Merhaba. Bugün benden sonra çıkacak konuşmacılar size geçmişteki problemlerden, bugün bunları nasıl çözdüklerinden, gelecek için umutlarından bahsedecek. Hepsi bizi heyecanlandıracak, hepsi bizi mutlu edecek aslında. Ben onlardan farklı olarak bugün, geçmişten günümüze gelen ve artarak süren bir sorundan bahsetmek istiyorum ama önce bu sorunu en içten yaşayan, hayatımdaki en önemli insan, kardeşim Alper ile tanıştırmak istiyorum sizi. Alper, çok özel bir çocuk. Mesela, bir kere dinlediği şarkıyı ezberleyebiliyor veya yıllar önce geçtiği sokağı, tanıştığı kişiyi yıllar sonra hatırlayabiliyor. Sporda da çok başarılı mesela. Paten kayıyor, bisiklete biniyor, rüzgar sörfü yapıyor, hatta tenis müsabakalarına bile katılıyor. Alper'in bu kadar özel durumunun yanında, çok da özel bir sorunu var. Alper otizmli. Otizm, üç yaşından önce başlayan, beyin gelişini engelleyen, ömür boyu süren bir zihinsel rahatsızlık. Otizmli çocuklar, otizmli olmayan çocuklara göre, çok daha zor öğreniyorlar. Şarkıyı bir kerede ezberleyen bir çocuğa, alfabedeki bir harfi öğretmek, binden fazla tekrar, bir yıldan uzun süreyi alabiliyor. Dikkat süreleri de çok kısa. Herhangi bir şeye, özellikle de eğitime, beş dakikadan fazla odaklanamıyorlar aslında. Fiziksel olarak bizle aynı olsalar da, fiziksel davranış bozuklukları var. Bu bazen, mesela sürekli olarak dönen bir çamaşır makinesine bakmak veya aynı oyuncakla takıntılı bir şekilde oynamak şeklinde kendini gösterebildiği gibi, çoğu zaman onlara zarar verecek şekilde, kendilerine vurmak veya bağırmak şeklinde de gözükebiliyor. Otizmli çocukların yüzde ellisi, hayatlarının uzun bir döneminde; yüzde otuzu, hayatları boyunca hiç konuşamıyor. Konuşabilen otizmli çocuklar, göz teması kurmaktan çekiniyor, sosyal etkileşimde sorunlar yaşıyor. Etrafınızda kaç otizmli çocuk gördünüz? Veya kaç insandan biri otizmli, diye sormak daha doğru. Biliyor musunuz bilmiyorum ama, otizm sandığınızdan çok daha yaygın. Her yeni doğan altmış sekiz çocuktan biri, otizmli olarak doğuyor. Bu, bütün kanser hastalarının, üç katı kadar otizmli birey var demek. Sadece Türkiye'de, 0-18 yaş 352 bin otizmli çocuk var. Büyük soru ise, otizmin çözümü ne. Otizmin neden kaynaklandığını bilmediğimiz için tıbbi bir çözümü de yok. Tek çözüm yöntemi; haftada kırk saati bulan, üç yaşından önce başlayan erken ve yoğun eğitim almaları, ama Türkiye'deki otizmli çocukların, sadece yüzde beşi eğitim alabiliyor. Yüzde doksan beşi, kaderlerine terk ediliyor, çünkü bu çocuklar devlet okullarına kabul edilmiyorlar. Özel eğitim, rehabilitasyon merkezi adındaki özel kurumlara gitmek zorunda bırakılıyorlar, ki bu kurumlarda da yeterli eğitim saatini alamıyorlar. Otizmli olmayan bir çocuk, devlet okullarında haftada otuz saat eğitim alabilirken, tek umudu eğitim olan otizmli olan bir çocuk, bütün öğrenme bozukluklarına rağmen, dikkat dağınıklıklarına rağmen, haftada iki saatlik eğitime mahkûm ediliyor ve bu nedenle de, eğitim çok pahalı. Aileler eksik kalan eğitimi tamamlamak için, özel okullara, kurumlara, öğretmenlere gitmek zorunda bırakılıyor. Otizmli çocuğa sahip bir Türk ailesi, ortalama olarak asgari ücretin iki katından daha fazla parayı sadece eğitime harcıyor. Kardeşim şanslı bir çocuktu. Yeterli eğitimi alabildi. Bugün bizimle, aynı salonda beni izleyebildi. Bunun yanı sıra Alper, onun kadar şanslı olmayan arkadaşları için de bana çok büyük bir ilham verdi. Bundan beş sene önce, ilk akıllı telefonumu aldığımda, kardeşimin akıllı cihazlara olan yoğun ilgisini fark ettim. O zamanlar konuşamayan, okuma yazma bilmeyen çocuk, akıllı telefonumu kullanabiliyor, sadece fotoğrafları ezberleyerek Youtube'da istediği şarkıyı açabiliyor veya fotoğraflarla benimle iletişim kurmayı deniyordu. O an, kardeşime bir tablet edindim ve onu tablet bilgisayarlarla eğitmeyi amaçladım. Ama şimdi daha büyük bir sorunum vardı. Otizmli çocuklar için geliştirilmiş uygulamalar yoktu. Normal çocuklar için geliştirilen uygulamalar ise ya onlara çok zor geliyor ya da onlara zarar verebilecek içerikliklere sahip olabiliyorlardı. Alper'den aldığım ilhamla, o zamanlar bir mobil oyun şirketinde bilgisayar mühendisi olarak çalışırken ben, işimden istifa edip ODTÜ'den arkadaşım Sercan'la beraber, OTSIMO'yu yarattık. OTSIMO, otizmli çocuklar ve aileleri için geliştirilmiş ücretsiz bir mobil uygulama aslında. Çocuk uygulamasının içinde, çocuklar için geliştirilmiş, onlarca farklı eğitsel oyun var. Bu oyunları, Tohum Otizm Vakfı işbirliği ile alanındaki uzman kişilerle beraber geliştiriyoruz, onların ihtiyaçları için tasarlıyoruz. Otsimo'da her oyundan veri topluyoruz. Çocukların nelerde zorlandığını anlayıp onlar için yapay zeka ile beraber otomatik öneriler çıkartıyoruz. Mesela A harfini çizemeyen bir çocuğun oyun zorluğunu düşürüyor, A harfini daha çok göstermeye başlıyoruz. Aile uygulamasında aileler, çocukları hakkındaki bütün bilgilere erişebiliyorlar mesela analiz bölümünde karnelerini görüp nelerde eksik olduklarını görüp eğitimlerini buna göre şekillendirebiliyorlar. Eğitim bölümünde aileleri de eğitmeyi amaçlıyoruz. Bu sayede ailelerin, otizm eğitiminde etkin bir rol oynamasını istiyoruz. Yine çocuklarına uygun oyunları bulup bu oyunun ayarlarını uzaktan değiştirebiliyorlar. Peki biz neden akıllı cihazlarla çocukları eğitmeye çalışıyoruz? Biliyoruz ki, araştırmalar gösteriyor ki, eğer otizmli çocuklara şans verirsek, erken ve yoğun eğitim alabilirlerse, bu çocukların yüzde doksanı bizimle aynı okullarda okuyabiliyor, bizimle aynı hayatı yaşayabiliyor, bizimle aynı ortamda bulunabiliyor. Amacımız, eksik kalan bu 38 saatlik eğitimi, aileleri de eğiterek akıllı cihazlar yardımıyla evde vermek. Bir yıldan kısa sürede, on binden fazla çocuğa, yüz bin saatten fazla eğitime ulaştırdık. İletişim güçlüğü çeken otizmli çocuklar, OTSİMO uygulaması aracılığıyla üç yüz binden fazla kelimeyi konuştular. Arkamda gördüğünüz Baran da bunlardan biri. Baran OTSİMO'nun ilk kullanıcılarından. OTSİMO'dan önce bir buçuk sene boyunca o iki saatlik eğitime gidiyordu aslında. Sadece OTSİMO'yu iki ay kullanarak Baran, şu an bir devlet okuluna kabul aldı ve arkadaşlarıyla aynı okulda, yaşıtlarıyla aynı okulda okuyabiliyor. Benim için de en önemlisi, kardeşimin hayatında bir şeyler değiştirmeye başladım. Onunla beraber eğitim materyallerini tasarladım, onunla beraber deneyimledim, onunla beraber öğrendim. Bugün buraya gelmekteki amacım, ne otizm hakkında internette bulabileceğiniz verileri size söylemek, ne de aslında OTSİMO'da yaptıklarımızı anlatmaktı. Bugün buraya sizden yardım istemeye geldim, beraber bir değişim yaratmaya geldim. Arkamda gördüğünüz okul, kardeşimle beraber on otizmli çocuğun okuduğu okuldu. Havuzunda yüzmeyi öğreniyorlar, karşısındaki denizde rüzgar sörfü yapabiliyorlardı. Okuluydu, yapabiliyorlardı diyorum çünkü sadece otizmli olduğu için, onları farklı bulduğu için etraflarındaki insanlar, onları bu binayı terk etmek, bu okulu bırakmak zorunda bıraktılar. Şimdi bu imkânların çoğuna da erişemiyorlar aslında. Sadece kardeşim de değil, Alican'ı duymuşsunuzdur, 14 yaşında, kardeşimle aynı yaşta, otizmli, annesi babası terk etmiş, dedesi tarafından bakılıyor. Her zaman yaptığımız gibi bizim, sadece evine gitmek için minibüsü kullanmak istiyor Alican, dedesiyle beraber minibüse biniyorlar beş ay önce. Sadece otizmli olduğu için, sadece bizden farklı olduğu için, sadece ses çıkardığı için Alican, o minibüsteki vicdansız insanlar yüzünden minibüsten indiriliyor, hatta dedesi hakarete uğruyor. Konuşmanın başında, size üç yüz binden fazla otizmli çocuktan bahsettim. Eğitim alamayan otizmli çocuktan. Bu çocukların neden o iki saatlik kuş kadar eğitime bile gitmediğini düşündünüz mü? Bu çocukların aileleri vicdansız değil, bu çocukların aileleri de en az çocuklarını bizim kadar seviyorlar, bizim kadar iyi olmasını istiyorlar. Bu çocukların eğitim almasını biz engelliyoruz. İstedikleri okulda okuyacakları zaman onları okullarından ediyor, sadece okullarına gitmek için ulaşım haklarını kullanmak istedikleri zaman, onları minibüsten indiriyoruz. Otizmli çocukların aileleri, diğer ailelerden farklı olarak, çocuklarının onlardan önce ölmesini isterler. Bir aileye bunu diletecek, bunu yaşatacak kadar ne yapmış olabiliriz ki? O yüzden bugün sizden yardım istiyorum. Bir otizmli çocuk gördüğünüz zaman, ona yardım edin, onun elinden tutun. Ailesi güçsüz olduğu zaman, ona ses olun. Ancak o zaman onların eğitim almasını sağlayabiliriz, ancak o zaman onların bizimle beraber yaşamasını sağlayabiliriz, ancak o zaman geleceği beraber değiştirebiliriz. Teşekkür ederim. (Alkış)