Return to Video

Hayal ederken eşekten düşülür mü? | Refika Birgül | TEDxIstanbul

  • 0:15 - 0:19
    30 yaşın üzerinde olanlar
    şöyle bir el kaldırabilirler mi?
  • 0:22 - 0:25
    30 yaşın altında olanlar?
  • 0:25 - 0:27
    Tam arada olanlar?
  • 0:28 - 0:28
    Tamam.
  • 0:29 - 0:33
    Arada olanlar ve 30 yaşın altında olanlara
    şimdiden söyleyeyim:
  • 0:33 - 0:34
    Geçmiş olsun.
  • 0:35 - 0:42
    Ben 30 yaşıma kadar sevdiğim insanlar
    ve onları mutlu etmek için yaşadım.
  • 0:42 - 0:46
    Onların mutluluğu, onların hoşnutluğu
    benim için çok kıymetliydi.
  • 0:46 - 0:49
    Bunun için dediler ki:
    İyi okullara gitmen lazım.
  • 0:49 - 0:51
    Sınavlara girip derece yaptık.
  • 0:52 - 0:54
    Ondan sonra, yurt dışına gitmek için
    burs imkanı oldu.
  • 0:55 - 0:58
    "Yok, kız kısmı memleketinde okur."
    dediler.
  • 0:58 - 1:00
    Dizimizi kırdık.
  • 1:00 - 1:01
    Sonra dediler ki:
  • 1:01 - 1:03
    Geleceksin aile işinde çalışacaksın.
  • 1:03 - 1:08
    Kendimi kaybedercesine
    o aile işinde çalıştım.
  • 1:09 - 1:11
    Sonra ne oldu?
  • 1:11 - 1:13
    Onları mutlu edebildim mi dersiniz?
  • 1:13 - 1:14
    Edemedim.
  • 1:14 - 1:15
    Kendim mutlu oldum mu?
  • 1:15 - 1:24
    Hiç olmadım ve içimden gelen o ses
    yavaş yavaş sönmeye başlamıştı.
  • 1:24 - 1:26
    Bence bana küsmüştü.
  • 1:26 - 1:29
    Artık "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,
  • 1:29 - 1:36
    tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir."
    cinsinde zona oldum.
  • 1:37 - 1:39
    Ondan sonra tansiyonum çıktı
  • 1:39 - 1:41
    ki şuandaki kilomun
    neredeyse yarısı kadardım.
  • 1:41 - 1:43
    Yani öyle kilo ile de alakalı değil.
  • 1:44 - 1:45
    Sonra tekrar zona oldum.
  • 1:45 - 1:48
    Sonra çok acayip bir şey başıma geldi.
  • 1:48 - 1:54
    Aslında bu birçok psikologun
    perspektifinde de olan,
  • 1:54 - 1:58
    otuz yaşındaki ikinci ergenliği
    bir nevi temsil ediyor.
  • 1:58 - 2:02
    Otuz yaşına kadar
    kendimizi ispat etmek için,
  • 2:02 - 2:05
    bu dünyada var etmek için,
  • 2:05 - 2:08
    sevdiklerime beğendirmek için
    epey bir çaba sarf ediyoruz.
  • 2:08 - 2:11
    Fakat otuz yaşında aynı mekikler gibi,
  • 2:11 - 2:13
    bilmem bilir misiniz,
  • 2:13 - 2:16
    mekikler uzaya çıkarken
    çok ciddi bir güç harcar
  • 2:16 - 2:21
    ve aslında yanlardaki
    kocaman tankları bitirir
  • 2:21 - 2:24
    ve ondan sonra onları atar.
  • 2:24 - 2:27
    İşte otuzda
    o başkasını mutlu etme kompartımanları
  • 2:27 - 2:30
    büyük ölçüde düşüyor.
  • 2:30 - 2:31
    Bitiyor mu?
  • 2:31 - 2:32
    Tabii ki bitmiyor.
  • 2:32 - 2:36
    Bu otuz artı bir ya da eksi bir tabii ki
    fark oluyor aynı ergenlikteki gibi.
  • 2:36 - 2:40
    Çok mutsuz bir dönemde,
    hatta hiç unutmayacağım bir şeydir,
  • 2:40 - 2:49
    içimde başkasına verebilecek mercimek
    kadar bir şey kalmadığı hissim çok netti.
  • 2:49 - 2:53
    Bu ağır, bu depresif halden
    çıkmaya çalışırken,
  • 2:53 - 2:56
    Candan Erçetin'in bir şarkısı var:
  • 2:56 - 3:00
    Yapabilseydin eğer, yola çıksaydın eğer,
    neler yapardın neler.
  • 3:00 - 3:06
    Bunu dinlediğim bir anda,
    odamda pijamalarımla iken
  • 3:06 - 3:11
    masanın üzerinde çok sevdiğim bir arkadaşımın
    bana Amerika'dan getirdiği taş vardı.
  • 3:11 - 3:13
    Şöyle minik bir taş, onu da getirdim.
  • 3:13 - 3:17
    Burada "You must be the change
    you wish to see in the world."
  • 3:17 - 3:18
    Gandhi'nin lafı yazıyor.
  • 3:18 - 3:22
    Dünyada görmek istediğin
    değişiklik kendin ol.
  • 3:22 - 3:27
    Bu laflar bir anda böyle içimde bir
    "evreka anı" yaşattı.
  • 3:27 - 3:30
    Evet, biraz bununla ilgili.
  • 3:30 - 3:34
    O "İçimde bir mercimek tanesi kadar
    bir şey yok." dediğim zamanda
  • 3:35 - 3:39
    beni tek mutlu eden şey;
    yaptığım yemeklerdi.
  • 3:39 - 3:42
    Ben disleksiyim,
    o yüzden tarif takip edemem.
  • 3:42 - 3:46
    Bana verin bir reçeteyi "Bunu yap."
    derseniz ortalığı dağıtırım.
  • 3:46 - 3:52
    Böyle olduğum için hep malzemeleri alır,
    kendimce yemekler icat ederdim o zaman
  • 3:53 - 3:56
    ve gelen giden arkadaşlarım
    bundan çok mutlu olurlardı.
  • 3:57 - 3:59
    Demin İzzet'in de söylediği gibi,
  • 3:59 - 4:03
    işte bu yemekleri yaparken
    karşıdaki insanın mutluluğu başka türlü,
  • 4:04 - 4:08
    onun yüz ifadesini görmek de
    ayrıca bir tatmin yaratırdı.
  • 4:09 - 4:13
    O anda beni tek mutlu eden yemek
    benim kurtarıcım oldu.
  • 4:14 - 4:17
    Bir kitap yazmaya karar verdikten sonra
  • 4:17 - 4:23
    tabii ki sıkıntılarla da beraber,
    mucizevi bir yolculuk başladı.
  • 4:24 - 4:27
    Bu yolculuğu şuanda
    çok uzun bir şekilde anlatmayacağım
  • 4:27 - 4:31
    ama size oradaki
    öğrendiğim şeyi söyleyebilirim:
  • 4:31 - 4:38
    İçindeki sesi dinle, hayal et ve iste.
    Hayalin muhakkak gerçekleşecektir.
  • 4:38 - 4:42
    Senin istediğin zamanda ve şekilde mi?
  • 4:42 - 4:42
    Hayır.
  • 4:42 - 4:45
    Evrenin istediği zamanda
  • 4:45 - 4:49
    ama senin hayal ettiğinden
    daha güzel bir şekilde.
  • 4:49 - 4:53
    Bu nasıl derseniz işte kitabı yazdım,
    çok güzel, kendimce bayılıyorum.
  • 4:53 - 4:57
    Herkes böyle götürdüğüm an
    "Biz sizi bekliyorduk, ne kadar güzel."
  • 4:57 - 5:00
    diyecek derken hiç öyle olmadı.
  • 5:01 - 5:02
    Ondan sonra baktılar.
  • 5:02 - 5:04
    "Ah canım benim,
    bu kitap için çok uğraşmışsın.
  • 5:04 - 5:07
    ama bunu kimse okumaz.
  • 5:07 - 5:11
    Sen en iyisi bu bilgileri
    post-it haline getir de başına koy."
  • 5:11 - 5:13
    diyen oldu.
  • 5:13 - 5:18
    Ondan sonra "Bu kitapta yeni bir şey yok."
    diyen vesaire vesaire...
  • 5:18 - 5:20
    Ama bir şekilde inanıyordum.
  • 5:20 - 5:22
    O kitap benim ilk defa...
  • 5:22 - 5:27
    Yani benim için o sırada
    satar mı satmaz mı önemli değildi,
  • 5:27 - 5:31
    sadece o içimdekini ve sadece ama sadece
    kendim için çıkarmam önemliydi.
  • 5:31 - 5:35
    Satmazsa da en kötü,
    anneannemin bir kitabı var der torunum,
  • 5:35 - 5:37
    diye düşünüyordum.
  • 5:38 - 5:42
    Ama bir yayın evi,
    altıncı ya da yedinciydi sanırım,
  • 5:42 - 5:44
    altı aylık bir sürecin sonunda
  • 5:44 - 5:47
    15 dakika içerisinde kabul etti.
  • 5:47 - 5:48
    Kitap çıktı.
  • 5:48 - 5:51
    Üçüncü haftasında tamamen satıldı.
  • 5:51 - 5:53
    O yıl içerisinde üç tane kopya yaptı.
  • 5:53 - 5:56
    Financial Times'a kadar yazdı.
  • 5:56 - 6:02
    Hürriyet, daha üçüncü hafta bile dolmadan,
    gazetede yazarlık teklif etti.
  • 6:02 - 6:06
    Hatta o teklifte
    benimle röportaj yapmışlardı.
  • 6:08 - 6:11
    Beni çok şey yapmadılar,
  • 6:11 - 6:14
    herhalde forslu birinin röportajını
    koyacaklar,
  • 6:14 - 6:15
    özür dilemek için çağırdılar zannettim.
  • 6:15 - 6:19
    "Böyle böyle, yazar mısınız?"
    dediklerinde koltuktan filan düştüm.
  • 6:21 - 6:26
    Kendi zamanlamasında ama
    düşlediğinden daha güzel olacak hayalleri
  • 6:26 - 6:29
    gerçekten evren böyle verebiliyor.
  • 6:29 - 6:32
    Çok küçücük bir anekdot
    daha paylaşmak istiyorum.
  • 6:32 - 6:33
    O da televizyon programı.
  • 6:33 - 6:36
    İlk televizyon programına başlayacağız,
  • 6:36 - 6:37
    işte zaten diyorum ki;
  • 6:37 - 6:39
    yurt dışında çok güzel
    televizyon programları var.
  • 6:39 - 6:43
    Bizim yemeklerimizle bu programlar
    ne kadar acayip olabilir,
  • 6:43 - 6:44
    diye böyle hayal ediyorum.
  • 6:44 - 6:47
    Tabii zorlu tarafları da olmadı mı?
  • 6:47 - 6:48
    İşte anlaştık, gittik.
  • 6:48 - 6:52
    Kanalın en yetkili kişisi
    artı on sekiz kişi daha oturuyoruz.
  • 6:52 - 6:55
    Ben böyle çok havalıyım,
    en güzel kıyafetlerimi giyinmişim.
  • 6:57 - 6:57
    Dediler ki:
  • 6:58 - 7:01
    Biz senin yanına manken vermek istiyoruz.
  • 7:03 - 7:06
    Önce şaka zannettim,
    böyle espriye alıyorum.
  • 7:06 - 7:08
    Hiç öyle bir şey yok.
    Dedim ki:
  • 7:09 - 7:12
    Tamam, kadıncağız ile bir şeyim yok
  • 7:12 - 7:15
    ama hani kadının görev tanımında
    "yemek yememek" var.
  • 7:18 - 7:22
    Biz burada iştahla ilgili,
    samimiyetle ilgili bir program yapacağız.
  • 7:22 - 7:23
    Emin misiniz?
  • 7:25 - 7:27
    Nuh diyor peygamber demiyorlar.
  • 7:28 - 7:34
    Ondan sonra, ben biraz daha ısrar edince
    başındaki adam dedi ki:
  • 7:34 - 7:38
    Öyle herkes kendisini
    Jamie Oliver zannetmesin,
  • 7:38 - 7:41
    Jamie Oliver gibi biri çıksaydı
    zaten bugüne kadar çıkardı.
  • 7:42 - 7:46
    Bu laf tabii atalarımızdan öğrendiğimiz
    Hilal Taktiğini uygulamak için
  • 7:47 - 7:54
    o asil kanın damarlarımızda var olduğunun
    kanıtı olarak şöyle bir geri çekildim
  • 7:54 - 7:55
    ve
  • 7:55 - 7:59
    "Bakın, bugüne kadar bizim memleketimizde
    böyle bir insan çıkmamış olabilir
  • 7:59 - 8:01
    ama çıkmamasının sebebi;
  • 8:01 - 8:05
    böyle bir hatta birkaç tane insanın
    var olup olmaması değil
  • 8:05 - 8:10
    bu koltuklarda oturan insanlar.
  • 8:10 - 8:13
    Bu toplantı burada bitmiştir,
    çok teşekkürler."
  • 8:13 - 8:16
    deyip kalkıp gittim
    ama zangır zangır da titriyorum.
  • 8:19 - 8:21
    Tam hayalimi kısaca anlatmak istiyorum.
  • 8:21 - 8:26
    Bir Fransız'ın alelade bir günde
    kız arkadaşına lahmacun yapması.
  • 8:27 - 8:29
    Bu garip geliyor mu bilmiyorum.
  • 8:29 - 8:31
    Garip gelmesin.
    Şöyle düşünün:
  • 8:31 - 8:34
    On altı yaşında yakışıklı bir oğlan,
    kız arkadaşını eve çağırıyor.
  • 8:35 - 8:36
    Ne yapar?
  • 8:36 - 8:39
    İşte, hayatım sana pestolu makarna yaptım.
  • 8:39 - 8:41
    Olmayacak bir şey gibi geliyor mu bu?
  • 8:41 - 8:43
    O zaman bizim lahmacun da öyle
  • 8:43 - 8:46
    çünkü bizim mutfak kültürümüz
    bir İtalyan mutfak kültürü kadar güzel
  • 8:46 - 8:51
    ve yayılabilecek bir durumda aslında
    veya pizza olarak düşündüğünüzde,
  • 8:51 - 8:52
    neden olmasın?
  • 8:52 - 8:56
    Bunun için kafamda yazdığım
    temel listeler vardı.
  • 8:57 - 8:59
    İnsanların mutfakta
    güzel vakit geçirmeleri,
  • 8:59 - 9:01
    iyi kitapların, iyi programların olması...
  • 9:02 - 9:07
    En iyi on restoranda, bundan on yıl evvel,
    Türk mutfağı ile ilgili,
  • 9:07 - 9:09
    Anadolu mutfağıyla ilgili hiç yemek yoktu.
  • 9:09 - 9:10
    Şimdi artık var.
  • 9:10 - 9:16
    Mezeler, hep aynı otuz çeşit meze vardı,
    artık farklı şeyler için yarışıyorlar.
  • 9:16 - 9:23
    İyisi var kötüsü var elbet ama her şey
    bir şekilde akarak yolunu bulacaktır.
  • 9:24 - 9:28
    Yemekle haşır neşir bir gençlik denilince
    bundan yine on yıl evvel,
  • 9:28 - 9:29
    Boluluları hariç tutarak,
  • 9:29 - 9:33
    kızı, oğlu aşçı olmak istediğinde
    ağlayan anneler
  • 9:33 - 9:36
    bugün futbolcu anneleri gibi gururlular.
  • 9:38 - 9:41
    Üniversitede çok güzel programlar oluyor
  • 9:41 - 9:45
    ama daha da önemlisi;
    bizim kendimizi eleştirerek değil,
  • 9:45 - 9:50
    kendimiz ve kültürümüz
    ile gurur duyduğumuz bir hale doğru...
  • 9:50 - 9:52
    Bunu da yemek üzerinden
  • 9:52 - 9:55
    çünkü öyle bir bereket var ki
    bu topraklarda...
  • 9:55 - 9:58
    Bunu hissettirmek için de
    aslında yemek çok güzel bir yol.
  • 9:59 - 10:01
    Ben bunu nasıl yapmaya çalışıyorum?
  • 10:01 - 10:05
    Sarma, dolma böyle de olabilir.
    Yıllardır böyle yapıldı.
  • 10:05 - 10:11
    İşte, serçe parmak gibi
    ama aslında dolma neden böyle olmasın?
  • 10:11 - 10:14
    Hatta bu dolmayı niye yaptın derseniz;
  • 10:14 - 10:21
    bu dolma kendimi bir hayaller ülkesinde
    gibi hissetmeye başladığımda,
  • 10:21 - 10:25
    o zamanlarda, hani bari külkedisi
    isem kabağa sonra dönmeyeyim diye
  • 10:25 - 10:30
    kabağı bari pişireyim de
    ondan sonra kötü yola düşmeyelim diye...
  • 10:30 - 10:33
    Bu, o zaman yaptığım
    bir yılbaşındaki kabak idi.
  • 10:33 - 10:38
    Su muhallebisi artık ne yazık ki
    bu kültür değişime adapte olamadığı için
  • 10:38 - 10:42
    bir şekilde belirli değişikliklere
    uğraması gerekiyordu.
  • 10:43 - 10:46
    Mesela bu su muhallebisinin
    reşikaca versiyonu.
  • 10:46 - 10:51
    İşte, çok güzel bir suyu var altında,
    muhallebisi portakal çiçeği sulu,
  • 10:51 - 10:53
    böyle soğuk bir şerbet ile.
  • 10:53 - 10:58
    Eğer künefe hep künefe olarak kalırsa,
    Canan hoca da sağ olsun,
  • 10:59 - 11:05
    kadayıf ustaları da işsiz kalacak diye
    ben de kendime misyon edindim,
  • 11:05 - 11:06
    onu mantıya çevirdim.
  • 11:06 - 11:08
    Çok lezzetli oluyor,15 dakikada da
    yapabiliyorsunuz bu mantıyı.
  • 11:08 - 11:14
    Çorba da noodle gibi
    veya bir börek olarak veya Almanlara,
  • 11:14 - 11:17
    Avusturyalılara kapak olsun diye
    schnitzel hali de çok iyi oluyor.
  • 11:22 - 11:24
    Uzak doğululara ama kapak olmasın dimi?
  • 11:24 - 11:28
    Onların çıtır muzundan esinlenerek
    sadece balla ve 3 dakikada,
  • 11:28 - 11:31
    ben bunu kaynana geldiğinde
    yapılacak tatlı diye de söylüyorum.
  • 11:32 - 11:36
    Ben demin güllaçla çalışırken de
    güllacı illa beyaz
  • 11:36 - 11:38
    ve sadece ramazanda mı yemek zorundayız?
  • 11:38 - 11:41
    Hayır, çikolatalı baya yıkılıyor.
  • 11:42 - 11:44
    Bu pizza versiyonu.
  • 11:45 - 11:47
    Pizza versiyonu da müthiştir
  • 11:47 - 11:51
    veya böyle çok lezzetli bir börek,
    lazanya gibi de olarak.
  • 11:52 - 11:57
    Yufka inanılmaz bir zanaat;
    4 yılda, yetenekliyseniz öğrenebilirsiniz.
  • 11:57 - 12:00
    Sadece börek değil,
    nefis bir Türk sushisi de olabilir
  • 12:00 - 12:06
    veya bir böyle pestili alın,
    içerisine dondurmayı koyun,
  • 12:06 - 12:09
    etrafına yufkayı sarın,
    derin dondurucuya atın.
  • 12:09 - 12:15
    Misafir geldi,
    onların güzelce dışı çıtır çıtır oldu
  • 12:15 - 12:17
    ve ondan sonra yediniz.
  • 12:17 - 12:18
    Mis gibi oluyor
  • 12:18 - 12:21
    ve içinde taş gibi donan o pestil
    hafif erimiş oluyor.
  • 12:21 - 12:22
    Çok acayip bir şey oluyor.
  • 12:24 - 12:26
    Yemek yediğinizi düşünerek koymuştum.
  • 12:27 - 12:30
    Milli içeceğimiz olan ayranın
    sadece yine beyaz
  • 12:31 - 12:33
    veya salatalıklı
    veya naneli hali değil;
  • 12:33 - 12:38
    acı turşu sulu, arapsaçlı
    ve özellikle şimdi erik zamanı geliyor,
  • 12:38 - 12:42
    yeşil eriğin suyunu sıkıp karıştırıp
    bakın ne acayip oluyor.
  • 12:42 - 12:45
    Benim için deneyin diyorum ve geçiyorum.
  • 12:45 - 12:49
    Bunlar hayal edebildiğimiz zaman
    gerçekleşebilen şeyler
  • 12:49 - 12:54
    fakat son zamanlarda,
    son 1 buçuk yıldır, bir şey fark ettim ki;
  • 12:55 - 13:00
    ben hayal kuramamaya başladım
    ve neden diye baktığımda
  • 13:01 - 13:06
    memleketin hali, ekonomik kriz,
    dünyanın sevimsizleşmesi...
  • 13:07 - 13:12
    Hem bir taraftan maddi manevi
    böyle bu zorlukların içerisinde
  • 13:13 - 13:15
    bal kabağında pilavdan bahsetmek
  • 13:15 - 13:19
    Müslüman mahallesinde salyangoz satmak
    gibi oluyor.
  • 13:19 - 13:24
    Türk mutfağını kurtarmaya çalışmak da
    bambaşka bir şey.
  • 13:24 - 13:27
    Dönem çok acayip;
    bir sürü seçenek var.
  • 13:27 - 13:31
    "Onu mu yapsak bunu mu yapsak?"
    derken yine arada kalabiliyor insan.
  • 13:31 - 13:32
    Dolayısıyla...
  • 13:33 - 13:36
    Bu seçenek fazlalığı da bir diğer şey.
  • 13:36 - 13:38
    Sizde de var dimi bu his?
  • 13:38 - 13:40
    Olanlar?
  • 13:40 - 13:41
    Evet, işte.
  • 13:42 - 13:45
    Çaresini buldum merak etmeyin.
  • 13:45 - 13:48
    Neden neden derken
    Instagram'a bir tane post koydum.
  • 13:49 - 13:50
    Post şu:
  • 13:54 - 13:57
    Bunun onuncu dakikasında
    cep telefonuma annemden gelen mesaj:
  • 13:58 - 14:03
    Refika, bu beyaz tişörtleri giyinmekten
    ne zaman vazgeçeceksin?
  • 14:05 - 14:12
    Karnımı iki kompartımanlı gösteren
    bu beyaz tişörtler
  • 14:12 - 14:19
    benim 2. evraka anımı yaşamama sebep oldu.
  • 14:19 - 14:21
    Ben fark ettim ki;
  • 14:21 - 14:26
    Hep bir hafta sonra o haftaya göre
    daha zayıf olacağıma inanıyorum.
  • 14:26 - 14:31
    ve bunun için kendimce dikkat ediyorum
    ama şurada göstereyim size:
  • 14:31 - 14:35
    Bu benim son 15 yıldaki kilo eğrim.
  • 14:36 - 14:40
    Burada düşen bir yer var,
    ikinci daha dramatik olan.
  • 14:40 - 14:44
    Oradaki düşüş aslında
    yemek kitabımı çıkardıktan sonra
  • 14:44 - 14:48
    o mucizelerin yaşandığı
    bir buçuk iki yıllık süre
  • 14:48 - 14:53
    ama gördüğünüz gibi
    gayet istikrarla yukarı çıkmışım.
  • 14:53 - 14:58
    "Neden böyle? Neden böyle?"
    deyince aslında şunu fark ettim:
  • 14:58 - 15:04
    Bu evreka anı bir kızın, 24 yaşındaki
    bir Youtuber'ın programını izlerken
  • 15:04 - 15:10
    orada "Elinde olabileceğinin en iyisi ol."
    gibi bir laf etti.
  • 15:10 - 15:12
    Ama hani laf arasında.
  • 15:12 - 15:17
    "Bugün olabileceğinin en iyisi ol."
  • 15:17 - 15:20
    Bu böyle bir yankılanmaya başladı.
  • 15:20 - 15:22
    Şimdi şöyle bir hadise var:
  • 15:22 - 15:24
    Biz nasıl bir durumdayız?
  • 15:24 - 15:28
    Her gün kendimize yapmamız gerekenlerin
    listelerini yapıyoruz
  • 15:28 - 15:33
    Ve bu listelerin üzerinden geçerek
    üstlerini çizmeye çalışıyoruz.
  • 15:34 - 15:36
    Bu listeler gittikçe büyüyor
  • 15:36 - 15:38
    ve bu listeleri
    yapabilmek için ne yapıyoruz?
  • 15:38 - 15:41
    Bardağın boş tarafı
    yani eksiklerimiz neler
  • 15:41 - 15:44
    onlara bakmaya çalışıyoruz.
  • 15:44 - 15:47
    Eksikler belli, bir sürü şey var
  • 15:48 - 15:51
    Olmak istediğimiz yer ne
    bütün öğretilerde?
  • 15:51 - 15:56
    Sen zaten doğduğun için çok kıymetlisin,
    çok değerlisin.
  • 15:56 - 15:58
    Ne bir şey yapmak zorundasın...
  • 15:58 - 16:02
    Zaten bu dünyanın bütün nimetlerini
    hak ediyorsun ama mal bu.
  • 16:02 - 16:06
    Bizim eğitimimiz,
    yüzde doksanımız diye tahmin ediyorum,
  • 16:07 - 16:08
    bu taraftayız.
  • 16:08 - 16:11
    Buraya gelmek için mesafe çok büyük.
  • 16:11 - 16:16
    Dolayısıyla bu aslında bu ideale
    gelebilmek için atılabilecek bir adım.
  • 16:17 - 16:21
    Sabah uyandığınızda, dolabınızı açtınız,
    çok güzel hissetmiyor olabilirsiniz.
  • 16:21 - 16:24
    Haftaya daha güzel olurum da
    daha güzel giyinirim değil
  • 16:24 - 16:28
    "Mal bu. Bununla en güzel ne yapabilirim?"
  • 16:28 - 16:33
    dediğiniz zaman dolabınızda
    yeni kıyafetler belirmeye başlıyor.
  • 16:33 - 16:36
    Yani aslında dolu tarafına,
    var olana bakmak.
  • 16:36 - 16:41
    Hep eksiklerimiz üzerinden giden,
    hesaplanan bütün bu tüketim dünyası,
  • 16:41 - 16:44
    var olana baktığınızda
    bambaşka bir yere dönüyor.
  • 16:45 - 16:47
    Bu sadece, tabii ki,
    dolapta veya giyinirken değil;
  • 16:48 - 16:50
    saçınızda, başınızda, fiziksel değil.
  • 16:50 - 16:55
    İşinizde, sevdiklerinizle geçirdiğiniz
    vaktin kalitesi de aynı zamanda değişiyor.
  • 16:55 - 17:01
    O gün öyle yaşadığınız zaman
    aslında çok büyük bir huzur doğuyor.
  • 17:02 - 17:07
    Kanıtı da; bakın buna aydığımdan beri
    kilo eğrim, son bölümü.
  • 17:07 - 17:09
    Aslında daha bile dramatik de
  • 17:10 - 17:13
    o süreyi matematiksel olarak ayarlamayı
    beceremedim.
  • 17:14 - 17:20
    Dolayısıyla hayal kurabildiğimiz zaman
    ona çok güzel sarılacağız
  • 17:20 - 17:27
    ve onun için çok çalıştıktan sonra
    bileceğiz ki o hayal gerçekleşecek.
  • 17:27 - 17:29
    Kendi istediğimiz zamanda ve şekilde değil
  • 17:29 - 17:33
    ama hayal ettiğimizden
    çok daha güzel bir şekilde olacak
  • 17:33 - 17:36
    ama evrenin istediği zamanda.
  • 17:36 - 17:45
    Edemediğimiz zamanda da
    elimizdekinin en iyisini yapabileceğiz.
  • 17:45 - 17:48
    Gördüğünüz gibi
    artık yeni tişörtüm de var.
  • 17:48 - 17:51
    Bu tişörtlerin var olduğunu
    15 yıl sonra öğrendiğim iyi oldu.
  • 17:51 - 17:55
    Yapışmadan,
    kompartıman göstermeden olabiliyor.
  • 17:55 - 17:56
    Teşekkür ederim.
  • 17:56 - 17:58
    (Alkış)
Title:
Hayal ederken eşekten düşülür mü? | Refika Birgül | TEDxIstanbul
Description:

En büyük hayalim bir gün yakışıklı bir fransızın kız arkadaşına “Hayatım sana bu akşam lahmacun yaptım.” demesi diyen Refika Birgül, mutfak kültürümüzün bir Amerikan, bir Fransız, bir İtalyan mutfağından eksiği yok fazlası var inancında. Hayatın dolu tarafından bakmalı diyen Refika Birgül, ‘Refika versiyonu’ diyerek kendi özel hayatından örneklerle bir mucizevi yolculuğu anlatıyor. Bu yolculukta edindiği deneyimlerden çıkarımı ise içimizdeki sesi dinle. Hayal et ve iste. Hayalin muhakkak gerçekleşecektir. Senin istediğin zamanda ve şekilde değil. Evrenin kendi zamanında. Ama düşlediğinden daha güzel şekilde.

Refika, bir Fransız adamın alelade bir günde bir sevgilisine "hayatım sana Türk lahmacunu yaptım" dediği gün için çalışmakta. Bu hayalinin gerçek olduğu gün dünyanın daha dengeli, huzurlu bir yer olabileceğine inanıyor.
Yemek yapmak ve yazmak farklı şekillerde olabilir diyerek 2010 yılında çıkardığı Refika'nın Mutfağı /Cooking New Istanbul Style kitabından sonra TV program formatları, Hürriyet gazetesi yazıları, kitapları ve kurduğu Refika'dan markası ile bu toprakların güzelliklerini modern hayatın ihtiyaçları ile yeni denklemler kurarak birleştiriyor. Refika 30 yaşına kadar "doğru" olduğu söylenenleri yaptı. Robert Kolej üzeri Koç Psikoloji okudu. Pazarlamadan genel müdürlüğe giden bir kariyeri 30 yaşında bırakıp yemek yapmaya başladığında pek çok insan yolunu kaybettiğini düşündü. 7 yıl içerisinde Türkiye'de yemek, sağlıklılık, yerellik, yeni deneyimlere açık olmak konusunda ciddi mesafeler katedildi.

This talk was given at a TEDx event using the TED conference format but independently organized by a local community. Learn more at https://www.ted.com/tedx

more » « less
Video Language:
Turkish
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
18:06

Turkish subtitles

Revisions