Ben, bu öğlen sizinle neden harika bir kariyer elde etmekte başarısız olacağınızı tartışmak istiyorum. (Kahkahalar) Ben bir ekonomistim. Ve kasvetliyim. Günün sonu, üzücü yorumların zamanı. Ben aranızdan sadece harika bir kariyer isteyenlerle konuşmak istiyorum. Biliyorum ki, bazılarınız çoktan harika bir kariyer istediklerine karar verdiler. Siz de başarısız olacaksınız -- (Kahkahalar) çünkü -- Aman tanrım, hepiniz başarısız olma konusunda ne kadar da neşelisiniz. Kanadalı grup, şüphesiz. (Kahkahalar) İyi bir kariyer sahibi olmaya çalışanlar başarısız olacak çünkü gerçekten de, iyi işler tükeniyor. Harika işler ve kariyerler var ve bolca stres, yüksek oranda iş yükü, kan emici, tekdüze ve can sıkıcı işler de var ve işten başka neredeyse hiçbir şey yok. Bu yüzden iyi iş arayan insanlar başarısız olacaklar. Harika işler ile kariyer arayanlar ve neden başarısız olacakları konusunda da konuşacağım. İlk sebep, insanlar size defalarca şöyle diyecekler: "Eğer harika bir kariyer istiyorsan, tutkunu sürdürmen, hayallerinin peşinden gitmen, hayatında seni en cezbeden, büyüleyen şeyi takip etmen gerek." tekrar tekrar bunu duysanız da sonunda yapmamaya karar vereceksiniz. Steven J.'nin Stanford'dan mezuniyet konuşmasını kaç kez indirirseniz indirin, yine ona bakacak ve yapmamaya karar vereceksiniz. Neden böyle yaptığınız konusunda çok emin değilim. Bunu yapmak için çok tembelsiniz. Bu çok zor. Tutkunuz için bakmaktan ve onu bulamamaktan korkuyorsunuz, aptal gibi hissedeceksiniz, böylece neden tutkunuzu aramayacağınız hakkında bahaneler yaratıyorsunuz. Ve bunlar sadece bahaneler, bayanlar ve baylar. Şimdi, eğer harika bir kariyer istiyorsanız asıl yapmanız gereken neden yapmadığınız hakkında yaratıcılığınızla oluşturduğunuz bahanelerden oluşan uzun bir listenin üstünden geçeceğiz. Mesela, en büyük bahanelerinizden biri, "Harika kariyerler çoğu insan için sadece bir şans meselesi, o yüzden sadece bekleyeceğim ve şanslı olmayı deneyeceğim ve eğer şanslıysam, harika bir kariyere sahip olacağım. Eğer değilsem, iyi bir kariyerim olacak." Ama iyi bir kariyer olanaksız, dolayısıyla bu karar işlemeyecek. O zaman, diğer sebebiniz, "Evet, tutkularını takip eden özel insanlar var, ama onlar dâhiler. Onlar Steven J. Ben bir dâhi değilim. Beş yaşımdayken, dâhi olduğumu düşünmüştüm, ama öğretmenim bu fikri aklımdan çıkardığından beri çok uzun zaman oldu." (Kahkalar) Hmm? "Ve şimdi biliyorum ki şu an tamamen yeterliyim." Şimdi, görüyorsunuz ki, eğer 1950'de olsaydık, tamamen yeterli olmak, size harika bir kariyer vermiş olurdu. Ama tahmin edin ne oldu? Yıl neredeyse 2012 ve dünyaya "Ben bütünüyle, tamamen yeterliyim," demek kendinizi övgülerin en sönüğüyle lanetlemektir. Ve sonrasında, tabii ki, bir başka bahane: "Bunu yapardım, şunu yapardım, ama, ama nihayetinde ben tuhaf değilim. Herkes bilir ki hayallerini takip eden insanlar bir şekilde takıntılıdırlar. Biraz da garip? Hmm? Hmm? Oldu mu? Bilirsiniz, delilik ve zeka arasında ince bir çizgi. Ben garip değilim. Steven J.'nin biyografisini okudum. Aman aman. Ben bu insan değilim. Ben iyiyim. Ben normalim. Ben iyi, nomal bir insanım ve iyi, normal insanlar tutkuya sahip değillerdir. Ah. Ama hala harika bir kariyer istiyorum. Ama tutkumun peşinden gitmek için hazır değilim, bu yüzden ne yapacağımı biliyorum, çünkü benim, benim bir çözümüm var. Bir stratejim var. Annemin ve babamın bana söylediği bir şey. Annem ve babam bana eğer sıkı çalışırsam, iyi bir kariyer elde edeceğimi söylediler. Dolayısıyla, eğer sıkı çalışıp iyi bir kariyere sahip oluyorsanız, eğer gerçekten çok çok sıkı çalışırsanız, harika bi kariyere sahip olacaksınız. Matematiksel olarak kulağa anlamlı gelmiyor mu?" Hmm. Hayır. (Kahkahalar) Ama kendinizi buna ikna etmeyi başardınız. Biliyor musunuz? İşte sizi küçük bir sır. Çalışmak mı istiyorsunuz? Gerçekten çok çok çok sıkı mı çalışmak istiyorsunuz? Biliyor musunuz? Başarılı olacaksınız. Dünya size gerçekten çok çok çok sıkı çalışma şansını verecek, ama bütün kanıtlar tersine olmasına rağmen dünyanın size harika bir kariyer vereceğine emin misiniz? O zaman varsayalım ve aranızdan tutkularını bulmaya calışanları ele alalım. Gerçekten de bunu yapmanın sizin için daha iyi olacağını anladınız ve bahanelere aldırmadınız. Tutkunuzu bulmaya çalışıyorsunuz ve çok mutlusunuz. İlgilendiğiniz bir şey buldunuz. İlgimi çeken bir şey var! İlgimi çeken bir şey var! Söyle bana. Diyorsunuz ki, "İlgimi çeken bir şey var." Diyorum ki, "Bu şahane!" Ve bana, bana neyi söylemeye çalışıyorsunuz? "İlgilendiğim bir şey var." Ben diyorum ki. "Bir tutkun var mı?" Sizse "İlgilendiğim bir şey var" diyorsunuz. İlginiz neye karşı? "Şununla ilgileniyorum." Peki geri kalan diğer aktiviteler? "Onlarla ilgilenmiyorum." Bütün hepsine baktın mı? "Hayır, tam olarak sayılmaz." Tutku en büyük aşkınız. Tutku sizin yeteniğinizi en üst düzeyde ifade etmenize yardım eden şeydir. Tutku, ilgi -- aynı şey değiller. Gerçekten de sevgilinize gidecek ve "Benimle evlen! İlginçsin." mi diyeceksiniz? (Kahkahalar) Gerçekleşmeyecek. Gerçekleşmeyecek ve yalnız öleceksiniz. (Kahkahalar) İstediğiniz şey, istediğiniz şey, istediğiniz şey: tutku. İlginin ötesinde. 20 tane ilgiye ihtiyacınız var ve belki bunlardan biri sizi yakalayabilir, içlerinden biri sizi başka her şeyden daha çok bağlayıcı olabilir ve diğer şeylere kıyasla belki hayatınızdaki en büyük aşkı bulmuşsunuzdur; işte bu, sizin tutkunuz. Sevgilisine evlilik teklif eden bir arkadaşım var. Ekonomik olarak mantıklı davranan bir insan. Sevgilisine "Evlenmemize ve ilgilerimizi birleştirmize izin ver." dedi. (Kahkahalar) Evet, bunu dedi. "Seni içten seviyorum," dedi. "Seni derin bir sevgiyle seviyorum." "Seni daha önce karşılaştığım herhangi bir kadından daha çok seviyorum. Seni Mary'den, Jane'den, Susie'den, Penelope'dan, Ingrid'den, Gertrude'dan, Gretel'den daha çok seviyorum -- O zamanlar bir Alman değişim programındaydım." (Kahkahalar) "Seni --- dan da çok seviyorum" Pekâlâ. O, sevgilisine karşı olan aşkını sayarken kız odayı terk etti. Reddedilmiş olmanın yaşattığı şoku atlattıktan sonra, mantıksız bir insanla evlenmekten son anda ucuz kurtulduğu sonucuna vardı. Buna rağmen, bir daha evlenme teklifi ettiğinde önceden aynı rol için seçtiği kadınları tek tek saymanın gerekli bir şey olmadığını aklının bir köşesine yazdı. (Kahkahalar) İşin ana fikri ortada. Alternatifler için bakmalısıniz ki, kaderinizi bulabilesiniz ya da "kader" kelimesinden korkuyor musunuz? "Kader" kelimesi sizi korkutuyor mu? Bahsettiğimiz şey bu ve eğer yeteneğinizinin en yüksek şekilde ifade edilmiş halini bulmazsanız, sadece "ilgi çekici" olana razı olursanız, artık ne demek oluyorsa bu, uzun yaşamınızın sonunda ne olacağını biliyor musunuz? Aileniz ve arkadaşlarınız meazarlıkta toplanmış olacaklar ve orada mezarınızın tepesinde bir mezar taşı olacak ve üstüne şöyle bir yazı kazınmış olacak: "Burada Velcro'yu icat eden seçkin mühendis yatıyor." Ama mezartaşının asıl söylemesi gereken, alternatif bir hayatta, eğer yeteneğinizin en yüksek şekilde ifade edilmiş halinde olsaydınız yazması gereken "Burada Birleşik Alan Kuramı'nı formülize eden Warp sürücülerinin pratikte uygulanabilirliğini gösteren, Fizik dalında Nobel Ödülünü kazanmış biri yatıyor. (Kahkahalar) Velcro, tabii ki. (Kahkahalar) Biri harika bir kariyerdi. Biri kaçırılmış bir fırsattı. Ama diğer tarafta, aranızda bazıları var ki, bütün bu bahanalere rağmen, tutkunuzu, tutkunuzu bulacaksınız ve yine de başarısız olacaksınız. Başarısız olacaksınız, çünkü tutkunuzu yapmayacaksınız, çünkü yeni bir bahane icat edeceksiniz, harekete geçmeyi başarısız kılacak bir bahane ve ben bu bahaneyi çok defalar duydum. "Evet, harika bir kariyer sürdürebilirdim ama ben insan ilişkilerine başarıdan daha büyük önem veriyorum." Harika bir arkadaş olmak istiyorum. Harika bir eş olmak istiyorum. Harika bir ebeveyn olmak istiyorum ve ve bunları harika bir başarı için kurban etmeyeceğim." (Kahkahalar) Ne dememi istiyorsunuz? Şimdi, gerçekten şu an size şunu söylememi mi istiyorsunuz? "Gerçekten de, yemin ederim çocukları tekmelemiyorum." (Kahkahalar) Hmm? Kendinize verdiğiniz dünya görüşüne bir bakın. Ne olursa olsun, siz bir kahramansınız ve ben, incelikle öneriyorum ki, eğer ki harika bir kariyer istiyorsanız,çocuklardan nefret etmelisiniz. Ben çocuklardan nefret etmiyorum. Onları tekmelemiyorum. Evet, buraya geldiğimde binanın etrafında gezinen küçük bir çocuk vardı ve hayır, onu tekmelemedim. (Kahkahalar) Elbette, ona bu binanın sadece yetişkinler için olduğunu söylemek ve onu dişarı çıkarmak zorundaydım. Annesi hakkında bir şeyler geveledi ve ben ona büyük ihtimalle annesini dışarıda bir şekilde bulacağını söyledim. Onu son gördüğümde, merdivenlerde ağlıyordu. (Kahkahalar) Tam bir korkak kedi. (Kahkahalar) Ama ne demek istiyorsunuz? Bu sizin benden söylememi beklediğiniz şey. Gerçekten de düşünüyorsunuz ki, çocukları bir kalkan gibi kullanmak, yerinde ve uygun bir durum. Biliyor musunuz bir gün ne olacak, size, ideal aileye, size? Bu çocuk bir gün size gelecek ve şöyle diyecek: "Ne olmak istediğimi biliyorum. Hayatımla ne yapacağımı biliyorum." Çok mutlusunuz, Bu ailelerin duymak isteyeceği bir sohbet, çünkü çocuğunuz matematikte iyi ve biliyorsunuz ki söyleyeceği şeyi seveceksiniz. Çocuğunuz şunu diyor: "Karar verdim ki ben bir sihirbaz olmak istiyorum. Sahnede sihir numaralarını sergilemek istiyorum." (Kahkahalar) Ve ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki, diyorsunuz ki, "Hmm, bu riskli, yavrum. Olmayabilir. Bundan çok para kazanamayabilirsin. Gerçi sen bilirsin, ben karışmam, yavrum ama bunun hakkında tekrar düşünmelisin çocuğum, matematikte çok iyisin, başka alan seçmeye ne dersin? Ve çocuk sizin konuşmanızı keserek "Ama bu benim hayalim. Benim hayalim bunu yapmak." diyor. Ve ne diyeceksiniz? Ne diyeceğinizi biliyor musunuz? "Bak çocuğum. Bir zamanlar benimde bir hayalim vardı ama" Ve "ama"yla başlayan cümlenizi nasıl bitireceksiniz? "Ama. Benimde bir hayalim vardı çocuğum ama onu takip etmeye korkuyordum." Ya da ona şunu mu söyleceksiniz? "Bir zamanlar bir hayalim vardı çocuğum. Ama sonra sen doğdun." (Kahkahalar) (Kahkalar) (Alkış) Gerçekten de ailenizi kullanmak istiyor musunuz? Kocanıza ve çocuğunuza bakmak ve gardiyanlarınızı görmek istiyor musunuz? Çocuğunuza, size "Bir hayalim var." dediğinde söyleyebileceğiniz bir şey vardı. Bu çocuğun yüzüne bakabilir, ve diyebilirdiniz ki, "Peşinden git, çocuğum, tıpkı benim yaptığım gibi." Ama bunu söyleyemezdiniz, çünkü bunu yapmadınız. Dolayısıyla söyleyemezsiniz. (Kahkahalar) Ve ailelerin günahları, zavallı çocuklara musallat oluyor. Neden insan ilişkilerini tutkunuzun peşinden gitmemek için bir bahane olarak kullanıp bir sığınak arayasınız ki? Neden olduğunu biliyorsunuz. Kalbinizin derinliklerinde nedenini biliyorsunuz ve son derece ciddiyim. İnsan ilişkileriyle içinizi ısıtıp kendinizi neden bununla sarmaladığınızı biliyorsunuz. Çünkü siz bir --- Ne olduğunuzu biliyorsunuz. Tutkunuzu takip etmeye korkuyorsunuz. Komik duruma düşmekten korkuyorsunuz. Denemeye korkuyorsunuz. Başarısız olacağınızdan korkuyorsunuz. Harika arkadaş, harika eş, harika aile, harika kariyer. Bir bir paket değil mi? Bu olduğunuz şey değil mi? Biri olmadan nasıl diğeri olabilirsiniz ki? Ama korkuyorsunuz. İşte bu yüzden harika bir kariyere sahip olmayacaksınız, ancak -- İngilizce'de en davetkar sözlerden biri: ancak -- Ancak. Ama "ancak" sözü aynı zamanda başka korkunç sözlere bağlı: "Keşke ..." "Keşke ..." Bu gibi sözler beyninizde dolanacak olursa, çok acıtacaktır. Bunlar neden harika bir kariyere sahip olmakta başarısız olacağınızın nedenleri. ancak ... Ancak. Teşekkürler. (Alkışlar)