Sizinle bugün düşük bütçeli medikal
teknoloji tasarımlarıyla ilgili konuşacağım.
Bu ülkelerde sağlık sistemlerini araştırıyorum.
Ve buradaki en büyük eksiklerden birisi
neredeyse herkese etki eden
güvenli operasyon imkânı.
Bulduğumuz büyük engellerden birisi
hem bu ameliyatlara imkân vermeyen
hem de imkân olduğunda da güvenliğini
engelleyen anestezi.
Aslında, sorun bu ortamlarda
anestezi yapmasını beklediğimiz
makine modeli.
Burada Amerika'da ya da gelişmiş herhangi bir
ülkede göreceğiniz bir operasyon odası görüntüsü var.
Arka tarafta da çok
karmaşık bir anestezi makinesi var.
Ve bu makine ameliyatları
mümkün kılıp hayat kurtarabiliyor
çünkü kafamızdaki bu ortamda
çalışmak için tasarlandı.
Çalışması için, bu makine resimdeki hastanenin
sağladığı bir takım şeylere ihtiyaç duyuyor.
Ameliyat boyunca gaz akışını
kontrol etmek ve hastaları anestezi halinde
tutmak için karmaşık makineler ile uzun yıllar
boyunca çalışmış ve çok iyi eğitim görmüş
bir anestezisyene ihtiyaç duruyor.
Bilgisayar algoritması ile çalışan hassas bir makine
çalışması için özel ilgi ve itinaya ihtiyaç duyuyor
ve çok kolay bozulabiliyor.
Bozulduğunda da düzelmesi için makinenin karmaşasını
anlayabilen, düzeltebilen ve parçalarını bir araya
getirip hayat kurtarmaya devam etmesini
sağlayabilen bir biyomedikal mühendis takımı gerekiyor.
Oldukça pahalı bir makine.
Bütçesi 50 ya da 100,000
dolara mal olan bir makineyi
kaldıracak bir hastane olması gerekiyor.
Belki de en bariz olanı
ve de en önemli olanı
ki hakkında duyduğumuz konseptlerin
gidişatı da bunu gösteriyor,
kesintisiz elektrik ve
sıkıştırılmış oksijen kaynağı
ve bu makinenin işlevi
için önemli olan diğer medikal
ihtiyaçları sağlayabilecek
bir altyapı gerektiriyor.
Başka bir deyişle, bu makine bu hastanenin
veremeyeceği bir sürü şey istiyor.
Bu Malavi kırsalındaki bir
hastanenin elektrik şebekesi.
Bu hastanede,
anestezi için vasıflı bir tek kişi var
ve bu bayan da 12 ya da 18
aylık anestezi eğitimi
olduğu için vasıflı.
Bu hastane ve bütün bölgede
tek bir biyomedikal mühendis yok.
Yani makine bozulduğunda
çalıştırmaları gereken bu makine bozulduğunda
denemek ve çözüm bulmak zorundalar ama çoğu zaman bu son nokta oluyor.
Bu makineler meşhur hurda deposuna gidiyor.
Ve bahsettiğim makinenin
fiyatı bu hastanenin yıllık
faaliyet bütçesinin üçte biri
ya da çeyreği kadar.
Son olarak, görebileceğiniz üzere alt yapı çok güçlü değil.
Hastane çok zayıf bir elektrik şebekesine bağlı
ve bu da sıklıkla kesiliyor.
Yani ara sıra çalışıyor, bütün hastane
bir jeneratör ile çalışıyor.
Ve jeneratörün bozulacağı ya da
yakıtının biteceği aklınıza gelebilir.
Ve Dünya Bankası da bunu biliyor
ve düşük gelirli bir ülkede bu koşullardaki
bir hastanenin ay başı 18 defaya kadar
elektrik kesintisi yaşayacağını tahmin ediyor.
Benzer şekilde sıkıştırılmış oksijen ve
diğer medikal gereçler gerçekten lüks
ve sıklıkla aylarca hatta bir yıl boyunca
stoklarda bulunamayabiliyor.
Çılgınca görünebilir ama şu andaki
sistem ilk göstermiş olduğum koşullar
için tasarlanan bu makineleri alıyor
ve bu koşullara sahip hastanelere
satıyor veya bağışlıyor.
Sadece yakışıksız değil
güvensiz bir hale geliyor.
Johns Hopkins'teki ortaklarımızdan birisi
yaklaşık bir yıl önce Sierra Leone'daki
ameliyatları gözlemliyordu.
Ve günün ilk ameliyatı bir doğum vakasıydı.
Bir kadın geldi, kendisinin ve çocuğunun
hayatını kurtarmak için acilen sezaryen olması gerekiyordu.
Her şey gayet elverişli başladı.
Cerrah göreve hazırdı ve müdahale başladı.
Hemşire oradaydı.
Hastayı çabucak anestezi edebildi
ve durumun aciliyeti gereği bu önemliydi.
Ve her şey iyi başlamıştı
ta ki elektrik gidene kadar.
Şimdi ameliyatının tam ortasında
cerrah ameliyatı bitirmek için saatle yarışıyor
ki bunu yapabilir de - bir pupa feneri var.
Ama hemşire tam anlamıyla
karanlık ameliyat odasında dört dolanıyor
hastasını uykuda tutmak, anestezi etmek için
kullanabileceği bir şey arıyor.
Çünkü makinesi elektrik olmadığı zaman çalışmıyor.
Birçoğunuzun yaşamış olduğu, muhtemelen
diğerlerinin de ürünü olduğu rutin bir ameliyat
bir trajediye dönüştü.
Asıl moral bozucu olan şey bunun tek bir vaka olmaması
bu gelişen ülkelerin hepsinde meydana geliyor.
Her yıl, güvenli anestezi olmadan
35 milyon ameliyata teşebbüs ediliyor.
Meslektaşım Dr. Paul Fenton
bu durumu yaşıyordu.
Malavi'de bir eğitim hastanesinde
anesteziyoloji başkanıydı.
Her gün bunun gibi bir
ameliyat odasında çalışıyor,
hastanesinde güvenilemez
ve açıkçası sağlıksız bir hale
gelen aynı ekipman ile anestezi yapmaya
ve diğerlerine nasıl yapılacağını öğretmeye çalışıyordu.
Ve sayısız ameliyattan sonra
hayal edebileceğiniz gibi, anlatılamaz bir trajedi gerçekten
"Tamam. Benden bu kadar. Bu kadarı yeter.
Daha iyi bir yolu olmalı." dedi.
Böylece bütün mortu çeken makinelerin
olduğu odaya indi,
sanırım bilimsel terim bu,
ve etrafı kurcalamaya başladı.
Buradan bir parça oradan bir parça aldı
ve içinde yaşadığı şartlarda
çalışacak bir makine yapmaya çalıştı.
Ve ortaya çıkardığı şey bu
Evrensel Anestezi Makinesinin prototipi
hastanesinin sunabileceği imkânlar
ne olursa olsun çalışacak ve
hastaları anestezi edecek bir makine.
Burada, yeniden evinde
aynı hastanede, 12 yıl sonra biraz daha gelişmiş olarak
çocuklardan yaşlılara bütün hastalarda kullanılıyor.
Şimdi bu makinenin nasıl çalıştığını göstereyim size biraz.
Tadâa!
İşte kızımız.
Elektrik olduğu zaman
makinedeki her şey alt kısımda başlıyor.
Yerleşik bir oksijen yoğunlaştırıcı var burada.
Benim birkaç kez oksijenden bahsettiğimi duydunuz.
Temelde, anestezi yapmak için
olabildiğince saf oksijene ihtiyacınız var
çünkü nihayetinde oksijeni
gaz ile seyreltmeniz gerekecek.
Ve hastanın soluyacağı karışımın
en azından belli bir miktarda oksijen olması gerekiyor
aksi halde tehlikeli olabilir.
Elektrik olmadığı zaman işte burada
oksijen yoğunlaştırıcı oda havasını çekiyor.
Şimdi odadaki havanın tamamen bedava olduğunu
biliyoruz, çokça bulunuyor
ve halihazırda yüzde 21 oksijen.
Yani yoğunlaştırıcının tek yaptığı oda havasını
çekmek, filtre etmek
ve yüzde 95 saf oksijeni buraya
yukarıya, anestetik etken ile karıştığı yere göndermek.
Şimdi bu karışım
hastanın ciğerlerine gitmeden önce
buradan geçerek gidiyor
siz göremiyorsunuz ama burada bir oksijen filtresi var
bu ekranda verilen oksijenin
oranı görüntüleniyor.
Şimdi, eğer elektriğiniz yoksa
ya da Allah göstermesin ameliyatın yarısında kesilirse
makine dokunmaya bile gerek kalmadan
otomatik olarak oda havasını
bu girişten çekmeye başlıyor.
Başka her şey aynı.
Tek fark artık sadece
yüzde 21 oksijen ile çalışıyorsunuz.
Şimdi bu eskiden tehlikeli görülen bir şeydi
çünkü sadece bir sefer az oksijen verseniz kötü bir şey olurdu.
Ama biz buraya uzun ömürlü bir destek bataryası koyduk.
Burası bataryayla desteklenen tek kısım.
Ama bu tedarikçiye idare sağlıyor,
güç olsun ya da olmasın,
çünkü hastaya verdikleri oksijen oranına
bakarak gaz akışını düzenleyebilirler.
İki durumda da,
güç olsun ya da olmasın,
bazen hasta nefes almak için yardıma ihtiyaç duyar.
Anestezinin bir gerçeği. Akciğerler felç olabilir.
Bu yüzden bu manüel körüğü ekledik.
Hastalara bununla oksijen verdiğimiz
üç-dört saatlik ameliyatlar yaptık.
Dolambaçsız bir makine.
Basit deyince irkiliyorum
dolambaçsız.
Ve tasarımı öyle.
Ve bu makineyi kullanmak için
iyi eğitimli, uzman bir anestezist olmanıza gerek yok
ki bu iyi bir şey çünkü bu kırsal kesim hastanelerinde
bu eğitim seviyesine ulaşamayacaksınız.
Ayrıca kullanılacağı koşullar için tasarlandı.
Gerçekten dayanıklı bir makine bu.
Makine, bu kırsal bölgelerde
oluşan sıcaklık, aşınma ve
hırpalanmaya dayanmalı.
Yani kolayca bozulmayacak
ama bozulursa da bu makinedeki adeta her parça
bir anahtar ve tornavida ile
çıkarılıp değiştirilebilir.
Son olarak da, düşük maliyetli.
Bu makine daha önce
size gösterdiğim geleneksel
makinenin sekizde biri fiyatına geliyor.
Başka bir deyişle, buradaki
çalışma koşullarına göre tasarlandığı için
ameliyatlara imkân verip hayat kurtarabilen bir makine,
aynen size gösterdiğim ilk makine gibi.
Ama burada durmakla yetinmiyoruz.
Çalışıyor mu?
Bu dışarıda çalışacak tasarım mı?
Şimdiye kadar iyi sonuçlar aldık.
Bu dört ülkede 13 hastanede
ve 2010'dan beri
hiç bir klinik yan etki olmadan
2,000 üzerinde ameliyat gerçekleştirdik.
Yani çok heyecanlıyız.
Bu gerçekten de çok yaygın olan bir sorun için
uygun maliyetli ve ölçeklenebilir bir çözüm gibi görünüyor.
Ama biz yine de bu makinenin
hastanelere koyabileceğimiz en etkili ve güvenli
makine olduğundan emin olmak istiyoruz.
Bunu yapmak için de üniversiteler
ve sivil toplum örgütleriyle kullanıcı arayüzü,
kullanımın uygun olduğu ameliyat türleri
ve makinenin kendisini geliştirebileceğimiz yollar
üzerinde bilgi toplamak için ortaklıklar kurduk.
Ortaklıklarımızdan birisi de
burada Baltimore'da Johns Hopkins ile.
Baltimore'da gerçekten mükemmel bir anestezi simülasyon laboratuvarları var.
Biz de bu makineyi götürecek
ve makinenin kullanılması planlanan hastanelerde
karşılaşabileceği bazı ameliyat
sorunlarını yeniden yaratacağız
ve kapalı, güvenli bir ortamda
etkinliğini geliştireceğiz.
Böylece bu çalışmanın sonuçlarını
saha deneyimleriyle karşılaştırabileceğiz
çünkü bu makinelerden iki tanesini Johns Hopkins'in
Sierra Leone'da beraber çalıştığı hastanelere koyacağız
buna acil sezaryenin gerçekleştiği o hastane de dahil.
Anestezi hakkında çok konuştum ve buna devam etme niyetindeyim.
Sağlık sisteminin inanılmaz büyüleyici
ve önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum.
Ve gerçekten periferal görünüyor, ona ulaşamadığımız
zamana kadar bunu asla düşünmüyoruz
ama sonra çok önem kazanıyor.
Kim ameliyat olacak kim olmayacak?
Kim güvenli ameliyat olacak kim olmayacak?
Ama bilirsiniz, tasarımın, uygun tasarımın
sağlık sektöründe sonuç vermesi
birçok yönden sadece bir tanesi.
Bu düşük gelirli ülkelerde mücadele veren
daha fazla sağlık çalışanı
kendi tasarım süreçlerini başlatabilse
kendi çözüm arayışlarını
meşhur kutunun dışında
ve hastanenin içinde
diğer bir deyişle, olmasını ümit ettiğimiz
koşullar yerine dünyanın birçok bölgesinde
bulunan koşullar için tasarımlar üretebilsek
birçok hayat kurtarabiliriz.
Çok teşekkür ederim.
(Alkış)