
-
insanların tavsiyelerini dinlemek oldu,
-
hayattan beklentilerimi değiştirmem için.
-
"Uluslararası kariyerini bitirmelisin."
-
"Bu şekilde kimse seninle evlenmez."
-
"Çocuk yapman bencilce olur."
-
Benim yerime bir başkasının
-
hayallerimi ve isteklerim
üzerine kota koyması...
-
tamamen mantık dışıydı.
-
Ve kabul edilemezdi.
-
Ben de onları görmezden geldim.
-
(Alkışlar ve tebrikler)
¶
-
-
Çocuk sahibi olmama
kararını da kendim verdim.
-
Birleşmiş Milletler'deki
kariyerime devam ettim.
-
Teşhisimden sonra,
-
Angola'da iki yıl çalışmaya gittim,
-
27 yıllık vahşi bir sivil savaş sonrası
toparlanan bir ülke.
-
Ancak durumumu işverenime
açıklayana kadar beş yıl daha geçecekti.
-
Başarımı sorgulayacakları ve sonrasında
işimdem olacağım korkusu taşıyordum.
-
Çocuk felcinin yaygın olduğu
ülkelerde çalışıyordum,
-
birinden çocuk felci atlattığımı
düşündüklerini duyunca
-
sırrımın güvende olduğuna karar verdim.
-
Kimse niçin rahat yürüyemediğimi sormadı.
-
Bende bir şey söylemedim.
-
HIBM'nin şiddetini özümsemem
on yıldan fazla sürdü,
¶
-
en basit işler bile
giderek daha zor gelmeye başladı.
-
Yine de dünyanın her yerinde
çalışma hayalimi sürdürdüm
-
hatta Haiti'de UNICEF'in
engellilere odak noktası olarak atandım,
-
2010'daki yıkıcı deprem sonrasında
iki sene orada çalıştım.
-
Ardından işim beni ABD'ye getirdi.
-
Hastalık oldukça ilerlemesine rağmen
-
ve artık yürümek için
değneklere ve walker'a ihtiyaç duysam da
-
yine de maceranın peşinden koştum.
-
Bu kez büyük bir açık hava macerası
hayal etmeye başladım.
-
Büyük Kanyon'dan daha büyük
ne olabilir ki diye düşündüm?
-
Kanyon'un kıyısına gelen
her beş milyon insandan
¶
-
sadece %1'inin merkeze indiğini
biliyor muydunuz?
-
Ben de o %1'lik kısımda olmak istiyordum.
-
Tek sorun --
-
-
Tek sorun şu ki
Büyük Kanyon pek ulaşılır değil.
¶
-
1500 metre dik alandan aşağı inmek için
biraz yardıma ihtiyacım olacaktı.
-
Bir engelle karşılaştığımda
-
korku birden içimi kaplamıyor
-
çünkü öyle ya da böyle
durumu halledeceğimi düşünüyorum.
-
Bu durumda ise düşüncem şöyleydi:
-
Eğer aşağıya yürüyerek inemiyorsam
-
at sürmeyi öğrenebilirdim.
-
Ben de öyle yaptım.
-
Ve bu can alıcı karar,
dört yıllık bir bağlılığın ilk adımıydı,
¶
-
12 günlük yolculuğa çıkabilmek için
-
korku ve cesaret arasında
gidip geliyordum.
-
Kanyon'u geçmek için dört gün
kıyıdan kıyıya at sırtında gittik,
-
Colorado Nehri'nde sekiz günde
240 kilometre rafting yaptık,
-
bir film ekibi bize eşlik ediyordu.
-
Spoiler alarmı -- başardık.
-
Ama en büyük korkumun
-
aynı düzeyde cesaret açığa
çıkarabileceğini de gördüm.
-
13 Nisan 2018'de
-
yerin 2,5 metre üzerinde,
Sheriff adlı bir Mustang atın üzerindeyken
-
Büyük Kanyon hakkında ilk izlenimim
-
dehşet verici ve şok ediciydi.
-
Yüksekten korktuğumu kim bilebilirdi ki.
-
-
Ama artık pes etmek yoktu.
¶
-
Korkunun beni ele geçirmememesi için
-
içimdeki tüm cesareti topladım.
-
Güney kıyısına çıktığımızda
-
sakin kalabilmek için yapabildiğım tek şey
-
derin nefes alıp bulutlara bakmak
-
ve ekibimin seslerine odaklanmaktı.
-
Ama sonra, bir saat geçmeden
facia yaşandı.
-
Atın üzerinde dik duramadım,
-
at büyük bir adım attı
-
ve öne savrularak
atın kafasının arkasına yüzümü çarptım.
-
Bir panik yaşandı,
-
başım çok acıyordu
-
ama yol durmamız için çok dardı.
-
700 metre yükseklikte, yolun yarısında
-
daha en az iki saat varken
-
mola verip kaskımı çıkardık
-
ve alnımın üzerinde
yumurta büyüklüğünde şişliği fark ettik.
-
Tüm o planlama ve tırmanış giysileri,
-
ama gelin görün ki yanımıza
bir buz torbası almamışız.
-
-
Neyse ki şişlik dağılmaya başladı
¶
-
ve yüzümü iki muhteşem mor göze bürüdü,
-
bu da bir belgesel filmi için
harika bir görüntü.
-
-
(Alkışlar ve tezahüratlar)
¶
-
Bu kolay ve huzurlu bir seyahat değildi
¶
-
ama zaten konu da işte bu.
-
Atın eğeri üzerine çıkmaya
korkmama rağmen
-
bunu yaptım.
-
Sadece kanyon zeminine iniş
toplam 10 saat sürdü
-
ve bu atlı gideceğim dört günün ilkiydi.
-
Sonra efsanevi akıntılar geldi.
¶
-
Büyük Kanyon'daki Colorado Nehri
-
ülkedeki en yüksek
türbülans düzeyine sahip.
-
Alabora olma ihtimaline karşı
hazırlıklı olmak için
-
daha küçük bir akıntıda
bana yüzme alıştırması yaptırdılar.
-
Pek harika değildi desem yeterli olur.
-
-
Dalganın yanlış kısmında nefesimi tuttum,
¶
-
nehir suyu yutmaya başladım
-
ve doğrulamadım.
-
Evet, korkutucuydu
-
ama harikaydı da.
-
Şelaleler, kaygan kanyonlar
-
ve gün boyunca renk değiştiriyor
gibi görünen iki milyar yıllık kayalıklar.
-
Büyük Kanyon tam bir bakir doğa
-
ve tüm övgüleri hak ediyor.
-
-
-
tüm plan ve yolculuğun kendi,
-
bana daha önce hiç tecrübe etmediğim
bir düzeyde bir korku yaşattı.
-
Ama daha da önemlisi,
-
ne kadar cesur ve gözü kara
olabileceğimi gösterdi.
-
Büyük Kanyon yolculuğun kolay olmadı.
-
Bu bir Amazon kadının
-
hiç yorulmadan yolunu bulduğu
efsanevi bir manzara değildi.
-
Ben ağlıyordum,
-
yorgunluktan bitap düşmüş
ve iki mor gözle.
-
Korkutucuydu,
-
stresliydi,
-
neşe vericiydi.
-
-
başardığımız şeyi önemsememek kolay olur.
-
Ben o nehirde tekrar
rafting yapmak istiyorum.
-
Bu sefer tüm 445 kilometre boyunca.
-
-
Atla gitme kısmını
tekrar yapmayacağımı da biliyorum.
¶
-
-
-
Asıl konu da bu.
-
Size sadece video kaydımı
göstermeye gelmedim.
-
Hepimize şunu haturlatmak istiyorum ki
-
hayat gerçekten sadece bir ders;
-
amaç, korku ve cesaret
arasındaki dengeyi bulmak.
-
Neyin iyi bir fikir
olup olmadığını anlamak.
-
-
Hayat zaten yeterince korkutucu,
¶
-
o yüzden hayallerimizi gerçekleştirmek
için cesur olmamız gerek.
-
Korkularımla yüzleşerek
-
ve korkularımı aşacağım cesareti bularak
-
hayatım olağanüstü bir hâl aldı.
-
O yüzden büyük yaşayın
-
ve cesaretinizin
korkunuzu bastırmasına izin verin.
-
Sizi nereye götüreceğini
asla bilemezsiniz.
-
-
(Alkışlar ve tezahüratlar)
¶