Çocuk Koruma Hizmetleri çalışanı
olduğunuzu hayal etmenizi istiyorum.
Şimdi bir çocuk istismarı ihbarını
yanıtlamanız gerekiyor.
Bir eve haber vermeden, beklenmedik ve
muhtemelen davetsiz giriyorsunuz.
Odaya girdiğinizde ilk gördüğünüz şey,
döşemeye uzatılmış bir şilte oluyor.
Üzerinde üç çocuk uyuyakalmış.
Yakında küçük bir masa var,
üzerinde birkaç küllük,
boş bira şişeleri.
Köşede fare kapanları var,
çocukların uyuduğu yerden uzakta değil.
Bir not alıyorsunuz.
İşinizin bir kısmı tüm evi
dolaşmanızı gerektiriyor.
Az miktarda yemek bulunan
mutfakla başlıyorsunuz.
Yatak odasında, tabanda
başka bir şilte farkediyorsunuz,
annesi şilteyi bebekle paylaşıyor.
Genellikle bu noktada iki şey olabilir.
Çocuklar güvensiz
addedildikleri için evden alınır
ve belli bir süre için
devlet himayesinde olur.
Ya da çocuklar aileleriyle kalır
ve çocuk esirgeme onlara
yardım ve destek sunar.
Çocuk Koruma Hizmetleri'nde çalıştığımda
bu gibi şeylere her zaman rastlıyordum.
Bazıları çok daha iyi,
bazıları çok daha kötü.
Sizden kendinizi o evde
hayal etmenizi istedim,
çünkü aklınızı karıştıran şeyi
merak ettim.
Kararlarınıza rehberlik yapan nedir?
O aile hakkında düşünceleriniz
nelerden etkilenecek?
O ailenin hangi ırk, hangi etnik kökenden
olduğunu düşündünüz?
Bilmenizi istiyorum ki
eğer o çocuklar beyaz tenliyse
ziyaretten sonra ailelerinin
birlikte kalması daha muhtemeldir.
Pensilvanya Üniversitesi'nde
yapılan araştırma
beyaz ailelerin ortalama olarak
çocuk esirgeme sisteminden daha çok yardım
ve destek alabildiğini gösterdi.
Bu davalarda tam inceleme
yapılma ihtimali de çok düşük.
Diğer taraftan, o çocuklar eğer siyahi ise
uzaklaştırılmaya dört kat daha yakınlar,
koruyucu bakımda
daha uzun zaman geçiriyorlar
ve onlar için uzun süreli
koruyucu bakım merkezi bulmak daha zor.
Koruyucu bakım
büyük tehlikede olan çocuklar için
birincil koruma barınağı.
Ama bu ayrıca aileden
şaşırtıcı ve travmatik bir ayrılma.
Minnesota Üniversitesi'nde
yapılan bir araştırma,
koruyucu bakımda olan çocukların
kendi aileleriyle kalan çocuklara kıyasla
daha çok davranış ve iletişim
problemleri yaşadığını gösteriyor.
Az önce söz ettiğim senaryo nadir değil.
Dört çocuğuyla birlikte kötü durumda olan
evlerde yaşayan anneler var.
Fareler ise yiyecekleri korumayı
ve onları yalnız bırakmayı
neredeyse imkansız hale getiriyor.
O anne çocukların alınmasını
hak ediyor mu?
Aile mahkemesi avukatı
Emma Ketteringham şöyle diyor:
"Eğer fakir bir mahallede yaşıyorsanız
mükemmel bir ebeveyn olsanız iyi olur."
Kendisi, çocuklarını ufak bir bütçeyle
yetiştiren ebeveynlere
adaletsiz, çoğu kez ulaşılamaz
standartlar koyduğumuzu söylüyor.
Mahalle ve etnik köken
çocuklar alınsa da alınmasa da
ön yargıya sebep oluyor.
İki yıl çocuk esirgemenin
ön saflarında çalıştım,
çok riskli kararlar verdim.
Ama ilk elden kişisel değerlerimin
işimi nasıl etkilediğini gördüm.
Şimdi, Florida Devlet Üniversitesi
Sosyal Hizmetler Fakültesi'nde
en etkili ve yenilikçi çocuk
esirgeme araştırmaları yapan
bir enstitünün başındayım.
Araştırmalar bize, koruyucu
ailelerdeki siyahi çocukların
%14 olan genel nüfusa kıyasla
iki kat daha fazla,
yani %28 olduğunu söylüyor.
Birkaç sebep olduğu halde,
bugün bir sebep üzerinde konuşacağım:
örtülü önyargı.
İlk "örtülü" ile başlayalım.
Bu, bilinçaltı,
farkında olmadığınız bir şey.
Önyargılar --
belirli insan grupları hakkında
sahip olduğumuz şablon ve tutumlardır.
Yani örtülü önyargı
verdiğimiz her kararın arkasında
gizlenen şeydir.
Bunu nasıl düzeltebiliriz?
Benim çok iyi bir çözümüm var,
sizinle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, neredeyse tüm eyaletlerde
koruyucu aileye giden
siyah tenli çocuklar var.
Ama verilere göre Nassau İlçesi,
New York'ta bir bölge halkı,
siyah tenli çocukların ailelerinden
uzaklaştırılma sayısını düşürmeyi başardı.
2016 yılında, oraya kendi ekibimle gittim
ve aileden delilsiz ayırmanın
kullanımı hakkında bir araştırma yönettim.
İşte böyle.
Sosyal görevli çocuk istismarı
ihbarına cevap veriyor.
Onlar eve gidiyorlar
ama çocuklar evden alınmadan önce
sosyal görevliler ofise dönmeli
ve bulduklarını ortaya koymalılar.
Ama burada kesin bir nokta var:
Onlar bilgileri kurula sunduklarında
isim, etnik köken, mahalle, ırkı gibi
tüm teşhis edilebilir bilgiyi siliyorlar.
Onlar olanları, aile bağlarını,
alâkalı vakaları
ve ailenin çocuğu koruma güçlerini
incelemeye çalışıyorlar.
Bu bilgiyle komisyon asla
ailenin etnik kökenini bilmeden
bir tavsiyede bulunuyor.
Çocukları delilsiz ayırmanın
o topluluğa güçlü etkileri oluyor.
2011 yılında, koruyucu bakımdaki
çocukların %57'si siyah tenliydi.
Ama beş yıl sonra,
bu rakam %21'e kadar düştü.
(Alkışlar)
Sosyal görevlilerle konuşurken
öğrendiğimiz birkaç şey var.
"Ailenin bakanlıkta bir geçmişi varsa
farklı şeyler yapmaya çalışsalar bile
o geçmişlerini yüzlerine vururuz."
"Eğer olay belirli bir
apartmanda, mahallede
veya posta kodunda gerçekleşmişse
hemen aklıma olabilecek
en kötü şey geliyor."
"Çocuk esirgeme çok öznel bir konu,
çünkü duygusal bir alan.
Bu işte çalışan kişilerin
duyguları yok değil.
Bu işi yaparken tüm ekibi kapıda bırakıp
kendi işini yapmak zordur.
Öyleyse ırkın ve mahallenin
öznelliğini devreden çıkaralım,
ve daha farklı sonuçlar
elde edebilelim."
Delilsiz ayırmalar,
koruyucu aile kararlarında bizi
örtülü önyargı problemini çözmeye
daha da yaklaştırıyor gibi gözüküyor.
Bir sonraki adımım,
yapay zeka ve makine öğrenimini
bu alanda nasıl kullanacığımızı öğrenmek,
bu projeyi büyütmek
ve diğer eyaletlerde de
uygulanabilir hale getirmek olacak.
Çocuk esirgemeyi değiştirebiliriz.
Organizasyonları,
çalışanlarının toplumsal bilinçlerini
geliştirmekten sorumlu tutabiliriz.
Kararlarımızın etik ve
güven temelinde olduğundan
emin olmak için kendimizi
sorumlu tutabiliriz.
Ebeveynlerle ortak çalışan,
aileleri güçlendiren
ve fakirliği bir kusur olarak görmeyen
bir çocuk esirgeme sistemi hayal edelim.
Aileleri ayırmak yerine,
onları daha dayanıklı yapan
bir sistem kurmak için beraber çalışalım.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar) (Tezahürat)