-
Title:
Bir sanat eseri olarak hayatım
-
Description:
Daniel Lismore'un dolabı muhtemelen sizinkinden biraz farklı; kıyafetleri bira tenekeleri ve plastik kristallerden elmaslara, kraliyet kumaşlarına ve 2000 yıllık Roma yüzüklerine kadar değişen malzemelerden oluşuyor. Bu çarpıcı konuşmasında Lismore, karmaşık topluluklarının ardındaki vizyonu paylaşıyor ve hayatı bir sanat eseri olarak yaşamanın nasıl olduğunu anlatıyor. “Herkes kendi şaheserini yaratma yeteneğine sahip” diyor. "Bir ara denemelisiniz."
-
Speaker:
Daniel Lismore
-
Ben de güne tıpkı sizin gibi başlıyorum.
-
-
-
telefonumu kontrol ederim
-
sonra kahve içerim.
-
Asıl sonrasında günüm başlar.
-
Sizinki gibi olmayabilir, çünkü hayatımı
sanat eseri olarak yaşıyorum.
-
Kendinizi dev bir mücevher kutusunda
hayal edin,
-
hayatınızda gördüğünüz
en güzel şeylerle dolu.
-
Sonra vücudunuzun bir
tuval olduğunu hayal edin.
-
O tuvalde,
-
dev mücevher kutunuzun içeriğini kullanıp
-
bir şaheser yaratma göreviniz var.
-
Bir kez şaheserinizi yarattıktan sonra,
-
"Vay canına, ben yarattım.
Bugün ben buyum."
-
diye düşünebilirsiniz.
-
Sonrasında evin anahtarlarını alıp
-
gerçek dünyaya açılan kapıdan yürür,
-
belki de şehir merkezine
toplu taşıma ile gidersiniz.
-
Muhtemelen sokaklarda yürür
hatta alışveriş yaparsınız.
-
İşte benim hayatım bu, her gün.
¶
-
Kapıdan dışarı çıktığımda
-
bu sanat eserleri benim.
-
Ben sanatım.
-
Yetişkin hayatım boyunca
sanat olarak yaşadım.
-
Sanat olarak yaşamak,
kimliğimi belirledi.
-
İngiltere'de Fillongley adında
küçük bir köyde büyüdüm
¶
-
ve en son "Domesday Book"ta bahsedildi,
-
işte zihniyet bu şekilde.
-
-
Büyükannemler tarafından yetiştirildim,
¶
-
antika satıcısıydılar,
-
yani büyürken etrafımda
hep tarih ve güzel şeyler vardı.
-
Muhteşem bir kıyafet dolabım vardı.
-
Yani tahmin edebildiğiniz
gibi o zamanlarda başladı.
-
17 yaşındayken modellik
yapmak için Londra'ya taşındım.
-
Sonrasında fotoğrafçılık okuluna gittim.
-
O zamanlar olduğum kişiden
çok mutlu değildim,
-
bu yüzden hep bir kaçış aradım.
-
David LaChapelle ve Steven Arnold'un
-
işlerini araştırdım,
-
hem küratörlük yapan
-
hem de büyüleyici dünyalar yaratan
fotoğrafçılar.
-
Bir gün, bu sığ moda dünyasından ayrılıp
sığ sanat dünyasına
-
geçmeye karar verdim.
-
-
Hayatımı bir sanat eseri olarak
yaşamaya karar verdim.
¶
-
Bir şeyler üretmek için saatlerimi
bazen de aylarımı verdim.
-
Kurtarıcı eşyam bir çengelli iğne,
bunun gibi.
-
-
-
-
Kumaşlarımı tekrar tekrar kullanırım,
¶
-
yani hepsini geri dönüştürüyorum.
-
Giyinirken renk, doku ve forma
göre hareket ediyorum.
-
Nadiren tema kullanırım.
-
Dünyanın her yerinden
güzel nesneler buluyorum
-
ve onları tüm vücut şeklimi
kaplayan bir taban katmanı
-
üzerinde 3 boyutlu
duvar kağıdına basıyorum,
-
çünkü vücudumun hâlinden memnun değilim.
-
-
Kendime sorarım
"Bir şeyi çıkartmalı mıyım
¶
-
yoksa giymeli miyim?
-
Yüz parça, olur mu?"
-
Bazen öyle yapıyorum.
-
Gerçekten söylüyorum,
o kadar da rahatsız edici değil,
-
yani, sadece birazcık.
-
-
Bazen sizinle konuşurken
¶
-
bir iğne batabilir
-
ben de sinirlenebilirim.
-
-
Hazırlanmam genelde 20 dakika sürer,
¶
-
buna neredeyse kimse inanmaz.
-
Bu doğru,
-
bazen.
-
Bu da benim tişört ve pantolon kombinim.
-
-
Giyinirken bir mimara dönüşüyorum.
¶
-
Bir şeyleri ait oldukları
yerlerine koyuyorum.
-
Fikirlerimin çoğunu istihare
rüyalarımdan alıyorum.
-
Hatta aklıma fikir gelmesi için uyuyorum,
-
kendime bu fikirleri
uyanıp yazmayı öğrettim.
-
Bir şeyleri yırtılana kadar giyiyorum,
-
sonrasında onlara
başka bir hayat veriyorum.
-
Örneğin, altın kıyafet
-
Londra'daki Parlamento Binası'nda
giydiğim kıyafetti.
-
Zırh, payetler ve kırılmış
mücevherlerden yapıldı
-
ve Oliver Cromwell'in 17. yüzyılda
yasaklamasından sonra
-
parlamentoda giyen ilk kişi bendim.
-
Bir şeylerin güzel olması
için pahalı olması gerekmez.
-
Çöp poşetinden ya da sokakta bulduğunuz
çöplerden kıyafet yapmayı deneyin.
-
Kim bilir,
-
belki de "Vogue" dergisinde yayınlanır.
-
Koleksiyonumda 2000 yıllık
Roma yüzüklerinden
¶
-
antik Budist eserlere
kadar 6000 parça var.
-
Yaptıklarımı paylaşmaya inanıyorum,
-
bu yüzden şu anda da dünyadaki
müzelerde sergileniyor olan
-
bir sanat sergisi yapmaya karar verdim.
-
Benim bir ordumu oluşturuyorlar,
-
arkamda gördüğünüz
boyutlarda heykeller
-
buradalar,
-
bunlar benim hayatım,
gerçekten.
-
Bir sanat olarak varoluşumun
üç boyutlu dokuması gibiler.
-
Hepsi elmas, bira kutuları
ve kraliyet ipleriyle
-
karıştırılmış plastik kristaller içeriyor.
-
Seyircinin neyin gerçek neyin
sahte olduğunu ayırt edememesi
-
gerçeği beni mutlu ediyor.
-
Sanatım yoluyla kültürleri
keşfetmenin, paylaşmanın
-
ve dünyanın her tarafından insanlarla
-
iletişim içinde olmanın
önemli olduğunu düşünüyorum.
-
Bazen insanlar benim bir müzisyen
ya da zenne olduğumu düşünüyor.
¶
-
Değilim.
-
Hayatım bir gösteri gibi görünse de
-
öyle değil.
-
Tamamen gerçek.
-
İnsanlar beni, herhangi bir
sanat yapıtı gibi karşılıyorlar.
-
Birçok insan büyüleniyor.
-
Bazıları etrafımda yürüyüp
göz gezdiriyor, ilk başta utanıyorlar.
-
Daha sonra yanıma gelip beğendiklerini
ya da nefret ettiklerini söylüyorlar.
-
Bazen cevap veriyorum, bazense
bırakıyorum sanatım konuşuyor.
-
Dünyadaki en sinir bozucu şey insanların
sanat eserlerine dokunmaya çalışması.
-
Ama bunu anlıyorum.
-
Fakat birçok çağdaş sanat gibi,
-
birçok insan da küçümseyici.
-
Bazıları eleştirel,
-
bazılarının ağzı bozuk.
-
Sanırım bu durum farklılığın
-
ve bilinmeyenin korkusu.
-
Yaptığım işe çok fazla tepki alıyorum
-
ve bunları kişisel algılamamayı öğrendim.
-
Hiçbir zaman Daniel Lismore kişisi
olarak yaşamadım.
¶
-
Hep sanat eseri olan Daniel Lismore'dum.
-
Bir sanat eseri olarak
bütün engellerle karşılaştım.
-
Bu zor olabilir,
-
özellikle eğer dolabınız
70 metre küplük bir konteyner,
-
üç saklama deposu ve IKEA'dan
30 karton içeriyorsa.
-
-
Bazen arabalara binmek çok zor olabiliyor
¶
-
ve bazense,
-
mesela bu sabah banyomun
kapısından geçemedim,
-
sıkıntılı bir durumdu.
-
-
Kendin olmak ne anlama geliyor?
¶
-
İnsanlar bunu sürekli söyler,
-
fakat aslında ne anlama gelir
-
ve neden önemlidir?
-
Özgünce kendimiz olmayı
seçtiğimizde hayatımız nasıl değişir?
-
Bir sanat eseri olarak yaşarken düşüşler
ve çıkışlarla karşılaşmak zorunda kaldım.
¶
-
Özel jetlere binip
-
dünyayı dolaştım.
-
Çalışmalarım prestijli
müzelerde sergilendi
-
ve bazen şansım yaver gitti,
-
gördükleriniz büyükannem
ve büyükbabam bu arada,
-
beni büyüten insanlar,
-
yandaki de benim.
-
-
-
Evet, özel jetlere binip dünyayı dolaştım
¶
-
ama yine de o kadar kolay olmadı
-
çünkü bazen evsiz kaldığım da oldu,
-
yüzüme tükürüldüğü de,
-
taciz edildim, neredeyse her gün,
-
hayatım boyunca aşağılandım,
-
sayısız insan tarafından reddedildim
-
ve bıçaklandım.
-
Fakat en çok acıtanı,
-
"En Kötü Giyinenler" listesine çıkmamdı.
-
-
Kendin olmak zor olabilir,
¶
-
ama anladım ki en iyi yol bu.
-
İşte "En Kötü Giyinen".
¶
-
-
Şiirde de dendiği gibi,
"Diğer herkesten çokça var."
¶
-
Özgüvenin seçebileceğiniz
bir şey olduğunu anladım.
-
Sahiciliğin gerekli ve güçlü
olduğunu anladım.
-
Diğer insanlar gibi olmaya çalıştım.
-
Olmadı.
-
Kendin olmamak çok yorucu bir iş.
-
-
Kimsiniz?
-
Sizden kaç tane var?
-
Son olarak bir sorum var:
-
Hepsini kendi avantajınıza mı
kullanıyorsunuz?
-
Gerçekte, herkes kendi
başyapıtını oluşturabilir.
¶
-
Bir ara denemelisiniz.
-
Çok eğlenceli.
-
-
(Alkışlar ve tazahüratlar)
¶