Marita Cheng: Ben daha çocukken, 20'li yaşlarında görme yeteneğini yitirmiş bir aile dostumuz vardı. Ailecek bir yerlere gittiğimizde bana şöyle derdi; "Rita elimden tut, kolumu tut ve bana neler gördüğünü anlat." Ben de anlatırdım, "Solunda birkaç çiçek var. Sağ tarafında bir kapı ve karşıda, uzaklarda bir dağ var." Yine sorardı, "Çiçekler hangi renk? Elimi uzatıp onlara dokunabilir miyim? Elimi o tarafa doğru götürebilir misin? Ben de " Onlar pembe, bunlar mavi." derdim. Ve o yine "Daha fazla anlat, gördüğün şeyleri daha çok anlat, paylaş benimle." derdi. Yaklaşık sekiz ay önce, Alberto ile birlikte görme engelli insanların, etrafındakileri tanıyabilmesini sağlayan bir uygulama geliştirmeye karar verdik. Sarmal sinir ağı denen ve milyonlarca görüntüyü algılamak üzere programlanmış bir bilgisayar sistemi kullandık Bir köpeğin dış görünüşünü, bir çiçeğin neye benzediğini algılayabiliyor. Çatal, bıçak ve günlük hayatımızda kullandığımız daha bir çok nesneyi de. Bu sistemi kullanarak "Aipoly" adında binin üzerinde nesneyi ayırd edebilen bir uygulama geliştirdik. Böylece, görme engelli bir kişi elinde telefonu ile yürüyecek ve onu nesnelerin üzerine tutacak ve telefon o nesnenin adını söyleyecek. Dış ses özelliği ile telefon ekranda yazan kelimeyi görme engelli kişiye bildirecek. Böylece önlerinde ne olduğunu bilecekler. (Alkış) Ocak ayında uygulamamızı piyasaya sürdüğümüzden beri tüm dünya 100 bin kişi tarafından indirildi. Uygulama öyle çok ilgi gördü ki yedi dile çevirdik. Alberto Rizzoli: Bir kez bu teknolojiyi deneyen kullanıcılar bizden hep daha fazlasını istediler. Biz de onlardan, bizim teknolojimizin bir an için süper güç olduğunu düşünmelerini istedik. istedikleri zaman kolayca kullanabilecekleri ve önlerinde ne olduğunu anlamalarını sağlayacak bir güç. Şaşırtıcı bir şekilde, kimse X-ray görüşü ya da teleskopik gözlük istemedi. Hepsi daha fazla bilgi istedi. Bu hiç de şaşırtıcı değil çünkü aldığımız bilgilerin %60'ına görme yeteneği sayesinde sahibiz. Çevremizi anlayabilmek ve çoğunlukla karar vermek için kullandığımız en temel araç görme duyumuz. Görme engelliyseniz dokunma ya da işitme gibi diğer duyulara bağlı kalmalısınız. Görebilen bir insanın, her gün, her saniye beyni ve gözleriyle kolayca alabildiği ışık hızında gelen bilgileri kaçırsınız. Santa Monica Vadisi Görme Engelliler Merkezi'ne gittik ve bu süper gücü hayata geçirmeye çalıştık. İnsanların ne tür şeyler öğrenmek istediklerini araştırdık, gerçekten çok basit şeyler mesela bir yemeğin temiz olup olmadığı, karşıdan karşıya geçip geçemeyecekleri, o anda hangi ürüne baktığı gibi. Basit bir bakıştan karşınızdaki olayı anlamaya kadar karar vermelerine yardımcı olacak şeyler. İnsanlara hangi biçim katsayısını tercih ettiklerini sorduk ve isteklerini yaptık. Sonuç olarak bir kemik iletimli kulaklık, bir gözlük ve küçük bir kamerayı bir araya getirdik. Arkadaşlarımızdan, günlük hayatta karşılarına çıkabilecek ve karar vermelerini gerektirecek bir durum düşünmelerini istedik. Onlara yaptığımız prototipi vereceğimizi söyledik ve o durumda kullanmalarını istedik. Bakalım neler olmuş. (Video başlangıcı) [Görme engelli bireylere, bu halleriyle yapması en zor şeyin ne olduğunu sorduk] Benim için market alışverişi yapmak çok uzun sürüyor. Yanımda beni yıllardır tanıyan biri olsa bile. "Bu dolapta ne var?" diye sorup duruyorum. Ya da sağdan sola, yukarıdan aşağı bir sistem buluyoruz. [Onları bizim teknolojimizi kullanacakları market alışverişine götürdük.] Bilgisayar: Portakallar. Adam: Bu harika. Bayıldım bu alete. Elmalar, üzümler, havuçlar. Bakıyorum, bakıyorum. Bilgisayar: Zambaklar. Adam: Zambaklar. Bilgisayar: Buket. Adam: Aa, Buket! Bilgisayar: Güller, çiçekler. Adam: Bunları eve götürebilir miyim? Gerçekten harika. Bilgisayar: Güller. Adam: Güller. Bilgisayar: Buket, laleler. Adam: Laleler. Bilgisayar: Ananas. Kadın: Bu ananas. Bilgisayar: Mango. Kadın: Mango. Bilgisayar: M&M Kadın: M&M Bilgisayar: Tic Tac. Kadın: "Tic Tac" dedi Bilgisayar: Tic Tac. Kadın: Tic Tac. Bilgisayar: Not kağıdı, takvim. Kadın: Takvim, herşeyi anlıyor. Ben hayatta bilemezdim ne olduğunu. Bilgisayar: Pretzels. Kadın: Pretzels. Bilgisayar: Pretzels. Kadın: "Pretzels" dedi. Bilgisayar: Lipton çay. Kadın: Lipton? Çay? Bilgisayar: Lipton poşet çay. Kadın 2: Sanki görüyormuşum gibi, ama görmüyorum, o benim yerime görüyor. Bilgisayar: Coffee mate. Kadın 2: Mate; coffee mate. "Kahve" demedi "mate" deyip duruyor. Bilgisayar: Mate, mate. Adam 2: Gözlüğü taktım ve o anda önümde bir elma olduğunu portakallar olduğunu söyledi. Burada şu var, orada bu var Bu inanılmaz birşey. İlk görüşte aşk. (Video sonu) (Alkış) AR: Telefonlarına bağlı bu küçük gözlükler 5 binden fazla nesneyi aynı anda tanımlayabiliyor. Bu yaklaşık beş yaşındaki bir çocuğun kapasitesi ile aynı. Artık basit bir aksesuar insanların algılarını binlerce farklı olasılığa açabiliyor. Yapay zeka ve insan zekasının birleşiminden doğmuş bir ürün ve hala keşfedilmemiş alanlarla dolu. Bu devrimin sebebi GPU'ların hızla gelişmesi ya da daha geniş araştırmalar yapılması değil. Bunun sebebi, yapay zekanın milyonlarca insanın hayatına girmesinin önündeki engellerin gün geçtikçe azalması. Paralimpik olimpyatları birkaç hafta içinde başlıyor. Hedeflerin, çalışmanın ve teknolojinin ortak gücünün engelli insanları süper insanlara dönüştürdüğü yarışmalar ve bunlar sayesinde öğrenme, karar alma, düşünme, algılama gibi tüm bu özellikler katlanarak artacak. Bunu hayata geçirecek aleti sizler geliştireceksiniz. Mesela yarın, sabah kahvenizi içerken 40 dakikanızı ayırın ve derinlemesine öğrenme ile ilgili bir kaç deneme yapın. Kendinize küçük bir süper güç bulun. Gereken tek şey bilgisayarınız ve birkaç bilgi, mesela tatil fotoğraflarınız. Süper güç mühendisliği, müthiş bir hayali meslek. İyi haber şu, dünyanın bu gibi beyinlere daha çok ihtiyacı var. Bu yüzden de sizlerin neler yapacağını görmek için sabırsızlanıyoruz. Teşekkürler. (Alkış)