Rosa Parks'ın gerçek hikâyesi -- ve siyahların tarihindeki efsanelerle neden yüzleşmemiz gerek
-
0:02 - 0:07İki güzel çocuğu olan
gururlu bir babayım, -
0:07 - 0:12Elijah 15 ve Octavia 12 yaşında.
-
0:12 - 0:16Elijah 4. sınıftayken
-
0:16 - 0:17yanıma geldi,
-
0:17 - 0:20okuldan dönmüştü
ve Afrika kökenli Amerikalılar hakkında -
0:20 - 0:25o gün okulda öğrendiği şeyden
çok heyecanlanmıştı. -
0:25 - 0:30Ben Afrika kökenli bir Amerikalı
ve kültür araştırmaları profesörüyüm -
0:30 - 0:32ve tahmin edebileceğiniz gibi
-
0:32 - 0:35Afrika kökenli Amerikalıların
kültürü evde ciddiye alınır. -
0:35 - 0:38Bu nedenle oğlumun o gün okulda
öğrendiklerinden heyecan duyması -
0:38 - 0:40beni çok gururlandırmıştı.
-
0:40 - 0:42Yani "Ne öğrendin?" diye sordum.
-
0:42 - 0:46"Rosa Parks'ı öğrendim" dedi.
-
0:46 - 0:49"Peki, Rosa Parks hakkında
ne öğrendin?" dedim -
0:49 - 0:54"Rosa Parks 1950'li yıllarda
Montgomery, Alabama'da yaşayan -
0:55 - 0:56zayıf ve yaşlı
-
0:56 - 0:59siyah bir kadınmış.
-
0:59 - 1:01Yorgun ayaklarıyla
-
1:01 - 1:03bir otobüste oturuyormuş
-
1:03 - 1:08ve otobüs şoförü ondan yerini
bir beyaza vermesini istediğinde -
1:08 - 1:11yorgun olduğu için kalkmayı reddetmiş.
-
1:11 - 1:12Uzun bir günmüş,
-
1:12 - 1:14baskıdan bıkmış
-
1:14 - 1:16ve koltuğunu vermemiş.
-
1:16 - 1:18Ve Martin Luther King ile
yürüyüşe katılmış, -
1:18 - 1:20pasif direniş yanlısıymış." dedi.
-
1:20 - 1:23Sanırım yüzüme bakıp
-
1:23 - 1:28onun bu tarih dersinden
-
1:28 - 1:29pek etkilenmediğimi
-
1:29 - 1:31görmüş olmalı.
-
1:32 - 1:37Bu nedenle durdu ve "Baba
sorun ne? Yanlış mı anlamışım" gibi baktı. -
1:37 - 1:39"Sen yanlış anlamamışsın oğlum
-
1:39 - 1:42ama galiba öğretmenin epeyce şeyi
yanlış biliyor" dedim. -
1:42 - 1:43(Gülüşmeler)
-
1:43 - 1:44"Ne demek istiyorsun?" dedi.
-
1:44 - 1:48"Rosa Parks yorgun değildi,
-
1:49 - 1:51yaşlı değildi
-
1:51 - 1:54ve ayakları da kesinlikle
yorgun değildi" dedim. -
1:54 - 1:56"Ne?" dedi
-
1:56 - 1:57"Değildi,
-
1:57 - 2:00Rosa Parks daha 42 yaşındaydı" dedim.
-
2:00 - 2:03Şaşırdınız değil mi?
Bunu hiç duymamıştınız. -
2:03 - 2:05Rosa Parks sadece 42 yaşındaydı.
-
2:05 - 2:09O gün sadece 6 saat çalışmıştı,
bir terziydi -
2:09 - 2:12ve ayakları da gayet iyiydi.
-
2:12 - 2:13(Gülüşmeler)
-
2:13 - 2:16Bıkıp yorulduğu tek şey
-
2:16 - 2:18eşitsizlikti,
-
2:18 - 2:20baskıdan yorulmuştu."
-
2:20 - 2:21Ve oğlum dönüp
-
2:21 - 2:25"Peki ama öğretmenim bunu neden anlattı?
-
2:25 - 2:27Kafam karıştı" dedi.
-
2:27 - 2:31Öğretmenini seviyordu
ve o iyi bir öğretmendi. -
2:31 - 2:34Genç, 20'li yaşlarda bir beyaz kadın,
-
2:34 - 2:37gerçekten çok zeki biriydi,
onu ben de severdim. -
2:38 - 2:40Ama oğlanın aklı karışmıştı.
"Bize bunları neden anlattı?" dedi. -
2:41 - 2:44"Baba, anlatsana. Daha çok anlat.
Rosa Parks'ı daha çok anlat" dedi. -
2:44 - 2:46"Oğlum ben sana daha
iyisini yapayım" dedim. -
2:47 - 2:48"Nasıl yani?" dedi.
-
2:48 - 2:50"Sana otobiyografisini alacağım
-
2:50 - 2:52ve bırakayım kendin oku" dedim.
-
2:52 - 2:54(Gülüşmeler)
-
2:56 - 2:58Tahmin edeceğiniz gibi
-
2:58 - 3:03Elijah babasının ona verdiği
bu yeni ve uzun ev ödevini -
3:03 - 3:07coşkuyla karşılamasa da
bunu mesele yapmadı. -
3:07 - 3:11Okuduktan sonra bana geldi,
-
3:11 - 3:15öğrendiklerinden heyecanlanmıştı.
-
3:15 - 3:22Şöyle dedi: "Rosa Parks başlarda
pasif direnişle ilgilenmiyormuş -
3:22 - 3:27ayrıca onu büyüten büyük babası da
-
3:27 - 3:31kendine beyaz süsü verecek kadar
açık tenliymiş, -
3:31 - 3:33kasabada silahla dolaşırmış
-
3:33 - 3:38ve Bay Parks'ın çocukları veya
torunlarına bulaşırsan -
3:38 - 3:43mâlûm yerine tapayı yiyeceğini
herkes bilirmiş." -
3:43 - 3:44(Gülüşmeler)
-
3:44 - 3:45Öyle değil mi?
-
3:45 - 3:48Bulaşılmaması gereken biriymiş.
-
3:48 - 3:54"Ayrıca öğrendiğime göre
Rosa Parks, Raymond'da biriyle evlenmiş -
3:54 - 3:57ve adam büyük babası gibi de değilmiş."
-
3:58 - 3:59Organizasyon yaparmış.
-
3:59 - 4:02Vatandaşlık hakları aktivistiymiş.
-
4:02 - 4:05Toplantılar organize ediyormuş
-
4:05 - 4:10ve bazen toplantılar
Rosa Parks'ın evinde oluyormuş. -
4:10 - 4:12Bir keresinde Rosa Parks
-
4:12 - 4:15masanın üzerinde bir sürü silah görmüş
-
4:15 - 4:18çünkü adamlar birilerinin kapıyı
kırıp baskın yapmasına hazırlanmışlar -
4:18 - 4:21ve iş nereye giderse gitsin
buna hazırlarmış -
4:21 - 4:24ve Rosa Parks şöyle demiş:
"Masada o kadar çok silah vardı ki -
4:24 - 4:26onlara kahve veya yemek
ikram etmeyi bile unuttum." -
4:27 - 4:29Rosa Parks işte böyle biriydi.
-
4:29 - 4:34Ve aslında Rosa Parks,
o gün, o otobüste oturmuş, -
4:34 - 4:37polis memurlarının gelmesini beklerken
-
4:37 - 4:40ve başına gelecekleri de bilmiyorken
-
4:40 - 4:42Martin Luther King'i düşünmüyordu,
-
4:42 - 4:43hatta onu pek bilmiyordu.
-
4:43 - 4:46Düşündüğü şey pasif direniş
veya Gandhi de değildi. -
4:46 - 4:50Silahla dolaşan, bulaşılmaması gereken
-
4:50 - 4:52büyük babasını düşünüyordu.
-
4:52 - 4:56Rosa Parks'ın düşündüğü kişi oydu.
-
4:56 - 5:00Oğlum Rosa Parks'dan büyülenmişti
-
5:00 - 5:03ve onda bu heyecanı görmek
beni gururlandırmıştı. -
5:03 - 5:05Ama hâlâ bir sorun vardı.
-
5:05 - 5:08Yine de okula gidip
-
5:08 - 5:11öğretmenle bu konuyu ele almam gerekiyordu
-
5:11 - 5:13çünkü çocuklara tarihi yanlış öğretmeye
-
5:13 - 5:16devam etmesini istemiyordum.
-
5:16 - 5:17Bu içime sıkıntı veriyordu
-
5:17 - 5:20ve temel nedeni ise
bir Afrika kökenli Amerikalı olarak -
5:20 - 5:23beyazlarla ırkçılık konusunu
veya ırkla ilgili hassas şeyleri -
5:23 - 5:25ne zaman konuşmaya kalkışsan
-
5:25 - 5:27her zaman zorlukla karşılaşmandı.
-
5:27 - 5:33Buna beyaz toplum bilimci Robin DiAngelo
"beyaz kırılganlığı" diyor. -
5:33 - 5:35Aslında şunu ileri sürüyor:
-
5:35 - 5:38Beyazların, beyaz ayrıcalıklarının
sorgulanması konusunda -
5:38 - 5:41o kadar az deneyimi vardır ki
-
5:41 - 5:44bunu gündeme getirip
sorgulamaya başladığınız anda -
5:44 - 5:46genellikle ağlarlar,
-
5:46 - 5:47öfkelenirler
-
5:47 - 5:48veya kaçarlar.
-
5:48 - 5:49(Gülüşmeler)
-
5:49 - 5:52Bunların hepsini ben de gördüm.
-
5:52 - 5:58Yani oğlanın öğretmeniyle görüşmeyi
düşünüp taşınırken -
5:58 - 6:00bundan mutlu değildim
-
6:00 - 6:03ama potansiyelini kullanan
siyah çocuklar yetiştirmek isteyen -
6:03 - 6:06siyah bir baba için de
bu kaçınılmaz bir zorunluluktu. -
6:06 - 6:08Elijah'ı arayıp
-
6:08 - 6:11ona, "Elijah, öğretmeninden
bir randevu alacağım -
6:11 - 6:14ve bu yanlışı düzeltmeye çalışacağım,
-
6:14 - 6:15belki müdürle de görüşürüm.
-
6:15 - 6:17Buna ne dersin?"
-
6:17 - 6:18Elijah şöyle dedi:
-
6:18 - 6:20"Baba, daha iyi bir fikrim var."
-
6:21 - 6:23"Öyle mi? Fikrin ne" dedim.
-
6:23 - 6:28"Bir topluluk konuşması ödevimiz var
-
6:28 - 6:30ve Rosa Parks hakkındaki
efsaneleri çürütmek için -
6:30 - 6:34bu topluluk konuşması ödevini
kullanalım mı? -
6:35 - 6:36Şöyle bir şey dedim:
-
6:37 - 6:39"Bu iyi bir fikir."
-
6:40 - 6:43Böylece Elijah okula gitti,
-
6:43 - 6:45sunumunu yaptı,
-
6:45 - 6:46eve döndü
-
6:46 - 6:49ve olumlu bir şeyler olduğunu
görebiliyordum. -
6:49 - 6:51"Nasıl gitti oğlum?" dedim.
-
6:51 - 6:53"O gün, daha sonra
-
6:53 - 6:56öğretmen beni bir kenara çekti
-
6:56 - 7:00ve yanlış bilgi verdiği için
özür diledi." dedi. -
7:01 - 7:04Ertesi gün mucize gibi bir şey daha oldu.
-
7:04 - 7:08Öğretmen Rosa Parks hakkında
yeni bir ders daha yaptırdı, -
7:08 - 7:12önceki hatalarını düzeltti
ve eksik kısımları giderdi. -
7:12 - 7:17Oğlumdan çok gurur duyuyordum.
-
7:18 - 7:21Fakat sonra bunu düşünüp
-
7:22 - 7:23öfkelendim.
-
7:24 - 7:25Gerçekten çok öfkelendim.
-
7:26 - 7:28Neden? Neden mi öfkelenmiştim.
-
7:29 - 7:32Çünkü benim dokuz yaşındaki oğlum,
tarih konusunda -
7:32 - 7:35öğretmenini eğitmek zorunda kalmıştı,
-
7:35 - 7:38kendi insanlığı konusunda
öğretmenini eğitmek zorunda kaldı. -
7:38 - 7:40O daha dokuz yaşında.
-
7:41 - 7:44Düşünmesi gereken şey
basketbol, futbol -
7:44 - 7:46veya son filmler olmalı.
-
7:47 - 7:51Öğretmenini, öğrencileri,
-
7:51 - 7:53kendisi ve tarihi konusunda
-
7:53 - 7:56eğitmek gibi bir sorumluluğu
-
7:56 - 7:59üstlenmeyi düşünmemeli.
-
7:59 - 8:00Bu benim taşıdığım bir yüktü.
-
8:00 - 8:02Benim ana babamın taşıdığı bir yüktü
-
8:02 - 8:04ve onlardan önceki kuşakların da.
-
8:04 - 8:09Şimdi de oğlumun da bu yükü
sırtlandığını görüyordum. -
8:10 - 8:14Gördüğünüz üzere, Rosa Parks
bu yüzden otobiyografisini yazdı. -
8:14 - 8:16Çünkü daha hayattayken,
-
8:16 - 8:18şunu bir düşünün,
-
8:18 - 8:22hayranlık veren bu şeyi yapıyorsunuz,
-
8:22 - 8:26hayattasınız ve vatandaşlık
hakları eylemlerinizi anlatıyorsunuz -
8:26 - 8:28ama bir hikâye peydah oluyor
-
8:28 - 8:31ve dünyaya sizin yaşlı biri olduğunuzu,
-
8:31 - 8:34ayaklarınızın yorgun olduğunu
-
8:34 - 8:37ve kazara bir eylemci
olduğunuzu anlatıyor, -
8:37 - 8:40o zamanlarda 20 yıllık
bir eylemci olduğunuzu değil, -
8:40 - 8:43boykotun aylardır planlanmakta
olduğunu değil -
8:44 - 8:48ve hatta bunu yaptığı için tutuklanan
-
8:48 - 8:51ilk veya ikinci kadın olduğunuzu da değil.
-
8:51 - 8:56Daha hayattayken bile
bir tesadüfi eylemci oluyorsunuz. -
8:56 - 8:59Otobiyografisini
bu kayıtları düzeltmek için yazdı -
8:59 - 9:02çünkü insanlara 1950'lerde
-
9:03 - 9:06işlerin nasıl olduğunu,
-
9:06 - 9:08Amerika'da siyah olmaya çalışmanın
-
9:08 - 9:11ve haklarınız için savaşmanın
-
9:11 - 9:14nasıl bir şey olduğunu
-
9:14 - 9:16hatırlatmak istemişti.
-
9:17 - 9:20O yılki boykot bir yıldan biraz daha
uzun sürdü, -
9:21 - 9:24dörtten fazla kilise bombalandı.
-
9:24 - 9:27Martin Luther King'in evi
iki kez bombalandı. -
9:27 - 9:31Birmingham'da diğer vatandaşlık
hakları liderlerinin evleri bombalandı. -
9:32 - 9:37Rosa Parks'ın kocası
geceleri av tüfeği ile uyuyordu -
9:37 - 9:39çünkü sürekli ölüm tehditleri alıyorlardı.
-
9:39 - 9:42Rosa Parks'ın annesi
onlarla birlikte yaşıyor -
9:42 - 9:44ve biri arayıp ölüm
tehdidi yapmasın diye -
9:44 - 9:47telefonu bazen saatlerce
kapatmıyordu -
9:47 - 9:50çünkü tehditler bitip tükenmiyordu.
-
9:50 - 9:52Aslında tansiyon o kadar yüksek,
-
9:52 - 9:55baskı o kadar yoğun,
terörizm o kadar yaygındı ki -
9:55 - 9:57Rosa Parks ve kocası işini kaybetti,
-
9:58 - 10:00iş verilmeyen kişiler oldular
-
10:00 - 10:03ve sonunda Güney'i terk edip
taşınmak zorunda kaldılar. -
10:06 - 10:09Rosa Parks'ın, insanların
anlamasını istediği -
10:09 - 10:13vatandaşlık hakları realitesi bu.
-
10:14 - 10:20Şimdi bana "Tamam da David,
bunların benimle ne ilgisi var? -
10:20 - 10:22Ben iyi niyetli biriyim.
-
10:22 - 10:23Kölelerim yoktu.
-
10:23 - 10:26Tarihe beyaz badana çekmeye
çalışmıyorum. -
10:26 - 10:28Ben iyi bir adamım. İyi biriyim."
diyorsanız -
10:28 - 10:30bunun sizinle ne ilgisi var anlatayım,
-
10:30 - 10:33bunu size benim profesörüm olan,
-
10:33 - 10:36beyaz bir profesör olan
biriyle ilgili bir öyküyle anlatayım. -
10:37 - 10:41Okuldaydım ve kendisi
harikulade bir insandı. -
10:41 - 10:43Ona "Fred" diyelim.
-
10:43 - 10:48Fred, vatandaşlık hakları
tarihini yazıyordu -
10:48 - 10:50fakat aslında Kuzey Carolina'da yaşanan
-
10:50 - 10:52belirli bir şeyi yazıyordu.
-
10:52 - 10:56Beyaz bir adam siyah bir adamı
soğukkanlı bir biçimde öldürmüş -
10:56 - 10:59ve bundan asla mahkum olmamıştı.
-
10:59 - 11:01Yani şahane bir kitaptı
-
11:01 - 11:04ve Fred birkaç profesör
arkadaşını çağırıp -
11:04 - 11:09kitabın son halini teslim etmeden
önce benden taslağı okumamı istedi. -
11:09 - 11:11Beni çağırması
koltuklarımı kabartmıştı. -
11:11 - 11:12O zamanlar daha öğrenciydim.
-
11:13 - 11:16Kendi kendime "Tamam, olur" dedim.
-
11:16 - 11:19Entelektüellerin arasına oturdum
-
11:19 - 11:24ve kitabın taslağını okudum.
-
11:24 - 11:26Kitabın bir yerinde ciddi bir sorun vardı
-
11:26 - 11:28ve bu beni sarsınca
-
11:28 - 11:29şöyle dedim:
-
11:29 - 11:33"Fred" oturmuş taslak hakkında
konuşuyoruz, -
11:33 - 11:38Dedim ki, "Fred, kitapta sizin hizmetçiden
bahsettiğin yerle ilgili -
11:38 - 11:41ciddi bir sorun yaşıyorum."
-
11:41 - 11:48Fred'in biraz "gerildiğini" gördüm.
-
11:48 - 11:51"Ne demek istiyorsun?
O şahane bir öykü. -
11:51 - 11:53Aynen yazdığım gibi oldu" dedi.
-
11:53 - 11:56Ben de "Sana farklı bir
senaryo sunabilir miyim? dedim. -
11:57 - 11:58Peki öykü neydi?
-
11:58 - 12:001968 Yılı,
-
12:01 - 12:04Martin Luther King suikastı yeni olmuş
-
12:04 - 12:09ve Fredlerin "hizmetçisi"
adına "Mabel" diyelim, -
12:09 - 12:10mutfaktadır.
-
12:11 - 12:12Küçük Fred sekiz yaşındadır.
-
12:12 - 12:14Küçük Fred mutfağa girer
-
12:15 - 12:21ve Mabel, daima güleryüzlü,
mutlu ve yardımsever olan Mabel, -
12:21 - 12:23lavabonun üzerine eğilmiş
-
12:23 - 12:25ağlamaktadır.
-
12:26 - 12:28Keder içinde, hıçkıra hıçkıra
-
12:28 - 12:30ağlamaktadır.
-
12:31 - 12:35Küçük Fred ona yaklaşır
ve "Mabel, sorun ne?" diye sorar. -
12:36 - 12:38Mabel döner ve şöyle der:
-
12:38 - 12:43"Onu öldürdüler! Liderimizi öldürdüler.
Martin Luther King'i öldürdüler. -
12:43 - 12:46O öldü! Bunlar canavar."
-
12:47 - 12:49Ve küçük Fred şöyle der:
-
12:49 - 12:52"Bunlar geçecek Mabel, geçecek.
Her şey yoluna girecek." -
12:52 - 12:55Mabel ona bakar ve şunu der:
"Hayır, hiçbir şey yoluna girmeyecek. -
12:55 - 12:57Ne dediğimi duymadın mı?
-
12:57 - 13:00Martin Luther King'i öldürdüler."
-
13:01 - 13:03Ve Fred,
-
13:03 - 13:05bir rahibin oğlu olan Fred
-
13:06 - 13:08Mabel'e bakar ve şöyle der:
-
13:08 - 13:13"Ama Mabel, İsa da bizim günahlarımız için
çarmıhta ölmedi mi? -
13:14 - 13:16Bu iyi bir sonuç değil miydi?
-
13:16 - 13:19Belki bunun sonucu da iyi olacak.
-
13:19 - 13:23Belki de Martin Luher King'in
ölümü iyi şeylere vesile olacak." -
13:24 - 13:26Fred öyküyü anlatırken
-
13:26 - 13:31Mabel'in eliyle
ağzını kapattığını yazıyor -
13:31 - 13:34ve eğilip küçük Fred'i kucaklar,
-
13:35 - 13:38sonra da buzdolabına uzanıp
-
13:38 - 13:40iki Pepsi alır
-
13:40 - 13:42ve ona biraz Pepsi verip
-
13:42 - 13:44kardeşleriyle oyun
oynamaya gönderir. -
13:45 - 13:47Ve şöyle der:
-
13:47 - 13:52"Bu durum, Irkların mücadelesinin
bu en yürek burkan anlarında bile -
13:52 - 13:55iki insanın ırk bariyerlerini aşıp
bir araya gelebileceğinin -
13:55 - 13:58ve sevgi ve şefkat çizgisinde
-
13:58 - 14:00ortak insani özellikleri
bulabileceğinin ispatıydı." -
14:00 - 14:04Şöyle dedim:
"Fred, bu biraz zırva olmuş." -
14:04 - 14:06(Gülüşmeler)
-
14:07 - 14:08(Alkış)
-
14:08 - 14:11Fred şöyle bir şey dedi:
-
14:11 - 14:15"Anlamadım David. Öykü böyle."
-
14:15 - 14:17"Fred, bir soru sormama izin ver" dedim.
-
14:18 - 14:24"1968 yılıydı ve Kuzey Carolina'daydın
-
14:24 - 14:27Eğer Mabel kendi insanları arasında olsa--
sen sekiz yaşındaydın-- -
14:27 - 14:30sence sekiz yaşındaki
Afrika Kökenli Amerikalı çocuklar -
14:30 - 14:31onu nasıl çağırırdı?"
-
14:31 - 14:34Sence ona ilk adıyla seslenirler miydi?
-
14:34 - 14:36Hayır, ona "Mabel Hanım" derler
-
14:36 - 14:39veya ona "Bayan Johnson" derler
veya ona "Mabel Teyze" derlerdi. -
14:39 - 14:41Ona asla ilk adıyla hitap etmeye
cüret etmezlerdi -
14:41 - 14:44çünkü bu büyük saygısızlık olurdu.
-
14:44 - 14:46Halbuki siz ona orada çalıştığı günlerde
-
14:46 - 14:48ilk adıyla hitap ediyordunuz
-
14:48 - 14:50ve bu durumu hiç düşünmediniz."
-
14:50 - 14:53"Sana bir soru daha sorayım,
Mabel evli miydi? -
14:53 - 14:55Çocukları var mıydı?
-
14:55 - 14:56Hangi kiliseye giderdi?
-
14:56 - 14:59En sevdiği tatlı neydi?" dedim.
-
15:01 - 15:05Fred bu soruların hiçbirine
cevap veremedi. -
15:05 - 15:09"Fred, bu öykü Mabeli anlatmıyor.
-
15:09 - 15:11Bu öykü seni anlatıyor" dedim.
-
15:11 - 15:14"Bu öykü sana kendini iyi hissettiriyor
-
15:14 - 15:16ama bu öykü Mabel hakkında değil" dedim.
-
15:16 - 15:18Gerçek şu,
-
15:18 - 15:20muhtemelen olan şuydu,
Mabel ağlıyordu, -
15:20 - 15:23yalnız bu onun her zaman yaptığı
bir şey değildi -
15:23 - 15:24yani kendini bırakmıştı.
-
15:25 - 15:26Sen mutfağa girdin
-
15:26 - 15:30ve onu zayıf bir anında,
kendini bıraktığı bir anda yakaladın. -
15:30 - 15:34Kendini onun çocuklarından
biri gibi görüyordun, -
15:34 - 15:38aslında onun patronunun çocuğu
olduğunu idrak edemiyordun -
15:39 - 15:41ve onun sana bağırdığını gördün.
-
15:41 - 15:43Ama sonra Mabel kendine geldi
-
15:43 - 15:45ve "Eğer ona bağırıp çağırırsam
-
15:45 - 15:48gidip ana babasına söyler
ve işten atılabilirim" -
15:48 - 15:50diye düşündü.
-
15:51 - 15:53Böylece metanetini korudu
ve sonunda-- -
15:53 - 15:58teselliye ihtiyacı olan kendisi
olduğu halde -- -
15:58 - 15:59o seni teselli edip gönderdi
-
16:00 - 16:03ve belki de böylece
sessizlik içinde yas tutabilecekti." -
16:04 - 16:06Fred afallamıştı
-
16:06 - 16:10ve o anı aslında yanlış
yorumladığını fark etmişti. -
16:10 - 16:14İşte Rosa Parks'a yaptıkları şey bu.
-
16:14 - 16:19Bütün gün çalışmış olan
ayakları yorgun ve sırtı ağrıyan, -
16:19 - 16:22eşitsizliğe karşı mücadele etmek için
ayağa kalmak istemeyen -
16:23 - 16:25yaşlı nine öyküsünü hazmetmek
-
16:25 - 16:27çok daha kolay.
-
16:27 - 16:30Yani yaşlı nineler ürkütücü değildir.
-
16:30 - 16:32Fakat kimseden bir şey beklemeyen,
-
16:32 - 16:34iktidara karşı ayağa kalkan
-
16:34 - 16:36ve bu yolda ölmeye hazır olan
-
16:36 - 16:38genç ve radikal siyah kadınlar
-
16:38 - 16:40çok korkutucudur--
-
16:40 - 16:42onlar bizi huzursuz eden
-
16:42 - 16:45türden insanlardır.
-
16:47 - 16:49Peki şunu derseniz:
-
16:49 - 16:51"David, ne yapmamı bekliyorsun?
-
16:51 - 16:54Ne yapılacağını ben bilmiyorum."
-
16:55 - 16:58Size şunu söyleyebilirim:
-
16:58 - 17:00bir zamanlar, bu ülkede
-
17:00 - 17:02eğer Yahudiysen, beyaz değildin,
-
17:02 - 17:04eğer İtalyansan, beyaz değildin
-
17:04 - 17:07eğer İrlandalıysan, beyaz değildin.
-
17:07 - 17:12İrlandalı, Yahudi ve İtalyanların
beyaz olması biraz zaman aldı. -
17:13 - 17:14Öyle değil mi?
-
17:14 - 17:16"Ötekileştirildiğin" zamanlar,
-
17:16 - 17:19dışarıda bırakıldığın zamanlar olmuştu.
-
17:22 - 17:23Toni Morrison şöyle demiş:
-
17:23 - 17:26"Senin boyun uzun görünsün diye
ben diz çökmek zorundaysam -
17:26 - 17:28senin ciddi bir sorunun var demektir.
-
17:28 - 17:31Şunu demiş: "Beyaz Amerika'nın
çok ciddi bir sorunu var." -
17:33 - 17:38Dürüst olmak gerekirse, ırk konusu
Amerika'da düzelir mi bilmem. -
17:38 - 17:41Ama şunu biliyorum,
eğer bu konu düzelecekse -
17:41 - 17:44bu zorluklara bodoslama
dalmak zorundayız. -
17:45 - 17:47Çocuklarımın geleceği buna bağlı.
-
17:47 - 17:49Çocuklarımın çocuklarının
geleceği buna bağlı. -
17:50 - 17:52İster bilin ister bilmeyin,
-
17:52 - 17:56sizin çocuklarınız ve torunlarınızın da
-
17:56 - 17:57geleceği buna bağlı.
-
17:58 - 17:59Teşekkür ederim.
-
17:59 - 18:00(Alkış)
- Title:
- Rosa Parks'ın gerçek hikâyesi -- ve siyahların tarihindeki efsanelerle neden yüzleşmemiz gerek
- Speaker:
- David Ikard
- Description:
-
ABD okullarında öğretilen siyahların tarihi genellikle sulandırılmış, yanlışlıklarla dolu, bağlamından, zenginliğinden kopuk ve güçlü tarihi şahsiyetlerden arındırılmış bir tarihtir. Rosa Parks'ın gerçek hikâyesini bilen profesör David Ikard, ırk gerçeklerini daha halim selim ve hafif göstermenin hepimize nasıl zarar verdiğini ve tarihsel doğruluğun gücünü ve önemini vurguluyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 18:13