Kitlesel hapsin ardındaki hikayeler
-
0:01 - 0:03Hiç tutuklanmadım.
-
0:03 - 0:05Hapishanede bir gece geçirmedim.
-
0:05 - 0:09Sevdiğim biri hiç
devriye arabasının arkasına atılmadı -
0:09 - 0:10ya da parmaklıkların arkasına.
-
0:10 - 0:15Korkunç, karışık bir sistemin
insafına bırakılmadım. -
0:15 - 0:18En iyi ihtimalle onlara kayıtsız kalacak,
en kötü onları canavar -
0:18 - 0:20gibi görecek bir sistem.
-
0:20 - 0:24ABD diğer ülkelere kıyasla
daha fazla insan -
0:24 - 0:25hapsediyor.
-
0:26 - 0:29Louisiana bu konuda ilk sırada.
-
0:29 - 0:32Çoğunuz muhtemelen benim gibi
-
0:32 - 0:33şanslı.
-
0:33 - 0:38Suç ve cezaya en fazla televizyonda
izlediklerimizle yaklaşıyoruz. -
0:38 - 0:39"Unprisoned"ı yaratırken
-
0:39 - 0:42eskiden bizim gibi olan
bir kadınla tanıştım. -
0:42 - 0:43Sheila Phipps.
-
0:44 - 0:46(Kayıt) Sheila Phipps:
Oğlum hapse girmeden önce -
0:46 - 0:48televizyonda insanlar görürdüm,
-
0:48 - 0:52tartışıp,"Bu insan bunu yapmadı,
bu kişi masum" diyen. -
0:52 - 0:55Onları ya küçümsüyoruz
ya da ciddiye almıyoruz, -
0:55 - 0:57"Neyse ne" diyoruz.
-
0:57 - 0:58Yanlış anlamayın,
-
0:58 - 1:00hapiste olmayı hak eden çok insan var.
-
1:00 - 1:02Dışarıda çok suçlu var.
-
1:02 - 1:05Ama hapiste masum pek çok insan var.
-
1:06 - 1:10EA: Sheila'nın oğlu McKinley
o masum insanlardan biri. -
1:10 - 1:1530 yıllık adam öldürme cezasının
17 yılını tamamladı. -
1:15 - 1:16Önceden sabıkası yoktu.
-
1:16 - 1:19Davada adli delil yoktu.
-
1:19 - 1:23Sadece görgü tanığının ifadesine
dayanılarak suçlu bulundu. -
1:23 - 1:25Yıllarca yapılan araştırmalara göre,
-
1:25 - 1:28görgü tanıklarının ifadeleri
-
1:28 - 1:30sanıldığı kadar güvenilir değil.
-
1:31 - 1:34Bilim adamları hafızanın
kusursuz olmadığını söylüyor. -
1:34 - 1:37Hafıza bir videoyu geriye sarmak
gibi değildir, -
1:37 - 1:39daha çok yapboz parçalarını
birleştirmeye benzer. -
1:40 - 1:45Masum insanları serbest bırakmak için
DNA testinin kullanıldığı 1989'dan beri -
1:46 - 1:51bozulmuş mahkumiyetlerin %70'inden
fazlası, görgü tanığı ifadesine dayalıydı. -
1:52 - 1:53Geçen yıl,
-
1:53 - 1:57McKinley'nin davasından sorumlu
Bölge Savcısı, -
1:57 - 2:01bu davayla alakası olmayan şikayetlerle
yolsuzluktan hüküm giydi. -
2:01 - 2:05Bu 30 yıllık savcı istifa ettiğinde,
-
2:05 - 2:08McKinley'in davasındaki görgü tanıkları
ortaya çıktı -
2:08 - 2:12ve ifade vermeleri için savcılar
tarafından baskı gördüklerini, -
2:12 - 2:15bu baskının hapse atılma tehdidini de
içerdiğini söylediler. -
2:15 - 2:18Buna rağmen McKinley hala hapiste.
-
2:19 - 2:21(Kayıt) SP: Bu olay olmadan önce,
-
2:21 - 2:22bu olanları
hiç düşünmezdim. -
2:22 - 2:26Ancak oğlumun başına gelmeden
-
2:26 - 2:29böyle şeylerin yaşandığına inanmak
-
2:29 - 2:31benim için zordu sanırım.
-
2:32 - 2:33Bu olay gerçekten gözlerimi açtı.
-
2:34 - 2:36Gerçekten ama gerçekten gözlerimi açtı.
-
2:36 - 2:38Yalan söylemiyorum.
-
2:39 - 2:42EA: Hapiste olan masum insan sayısının
-
2:42 - 2:45yüzde 1 ila 4 arasında olduğu
tahmin ediliyor. -
2:45 - 2:47Çokmuş gibi gözükmeyebilir
-
2:47 - 2:51ama bu yaklaşık 87.000 insan demek:
-
2:51 - 2:54çoğu zaman on yıllar boyu
-
2:54 - 2:56işlemedikleri suçlar için
hapsedilmiş -
2:56 - 2:58anne, baba ve oğullar.
-
2:58 - 3:01Ki bunlara, bir hiç uğruna mahkum edilen
ve suçsuz olduğu varsayılan -
3:01 - 3:03ama fakir olduğu için kefaretle çıkamayan,
-
3:03 - 3:05bu nedenle parmaklıklar ardında
-
3:05 - 3:08haftalar ayları kovalarken
-
3:08 - 3:12mahkemeye çıkmayı ya da
daha büyük olasılıkla -
3:12 - 3:14dışarı çıkabilmek için
savunma yapmayı bekleyen -
3:14 - 3:16yaklaşık yarım milyon insan
-
3:16 - 3:18dahil değil.
-
3:19 - 3:22Bütün bu insanların dışarıda
bir ailesi var. -
3:23 - 3:26(Kayıt) Kortney Williams: Erkek kardeşim
lise mezuniyetini kaçırdı, -
3:26 - 3:28çünkü bir gece öncesinde
-
3:28 - 3:29hapse girdi.
-
3:29 - 3:32Kardeşim doğum günü yemeğimi kaçırdı,
-
3:32 - 3:35çünkü aslında tam da o gün
hapse girdi. -
3:35 - 3:38Kardeşim kendi doğum günü
yemeğini kaçırdı, -
3:38 - 3:41çünkü yanlış zamanda yanlış yerdeydi.
-
3:41 - 3:44(Kayıt) EA: Hapse atıldığı
tüm bu zamanlarda -
3:44 - 3:46şikayetçi olundu mu
yoksa sadece hapse mi atıldı? -
3:46 - 3:48KW: Şikayet ediliyor
-
3:48 - 3:51ve kefalet ödeniyor,
-
3:51 - 3:53sonra suçlamalar kanıt olmadığı için
-
3:53 - 3:54düşürülüyor...
-
3:55 - 3:58EA: Kortney Williams ile
"Unprisoned" hakkında konuştuğum -
3:58 - 4:00sınıfta tanıştım.
-
4:00 - 4:03O da bir bölüm için teyzesi
Troylynn Roberston ile -
4:03 - 4:04bir röportaj yaptı.
-
4:05 - 4:08(Kayıt) KW: Çocuklarınla yaşadığın
-
4:08 - 4:09onca şeyden sonra,
-
4:09 - 4:11çocuğum olsaydı
-
4:11 - 4:13bana ne tavsiye ederdin?
-
4:14 - 4:17(Kayıt) Troylynn Roberston: Sana derdim ki
onlara sahip olunca -
4:17 - 4:20aklına gelecek ilk şey sevgi
-
4:20 - 4:22ve koruma olacak,
-
4:22 - 4:24ama sana derdim ki,
-
4:24 - 4:27onları yetiştirirken
ne kadar korursan koru -
4:27 - 4:30onlara adalet sistemini de öğret --
-
4:31 - 4:34hani çocuklarımıza öcülerden bahsederiz ya
-
4:34 - 4:37dikkat etmeleri gereken kötü adamlardan
-
4:37 - 4:41ama onlara adalet sistemine
dikkat etmeleri gerektiğini öğretmiyoruz. -
4:42 - 4:45EA: Adalet sistemimizin orantısız şekilde
-
4:45 - 4:48beyaz olmayanları hedef alması nedeniyle
-
4:48 - 4:51Kortney gibi genç insanların bu konuyu
bilmeleri doğal. -
4:51 - 4:55Liselere "Unprisoned" hakkında konuşmak
için gitmeye başladığımda -
4:55 - 4:59konuştuğum genç insanların
neredeyse 3'te 1'inin -
4:59 - 5:01bir tanıdığının
hapiste olduğunu gördüm. -
5:02 - 5:05(Kayıt) Genç kız: Bulması en zor şeyler;
nerede olduğu -
5:05 - 5:06veya duruşma tarihi.
-
5:07 - 5:09Genç kız: Evet, ilk doğum günümde
hapse girdi. -
5:10 - 5:12Genç kız: Babam gardiyan olarak çalışıyor.
-
5:12 - 5:14Amcamı hapiste görmüş.
-
5:15 - 5:16Amcam ömür boyu orada.
-
5:16 - 5:19EA: Casey Vakfından Annie E.'ye göre
-
5:19 - 5:25babası hapiste olan gençlerin sayısı
1980 ve 2000 yılları arasında -
5:25 - 5:28yüzde 500 arttı.
-
5:28 - 5:32Bugünkü çocukların 5 milyondan fazlası
çocukluklarının bir bölümünde -
5:32 - 5:34ebeveynlerinin hapse girdiğini görecek.
-
5:35 - 5:39Bu sayı orantısız olarak Afro-Amerikalı
çocukları etkiliyor. -
5:40 - 5:4314 yaşında olduklarında
-
5:43 - 5:474 siyahi çocuktan biri babasının
hapse girdiğini görecek. -
5:47 - 5:51Buna kıyasla beyaz çocuklarda
bu oran 30 çocukta bir. -
5:51 - 5:56Mahkum ve çocuklarının gelecekteki
başarısını belirleyen en önemli faktör -
5:56 - 6:01ebeveynin mahkumiyeti boyunca
bağları koparmamaları, -
6:01 - 6:05ama bir mahkumun telefon görüşmesi
sıradan telefon görüşmelerine kıyasla -
6:05 - 6:0720 ila 30 kat daha pahalı,
-
6:07 - 6:10dolayısıyla pek çok aile
mektupla iletişim kuruyor. -
6:11 - 6:13(Kayıt: Mektup zarftan çıkarılıyor)
-
6:13 - 6:16Anissa Christmas: Sevgili ağabey,
-
6:16 - 6:17Bu sene büyük 16 yaş partimi veriyorum.
-
6:18 - 6:20Galiba artık bir bebek değilim.
-
6:20 - 6:21Baloda kavalyem olacak mısın?
-
6:21 - 6:22Seni çok özlüyorum.
-
6:23 - 6:25Bana samimi olan tek adam
sensin. -
6:25 - 6:28Keşke burada olsaydın da
sana yüz yüze söyleyebilseydim. -
6:29 - 6:31Seni son gördüğümden beri
pek çok şey oldu. -
6:33 - 6:35(Ağlamaklı olur) Güzel haberlerim var.
-
6:35 - 6:37Bilim fuarında birinci oldum.
-
6:37 - 6:38Tam bir ineğim.
-
6:38 - 6:40Bölgesel yarışmaya gideceğiz
inanabiliyor musun? -
6:40 - 6:42Lise çok hızlı geçiyor.
-
6:43 - 6:442 yıldan az bir zamanda
-
6:44 - 6:47umarım beni sahnede izleyebileceksin.
-
6:47 - 6:50Sana yazmayı düşündüm,
çünkü oranın sıkıcı olduğunu biliyorum. -
6:50 - 6:52Yüzünü güldürmek istiyorum.
-
6:54 - 6:56Anissa bu mektupları lise 2'deyken
-
6:56 - 6:58ağabeyine yazdı.
-
6:58 - 7:01Ağabeyinin ona yazdığı mektupları
yatak odasındaki aynanın -
7:01 - 7:02kenarına sıkıştırmış,
-
7:03 - 7:05tekrar tekrar okuyor.
-
7:05 - 7:07Anissa'nın ağabeyinin hapiste olmasının
-
7:07 - 7:10iyi bir nedeni olduğunu düşünmek
isterdim. -
7:10 - 7:14Hepimiz adaletin çarklarının düzgün
dönmesini isteriz, -
7:14 - 7:15ancak okulda öğrendiğimz ideallerin
-
7:15 - 7:19ulusumuzun hapis, nezarethane ve
mahkeme salonlarında -
7:19 - 7:22bambaşka olduğunu anlamaya başlıyoruz.
-
7:23 - 7:27(Kayıt) Danny Engelberg: Mahkeme salonuna
giriyorsunuz ve -- -
7:27 - 7:30bunu bir süredir yapıyorum buna rağmen
hala şaşırıyorum. -
7:30 - 7:33"Burada beyaz olmayan bir sürü
insan var" diyorum, -
7:33 - 7:38buna rağmen şehrin yüzde 90'ının
Afro-Amerikalı olmadığını biliyorum, -
7:38 - 7:41o zaman neden turuncu kıyafetin
içindekilerin yüzde 90'ı -
7:41 - 7:42Afro-Amerikalı?
-
7:42 - 7:46(Kayıt) EA: Kamu avukatı Danny Engelberg
herhangi bir mahkemedeki -
7:46 - 7:48siyahi sayısının farkında olan
-
7:48 - 7:49tek kişi değil.
-
7:49 - 7:50Gözden kaçırması zor.
-
7:51 - 7:53Mahkeme salonunda hakimi
bekleyenler kim? -
7:53 - 7:54Görünüşleri nasıl?
-
7:54 - 7:57(Kayıt) Adam: Çoğu benim gibi
Afro- Amerikalı. -
7:57 - 7:59Adam: Çoğu, yüzde 85'i siyahi.
-
7:59 - 8:02O kutuda hapsolan turuncu giysilerin
içinde tek gördüğünüz bu. -
8:02 - 8:05Adam: Kim bekliyor? Çoğunlukla siyahi.
-
8:05 - 8:07Tabi, birkaç beyaz insan da vardı.
-
8:07 - 8:10Kadın: Bence orada duranların
-
8:10 - 8:11yüzde 85'i Afro-Amerikalı.
-
8:12 - 8:16EA: Amerika'da büyüyen genç bir siyahi
insanın adaleti anlaması -
8:16 - 8:18nasıl mümkün olabilir?
-
8:19 - 8:22Başka bir "Unprisoned" hikayesi
"Hoods Up" isimli bir koreografi -
8:22 - 8:24hazırlayan ve belediye meclisi
önünde sergileyen -
8:24 - 8:26bir dans grubu hakkında.
-
8:27 - 8:30Dawonta White o zaman 7. sınıftaydı.
-
8:31 - 8:35(Kayıt) Dawonta White: Hepimiz kapüşonlu
siyah eşofman üstü giymiştik çünkü -
8:35 - 8:37Trayvon Martin öldürüldüğünde üstünde
bu vardı. -
8:38 - 8:39Biz de bundan ilham aldık ve
-
8:39 - 8:42Trayvon Martin gibi kapüşonlu
eşofman üstü giyelim dedik. -
8:42 - 8:44(Kayıt) EA: Bu kimin fikriydi?
-
8:44 - 8:46DW: Grubun, hepimiz böyle anlaştık.
-
8:46 - 8:48Biraz gergindim ama
sözümü tutmam gerekiyordu, -
8:48 - 8:53iyi bir şey yaptığımı düşünüyordum,
ne yaptığımızı fark edeceklerdi. -
8:53 - 8:56(Kayıt) EA: Shraivell Brown "Hoods Up"taki
başka bir koreograf -
8:56 - 8:57ve dansçıydı.
-
8:57 - 9:00Dediğine göre polis onun gibi
görünenleri eleştiriyor. -
9:00 - 9:03Başka siyahilerin yaptıklarına dayanılarak
yargılanmış hissediyor. -
9:03 - 9:05Polisin sana nasıl bakmasını isterdin?
-
9:05 - 9:07Hakkında ne düşünmesini isterdin?
-
9:07 - 9:08SB: Bir tehdit olmadığımı.
-
9:08 - 9:10EA: Seni neden tehdit
olarak görsünler? -
9:10 - 9:12Kaç yaşındaydın, 14 değil mi?
-
9:12 - 9:17SB: Evet, 14'üm ama ona göre pek çok
siyahi erkek -
9:17 - 9:20haydut veya çete üyesiymiş,
-
9:20 - 9:23ama benim hakkımda böyle düşünmesini
istemiyorum. -
9:24 - 9:26EA: Benim gibi görünen insanların
-
9:26 - 9:30yapabileceği en kolay ve rahat şey
aldırmamak -- -
9:30 - 9:34ceza hukuku sisteminin
işlediğini varsaymak. -
9:34 - 9:38Ama bu varsayımları sorgulamak
bizim sorumluluğumuzda değilse -
9:38 - 9:40kimin sorumluluğunda?
-
9:41 - 9:45Bir sinagog kitlesel hapsedilmeyi
öğreniyor -
9:45 - 9:47ve pek çok cemaat üyesi
-
9:47 - 9:51kitlesel hapsedilmenin pek çok
yaşamı kaosa sokması nedeniyle -
9:51 - 9:53daha çok suç ürettiği ve
güvenliği azalttığı -
9:53 - 9:55sonucuna vardı.
-
9:56 - 9:58Cemaat üyesi Teri Hunter
-
9:58 - 10:01bir eylemin ilk adımının anlamak
olması gerektiğini söylüyor. -
10:01 - 10:07Direkt ve gözlemlenebilir olmasa
bile bu sorunla bağımızı -
10:07 - 10:10anlamamız gerektiğini söylüyor.
-
10:11 - 10:13(Kayıt) Teri Hunter:
Bütün kapıları kapatıp -
10:13 - 10:17"Bu sorun bizim değil." dememenin
sorumluluğu -
10:17 - 10:18bizim omuzlarımızda.
-
10:19 - 10:23Siz de biliyorsunuz ki biz
Yahudiler olarak bunu tarihte yaşadık: -
10:23 - 10:24"Bizim sorunumuz değil."
-
10:25 - 10:30Dolayısıyla toplumun bir kısmına
sırtını döndüğünde -
10:30 - 10:31ne olacağını gördük.
-
10:31 - 10:35Dolayısıyla Yahudiler
-
10:35 - 10:38ve toplumun üyeleri olarak
elimizden geldiğince -
10:38 - 10:41toplumu--
-
10:41 - 10:44en azından cemaati eğitmek --
-
10:44 - 10:46bizim sorumluluğumuzda.
-
10:47 - 10:51EA: Zamir olarak "biz"i kullandım
-
10:51 - 10:54çünkü bu bizim ceza hukuku sistemimiz
-
10:54 - 10:55ve bizim çocuklarımız.
-
10:56 - 10:58Bölge Savcılarını,
-
10:58 - 11:02hakimleri, bu sistemi düzenleyen yasa
koyucuları kendimiz için -
11:02 - 11:03biz seçiyoruz.
-
11:04 - 11:05Toplum olarak,
-
11:05 - 11:09masum insanların hapsolmasını
-
11:09 - 11:12suçluların özgürlüğüne yeğliyoruz.
-
11:12 - 11:16"Suç politikalarının yumuşak" olmasından
korkan politikacılar seçiyoruz, -
11:16 - 11:19onları daha sert kanunlar getirmeleri için
cesaretlendiriyoruz -
11:19 - 11:23ve insanların hapsolması için çok büyük
bütçeler ayırıyoruz. -
11:23 - 11:25Bir suç işlendiğinde
-
11:25 - 11:30hissettiğimiz intikam duygusu,
öyle bir polis kültürü geliştirdi ki -
11:30 - 11:33zanlılar yeterli kaynak ve
detaylı inceleme olmaksızın -
11:33 - 11:37ya da bu incelemeler
detaylıca kontrol edilmeksizin -
11:37 - 11:40hızlıca bulunmaya çalışılıyor.
-
11:41 - 11:44Savcıları denetlemiyoruz.
-
11:45 - 11:48Ülke çapında son birkaç on yıllık
süre içinde, -
11:48 - 11:52mala karşı suç ve şiddet suçları
düştükçe -
11:52 - 11:57işe alınan ve yeni dosya açan savcı
sayısı arttı. -
11:57 - 12:00Polisin tutukladığı insanlara karşı
hukuki yola başvurmak -
12:00 - 12:02ve hangi suçların iddia edileceği
-
12:02 - 12:05savcıların takdirinde,
-
12:05 - 12:11bu da sanığın daha ne kadar
hapiste kalacağını etkiliyor. -
12:12 - 12:16Savcıların üzerindeki bir
denetim mekanizması, savunma. -
12:16 - 12:18Adalet heykelini düşünün:
-
12:18 - 12:20gözleri kapalı terazi tutan kadın
-
12:20 - 12:23yargı sistemimizdeki dengeyi simgelemesi
gerekiyor. -
12:24 - 12:27Maalesef, terazi hileli.
-
12:27 - 12:30Ülkemizdeki sanıkların çoğu
-
12:30 - 12:33devlet tarafından atanan avukatlar
tarafından temsil ediliyor. -
12:33 - 12:37Bu kamu avukatları bölge savcılarından
yaklaşık yüzde 30 daha az -
12:37 - 12:39kaynak alıyor
-
12:39 - 12:42ve çoğu zaman Amerikan Barosu'nun
önerdiğinden çok daha fazla -
12:42 - 12:45dosya yükleri oluyor.
-
12:45 - 12:47Sheila Phipps'in dediği gibi
-
12:47 - 12:50hapsi hak eden insanlar var,
-
12:50 - 12:54ama herkesin aldığı sonuç aynı olunca
-
12:54 - 12:57suçlu ve masumu ayırt etmek zorlaşıyor.
-
12:58 - 12:59Hepimiz adalet istiyoruz.
-
13:00 - 13:03Ancak sürecin sanığın üzerine
bu kadar yük bindirdiği bir düzende -
13:03 - 13:05adalete ulaşmak zor.
-
13:06 - 13:10Ceza hukuku sistemimiz bizim
için işliyor. -
13:11 - 13:13Olanları beğenmiyorsak,
-
13:13 - 13:15değiştirmek bizim elimizde.
-
13:16 - 13:17Çok teşekkür ederim.
-
13:17 - 13:24(Alkışlar)
- Title:
- Kitlesel hapsin ardındaki hikayeler
- Speaker:
- Eve Abrams
- Description:
-
Belgeselci Eve Abrams, ABD'nin dünyadaki diğer ülkelere kıyasla daha çok insan hapsettiğini söylüyor. Bunların yüzde 1 ile 4'ü arasındakiler ise muhtemelen masum. Bu da çoğu Afro- Amerikalı olmak üzere 87.000 ağabey, abla, anne ve babanın nedensizce ailelerinden koparılması, yaşam ve hayallerinin beklemeye alınması demek. Hapsedilen insan ve aileleriyle yaptığı görüşmelerdeki ses kayıtlarını kullanarak kitlesel hapisten etkilenenlerin dokunaklı hikayelerini paylaşan Abrams, bizleri kitlesel hapse karşı durmaya ve adaletin herkese hizmet etmesi için çabalamaya davet ediyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 13:39
Meric Aydonat approved Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration | ||
Merve Kılıç accepted Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration | ||
Isilsu Tenthof van Noorden edited Turkish subtitles for The human stories behind mass incarceration |