Return to Video

Viral bir reklamın doğuşu - Edgar Allen Poe ve Geico'nun ortak noktası nedir? | Starlee Kine | TEDxNewYork

  • 0:17 - 0:20
    Kaçınızın gerçekten iyi bir fikri oldu?
  • 0:24 - 0:27
    Olabilecek en kötü şey, değil mi?
  • 0:27 - 0:29
    Ne zaman iyi bir fikrim olsa,
  • 0:29 - 0:34
    yani bu muhteşem,
    ama aynı zamanda korkutucu da,
  • 0:34 - 0:38
    çünkü bu olunca kontrol edemiyorum.
  • 0:38 - 0:40
    Şöyle hissediyorum --
  • 0:40 - 0:42
    Sahip olduğum her iyi fikir için
  • 0:43 - 0:46
    o fikrin son iyi fikrim
    olduğuna inanırım
  • 0:46 - 0:48
    ve bu bana mucize gibi gelir.
  • 0:48 - 0:53
    Bunu, yaşamak için çok gergin
    bir yol olarak düşünüyorum.
  • 0:53 - 0:56
    Yani ben bunu beklemek istemiyorum.
  • 0:56 - 1:00
    Bence iyi fikirleri bir anda
    yoktan var edemezsin,
  • 1:00 - 1:03
    fikirlerin düzenli mesai
    saatleri yoktur, yani
  • 1:03 - 1:07
    kalkıp "Bugün o gün, fikir
    bulacağım." diyemezsiniz.
  • 1:07 - 1:11
    Para kazanmak için bu işi yapan biri
    olarak, bu beni delirtiyor;
  • 1:11 - 1:13
    işte, düşünüyordum acaba bu süreci
    daha sistematik
  • 1:13 - 1:17
    hâle getirmenin, hızlandırmanın
  • 1:17 - 1:19
    bir yolu var mı diye.
  • 1:19 - 1:24
    Bence fikirlerin ne zaman geleceğini
    bilebilmenin bir yolu yok,
  • 1:24 - 1:28
    ama belki de nereden
    geldiklerini bilebiliriz.
  • 1:28 - 1:34
    Size arkadaşım Noel'in 2003'te olan bir
    fikrini anlatarak başlamak istiyorum.
  • 1:34 - 1:38
    Virginia'da yaşıyordu ve bir
    reklam ajansında çalışıyordu,
  • 1:38 - 1:41
    ve oradaki herkes gösterişli reklam
    filmlerinde çalışmak istiyordu;
  • 1:41 - 1:43
    Apple ve Gatorade'inkiler gibi;
  • 1:44 - 1:49
    ama o zamanlar gösterişli olmayan
    bir şeyse sigorta idi.
  • 1:49 - 1:52
    Kesinlikle sigorta üstüne
    çalışmak istemiyorlardı.
  • 1:52 - 1:55
    Hiç duyulmamış bir şirket olan Geico
  • 1:55 - 1:57
    bunu internette yapmak istedi,
  • 1:57 - 2:00
    onların sigortasına kaydolmanın
    çok kolay olduğunu
  • 2:00 - 2:03
    gösteren bir kampanya yapmak istedi.
  • 2:03 - 2:07
    Tüm reklam yazarları bu kampanyadan
    korktu ve tüm müşterileri ve her şeyi
  • 2:07 - 2:10
    görünce, tam olarak kaçmak istediler
  • 2:10 - 2:13
    ve Noel yeterince hızlı koşamamış olmalı.
  • 2:13 - 2:17
    O yakalandı; tuvaletten çıkmış olmalı
    ve müşteriyi gördü;
  • 2:17 - 2:21
    Geico reklamı onun masasına düştü.
  • 2:21 - 2:24
    Morali tümüyle bozulmuştu
    ve bu kampanya da ona kalmıştı üstelik.
  • 2:24 - 2:28
    Sonuçta, o ve ekibi bir araya geldiler
    ve bir şekilde sigortayı
  • 2:28 - 2:31
    nasıl daha az sıkıcı hâle getirebiliriz
    ve nasıl bu kadar kolay
  • 2:31 - 2:36
    başvurulduğunu iletebiliriz üzerine
    beyin fırtınası yaptılar
  • 2:36 - 2:38
    ve hiçbir fikir iyi görünmüyordu.
  • 2:39 - 2:43
    Bir fikir şöyleydi, lazımlık eğitimi
    almamış bir bebek vardı,
  • 2:43 - 2:45
    ama yine de sigorta formlarını
    doldurabiliyordu;
  • 2:45 - 2:50
    bu fikir çok karmakarışık
    ve elverişsiz gibiydi.
  • 2:50 - 2:52
    Onlar beyin fırtınası yaptılar,
    yaptılar, yaptılar
  • 2:52 - 2:54
    ama onlardan hiçbir şey çıkmıyordu.
  • 2:54 - 2:55
    Sonra, Noel eve gittiğinde --
  • 2:55 - 3:00
    "Pastoralia" diye yazarı George Saunders
    olan bir kitabi okuyordu
  • 3:00 - 3:02
    ve bunu gerçekten beğenmişti.
  • 3:02 - 3:03
    Bu O'nu çok iyi hissettirdi.
  • 3:03 - 3:08
    Hikâye bir lunapark ile ilgiliydi;
  • 3:08 - 3:10
    kitapta zamansız bir şekilde.
  • 3:10 - 3:12
    Hikâye lunaparkta geçiyordu
  • 3:12 - 3:16
    ve burada insanların farklı yaşamlarını
    göstermek için farklı gösteriler vardı.
  • 3:16 - 3:20
    İşte, bilge dağ sinekkuşu gösterisi
    ve buna benzer şeyler
  • 3:20 - 3:21
    ve ana gösteri ise --
  • 3:21 - 3:25
    -hikâyenin ana fikri-
    bir mağara adamı ile ilgiliydi;
  • 3:25 - 3:27
    yani mağara-koca ve mağara-eşi gibi.
  • 3:27 - 3:30
    İki aktör tarafından oynanıyor
    ama orada yaşıyorlardı;
  • 3:30 - 3:32
    her şeyi yapıyorlardı;
    ama asla ayrılmıyorlardı.
  • 3:32 - 3:36
    Yiyor, uyuyor; onların
    gerçek hayatları bu gösteriydi,
  • 3:36 - 3:38
    mağara-koca ve mağara-eşi'nin.
  • 3:38 - 3:41
    Bayağı eğlenceli bir hikâye ve
    Noel gerçekten beğenmişti.
  • 3:41 - 3:45
    Sonra işine geri döner ve
    şu kampanya işini halletmeye çalışırdı.
  • 3:45 - 3:48
    Herkesin beyni durmuştu,
    beyinlerinin dinlemeye ihtiyacı vardı.
  • 3:48 - 3:52
    Yemek molası verdiklerinde,
    Noel yemeğinin başına oturdu
  • 3:52 - 3:55
    ve bir anda, onda bir ampul yandı.
  • 3:55 - 3:57
    Mağara adamını düşündü ve
    dedi ki "İşte bu!" ve de
  • 3:57 - 3:59
    "Bir mağara adamının
    yapabileceği kadar basit."
  • 3:59 - 4:03
    Slogan ona tümüyle hazır geldi
    ve bunun doğru olduğunu biliyordu.
  • 4:03 - 4:05
    Sonra bu reklamın kendisi hâline geldi
  • 4:05 - 4:08
    ki şu anda aklınızda
    düşünüyorsunuz o reklamı.
  • 4:08 - 4:11
    O hikâyeyi okumaktan,
    kampanya için bu fikri bulmak,
  • 4:11 - 4:14
    direkt bir bağ var sanki ve ben bunu
  • 4:14 - 4:15
    inanılmaz buluyorum.
  • 4:15 - 4:19
    Reklamı ilk gördüğümde,
    "Ah, George Saunders kazara
  • 4:19 - 4:22
    bu reklama sebep oldu." diye
    asla düşünmezdim.
  • 4:22 - 4:26
    Daha çok, "Eğer bu George Saunders'tan
    ilham aldıysa,
  • 4:26 - 4:28
    George Saunders kimden ilham aldı?
  • 4:28 - 4:30
    O'nun ilham'ına kim ilham verdi?"
  • 4:30 - 4:35
    George Saunders'i aradım, sormak için
  • 4:36 - 4:40
    ve gerçekten çok iyi davrandı ve ilham
    üstüne uzunca konuştuk.
  • 4:40 - 4:41
    Bana yazar olmaya nasıl
  • 4:41 - 4:44
    başladığının hikâyesini anlattı ve
  • 4:44 - 4:49
    O sadece ölü yazarlar okurmuş.
  • 4:49 - 4:52
    Hemingway severmiş,
    Normal Mailer severmiş.
  • 4:52 - 4:57
    Herhangi bir çağdaş eser
    okumayı reddedermiş;
  • 4:57 - 5:01
    yaşayan biri tarafından yazılan bir şey
    onda ilgi uyandırmazmış.
  • 5:01 - 5:04
    Haklı olduğundan eminmiş
    ve o kitaplara hiç bakmayarak
  • 5:04 - 5:05
    onları yok sayabilirmiş.
  • 5:05 - 5:09
    Ama sonra, bir gün demiş ki:
    "Sanırım, bütün bunlar vasat diyeceksem,
  • 5:09 - 5:12
    en azından birkaç tanesini okumalıyım."
  • 5:12 - 5:15
    Sonuçta karar vermiş --
    planını yapmış,
  • 5:15 - 5:17
    Chicago Halk Kütüphanesi'ne gitmiş.
  • 5:17 - 5:20
    Chicago'da yaşıyordu,
    oradaki büyük kütüphaneye gitti.
  • 5:20 - 5:24
    15 mecmualık bir yığın almış.
  • 5:24 - 5:28
    Planı hepsini okuduktan sonra,
    ilişkisini kesmekmiş hepsiyle;
  • 5:28 - 5:31
    her şey çok kötü olacakmış ve
    sonra geri dönüp Hemingway
  • 5:31 - 5:33
    gibi yazmak istemeye devam edecekmiş.
  • 5:33 - 5:35
    İlkini açmış ve bir hikâye okumuş.
  • 5:35 - 5:37
    Başarısızmış ve gerçekten rahatlamış.
  • 5:37 - 5:39
    "Tabii ya, haklıydım." demiş.
  • 5:39 - 5:43
    Sonra adı "Hot Ice" (Sıcak Buz),
    yazarı Stuart Dybek olan başka bir
  • 5:43 - 5:44
    hikâyeyle devam etmiş.
  • 5:44 - 5:47
    Okumaya başladığı andan itibaren,
  • 5:47 - 5:51
    George Saunders terlemeye başlamış,
    yüzü kırmızıya dönmüş.
  • 5:51 - 5:53
    Gerçekten panik yapmış
  • 5:53 - 5:57
    ve bitirdiğ zaman,
    bir şeyler artık değişmiş.
  • 5:57 - 5:59
    O akşam eve gidip bir tarzda
    yazmaya başlamış
  • 5:59 - 6:03
    ve bu aslında
    George Saunders'ın tarzı.
  • 6:03 - 6:06
    O hikâyeyi okuduktan sonra
    o gece kendi sesini bulmuş.
  • 6:06 - 6:08
    Aynen böyle olduğunu söyledi.
  • 6:08 - 6:11
    İçgüdüsel bir bağdı bu,
    direkt olarak ilhama bağlı.
  • 6:11 - 6:14
    Ben bunu muhteşem buldum ve
  • 6:14 - 6:18
    "Demek ki ne kadar ileri gittiğini görmek
    için Stuart Dybek'i aramalıyım."
  • 6:18 - 6:24
    Ve O'nu aradım, o esnada
    balık tutuyordu ve dedi ki:
  • 6:24 - 6:27
    "Evet, tabii ki ilham anlarım oluyor."
  • 6:27 - 6:32
    Dedi ki: Gerçekçiler gibi yazmak
    için kafayı bozmuş.
  • 6:32 - 6:35
    Saul Bellow ve
    F. Scott Fitzgerald severmiş.
  • 6:35 - 6:39
    Gerçekle bağlantılı hikâyeler yazıyor
    ama aynı zamanda
  • 6:39 - 6:42
    fantastik de.
  • 6:42 - 6:44
    Ve dedi ki 25 yaşındayken
  • 6:44 - 6:47
    - her zaman müzik dinlerken
    yazarmış-
  • 6:47 - 6:52
    ve 25 yaşındayken,
    Chicago'daki tam olarak aynı kütüphaneye,
  • 6:52 - 6:55
    George Saunders'ın sonradan
    gideceği kütüphaneye gitmiş.
  • 6:55 - 7:00
    Macar Kodály ve Bartók diye
    iki besteciye hayrandı
  • 7:00 - 7:06
    ve onların kaydettiği adı
    "Sonata for Unaccompanied Cello"
  • 7:06 - 7:10
    olan şarkıya bir baktı.
  • 7:10 - 7:12
    Onu eve götürdü ve oynatmaya başladı.
  • 7:12 - 7:15
    Ve müzik çalmaya başladığı an,
    azgınca yazmaya başladı.
  • 7:15 - 7:18
    3 veya 4 sayfa yazmıştı ki
    durdu ve aşağıya baktı,
  • 7:18 - 7:20
    kendinin olduğunu bilmediği
    bir üslupla, nasıl
  • 7:20 - 7:23
    yazacağını bilmediğini,
    bir tarzda yazmıştı.
  • 7:23 - 7:26
    Dedi ki müzik anında
    onun için her şeyi açmış
  • 7:26 - 7:28
    ve şu anki yazar hâline getirmiş.
  • 7:28 - 7:31
    Tabii bu benim için çok ilham vericiydi.
  • 7:31 - 7:32
    Daha fazla insanı arayacaktım,
  • 7:32 - 7:35
    ama birden, o insanlar
    artık canlı olmamaya başladı.
  • 7:38 - 7:41
    Ve bir şeyleri araştırmaya
    kazıp çıkarmaya başladım,
  • 7:41 - 7:44
    vücutlar değil, sadece ilham hikâyeleri.
  • 7:44 - 7:47
    Öyle gözüküyor ki Kodály ve Bartók
  • 7:47 - 7:51
    aslında ilhamını Debussy'den almışlar;
  • 7:51 - 7:55
    besteci Debussy.
  • 7:55 - 7:59
    Ve sonra, Debussy de gerçekten ilhamını
    şair Baudelaire'den almış
  • 7:59 - 8:03
    ve Baudelaire'den Edgar Allen Poe'dan
    çılgınca ilham almış.
  • 8:03 - 8:07
    Edgar Allen Peo aslında --
    "The Raven" (Kuzgun), değil mi?
  • 8:07 - 8:09
    "The Raven" aslında Dickens'ın
  • 8:09 - 8:13
    "Barnaby Rudge" hikâyesindeki
    kuştan ilham almış.
  • 8:13 - 8:16
    Poe onu beğenmemişti bile, onu süzdü,
  • 8:16 - 8:18
    ama bu kuştan inanılmaz ilham almıştı.
  • 8:18 - 8:22
    Dickens'ın hikâyesindeki kuş aslında
  • 8:22 - 8:28
    Dickens'ın gerçek hayattaki Grip adında
    kuzgunundan ilham almış.
  • 8:28 - 8:32
    Ama Grip üzücü bir şekilde
    boya parçaları yiyerek ölmüş,
  • 8:32 - 8:35
    kimse O'nun kimden ilham
    aldığını kaydedemeden ölmüş.
  • 8:35 - 8:38
    Yani burada sonlanıyor gibi.
  • 8:40 - 8:42
    Yani, Geico'dan Dickens'a.
  • 8:42 - 8:46
    Bütün bunları öğrenince
    şöyle hissettim, kötü haber şu--
  • 8:46 - 8:50
    bence, ilham gelmesini
    beklemekten bir kaçış yok,
  • 8:50 - 8:55
    ama bu kreatif süreci daha kolay
    kontrol edilebilir hâle getirmese bile de,
  • 8:55 - 8:57
    süreci daha az yalnız hissettiriyor,
  • 8:57 - 9:01
    çünkü bütün fikirler tarih
    boyunca serili kalıyor.
  • 9:01 - 9:05
    Ve bu insanı "Şu an bir aksiyon
    filmindeyim." gibi hissettiriyor.
  • 9:05 - 9:09
    Sanki, "Dikkatli ol! İlham
    her an gelip vurabilir seni!"
  • 9:10 - 9:13
    Sadece o seni bulunca eyleme
    geçmek için hazır olmalısın.
  • 9:13 - 9:14
    (Alkışlar)
Title:
Viral bir reklamın doğuşu - Edgar Allen Poe ve Geico'nun ortak noktası nedir? | Starlee Kine | TEDxNewYork
Description:

Bu konuşma TED’den bağımsız, yerel bir topluluğun düzenlediği bir TEDx etkinliğinde TED Konferansı formatı kullanılarak yapılmıştır. Daha fazla bilgi için: http://ted.com/tedx

İyi fikirler nereden gelir? Yazar Starlee Kine bu soruyu cevaplamak için yola çıkıyor ve belirli bir fikri kökenine kadar takip ediyor. Her şey bir Geico mağara adamı ile başlıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
09:17

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions