Çevrenize bir bakın. Metroda, parkta, hava limanında, restoranda hatta bu konferansta bile belki hepinizin elinde veya cebinde cep telefonlarınız var. Kaç kişinin kitabı var? Çok az, değil mi? Bu, eskiden beri ofisten dışarı her çıktığımda beni karşılayan telefonlarına gömülmüş bir yığın insanın manzarasıydı. Hiçbirinin elinde bir kitap yoktu ve bu durum beni aşırı rahatsız ediyordu. Tüm hayatım boyunca bir kitap kurduydum. Kitaplar hayatımın dönüm noktalarını şekillendiriyordu. İlk aşık olduğum erkek Mr. Darcy'di. 21 yaşında ilk kez yaz tatilinde Harry Potter'ı okudum. 20 yaşlarımın ortasında aldığım küçük dairemdeki ilk geceyi hatırlıyorum, tüm gecemi "Da Vinci'nin Şifresi"ni okuyarak geçirmiştim. Şimdi size berbat bir itirafım olacak: Bugün bile modum düştüğünde yatakta "Savaş ve Barış"ı okurum. Gülmeyin. (Gülüşmeler) Fakat ben de etrafımda gördüğüm insanlar gibiydim. Telefonumla yaşayan biriydim. Alışverişlerimi internetten söylüyordum. Telefonum bir süre sonra aylık ne kadar peçeteye ihtiyacım var biliyordu. Sinema biletlerimi, uçak biletlerimi telefondan alıyordum ve her şehirli Hintli gibi ben de işten eve giderken trafikte takılı kalıyordum. Bu zamanı WhatsApp'ta ikizimle görüntülü görüşme yaparak geçiriyordum. Hindistan'da gerçekleşen olağandışı devrimin bir parçasıydım. Hintliler dünyada en çok akıllı telefon kullanan ikinci millettir ve internet fiyatları o kadar çok düştü ki şehirdeki Hintlilerin yarısı ve hatta kırsal kesimin bir kısmının internet erişimi olan akıllı telefonları var. Hindistan hakkında bir şey biliyorsanız "yarısı" demenin aşağı yukarı Amerika kadar olduğunu biliyorsunuzdur. Yani, büyük sayılar anlamında. (Gülüşmeler) Bu sayılar gün geçtikçe daha da çok büyüyor. Patlama noktasına geldi. Yaptıkları şey, Hintlileri her türden sıra dışı yollarda güçlendiriyor. Gerçi etrafımda gördüğüm değişikliklerin hiçbiri benim kitaplardaki dünyamı yansıtmıyordu. Avrupa büyüklüğünde bir ülkede yaşıyorum, sadece doğru düzgün 50 tane kitapçı var. Hintlilerin eğlence için okumak istedikleri de meçhul. Hindistan'nın çok satanlar listesine gördüyseniz listede her zaman göreceğiniz şey, sınavlar ve uzman rehberler olacaktır. SAT rehberlerini "New York Times''ta aylarca bir numara hayal edin. Yine de akıllı telefon devrimi farklı türden yazar ve okuyucu ortaya çıkarıyordu. Facebook olsun, WhatsApp olsun Hintliler her türden şeyi yazıp okuyup paylaşıyorlardı: berbat şakalar, uydurma popüler tarih, uzun, duygusal itiraflar, hükümete karşı eleştiriler. Bunları okuyup paylaştıkça kendime şöyle soruyordum: "Bu yazar ve okuyucuları alıp kendi okuyucularıma dönüştüremez miydim?" Böylece konforlu ofis köşemi ve Hindistan'ın en çok yayın yapan şirketinde yayıncı konumumu bırakıp kendi işimi kurdum. Delhi'nin ucuz, varoş mahallerinde küçük bir ekiple geniş bir odaya taşındım. Orada, yeni bir yayın evi kurdum. Bu yayın evi farklı yazarlara ve yeni bir tür kitaba ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden kendime şunu sordum: "Bu yeni okuyucu kitlesi ne ister? Aciliyete mi, uygunluğa mı, dakikliğe mi, açıklığa mı para öderler? Online hizmetlerden görmek istedikleri nitelikler, aslında gerçek hayattan görmek istedikleri nitelikler midir?" Okurlarımın sürekli hareketli olduklarını biliyordum. Onların hayat tarzlarına ve programlarına uymak zorundaydım. Gerçekten 200 sayfalık bir kitabı okumak istiyorlar mıydı? Yoksa biraz daha okuması kolay bir şeyler mi isterlerdi? Hintliler oldukça değer bilincine sahiptirler, özellikle iş online okumaya gelince. Onlara bir doların altında kitaplar vermem gerektiğini biliyordum. Böylece şirketim kurulmuş oldu. Akıllı telefonlar için hikaye listesi oluşturduğumuz bir platformdu ama aynı zamanda amatör yazarlara hikayelerini eklemelerine de imkan veriyordu. Böylece gerçek yazarlarla aynı vitrinde olabildiler. Okundular ve beğenildiler. Böylece diğer insanlar da dijital platformlarda yer edinebildi. Şunu bir hayal edin: Bir resepsiyonistsiniz ve işte yorucu bir gün geçirdiniz, taksinizi uygulamadan çağırdınız, taksiniz geliyor, arabanıza biniyorsunuz, sırtınızı koltuğa yaslıyorsunuz, ve uygulamayı açıyorsunuz. Seyahatiniz boyunca sizi bekleyen bir dizi hikayeyle karşılaşıyorsunuz. Delhi, Lucknow gibi muhafazakar şehirde eşcinsel genç bir kadın olduğunuzu hayal edin. Ailenizin cinsel yönelimleriniz hakkında bilgisi yok. Öğrenseler kafayı yerler. Bir doların altında, Hintçe yazılan lezbiyen aşk hikayelerini telefon gizliliği ile okumak istemez miydiniz? Okuyucuları, gerçek zamanda etraflarında gerçekleşen olaylarla eşleştirebilir miydim? Böylece, büyük seçimleri kazandıktan sonra ünlü politikacıların biyografilerini yayınladık. Anayasa mahkemesi eşcinselliği suç olmaktan çıkardığında bir LGBTQ koleksiyonu bizim ana sayfada yerini almıştı. Hindistan'ın Toni Morrison'u büyük yazar Mahasweta Devi öldüğünde yazarlarımız haberler çıkınca onun yazdığı bir kısa hikayeyi buldular. Bunun ardındaki fikir, bir yazarın hayatının her anını yansıtabilmekti. Okuyucularımız kimlerdir? Genellikle otuz yaşın altındaki genç erkekler. Modern kitabevi olmayan şehirde yaşayan Salil adında biri var. Hemen hemen her gün uygulamamızı kullanıyor. İşten eve dönüşteki uzun yol boyunca çoğunlukla bizi okuyan Manoj adında biri var. Fiyatı oldukça düşük olan ve tek seferde okunabilen kurgusal olmayan yazılarımızı seven Ahmed adında biri var. Hindistan'ın Silikon Vadisi Bangalore şehrinde teknoloji meraklısı bir genç olduğunuzu hayal edin. Bir gün bir uygulama bildirimi alıyorsunuz, favori sanatçınız seksi bir kısa hikaye yazmış ve sizi bekliyor. İşte, Juggernaut'u böyle piyasaya çıkarttık. Sunny Leona adında ünlü bir eski porno yıldızıyla anlaştık. Hindistan'ın Google'da en çok aranan insanıydı. Ondan bize bir hafta boyunca her gece yayınladığımız seksi kısa hikayeler koleksiyonu yazmasını istedik. Bu olay sansanyon yarattı. Kimse Sunny Leone'nin bizim için yazmasını istediğimize inanmazdı. Ama yazdı ve herkesi haksız çıkardı, ve bu yoğun ilgiyi keşfetti. Tam da yeniden bir kitabın ne olduğunu ve okuyucunun nasıl davranacağını tanımladığımızda bir yazarın kim olduğunu yeniden düşündük. Amatör yazma platformumuzda gençlerden ev hanımlarına kadar uzanan yazar kitlesini sahibiz. Her türde yazıyorlar. Bir şiir, makale, tek bir kısa hikaye kadar küçük bir şeyle başlıyorlar. Yüzde ellisi tekrar yazmak için uygulamaya dönüyor. Neeraj gibi birini hayal edin; orta yaşlı, iki çocuklu, iyi bir işi olan bir yönetici ve Neeraj okumayı çok seviyor. Ama Neeraj ne zaman sevdiği bir kitabı okursa pişmanlıkla doluyordu. Kendinin de yazabileceğini hayal ediyordu. Aklında hikayelerin olduğuna kendini ikna etmişti. Ama zaman ve gerçek yaşam buna izin vermedi ve sonra Juggernaut'un yazar platformundan haberdar oldu. Burada sevdiği şey, bu platformun hayran olduğu gerçek yazarlarla eşit düzlemde olmasını sağlamasıydı. Böylece yazmaya başladı. Fırsattan istifade ederek bir dakika orada, bir saat başka bir yerde, uçuşları arasında, gece geç saatlerde, boş zamanı olduğunda vakit geçirdi ve bize bu sıra dışı hikayeyi yazdı. Eski Delhi'nin rüzgarlı sokaklarında yaşan suikastçı bir aile ile alakalı bir hikaye yazdı. Çok özgündü ve biz çok beğendik. Neeraj bunun farkında değilken sadece bir film anlaşması değil aynı zamanda ikinci bir hikaye anlaşması da imzaladı. Neeraj'ın hikayesi uygulamamızdaki en çok okunan hikayelerden biriydi. Yolculuğumuzun daha çok başındayız. Henüz iki yıllık bir şirketiz ve daha gidecek çok yolumuz var. Ama şimdiden, bu yılın sonunda çoğu bir doların altında yaklaşık yarım milyon hikayeye sahip olacağız. Okuyucularımızın çoğu daha önce hiç duymadıkları yazarları okumaktan keyif alıyorlar. Ana sayfada okunanların %30'u bizim yazar platformumuzdan çıkan yazılar. Her yerde, ulaşılabilir ve güncel olarak günlük okuma alışkanlığını, maillerinizi okumak, online bilet almak, online alışveriş yapmak gibi kolay hale getirmeyi umuyorum. Bana göre, akıllı telefonların on beş cm.lik dünyasına giriş yaptığımda kendi dünyamın ne kadar büyüdüğünü keşfettim. Teşekkür ederim. (Alkışlar)