Bu müziği duymak için orada olmalısın. Gerçekten de orada.

Müzik endüstrisi içinde bulunduğumuz dijital çağda bazen yolunu bulmakta zorlanıyor. Bu harika konuşmada Ryan Holladay, kendi tabiriyle "mekan-özel müzik" olarak isimlendirdiği kavramı anlatıyor. Programlama ve müziğin başarılı bir düeti olan bu konsept, coğrafi olarak işaretlenmiş yüzlerce ses bölümlerinin, dinleyici sadece fiziksel olarak mekanda olduğu zaman çalmasını kapsıyor. (TED@BCG'de kaydedilmiştir)

(Müzik)

İçinizde New York'ta yaşamış veya bulunmuş olanlara

bu görüntüler tanıdık gelebilir.

Burası Central Park,

Amerika'daki en güzel dizayn edilmiş

halka açık alan.

Central Park'ta bulunmayanlar için

bu resimler bunu tam olarak ifade edemeyebilir.

Central Park'ı anlamak için

fiziken orada bulunmanız gerekir.

Aynı şey kardeşim ile beraber

bestelediğimiz, Central Park'a özel

müzik için de geçerli.

(Müzik)

Bugün sizlere kardeşim Hays ile beraber

yaptığımız işten biraz bahsetmek istiyorum.

Buradakiler biziz. İkimizde oradayız aslında...

Özellikle son birkaç yıldır geliştirdiğimiz bir kavramdan

bahsedeceğim, konum-özel müzik fikrinden

Kardeşim ve ben, bizler müzisyen

ve yapımcıyız.

Beraber çalışıyoruz...aslında

çocukluğumuzdan beri beraber çalışıyoruz.

Son zamanlarda, sanatın ve teknolojinin

kesiştiği projeler ile

çok daha fazla ilgilenir olduk.

Manzaraya özel ses

ve görüntü yapımından

etkileşimli konserlerin yaratılmasına kadar olan konular gibi.

Fakat bugün fiziksel mekan için beste yapılması

kavramına odaklanmak istiyorum.

Konunun detayına girmeden önce,

bu fikrin nereden çıktığını anlatayım

sizlere.

Sanatçılar Christo ve Jeanne-Claude,

Central Park'ta geçici sergilerini

açtıklarında, kardeşim ve ben

New York'ta yaşıyorduk,

Parlak renkli yüzlerce heykel

parkı haftalarca süslediğinde,

bir müzenin veya galerinin

duvarları gibi daha nötr bir yerde

sergilenmesinin aksine,

bu sergi gerçekte park ile

bir diyalog içindeydi sanki

The Gates (Kapılar - serginin adı),

Frederick Olmsted'in tasarımının gerçekten

bir kutlaması gibiydi.

Bu tecrübe uzunca bir süre

bizimle kaldı ve yıllar sonra,

kardeşim ve ben Washington'a geri taşındık

ve kendimize sormaya başladık,

The Gates sergisinin,

parkın fiziksel yerleşimi ile

bütünleştiği gibi, bir manzara için beste yapmak

mümkün olabilir miydi?

Ve şimdi geldiğimiz nokta bu.

(Müzik)

Şehitler Günü'nde, "The National Mall" isimli

konum-özel albümü çıkardık,

albümü sadece mobil cihaz uygulaması olarak çıkardık,

uygulama cihazın GPS özelliğini kullanarak

yaşadığımız yer olan Washington'daki bir parkın

ses haritasını çıkartabiliyor.

Yüzlerce müziksel bölüm

tüm parkta coğrafi olarak işaretlendi.

Böylece dinleyici mekanı gezerken

çevresinde bir müzik notası kağıdı açılır.

Aslında bu park için özel hazırlanmış

bir şarkı listesi değil,

daha çok dinleyicinin izlediği yola göre şekillenen,

bir yapbozun parçaları gibi birbirine geçen ve

karışan

farklı melodiler ve ritimler dizisi.

Yani bunu kendi maceranızı seçebileceğiniz

bir albüm olarak düşünebilirsiniz.

Daha yakından bakalım.

Buradaki örneğe bakacak olursak.

Uygulamayı kullanarak,

Washington Anıtı'na doğru ilerlediğinizde,

enstrümanların hareketlenmeye

başladığını duyuyorsunuz,

sonrasında bir mellotronun (org gibi bir enstruman) sesiyle

basit bir melodi duyuyorsunuz.

Buna daha sonra kemanların sesi katılıyor.

Yürümeye devam edin ve koro dahil oluyor,

en sonunda tepeye ulaştığınızda

davulların ve havai fişiklerin sesini duyuyorsunuz

ve her türlü müzikal çılgınlığın sesini.

Bunların hepsi sanki parkın merkezindeki

bu dev dikilitaştan etrafa yayılıyormuş gibi

hissediyorsunuz.

Fakat diğer tarafa doğru yürüyecek olursanız,

bütün bu sıralama tersten gerçekleşiyor.

Parkın sınırları dışına çıktığınızda

müzik sessizliğe gömülüyor

ve çal butonu kayboluyor.

Bazen dünyanın diğer yerlerindeki insanlar bizimle temasa geçiyor,

daha çok Amerika'ya seyahat edemeyenler,

bu müziği duymak istiyorlar.

Fakat normal bir albümde olduğu gibi

bu isteği yerine getiremiyoruz.

Bizden CD veya MP3 versiyonunu istediklerinde

bunu gerçekleştiremiyoruz,

çünkü

bu geleneksel bir albüm çıkardığınızda

reklamını yapacağınız bir uygulama

veya oyun değil.

Gerçekte, uygulama kendi başına işin kendisi,

mekanın mimarisi de dinleme deneyiminin

asıl parçası.

Altı ay sonra, Central Park için mekan-özel bir albüm

yaptık,

National Mall'ın iki katı büyüklüğünde bir park,

Sheep's Meadow'dan Ramble'a oradan Göl'e kadar

yayılan bir müzik eşliğinde.

Şu anda kardeşim ve ben ülkenin her yerindeki

projeler üzerinde çalışıyoruz,

geçtiğimiz ilkbahar bir proje başlattık,

burada Standfor'da,

Deneysel Medya Sanat Bölümü'nde,

Bugüne kadar yaptığımız en büyük mekan-özel albümü yaratıyoruz,

Pasifik kıyısındaki bir numaralı otobanı

kapsayacak bir albüm olacak.

GPS özelliğini müzik ile birleştirmek gerçekleştirdiğimiz

fikirlerden sadece bir tanesi.

Fakat bu fikir, bu dijital çağda yolunu bulmakta zorlanan

müzik endüstrisi için

büyük bir vizyon sunuyor,

artık farketmeye başladılar ki yeni teknolojiler,

mevcut modellere faydası olmayan ama güzel görünen

şeyler eklemekten daha fazlasını sunuyor

ve insanlara müzikle etkileşime geçebilecekleri

ve müziği deneyimleyebilecekleri

yeni yollar sağlayabiliyor.

Teşekkürler

(Alkış)