Değişiklik yapmak için ne gerek
-
0:02 - 0:05Birkaç yıl önce, kendimi Kigali, Ruanda'da
-
0:05 - 0:08düşük gelirli 10 milyon Doğu Afrikalı'ya
şebekeden bağımsız -
0:08 - 0:12bir güneş enerjisi getirmek için
plan sunarken buldum. -
0:12 - 0:15Devlet başkanı
ve bakanlarla konuşmayı beklerken -
0:15 - 0:1930 yıl önce aynı yere nasıl gelebildiğim
hakkında düşündüm. -
0:19 - 0:22Küçük bir grup Ruandalı kadınla
-
0:22 - 0:25ülkenin ilk mikrofinans bankasını
kurmak için -
0:25 - 0:2825 yaşlarında bankacılık kariyerini
bırakan bir kızdım. -
0:28 - 0:31Ve bu yalnızca birkaç ayda oldu,
sonra kadınlar kocalarının imzası olmadan -
0:31 - 0:34banka hesabı açma hakkı kazandılar.
-
0:35 - 0:37Sahneye çıkmadan hemen önce
-
0:37 - 0:39genç bir kadın bana yaklaştı.
-
0:40 - 0:41"Bayan Novogratz,
-
0:41 - 0:43Sanırım teyzemi tanıyorsunuz." dedi.
-
0:44 - 0:45"Gerçekten mi?
-
0:45 - 0:47Adı neydi?"
-
0:47 - 0:48"Felicula" dedi.
-
0:50 - 0:52Gözyaşlarını iyi hissedebiliyordum.
-
0:53 - 0:56Ülkedeki ilk kadın
milletvekillerinden biriydi. -
0:56 - 0:58Felicula kurucu ortaktı,
-
0:58 - 1:00kısa süre sonra bankayı kurmuş olacaktık
-
1:00 - 1:04ama Felicula gizemli bir
vur kaç kazasında öldürüldü. -
1:05 - 1:09Bazıları onun ölümünü,
bir adamın kızı istenirken -
1:09 - 1:10başlık parasını kaldırmak için
-
1:10 - 1:15bir politikaya sponsor olmasıyla
ilişkilendirdi. -
1:16 - 1:18Onun ölümüyle harap oldum.
-
1:20 - 1:23Ve bundan birkaç yıl sonra
-
1:23 - 1:24ülkeye döndüm,
-
1:24 - 1:26Ruanda, soykırım ile altüst oldu.
-
1:28 - 1:31Ve itiraf etmeliyim ki
-
1:31 - 1:35Yapılmış onca şeyi düşündükten sonra,
-
1:35 - 1:38bedelinin ne olduğunu merak ettim.
-
1:41 - 1:43Tekrar kadına döndüm.
-
1:43 - 1:46"Pardon, kim olduğunuzu
tekrar söyleyebilir misiniz?" -
1:47 - 1:49"Evet, benim adım Monique
-
1:49 - 1:53ve Ruanda Ulusal Bankası'nın
müdürüyüm." dedi. -
1:53 - 1:57Daha yeni başlarken
bana tek bir nesil içinde genç bir kadının -
1:57 - 1:59ülkesinin finans sektörüne
-
1:59 - 2:04yardım edip öncü olacağını söyleseydiniz
-
2:04 - 2:06size inanır mıydım emin değilim.
-
2:06 - 2:11Ve anladım ki Felicula'nın başladığı
ama hayatı süresince bitiremediği işe -
2:12 - 2:16devam etmek için aynı yere geldim.
-
2:17 - 2:20Ve kendi hayatım süresince
bitiremeyebleceğim -
2:20 - 2:23büyük hayallere kendimi adadım.
-
2:23 - 2:26O gece gelecek nesle bir mektup
yazmaya karar verdim -
2:27 - 2:32çünkü çoğu insan bilgi
ve bilgeliklerini bana aktardı -
2:32 - 2:35çünkü bitirmek için geldiğim
işi bitiremeyeceğimi, -
2:35 - 2:37büyüyen bir aciliyetin duygusu hissettim.
-
2:38 - 2:41Bu dünyada
değişim yaratmak isteyen herkese -
2:41 - 2:45sadece onların yapabileceği şekilde
-
2:45 - 2:48bunu aktarmak istiyorum.
-
2:48 - 2:51Bu nesil sokaklarda.
-
2:51 - 2:55Irksal adaletsizliğe
-
2:56 - 2:57dinsel ve ırksal işkenceye,
-
2:57 - 3:00yıkıcı iklim değişikliği
-
3:00 - 3:02ve bizi hayatımızda
hiç olmadığı kadar bölen -
3:02 - 3:05ve bölünmüş bırakan
zalim eşitsizliğe karşı -
3:05 - 3:08büyük çapta bir değişim için
tepki gösteriyorlardı. -
3:08 - 3:10Fakat onlara ne söyleyecektim?
-
3:11 - 3:14Ben mimarım, bu yüzden önce
teknik düzeltmeler üzerine odaklandım -
3:17 - 3:20fakat bizim problemlerimiz birbirine bağlı
-
3:20 - 3:22ve çok karışıktı.
-
3:22 - 3:25Bir sistem değişiminden fazlası gerekiyor.
-
3:25 - 3:27Zihin yapımızı değiştirmek gerekiyor.
-
3:27 - 3:31Platon "Bir ülkeyi onurlandıran şey
orada yetişir" demişti. -
3:32 - 3:37Çok uzun süredir, paraya, güce ve üne
bağlı başarıyı tanımlıyorduk. -
3:38 - 3:43Şimdi ahlaki devrimin zorlu
ve uzun çalışmasına başlamalıyız. -
3:44 - 3:46Bununla, ortak insanlığımızı
-
3:46 - 3:50ve dünyanın sürdürülebilirliğini
sistemlerimizin merkezine koymayı -
3:51 - 3:54kolektif bizleri
önceliklendirmeyi kastediyorum; -
3:54 - 3:56bireyi değil.
-
3:57 - 4:01Ya her birimiz dünyaya ondan aldığımızdan
daha fazlasını verseydik? -
4:02 - 4:03Her şey değişirdi.
-
4:04 - 4:09Şimdi eleştirenler bunun çok idealist
bir düşünce olduğunu savunabilir -
4:09 - 4:12fakat geleceği onlar yaratmıyor.
-
4:12 - 4:16Ve kontrolsüz iyimserliğin aptallığını
öğrenmiş olsam da -
4:16 - 4:20zorlu bir ümide sahip olanların
yanında duruyorum. -
4:22 - 4:24Değişimin mümkün olduğunu biliyorum.
-
4:24 - 4:28Ekibim, birlikte çalıştığımız girişimciler
ve değişim temsilcileri -
4:28 - 4:32300 milyondan fazla
düşük gelirli insanı etkiledi -
4:32 - 4:37ve bazen yoksulları da içerecek
tüm sektörler yeniden şekillendirildi. -
4:37 - 4:40Ancak, pratikliği ve anlamı temel almadan
-
4:40 - 4:43ahlaki devrim hakkında
gerçekten konuşamazsınız -
4:43 - 4:47ve bu tamamen yeni bir
çalışma ilkeleri seti gerektirir. -
4:47 - 4:49Yalnızca 3'ünü paylaşayım.
-
4:49 - 4:52Birincisi ahlaki hayal gücü.
-
4:52 - 4:55Biz çoğu zaman yalnızca
kendi penceremizden bakarız, -
4:55 - 4:57bizden tamamen
farklı yaşayan insanlar için -
4:57 - 5:00çözümler tasarlarken bile.
-
5:00 - 5:06Ahlaki hayal gücü
başkalarını kendimize eşit görerek başlar; -
5:06 - 5:08ne bizden üstü ne de bizden altı
-
5:08 - 5:11ne idealleştirme ne de mağdur etme.
-
5:12 - 5:14Başkalarının hayatına dalmayı,
-
5:14 - 5:18yollarına çıkan yapıları anlamayı
-
5:18 - 5:21ve kendilerini nerede tutabilecekleri
konusunda dürüst olmayı gerektirir. -
5:23 - 5:27Bu sorgulama yerinde
dikkatli dinlemeyi gerektirir, -
5:28 - 5:29emin olmayı değil.
-
5:30 - 5:34Birkaç yıl önce
Pakistan'ın kırsal bir köyünde -
5:34 - 5:37bir grup dokumacı kadınla oturdum.
-
5:37 - 5:39Sıcak bir gündü...
-
5:39 - 5:41gölge 48 derecenin üzerindeydi.
-
5:42 - 5:46Kadınlara, Hindistan ve Doğu Afrika'da
milyonlarca insana güneş ışığı getiren -
5:46 - 5:52kuruluşumun yatırım yaptığı
bir şirketten bahsetmek istedim. -
5:52 - 5:55Bu ışığın insanlara
birçoğumuzun hafife aldığı şeyleri -
5:55 - 6:00yapmasına izin veren
dönüştürücü gücünü görmüştüm. -
6:00 - 6:01"Bu ışığa sahibiz" dedim,
-
6:01 - 6:03"maliyeti yaklaşık yedi dolar.
-
6:03 - 6:04İnsanlar harika diyor.
-
6:04 - 6:08Eğer şirketi Pakistan'a bu ürünleri
getirmesi için ikna edebilirsek -
6:08 - 6:10hepiniz ilgilenir misiniz?"
-
6:10 - 6:11Kadın dik dik baktı
-
6:11 - 6:15ve sonra elleri sıkı çalışmayı bilen
bir kadın bana baktı, -
6:15 - 6:17yüzündeki teri sildi ve dedi ki
-
6:18 - 6:19"Biz ışık istemiyoruz.
-
6:19 - 6:21Biz sıcaktan yanıyoruz.
-
6:21 - 6:22Bize vantilatör getir."
-
6:22 - 6:23"Vantilatör mü?'' dedim,
-
6:23 - 6:25"Vantilatörümüz yok.
-
6:25 - 6:26Işığımız var.
-
6:26 - 6:29Ama eğer ışık olsa
çocuklarınız gece ders çalışabilirdi, -
6:29 - 6:30siz daha çok çalış--
-
6:30 - 6:32Kadın sözümü kesti
-
6:32 - 6:34"Biz yeterince çalışıyoruz. Yanıyoruz.
-
6:34 - 6:35Bize vantilatör getir."
-
6:37 - 6:42Bu açık sözlü konuşma
ahlaki hayal gücümü derinleştirdi. -
6:42 - 6:44Ve yalan söylediğimi hatırlıyorum,
-
6:44 - 6:48küçük misafir evimdeki yatağımda
bunaldığım gece -
6:48 - 6:53fanın tepesindeki tıkırtılara
çok minnettarım. -
6:53 - 6:56Ve aklıma geldi "Tabii ki.
-
6:56 - 6:57Elektrik.
-
6:57 - 6:59Bir vantilatör.
-
6:59 - 7:00İtibar."
-
7:00 - 7:03Ve şimdi ışık ve elektirik ile
-
7:03 - 7:06100 milyon insanı geçen şirketimde,
-
7:06 - 7:08o sıcak yerde
-
7:08 - 7:10bir çatı sistemi
-
7:10 - 7:11ve bir fan var.
-
7:13 - 7:18Fakat doğru hayal gücü de ülkeleri yeniden
inşa etmek ve düzeltmek için gerekli. -
7:19 - 7:22Milletim görmek istemediği bir şeyle
-
7:22 - 7:24yüzleştirilmeye sürükleniyor.
-
7:24 - 7:28Eğer hepimiz siyahilerin hayatlarının
gerçekten içinde olursak -
7:28 - 7:32Amerikan köleliğinin mirasını
inkar etmeleri imkansız olur. -
7:32 - 7:36Her ulus iyileştirme sürecine
-
7:36 - 7:39vatandaşların birbirini
fark ettiğini gördüğünde -
7:41 - 7:45ve bu işin ektiği tohumların
-
7:45 - 7:48bizim bireysel ve toplumsal değişimlerimiz
olduğunu görünce başlar. -
7:49 - 7:53Bu, insanoğlunun içindeki
ışığı ve gölgeyi, -
7:53 - 7:56iyiyi ve kötüyü bilmeyi gerektirir.
-
7:57 - 8:00Dünyalarımızda onları düşmanımız görsek de
-
8:00 - 8:02onlarla bir olmayı öğrenmemiz gerekiyor.
-
8:02 - 8:05Bu da bizi ikinci ilkeye,
-
8:05 - 8:08''gerilimlerde ters düşünceler
tutmaya'' götürüyor. -
8:08 - 8:12Liderlerimizin birçoğu bir köşede
veya öbür köşede duruyor, -
8:12 - 8:14bağırıyorlar.
-
8:14 - 8:17Ahlak liderleri o ya da bu duvarını
reddediyorlar. -
8:18 - 8:22Diğer tarafın inandığı şeylerin
doğruluğunu veya kısmen doğruluğunu -
8:22 - 8:24kabul etmek istiyorlar.
-
8:24 - 8:28Ve ahlaki kararlar vererek
güvenlerini kazandıkları kişiler, -
8:28 - 8:30hizmet ettikleri diğer insanlar
-
8:30 - 8:32kendileri değil.
-
8:32 - 8:36Benim işimde başarılı olmak,
refah ve yenilikleri kolaylaştırmak için -
8:36 - 8:41piyasalar arasındaki gerginliği tutmayı,
-
8:41 - 8:45ayrılmalarındaki riske izin vermeyi
-
8:45 - 8:47ve bazen suistimali gerektirir.
-
8:48 - 8:53Ne bu işin sadece kar tarafını görenler
-
8:53 - 8:55ne de bu işte o kadar da güveni olmayanlar
-
8:55 - 8:57bu gerginlik için uygun kişiler değiller.
-
8:58 - 9:04Fakat her iki tarafta da durmak,
yaratıcılığı ve şirketlerce kandırılmadan -
9:04 - 9:08piyasaları öğrenmenin
üretken potansiyelini çürütür. -
9:09 - 9:10Çikolata örneğini ele alın.
-
9:11 - 9:13Bu, 100 milyardan
sadece ufak bir kesim olan -
9:13 - 9:17küçük çiftlik sahibi ailelerin
emeklerine bağlı -
9:17 - 9:21100 milyar dolarlık bir endüstri.
-
9:21 - 9:26Gerçek şu ki, bu insanların %90'ı
günde 2 doların altında kazanmaktadır. -
9:26 - 9:29Fakat artık bunları değiştirmeye çalışan
-
9:29 - 9:31yeni bir nesil var.
-
9:31 - 9:36Bu işe çiftçilerin üretim giderlerini
anlayarak başladılar. -
9:36 - 9:41Çiftçilerin hayatlarını geçindirmek için
yeterli olabilecek miktarlarda -
9:41 - 9:44bir para kazanmalarını onaylıyorlar.
-
9:44 - 9:48Bazen, hasılat payı ve
sahip olma modellerini de içeren -
9:48 - 9:50bir güven topluluğu oluşturuyorlar.
-
9:50 - 9:52Peki bu şirketler
-
9:52 - 9:57sadece hissedar değerine odaklanan
şirketler kadar kâr ediyorlar mı? -
9:58 - 10:00Kısacası pek de mümkün değil.
-
10:00 - 10:04Fakat bu girişimciler
sorunları çözmeye odaklandılar. -
10:05 - 10:08"İyilik yap, iyilik bul" gibi
basit sloganlardan sıkıldılar. -
10:09 - 10:12Ekonomik olarak güçlü olmaları
gerektiklerini biliyorlar -
10:12 - 10:16ve başarının tanımına
yoksul ve zayıfı koymak için -
10:16 - 10:18ısrarcı bir haldeler.
-
10:18 - 10:20Ve bu da beni üçüncü ilkeye getirdi:
-
10:20 - 10:22İttihat.
-
10:22 - 10:26Aslında bu, bir olmak anlamına gelen
dini bir terim. -
10:26 - 10:28Sana, potansiyelini belki
gördüğünden de çok gösterecek -
10:28 - 10:31bir ayna tutacağım.
-
10:31 - 10:34Sorununa yardım ederim ama
senin için onu çözemem -
10:34 - 10:37çünkü bu senin öğrenmen gereken bir şey.
-
10:37 - 10:40Mesela, Harlem'de bir organizasyonda
-
10:40 - 10:42City Health Works denilen yer
-
10:42 - 10:44yerli halkı işe alır,
-
10:44 - 10:46bunlar sağlık sektöründe deneyimsizler
-
10:46 - 10:49ve onları başka yerlerde
çalışmaları için eğitirler, -
10:49 - 10:52böylece kronik hastalıklar olan
gut, hipertansiyon ve diyabeti -
10:52 - 10:54kontrol edebilirler.
-
10:55 - 10:57Destini Belton ile tanışmaktan
büyük bir şeref duyuyorum. -
10:57 - 10:59O, bana bu işi anlatan
-
10:59 - 11:00sağlık çalışanlarından biri.
-
11:00 - 11:02Bana hastaları muayene ettiğini,
-
11:02 - 11:04hayati belirtilerine baktığı,
-
11:04 - 11:06alışverişe götürdüğünü,
-
11:06 - 11:07uzun yürüyüşlere çıkarttığını,
-
11:08 - 11:10onlarla sohbet ettiğini söylerdi.
-
11:11 - 11:14Bana "arkalarında birileri olduğunu
bilsinler istiyorum" dedi. -
11:16 - 11:18Ve sonuçlar hayret vericiydi.
-
11:19 - 11:22Hastalar daha sağlıklı,
Hastaneler daha az yoğundu. -
11:22 - 11:23Destini'ye gelirsek,
-
11:23 - 11:27ailesi ve kendisi daha sağlıklı olmuş.
-
11:28 - 11:33Ve "toplumumla iletişim kurmayı
seviyorum" diye de ekledi. -
11:34 - 11:36Hepimizin hasretini çektiği şey,
-
11:38 - 11:39saymak.
-
11:39 - 11:41Değişim için çalışmak,
-
11:41 - 11:42ahlaki değişim için çalışmak,
-
11:42 - 11:44zor.
-
11:44 - 11:46Fakat kolay zamanlarda değişmeyiz.
-
11:46 - 11:49Zor zamanlarda değişir insan.
-
11:49 - 11:53Gerçek şu ki, gelişimin temsilcisi olarak
rahatsızlığı görmek için geldim. -
11:55 - 11:56Fakat bir şey daha var.
-
11:57 - 12:01Yıllar önce bu işe başlarken
keşke bilseydim dediğim -
12:01 - 12:02bir şey var.
-
12:04 - 12:06Ne kadar zor olursa olsun,
-
12:06 - 12:08bulunacak güzellik her zaman var.
-
12:09 - 12:11Uzun zaman öncesinde
nasıl göründüğünü hatırlıyorum. -
12:11 - 12:15Mathare Vadisi'ndeki gecekonduda,
Nairobi, Kenya'da -
12:15 - 12:18bütün günü bir kadından sonra
başka bir kadınla konuşmaya harcadım. -
12:18 - 12:22Çaba ve hayatta kalmakla ilgili
hikayelerini dinledim. -
12:22 - 12:24Çocuklarını kaybetmekten bahsettiler,
-
12:24 - 12:27şiddet ve açlıkla mücadele etmekten.
-
12:29 - 12:31Bazen hayatta bile
kalamayacaklarını hissetmişler. -
12:33 - 12:35Ve oradan ayrılmadan hemen önce,
-
12:35 - 12:38büyük bir sağanak başladı.
-
12:38 - 12:42O sırada küçük arabamın tekerlekleri
çamura saplanmış haldeyken -
12:42 - 12:44buradan asla çıkamayacağımı düşündüm.
-
12:44 - 12:46Daha sonrasında birisi camıma vuruyordu,
-
12:46 - 12:48bir kadın eliyle bana
beni takip et diyordu, -
12:48 - 12:50ben de ettim.
-
12:50 - 12:51O sağanakta arabadan çıktım,
-
12:51 - 12:55oradaki küçük,
çamurlu yoldan aşağıya indik, -
12:55 - 12:57sağlam olmayan metal bir kapıdan,
-
12:57 - 12:58bir gecekonduya girdik.
-
12:58 - 13:01İçeride bir grup kadın
özgürce dans ediyordu. -
13:01 - 13:06İçeriye daldım ve kendimi ritim, renk
ve gülümsemelerin içinde kaybolmuş buldum -
13:06 - 13:10ve birdenbire şunu fark ettim:
-
13:10 - 13:13Bu, insanoğlu olarak yaptığımız bir şeydi.
-
13:14 - 13:15Üzgünken,
-
13:15 - 13:19başarısız olduğumuzu düşünürken
ya da çaresizlik içindeyken -
13:19 - 13:21dans ederiz.
-
13:21 - 13:23Şarkı söyleriz.
-
13:23 - 13:24Dua ederiz.
-
13:25 - 13:29Güzellik, ortaya çıkarmakta,
-
13:29 - 13:31dikkatini vermekte,
-
13:31 - 13:35kibar olmakta, sadece kibar olduğumuzu
hissettiğimiz anlarda saklı. -
13:35 - 13:39Hayatımızın bunalımlı geçen şu günlerinde
-
13:40 - 13:42müzik, şiir ve sanattaki artışa bakın.
-
13:43 - 13:46En derinlerimizdeki güzelliği bulma şansı
-
13:46 - 13:50bu karanlık zamanlarda ortaya çıkar.
-
13:50 - 13:53O yüzden bu zamanlar
-
13:53 - 13:55ilerlemek için
-
13:55 - 13:58yeni jenerasyonun verdiği büyük önemle
-
13:58 - 14:05bilgeliğimiz ve toplumsal ilmimizle
bizim zamanlarımız olsun. -
14:05 - 14:07Ve kendinize şunları sorun:
-
14:07 - 14:11Günün geri kalanında
-
14:11 - 14:13ve hayatınızın geri kalanında
-
14:13 - 14:15dünyanın verdiğinden
daha fazla ne verebilirsiniz? -
14:17 - 14:18Teşekkürler.
- Title:
- Değişiklik yapmak için ne gerek
- Speaker:
- Jacqueline Novogratz
- Description:
-
Daha iyi bir dünya için ne yapabilirsiniz? Yoksullukla mücadeleye adanmış öncü kariyerinden hikayeler paylaşan Jacqueline Novogratz, ahlaki bir devrimi harekete geçirmek ve sürdürmek için üç ilke sunuyor. Hayatınızda büyük, olumlu bir değişim yaratmaya nasıl kesin karar vereceğinizi (veya yeniden karar vermeyi) öğrenin - ve dünyaya ondan aldığınızdan daha fazlasını geri verin. Novogratz, "En karanlık zamanlarda en derin güzelliğimizi bulma şansına sahibiz" diyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 14:31
Cihan Ekmekçi approved Turkish subtitles for What it takes to make change | ||
Cihan Ekmekçi accepted Turkish subtitles for What it takes to make change | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for What it takes to make change | ||
Caner Akbaba edited Turkish subtitles for What it takes to make change | ||
Cihan Ekmekçi declined Turkish subtitles for What it takes to make change | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for What it takes to make change | ||
Caner Akbaba edited Turkish subtitles for What it takes to make change | ||
Caner Akbaba edited Turkish subtitles for What it takes to make change |