Hayat, özgürlük ve mutluluk arayışı.
Hayatlarımızı mutluluğu "dışarıda" arayarak yaşıyoruz,
mutluluk sanki bir eşyaymış gibi.
İstek ve tutkularımızın esiri haline geldik.
Mutluluk ucuz bir takım elbise gibi satın alınabilen ya da
elde edilebilen bir şey değildir.
Maya'dır,
sanrıdır,
biçimin bitmek bilmeyen oyunudur.
Budist gelenekte geçen haliyle
Samsara, yani çilenin sonsuz döngüsü,
zevk peşinde koşmak ve acıdan kaçınmak ile
sürekli hale gelir.
Freud bu durumu "haz ilkesi" ile açıklar.
Yaptığımız her şey ya haz almak,
ya istediğimiz bir şeyi elde etmek,
ya da istemediğimiz hoş olmayan bir şeye mani olmak içindir.
En basit canlılardan biri olan terliksi hayvan bile yapar bunu.
Buna uyarıcıya tepki??? (Türkçe'deki bilimsel karşılığını bul) denir.
Terliksi hayvanın aksine, insanların çok fazla seçeneği vardır.
Biz düşünebiliyoruz ve sorunumuzun kalbi (kelime oyunları şakalar) de burada zaten.
Ne istediğimizi düşünmenin bokunu çıkardık. (ÖFF)
Günümüz toplumunun çelişkisi şu; dünyayı anlamak istiyoruz
fakat bunun için manevi bilinç yerine
dış dünyada algıladıklarımızın sayısal nicelik ve nitelikleri ile
bilimsel düşünceyi kullanıyoruz.
düşünmek sadece daha fazla düşünmeye ve daha fazla soruya yol açtı.