Subtitles translated from English
Showing Revision 1 created 06/08/2010 by Isil Arican.
-
Title:
James Randi'nin hararetle şarlatan medyumları alaşağı etmesi
-
Description:
Efsanevi skeptik (şüpheci) James Randi, sahnede ölümcül dozda homeopatik uyku ilacı aldıktan sonra, mantık dışı inançları sorgulayan 18 dakikalık bir konuşma yapıyor. DÜnyanın ünlü medyumlarına bir de teklif getiriyor: Yaptığınızın gerçek olduğunu ispat edin, size 1 miyon dolar vereceğim. ( Henüz bu teklifi kabul eden olmadı.)
-
Günaydın.
-
Bu kadar müthiş insanları ve gülen yüzleri
-
bir arada gördüğüme sevindim.
-
Eskiden illüzyonist
-
olduğum için dünyaya karşı
-
kendine özgü bir
-
bakış açım var.
-
Bu terimi sihirbaz kelimesine tercih ediyorum,
-
çünkü eğer sihirbaz olsaydım bu
-
büyü yapmak için tuhaf hareketler,
-
büyülü sözcük ve efsunlar
-
kullandığım anlamına gelirdi.
-
Ama ben bunları yapmıyorum, ben bir illüzyonistim,
-
gerçek bir sihirbazı taklit
-
eden biri.
-
Bunu nasıl açıklayabiliriz?
¶
-
Bizler, sizin gibi bir seyirci gruplarının
-
varsayımlarda bulunacağına
-
güveniriz.
-
Örneğin, buraya gelip de
-
mikrofonu yuvasından çıkarıp
-
elime aldığımda
-
bunun bir mikrofon olduğunu varsaydınız, oysa değil.
-
(Gülüşmeler)
-
Aslında bu, hemen hemen sizlerin yarınız
-
hatta yarıdan fazlanızın aşina olmadığı bur cihaz.
-
Bir sakal kesme cihazı (trimmer), bakın.
-
ve mikrofon olarak da hiç iyi değil,
-
çok defalar denedim.
-
Yaptığınız bir diğer varsayım da --
-
bu küçük ders uygun şekilde size
-
sunulan verilerden yola çıkarak
-
varsayımlarda bulunabileceğinizi
-
hatta bulunacağınızı göstermek için--
-
Size baktığımı düşünüyorsunuz.
-
Yanlış. Size bakmıyorum. Sizi göremiyorum.
-
Oralarda bir yerdesiniz, biliyorum, sahne arkasında yerleri hepsinin dolduğunu söylediler.
-
Orada olduğunuzu biliyorum, öünkü sizi duyuyorum.
-
Ama sizi göremiyorum, çünkü normalde gözlük kullanırım.
-
Bunlar gözlük değil, içi boş çerçeveler,
-
sadece çerçeve, bakın.
-
Şimdi, yetişkin bir adam neden karşınıza
¶
-
camları olmayan bir çerçeveyle çıkar ki?
-
Sizi kandırmak için baylar ve bayanlar,
-
sizi aldatmak için, size varsayımlarda
-
bulunduğunuzu kanıtlamak için.
-
Bunu hiç unutmayın.
-
Şimdi yapmam gereken bir şey var, ama önce gerçek gözlüklerimi
-
takayım ki sizi görebileyim.
-
Muhtemelen çok daha iyi olacak. Bilemiyorum tabi.
-
Çok iyi bakamadım. O kadar da iyi değilmiş.
-
-
Şimdi yapmam gereken bir şey var,
¶
-
bir sihirbaz için tuhaf görünebilir.
-
Biraz ilaç almam lazım.
-
Bu bir kutu dolusu
-
Calms Forte.
-
Biraz sonra açıklayacağım.
-
Kullanım kılavuzunu boşverin.
-
Sizlerin kafasını karıştırmak için
-
devletin koyduğu bir kağıt olduğuna eminim.
-
Şimdi bunlardan yeterince içeyim. Mmmmm...
-
Evet, tüm kutuyu içtim.
-
32 tane Calm's Forte tableti aldım.
-
Şimdi bunu yaptığıma göre -- biraz sonra açıklayacağım--
¶
-
sıze şunu söylemeliyim ki
-
ben bir aktörüm.
-
Özel bir rolü oynayan bir aktörüm,
-
bir sihirbazın rolünü oynuyorum.
-
gerçek bir sihirbaz.
-
Eğer burada, sahnede karşımda biri olsa ve
-
gerçekte Hamlet ismindeki
-
antik bir Danimarka prensi olduğunu söylese
-
hakarete uğramış hissedersiniz,
-
ve haklısınız da.
-
Neden bir adam böylesine tuhaf bir şeye
-
inanacağınızı varsaysın ki?
-
Ama dışarılarda bir yerde
-
oldukça kalabalık bir grup insan
-
var ki, sizlere psişik, sihirli
-
güçleri olduğunu, geleceği görebildiklerini
-
ve ölülerle iletişim kurabildiklerini
-
söylüyorlar.
-
Ayrıca size astroloji veya
-
diğer kahanet yöntemlerini
-
pazarlıyorlar. Bunu seve
-
seve yaptıklarından emin olabilirsiniz.
-
Bunlar, size aynı zamanda
-
devri-daim makinaları ve sonsuz enerji sistemleri
-
verebilecelerini de söylüyorlar.
-
Medyum olduklarını iddia ediyorlar
-
ya da algılarının çok açık olduğunu.
-
-
en popüler hale gelen şeylerden
-
biri de şu
-
ölülerle konuşma olayı.
-
Şimdi benim safiyane bilgime göre
-
ölü olmak
-
iletişim kuramamak demek.
-
Bu konuda bana katılıyor olabilirsiniz.
-
Ama bu insanlar, size sadece ölülerle
-
karşılıklı iletişim kurmayı bırakın --
-
Selam, naber --
-
ölüleri duyabildiklerini ve bu bilgiyi
-
biz ölümlülere aktarabildiklerine de inanırlar.
-
Bu gerçek mi merak ediyorum.
-
Gerçek olduğunu sanmıyorum
-
çünkü bu gruba dahil insanlar
-
biz sahne sihirbazlarının yaptığı hilelere başvuruyorlar,
-
tamamen aynısı,
-
aynı fiziksel yöntemler, anı psikolojik yöntemler.
-
Ve etkili ve derinlemesine bir şekilde
-
dünyanın dört bir yanındaki insanları
-
kandırıyor ve zarar veriyorlar.
-
Bu insanları dolandırarak
-
bir sürü paralarını alıyorlar.
-
Onları emosyonel olarak hırpalıyorlar.
-
Dünyanın dört bir yanında her yıl
-
bu şarlatanlara milyarlarca
-
dolar akıyor.
-
Şimdi, eğer imkanım olsa
¶
-
bu insanlara iki soru sorardım.
-
İlk soru şu:
-
Eğer onlardan anneannemin hayaletini
-
çağırmalarını istesem --
-
çünkü ruhları bu şekilde dinliyorlar--
-
anneannemin ruhunu istesem, çünkü ölmeden
-
vasiyetini bir yerlere saklamış, nerede bilmiyoruz,
-
Hiçbirimiz bulamıyoruz. Diyelim ki bunu sorduk
-
anneanneme, "Vasiyet nerede, Anneanne?"
-
Anneanne ne cevap verir? Der ki, "Cennetteyim ve burası harika,
-
Eski arkadaşlarım, vefat etmiş yakınlarım,
-
ailem,
-
çocukken sahip olduğum yavru köpek ve kediler, hepsi burada.
-
Ve sizi çok seviyorum, her zaman sizinle olacağım.
-
Hoşçakalın."
-
lanet olası soruya cevap bile vermedi.
-
Vasiyet nerede?
-
Şimdi biliyorsunuz aslında kolayca,
-
"Oh, kütüphanede, ikinci rafta, ansiklopedilerin arkasında." diyebilirdi.
-
Ama bunu söylemiyor, hayır söylemiyor.
-
Bize herhangi faydalı bir bilgi vermiyor.
-
Bu bilgi için bir sürü para vermiş durumdayız
-
ama bu bilgiyi öğrenemedik.
-
Sormak istediğim ikinci soru ise daha basit,
¶
-
Diyelim ki örnek olarak vefat etmiş
-
olan kayınpederimin ruhu ile iletişime geçmelerini istedim.
-
Neden şöyle demekte israr ediyorlar?
-
"İsmi J ya da M ile başlayan biri...--
-
Unutmayın kulağa fısıldıyorlar...
-
Neden soruyorlar bunu?
-
Adam asmaca mı oynuyoruz? Ne ki bu?
-
20 soru mu? Yok daha doğrusu 120 soru...
-
Bu çok acımsızca, kötü niyetli
-
ve tamamen şuursuz birşey.
-
İyiyim merak etmeyin, rahatsız olmayın --
-
bu çok kötü niyetli bir şey.
-
Ve bu insanlar masum, saf
-
yas tutan, muhtaç insanları suistimal ediyorlar.
-
-
denen bir süreç.
-
Dışarıda Van Praagh diye bir adam var,
-
James van Praagh.
-
Bu işle uğraşan en bilinen kişilerden biri.
-
John Edward, Sylvia Browne
-
ve Rosemary Altea bunlar da diğerleri.
-
Dünyada bunlardan yüzlerce var, ama bu ülkedeki en büyükleri
-
James Van Praagh.
-
Peki ne yapıyor? Size ölen kişinin
-
nasıl öldüğünü anlatıyor.
-
Kulağına fısıldayan insanların ağzından anlatıyor bunu.
-
Genelde söylediği şöyle bir şey,
-
"Bana diyor ki... tam diğer tarafa geçmeden önce
-
nefes alamaz olmuş."
-
Ahali, bu ölmenin ta kendisi değil mi?
-
(Gülüşmeler)
-
Yani nefes alamaz olursunuz ve ölürsünüz.
-
Bu kadar basit.
-
Medyumların size öbür taraftan verebilecekleri tek bilgi bu mu?
-
Sanmıyorum.
-
bakın, bu insanlar tahminlerde bulunurlar. Şöyle şeyler derler,
-
"Neden elektriksel birşey hissediyorum?"
-
Bana 'Elektriksel' diyor.
-
Elektrikçi miydi? " Hayır.
-
"Elektrikli traş makinesi mi vardı?" Hayır.
-
Bunun gibi bi kelime avı işte.
-
Takip ettikleri oyun bu.
-
-
James Randi Eğitim Vakfı'nda sıklıkla sorduğu
-
soru şu: "Niye bu konuyu böylesine önemsiyorsunuz Bay Randi?
-
Bunlar aslında eğlenceli değil mi?"
-
Hayır, değil. Ancak kötü bir komedi olabilir.
-
Bundan medet uman insanlara az da olsa bir
-
rahatlık verebilir, ama bu rahatlık
-
kısa sürüyor, 20 dk kadar
-
Sonra insanlar aynaya bakıyorlar ve diyorlar ki,
-
bu seansa tonlarca para ödedim.
-
ve bana ne dedi? "Seni Seviyorum!"
-
Ruhlar her zaman bunu söylerler.
-
Ve kurbanlar başka bir bilgi edinemezler,
-
ödedikleri paranın karşılığını alamazlar.
-
Şimdi, Sylvia Browne başta gelen medyumlardan.
¶
-
Ona "Pençe" adını taktık.
-
Sylvia Browne -- Teşekkürler--
-
Sylvia Browne şu anda, bu alanda
-
çalışan en büyük isimlerden biri.
-
Sylvia Browne -- sadece size göstermek istiyorum--
-
telefon üzerinden yaptığı 20 dk süren
-
her bir seans için 700 dolar para alıyor.
-
Gerçek anlamda müşterinin yanına bile gitmeden.
-
Ve onunla görüşmek için iki yıl kadar beklemelisiniz
-
çünkü o tarihe kadar randevuları dolu.
-
Kredi kartı ya da neyle isterseniz
-
parasını ödüyorsunuz, o da iki yıl
-
sonra bir ara sizi arıyor.
-
Arayanın o olduğunu hemen alyabilirsiniz. "Alo, ben Sylvia Browne."
-
Bu o, hemen bileceksiniz zaten.
-
Montel Williams akıllı bir adam,
-
Hepimiz onu televizyondan tanıyoruz.
-
İyi eğitimli, akıllı.
-
Sylvia Browne'nin neler karıştırdığını biliyor,
-
ama umursamıyor.
-
Zerre kadar umurunda değil.
-
Çünkü, olayın esası şu ki, sponsorlar buna bayılıyorlar,
-
ve onu televizyonda
-
göstermeye devam edecek.
-
Sylvia Browne, ona verdiğiniz 700 dolar karşılığında size ne söylüyor?
¶
-
Önce koruyucu meleklerin adlarından başlıyor, bu ilki.
-
Şimdi, bu bilgi olmadan bir seans nasıl yürüyecek?
-
Size eski yaşantınızda kim olduğunuzu söylüyor,
-
daha önceki yaşamınızdaki isimlerinizi.
-
Vay be.
-
Görünen o ki bu seanslara katılan
-
bütün kadınlar önceki hayatlarında
-
Babil prensesi ya da buna benzer biri imişler.
-
Erkeklerin tamamı da Agamemnon ile
-
savaşan Yunan askerleri.
-
Nedense kimse de eski hayatında Londra'nın
-
arka sokaklarında açlıktan ölen 14 yaşındaki
-
ayakkabı boyacısı çocuklar olmuyor.
-
Onları geri getirmenin bir kıymeti yok anlaşılan.
-
ve en tuhaf olanı da -- ki bunu siz de fark etmiş olabilirsiniz --
-
bu televizyonda gördüğünüz insanlar
-
cehennemden kimseyi çağırmıyorlar.
-
Herkes cennetten geliyor, cehennemden gelen yok.
-
Asında benim arkadaşlarımı çağırsalar
-
onlar.... neyse anladınız ne demek istediğimi.
-
-
Aslında, Sylvia Brown bir istisna,
¶
-
şu anlamda bir istisna.
-
James Randi Eğitim Vakfı, benim kurduğum vakıf,
-
bir milyon dolarlık bir ödül vaadediyor.
-
Kazanması çok kolay.
-
Tek yapmanız gereken, herhangi bir paranormal,
-
okkült, doğaüstü yeteneğinizi
-
uygun gözlem şartları çerçevesinde ispat etmek.
-
Bu parayı kazanmak çok kolay.
-
Sylvia Brown, bir istisna çünkü
-
bütün dünyada bu çağrımızı
-
açıkça kabul eden
-
tek profesyonel medyum.
-
Bu açıklamayı CNN'de, Larry King Lıve programında
-
altı buçuk yıl önce yaptı.
-
ve o tarihten beri de kendisiyle iletişim kuramadık.
-
Önce dedi ki, bana ulaşamıyormuş.
-
Vay be.
-
Ölülerle iletişim kurduğunu iddia eden bir prefesyonel medyum
-
benimle iletişime geçemiyor ha?
-
(GÜlüşmeler)
-
Fark etmiş olmalısınız, oldukça hayattayım halen.
-
Yani, neredeyse...
-
Bana ulaşamıyormuş. Şimdi ise bana ulaşmak istemediğini söylüyor.
-
nedeni benim tanrıtanımaz olmammış.
-
Sylvia, benden bir milyor doları almak için
-
daha iyi bir neden olabilir mi?
-
Bu insanların durdurulması lazım, gerçekten.
¶
-
Durdurulmaları lazım, çünkü bu kara mizah.
-
Vakıfa sürekli yeni insanlar geliyor
-
maddi ve manevi olarak mahfolmuşlar
-
çünkü bütün paralarını ve inançlarını
-
bu insanlara bağlamışlar.
-
Hatırlarsanız konuşmanın başında bazı haplar aldım
¶
-
şimdi size bunu aşıklayacağım.
-
Homeopati, biraz da bundan bahsedelim.
-
Hmmm, bunu duymuşsunuz.
-
Bu bir alternatif tedavi yöntemi değil mi?
-
Homeopati... şunu içerir -- aslında bu kutu
-
Calmis Forte
-
32 tane uyku hapı içeriyor -- size söylemeyi unuttum.
-
Biraz önce altı buçuk günlük doz
-
uyku hapı aldım.
-
(Gülüşmeler)
-
Altı buçuk gün, bu kesinlikle öldürücü dozaj olmalı.
-
Kutunun arkasında şöyle yazılı,
-
"Doz aşımı halinde,
-
derhal zehir kontrol merkezi ile iltişime geçin."
-
ve bir de 800'lü numara vermişler.
-
Endişelenmeyin, bana birşey olmayacak.
-
Bu numaraya ihtiyacım yok
-
çünkü bu gösteriyi dünyanın her yerindeki
-
sayısız seyirciye yaklaşık
-
8-10 yıldır yapıyorum.
-
Ölümcül dozda homeopatik uyku hapları alıyorum.
-
Beni neden etkilemiyor?
¶
-
(Gülüşmeler)
-
(Alkışlar)
-
Yanıt sizi şaşırtabilir.
-
Homeopati nedir?
-
Bu, gerçekte işe yarıyan bir ilacı alıp
-
taaa ki Avagadro sayısını
-
aşana kadar sulandırmak anlamına geliyor.
-
O kadar sulandırıyorsunuz ki
-
artık ilaçtan hiç kalmıyor elinizde.
-
Bakın, size anlattığım bir benzetme (metafor)
-
filan değil. Gerçeği söylüyorum.
-
Bu anlattığım şuna denk. Bir 325 mg
-
aspirin tableti alıyorsunuz ve
-
Tahoe Gölüne bu tableti atıyorsunuz.
-
Sonra karıştırıyorsunuz, tabi epey büyük bir kaşıkla,
-
çözeltinin homojen hale gelmesi
-
için iki yıl filan bekliyorsunuz.
-
Sonra, başınız ağrıdığında
-
bu sudan bir yudum içiyorsunuz ve... baş ağrınız geçiveriyor.
-
(Gülüşmeler)
-
Ciddiyim. Homoepati bundan ibaret.
-
Bir diğer iddiaları da şu -- buna bayılacaksınız--
¶
-
diyorlar ki, ilacı ne kadr sulandırırsanız
-
o kadar güçlü hale geliyor.
-
Durun bir dakika, Florida'daki şu adamı duydunuz mu?
-
Zavallaı adam, homeopatik ilaç kullanıyormuş
-
ve doz aşımından (overdoz) ölmüş,
-
çünkü ilaçlarını almayı unutmuş.
-
(Gülüşmeler)
-
Benzerlerini düşünün işte.
-
Tamamen komediden ibaret. Tamamen komedi.
-
Bu saçmalıklara yıllardır inanmakla
-
ne kazandığımızı anlayabilmiş değilim.
-
Şimdi, size şunu söyleyeyim
¶
-
James Randi Eğitim Vakfı'nda
-
bu koca havucu sallıyoruz ama,
-
belirtmeliyim ki, henüz kimsenin
-
bu teklifi kabul etmemesi
-
bu tip güçlerin var olmadığı anlamına gelmez.
-
Bu güçlerin dışarılarda bir yerlerde mevcut olma ihtimali var.
-
Belki bu güçlere sahip olanlar çok zenginler,
-
Sylvia Browne için doğru olduğunu düşünüyorum bunun.
-
Biliyorsunuz, telefonla yapılan 20 dakikalık
-
bir seansa 700 dolar
-
bu pek çok avukatın kazancından bile fazla.
-
Müthüş bir rakam, bunu söylemeye çalışıyorum.
-
Belki bu gibi insanların bir milyon dolara ihtiyacı olmayabilir,
-
ama sadece beni şapşal göstermek için bu parayı
-
almak istemeleri gerekmez mi sizce?
-
Sylvia Browne'nin durmadan bahsettiği şu tanrıtanımaz
-
adamın çenesini kapatmak için mesela?
-
Bu konuda birşeyler yapılmalı diye düşünüyorum.
¶
-
Sizlerden gelen önerilere gerçekten çok ihtiyacımız var.
-
Yerel, federal, eyaletsel otoritelere
-
birşeyler yapmaları için nasıl
-
ulaşabiliriz?
-
Bu yöntemleri bulursanız -- elbette anlıyorum--
-
hergün bir sürü insan görüyoruz, bize
-
AIDS salgınını,
-
dünyadaki açlık çeken çocukları
-
insanların acı çekmelerine neden olan kirli su kaynaklarını anlatıyorlar.
-
Bunlar çok önemli şeyler,
-
bizim için hayati değeri var.
-
Ve bu sorunlar için birşeyler yapmalıyız.
-
Ama aynı zamanda...
-
Arthur C. Clarke'nin dediği gibi,
-
"Çürümekte olan insan zihni" için de.
-
Paranormal, okkült, ve doğaüstü inanışlara
-
dayalı bütün işlere,
-
bu saçmalıkların tamamına,
-
ortaçağa yakışan bu düşünce şekline,
-
bunlara da bir şeyler yapmamız gerekiyor.
-
ve bunun kaynağında da eğitim var.
-
En çok da medya
-
bu tip şeylerin sorumlusu aslında.
-
Utanmadan bu tip saçmalıkları
-
destekliyorlar, çünkü bu sponsorların
-
hoşuna gidiyor.
-
Hepsinin kökeninde dolar işareti var.
-
Hepsinin baktığı yer orası.
-
Bu konuda cidden birşeyler yapmalıyız.
¶
-
Önerilerinizi almayı çok isterim,
-
sizi web sitemizde görmeyi
-
çok isterim.
-
Adresi www.randi.org
-
Siteye girin ve arşivlere bakın,
-
bu gün size anlatmaya çalıştığım şeyi
-
çok daha iyi anlayacaksınız.
-
Tuttuğumuz kayıtları göreceksiniz.
-
O kütüphanenin başında iken,
-
annenin bütün aile servetini
-
çekler yazarak, hisse senetleri ve yatırımlarını devrederek
-
bu insanlarda verdiği
-
ailelerle karşılaşacaksınız.
-
Bunu duymak çok üzücü
-
ama dinlemek onlara yardım etmiyor
-
sorunlarını çözmüyor.
-
Evet, eğer bu konular hakkında sağduyulu bir şekilde
-
düşünmezsek, Amerikan zihni ve dünyanın her
-
yanındaki diğer zihinler çürümeye devam edecek.
-
Şimdi biz bu havucu yarattık,
¶
-
onu sopanın ucundan sallandırıyoruz
-
medyumların gelip onu kapmasını bekliyoruz.
-
Ah, gelenler de çok sayıda,
-
her yıl yüzlercesi geliyor.
-
Çubukla su arayanlar, ölülerle
-
konuştuklarını iddia edenler, ama bu kişiler
-
kendi sözde güçlerini bile nasıl sınayabileceklerinden
-
tamamen habersizler.
-
Profesyoneller ise bize asla gelmiyor,
-
belki Sylvia Browne hariç,
-
ki ne olduğunu size demin anlattım.
-
Önce kabul etti ama sonra yan çizdi.
-
Baylar ve bayanlar,
-
benim adım James Randi,
-
ve bekliyorum.
-
-