Dolly Parton bana nasıl yol gösterdi
-
0:06 - 0:09Size bir gazeteci olarak anlam
arayışımdan ve onu bulmamda -
0:09 - 0:12Dolly Parton'ın bana nasıl yardım
ettiğinden bahsetmek istiyorum. -
0:13 - 0:16Neredeyse 20 yıldır
sesli hikayeler anlatıyorum, -
0:16 - 0:18önce radyoda, daha sonra podcastlerle.
-
0:18 - 0:212002'de "Radiolab" isimli
programa başladığımda -
0:22 - 0:25yapacağımız hikâyelendirmenin özü şuydu:
-
0:25 - 0:26Birini getirecektik--
-
0:26 - 0:29(Ses) Steven Strogatz:
Doğadaki en hipnotik -
0:29 - 0:31ve büyüleyici gösterilerinden biriydi
-
0:31 - 0:34çünkü şunu unutmamalısınız ki
tamamen sessizlik hakim. -
0:34 - 0:37Jad Abumrad: Tıpkı matematikçi
Steve Strogatz gibi -
0:37 - 0:39ve o bir resim tasvir edecekti.
-
0:39 - 0:41SS: Düşünün bir.
Thailand'da ormanın izbe köşelerinde -
0:41 - 0:42bir nehir kenarı var.
-
0:42 - 0:45Siz bir kanodasınız,
nehirde ilerliyorsunuz. -
0:46 - 0:47Hiç ses yok,
-
0:47 - 0:50belki nadiren
egzotik kuş sesleri falan. -
0:50 - 0:53JA: Steve'le hayali bir kanodasınız
-
0:53 - 0:56ve havada milyonlarca ateş böceği var.
-
0:56 - 1:00Ve gördüğünüz şey rastgele
yıldızlı bir gece etkisi gibi bir şey. -
1:01 - 1:04Çünkü bütün ateş böcekleri
farklı aralıklarla yanıp sönüyor. -
1:04 - 1:05Beklentiniz bu yönde olurdu.
-
1:05 - 1:08Fakat Steve'e göre burada,
-
1:08 - 1:11hiçbir bilim insanının
tamamen açıklayamayacağı-- -
1:11 - 1:12SS: Whoop.
-
1:13 - 1:14Whoop.
-
1:15 - 1:16Whoop.
-
1:16 - 1:19Binlerce ışık senkronize bir şekilde
yanıyor ve sönüyor. -
1:19 - 1:26(Müzik ve elektrik sesleri)
-
1:26 - 1:28JA: Ve işte tam bu anlarda
-
1:28 - 1:31genellikle az önce yaptığım gibi
güzel bir müzik koyarım -
1:31 - 1:33ve siz de daha sıcak
hissetmeye başlarsınız. -
1:33 - 1:35Bilimden aşina olduğumuz,
-
1:35 - 1:37baş ve göğsünüzde toplanıp
-
1:37 - 1:38vücudunuza yayılan bir his.
-
1:38 - 1:40Büyülenme hissi.
-
1:40 - 1:432002'de 2010'a kadar
bunun gibi yüzlerce hikâye anlattım. -
1:45 - 1:48Bilimsel, nörobilimsel kafayı, beyni yoran
-
1:48 - 1:51her zaman o büyüleyici
hissi doğuran hikayelerdi. -
1:52 - 1:54İnsanlara büyüleyici anlar yaşatmayı
-
1:54 - 1:56işim olarak benimsemeye başladım.
-
1:56 - 1:58Kulağa şöyle geliyordu:
-
1:58 - 2:02(Farklı sesler) "Huh!" "Wow!" "Wow!"
-
2:02 - 2:03"Bu inanılmaz."
-
2:03 - 2:05"Whoa!" "Wow!"
-
2:05 - 2:08JA: Ancak bu hikâyelerden
sıkılmaya başladım. -
2:09 - 2:11Yani kısmen, tekrara düşmekten.
-
2:11 - 2:13Hatırlıyorum da bir gün
bilgisayarda oturmuş, -
2:13 - 2:15bir nöron sesi yapıyordum.
-
2:15 - 2:16(Çıtırtı sesi)
-
2:16 - 2:19Biraz beyaz gürültüyü al,
karıştır, yapması çok kolay. -
2:19 - 2:23Kendi kendime şöyle düşündüm,
"Bu sesi 25 kez yaptım." -
2:23 - 2:25Bundan da fazlası vardı--
-
2:25 - 2:27bu hikayelerde ortak bir yol vardı.
-
2:27 - 2:30Bilimsel gerçeğin yolunu izleyip
-
2:30 - 2:31büyülenmeye varıyordunuz.
-
2:31 - 2:33Beni yanlış anlamayın, bilimi severim.
-
2:33 - 2:35Ailem savaşın parçaladığı
bir ülkeden göçtü, -
2:35 - 2:37Amerika'ya geldi.
-
2:37 - 2:41ve bilim, onları en iyi tanımlayan şeydi.
-
2:41 - 2:44Bu onlardan bana da geçti.
-
2:44 - 2:47Fakat bilimden meraka bu basit geçişte
-
2:47 - 2:48bir sıkıntı vardı,
-
2:48 - 2:50bana yanlış gelmeye başlamıştı.
-
2:50 - 2:52Hikayenin alabileceği tek yol bu mu?
-
2:53 - 2:552012'de,
-
2:55 - 2:59beni şöyle düşündüren bir
sürü hikayeyle karşılaştım: "Hayır." -
2:59 - 3:01Özellikle bir hikâyede,
-
3:01 - 3:05Laos dağlarında,
kendisine ve köylülere karşı -
3:05 - 3:07kullanılan kimyasal silahları
-
3:07 - 3:09anlatan biriyle görüştük.
-
3:09 - 3:11Batılı bilim insanları oraya gitmiş,
-
3:11 - 3:13kimyasal silahları ölçmüşler,
hiçbir şey bulamamışlar. -
3:13 - 3:15Bu adamla bu konuda konuştuk,
-
3:15 - 3:16bilim insanları yanılıyor, dedi.
-
3:16 - 3:18"Ama test yaptılar", dedik.
-
3:18 - 3:20"Umrumda değil,
bana ne olduğunun farkındayım." dedi. -
3:20 - 3:23Bu konu üzerine gittik geldik,
gittik geldik -
3:23 - 3:24ve uzun lafın kısası,
-
3:24 - 3:26röportaj gözyaşlarıyla son buldu.
-
3:27 - 3:28Berbat...
-
3:29 - 3:30Berbat hissettim.
-
3:31 - 3:34Bilimsel gerçekle acı çeken
birine vurmuş gibi. -
3:35 - 3:37Bu hiçbir şeyi iyileştirmeyecekti.
-
3:37 - 3:42Belki de gerçeği bulmak için
bilime fazla güveniyordum. -
3:42 - 3:44Ve o anda sanki
-
3:44 - 3:46odada birçok gerçek varmış,
ama biz sadece -
3:46 - 3:48bir tanesini arıyormuşuz gibi hissettim.
-
3:48 - 3:50"Bu konuda daha iyi olmalıyım."
diye düşündüm. -
3:50 - 3:52Ve sonraki 8 yılda,
-
3:52 - 3:55kendimi gerçeklerin çarpıştığı
hikayeler yapmaya adadım. -
3:55 - 3:57Rıza politikası hakkında hikayeler yaptık.
-
3:57 - 4:00Anlattıkları uyuşmayan, hayatta kalanların
-
4:00 - 4:02ve faillerin görüşünü
duyduğunuz hikayeler. -
4:02 - 4:03Irk hakkında hikayeler yaptık.
-
4:03 - 4:05Siyahi erkeklerin sistemli
jürilerden atıldığı -
4:05 - 4:07ve buna engel olması
gereken kuralların işleri -
4:07 - 4:09daha berbat ettiğiyle ilgili hikayeler.
-
4:09 - 4:12Terörle mücadele hakkında hikayeler,
Guantanamo tutukluları, -
4:12 - 4:14her şeyin tartışıldığı,
-
4:14 - 4:17yapılacak tek şeyin anlamaya
çabalamak olduğu hikâyeler. -
4:17 - 4:19Bu çaba, bir yerde önemli hâle geldi.
-
4:20 - 4:22"Belki de işim budur"diye
düşünmeye başladım. -
4:22 - 4:24İnsanları çabalamaya itmek.
-
4:25 - 4:26Kulağa şöyle geliyordu:
-
4:27 - 4:29(Farklı sesler) "Fakat ben--ben, yani--"
-
4:29 - 4:30" Ben--" (İç çekiş)
-
4:30 - 4:32"Şöyle ki, bu yüzden, şey"
-
4:32 - 4:33"O, yani, ben--"
-
4:33 - 4:38"Yani-- Hay Allah! -- ben--" (İç çekiş)
-
4:38 - 4:40JA: Bu iç çekiş işte,
-
4:40 - 4:43Bunu her hikayede duymak istiyordum.
-
4:43 - 4:46Çünkü o ses bi yerde
şu anımızdır, değil mi? -
4:46 - 4:51Gerçeğin artık sadece bi dizi
olayın yakalanmasıyla oluşan -
4:51 - 4:52bir dünyada yaşamıyoruz.
-
4:52 - 4:53Bu bir süreç halini aldı.
-
4:53 - 4:55Bir isim olmaktan çıkıp bir eylem oldu.
-
4:55 - 4:57Peki hikayeyi nasıl bitirirsiniz?
-
4:57 - 5:01Sürekli aynı şeyler oldu,
bir hikaye anlatıyorduk, -
5:01 - 5:04lafı çeviriyorduk, iki farklı bakış açısı
-
5:04 - 5:06ve sonuna gelirdiniz ve şey --
-
5:06 - 5:07Hayır, izin verin.
-
5:07 - 5:09Sonunda ne söylerdim?
-
5:09 - 5:10Aman Tanrm.
-
5:10 - 5:12Ne söyler -- Hikâyeyi nasıl bitirirdiniz?
-
5:12 - 5:14Sonsuza dek mutlu yaşadılar denmez
-
5:14 - 5:15çünkü gerçekçi değil.
-
5:15 - 5:16Aynı zamanda,
-
5:16 - 5:19eğer insanları öylece
bi yerde bırakırsanız, -
5:19 - 5:21"Neden bunu dinledim ki şimdi?"
-
5:21 - 5:23Başka bir hareket yapmam
gerekiyor gibi hissettim. -
5:23 - 5:26Çabanın ötesinde bir yol olmalıydı.
-
5:26 - 5:30İşte bu, beni Dolly'ye götürdü.
-
5:30 - 5:33Ya da burada,
Güney'deki adıyla Aziz Dolly. -
5:33 - 5:36Geçen yıl "Dolly Parton'ın Amerikası"
adlı dokuz bölümlük diziyi yaparken -
5:36 - 5:40yaşadığım küçük bir epifani anımdan
bahsetmek istiyorum. -
5:40 - 5:41Benim için bir kalkış noktasıydı,
-
5:41 - 5:45fakat Dolly'nin bu problemi çözmede
bana yardım edeceğine dair -
5:45 - 5:46içimde bir his vardı.
-
5:46 - 5:48Temel his şuydu:
-
5:48 - 5:49Dolly'nin konserine gidersin,
-
5:49 - 5:52Kamyoncu şapkalı adamlarla,
elbiseli adamlar yan yana, -
5:52 - 5:54Demokratlar, Cumhuriyetçilerle yan yana,
-
5:54 - 5:55el ele tutuşan kadınlar,
-
5:55 - 5:57her çeşit insanı iç içe görürsünüz.
-
5:58 - 6:00Birbirinden nefret ettiği
söylenen insanlar -
6:00 - 6:02orada beraber şarkı söylüyorlardı.
-
6:02 - 6:06O Amerika'da böyle
eşsiz bir mekan yarattı -
6:06 - 6:08ve bunu nasıl yaptığını bilmek istiyordum.
-
6:08 - 6:13Dolly ile iki farklı kıtada
12 kez röportaj yaptım. -
6:13 - 6:14Bütün röportajlara şöyle başladı:
-
6:15 - 6:17(Ses) Dolly Parton:
Sormak istediğin her şeyi sor -
6:17 - 6:19ve ben de duymak istediğin
şeyi söyleyeyim. -
6:19 - 6:20(Gülüşmeler)
-
6:20 - 6:23JA: O, inkâr edilemez bir doğa gücü.
-
6:23 - 6:25Ama karşılaştığım sorun şuydu ki,
-
6:25 - 6:30dizi hakkında bir kibrim vardı ki
-
6:30 - 6:32ruhumu daraltıyordu.
-
6:32 - 6:34Dolly'nin Güney'le ilgili çok şarkısı var.
-
6:34 - 6:36Diskografisine bakacak olursanız
-
6:36 - 6:38ardı ardına Tennessee
şarkıları duyarsınız. -
6:38 - 6:41(Müzik) DP: (Farklı şarkılar çalıyor)
Tennessee, Tennessee -
6:41 - 6:42Tennessee'yi özledim.
-
6:43 - 6:48Sürekli kafamda Tennessee'ye özlemim var.
-
6:49 - 6:50Tennessee.
-
6:50 - 6:53JA: "Tennessee Dağ Evi,"
"Tennessee Dağı Anıları." -
6:53 - 6:54Ben Tennessee'de büyüdüm
-
6:54 - 6:56ve orayı hiç özlemiyorum.
-
6:56 - 6:59İntihar saldırılarının icat edildiği
yerden gelen -
7:00 - 7:03sıska Arap çocuktum.
-
7:03 - 7:05Odamda çok zaman geçirdim.
-
7:05 - 7:07Nashville'den ayrıldığımda...
-
7:07 - 7:09ayrıldım.
-
7:09 - 7:10Dollywood'da, bir replikanın
-
7:10 - 7:14Tennessee Dağ Evi'nin replikasının önünde
durduğumu hatırlıyorum. -
7:14 - 7:16Etrafımdaki herkes ağlıyordu.
-
7:16 - 7:18Bu bir dekor.
-
7:19 - 7:20Neden ağlıyorsunuz ki?
-
7:20 - 7:22Neden bu kadar duygusallaştıklarını
anlamamıştım. -
7:22 - 7:25Özellikle de Güney'le ilişkimi düşününce.
-
7:25 - 7:28Bu konuda panik ataklar yaşamaya başladım.
-
7:28 - 7:30"Bu proje için doğru kişi
ben değil miyim?" -
7:31 - 7:33Fakat sonra...
-
7:33 - 7:34kaderin cilvesi.
-
7:34 - 7:36Bu adamla tanıştık, Bryan Seaver,
-
7:36 - 7:39Dolly'nin yeğeni ve koruması.
-
7:39 - 7:42Bir hevesle beni ve yapımcı
Shima Oliaee'yi arabayla -
7:42 - 7:43Dollywood'dan dışarıya,
-
7:43 - 7:45dağların ardına,
-
7:45 - 7:4720 dakika kadar dağlara çıkıp
-
7:47 - 7:48dar bir toprak yola inerek
-
7:48 - 7:51"Game of Thrones"tan fırlamış
dev ağaç geçitlerden geçerek -
7:51 - 7:55gerçek Tennessee Dağ Evi'ne getirdi.
-
7:57 - 7:58Fakat gerçek mekan.
-
7:58 - 8:00Valhalla.
-
8:00 - 8:01Gerçek Tennessee Dağ Evi.
-
8:01 - 8:03Ve bunun puanını Wagner'a yazacağım.
-
8:03 - 8:05Çünkü anlamalısınız ki
-
8:05 - 8:06Tennessee'de
-
8:06 - 8:09Tennessee Dağ Evi,
kutsal topraklar gibidir. -
8:09 - 8:11Çimenlerin üzerinde
-
8:11 - 8:14Piegon Nehri'nin dibinde
durduğumu hatırlıyorum. -
8:14 - 8:16Kelebekler havada uçuşuyordu
-
8:16 - 8:18ve kendi büyülenme anımı yakaladım.
-
8:19 - 8:22Dolly'nin Tennessee Dağ Evi
-
8:22 - 8:26babamın Lübnan'ın dağlarındaki
evine benziyordu. -
8:26 - 8:30Dolly'nin evi tıpkı
terk ettiğim o yere benziyordu. -
8:30 - 8:34Ve bu basit olay babamla,
daha önce hiç konuşmadığım -
8:34 - 8:35evini terk etmenin acısını
-
8:35 - 8:37ve Dolly'nin müziğinin onun için anlamını
-
8:37 - 8:39konuşmaya itti.
-
8:39 - 8:43Sonra Dolly'le konuştum.
Şarkılarının göçmen müziği -
8:43 - 8:44olduğunu söyledi.
-
8:44 - 8:46Hatta o klasik şarkı bile,
-
8:46 - 8:49"Tennessee Dağ Evi,"
eğer dinleyecek olursanız -- -
8:50 - 8:52(Dolly Parton "Tennessee Mountain Home")
-
8:52 - 8:56"Evimin önünde bir yaz günü oturuyorum.
-
8:57 - 9:00İki ayağı üzerinde bir sandalye,
-
9:00 - 9:04duvara yaslanmış."
-
9:05 - 9:10Çoktan bittiğini bildiğiniz bir anı
yakalamakla ilgili. -
9:10 - 9:13Fakat bir şekilde hayal edebilirseniz
-
9:13 - 9:16belki o yerde dondurabilirsiniz.
-
9:16 - 9:18Geçmiş ve gelecek arasında sıkışmış.
-
9:19 - 9:21İşte bu göçmen deneyimi.
-
9:22 - 9:25İşte bu basit düşünce,
bana milyonlarca konuşma sağladı. -
9:25 - 9:29Müzikologlarla taşra müziği hakkında
bütünüyle konuşmaya başladım. -
9:29 - 9:31Bu müzik çeşidi bana,
-
9:31 - 9:33geldiğim yerle alakasız
-
9:33 - 9:36müzik aletleri ve stilleriyle yapılmış,
-
9:36 - 9:38doğrudan Orta Doğu'danmış gibi geliyordu.
-
9:38 - 9:42Aslına bakarsanız, şimdiki Lübnan'dan
Doğu Tennessee'deki dağlara kadar -
9:42 - 9:45ticaret yolları varmış.
-
9:45 - 9:49Şunu söyleyebilirim, orada
öyle durmuş evine bakarken -
9:49 - 9:52ilk defa Tennesseeli gibi hissettim.
-
9:53 - 9:54Sahiden öyle.
-
9:55 - 9:56Ve bu sadece bi kerelik değildi,
-
9:57 - 9:58Tekrar tekrar
-
9:58 - 10:02Dolly beni dünyaya yaptığım
basit kategorilerin -
10:02 - 10:03ötesine gitmeye zorluyordu.
-
10:03 - 10:06Onun Porter Wagoner ile
olan yedi yıllık ortaklığından -
10:06 - 10:07konuştuğumuzu hatırlıyorum.
-
10:07 - 10:121967'de, onun grubuna katılır,
Porter taşra müziğindeki en büyüktür. -
10:12 - 10:14Dolly yedek bir şarkıcı, hiç kimsedir.
-
10:14 - 10:17Kısa sürede, Dolly çok ünlenir,
-
10:17 - 10:18Porter kıskanır
-
10:18 - 10:20ve Dolly ayrılmak istediğinde ona
-
10:20 - 10:22üç milyon dolarlık dava açar.
-
10:22 - 10:25Porter Wagoner'ı
Dolly'yi geride tutmaya çalışan, -
10:25 - 10:28klasik, ataerkil bir hıyar demek
-
10:28 - 10:29basit olurdu.
-
10:29 - 10:31Fakat ne zaman bu konuya değinsem...
-
10:31 - 10:33hadi ama.
-
10:33 - 10:37(Ses) Videolarda kollarını etrafına
dolamış bir adam. -
10:37 - 10:41Ortada bir güç olduğuna şüphe yok.
-
10:41 - 10:44DP: Kesinlikle daha karışık bir durum bu.
-
10:44 - 10:46Yani bir düşünün.
-
10:46 - 10:47Yıllarca o şov onundu,
-
10:47 - 10:50gösterisi için bana ihtiyacı yoktu.
-
10:50 - 10:54Benim öyle olmamı beklemiyordu da.
-
10:54 - 10:57Ben ciddi bir göstericiydim
ve o bunu bilmiyordu. -
10:57 - 11:01Birçok hayalim olduğunu bilmiyordu.
-
11:01 - 11:02JA: Aslında, bana sürekli şöyle dedi,
-
11:02 - 11:05"Hikâyeme sakın
bu saçma görüşünü koyma -
11:05 - 11:07çünkü gerçek öyle değildi."
-
11:07 - 11:10Evet, bir güç vardı
fakat sadece ondan ibaret değildi. -
11:10 - 11:12Bunu böyle özetleyemezsin."
-
11:14 - 11:15Tamam, bir uzaklaşalım.
-
11:15 - 11:16Bundan ne çıkarırım ben?
-
11:16 - 11:20Bence burada bir yol, bir ipucu var.
-
11:20 - 11:22Gazeteciler olarak farklılığı severiz.
-
11:22 - 11:24Farklılığa takılmayı severiz.
-
11:24 - 11:26Ama gün geçtikçe bu çetrefilli dünyada
-
11:26 - 11:29bu farklılıklar arasında köprü
olmamız gerek. -
11:29 - 11:31Ancak bunu nasıl yaparsınız?
-
11:31 - 11:34Bana göre şimdi cevap basit.
-
11:34 - 11:36Bu farklılıkları sorgularsınız,
-
11:36 - 11:39Tutabildiğiniz kadar tutarsınız,
-
11:39 - 11:42ta ki, tıpkı o dağdaki gibi,
-
11:42 - 11:43bir şey olur,
-
11:43 - 11:45bir şey kendini belli eder.
-
11:46 - 11:48Hikaye farklılıkla bitemez.
-
11:48 - 11:50Bir mucizeyle bitmeli.
-
11:50 - 11:53Dağdaki yolculuğumdan geri döndüğümde
-
11:53 - 11:56bir arkadaşım bu fikre
isim veren bir kitap verdi. -
11:57 - 11:59Piskoterapide, üçüncü diye
adlandırılan bir şey var. -
11:59 - 12:01Kabaca şöyle bir şey.
-
12:01 - 12:05Tipik olarak kendimizi özerk
bireyler olarak görürüz. -
12:05 - 12:07Ben sana bir şey yaparım,
sen de bana. -
12:07 - 12:10Fakat bu teoriye göre,
iki kişi bir araya gelip -
12:10 - 12:13birbirlerini aynı yolda görmeye
-
12:13 - 12:15bağlı kalırlarsa
-
12:15 - 12:18yeni bir şey üretiyorlar.
-
12:18 - 12:20İlişkileri olan yeni bir bütün.
-
12:21 - 12:25Dolly'nin konserleri kültürel
üçüncü mekan olarak düşünebilirsiniz. -
12:25 - 12:28Dinleyicileri arasındaki
farklılıklara bakışını, -
12:28 - 12:29dinleyicilerin ona bakışı
-
12:29 - 12:32mekandaki manevi havayı yaratıyor.
-
12:33 - 12:36Ve sanırım şimdi benim sıram.
-
12:36 - 12:38Bir gazeteci,
-
12:38 - 12:40bir hikaye anlatıcısı,
-
12:40 - 12:42sadece bir Amerikalı,
-
12:42 - 12:45bir ülkede yaşamaya çabalayan biri olarak
-
12:45 - 12:48anlattığım her hikaye üçüncüde bitmeli.
-
12:49 - 12:52Farklı düşündüğümüz şeylerin
-
12:52 - 12:55yeni bir şey oluşturduğu yerde.
-
12:56 - 12:57Teşekkürler.
- Title:
- Dolly Parton bana nasıl yol gösterdi
- Speaker:
- Jad Abumrad
- Description:
-
Bir hikayeyi nasıl bitirirsiniz? "Radiolab"ın sunucusu Jad Abumrad, bir cevap arayışının onu Tennessee dağlarına nasıl götürdüğünü anlatıyor -- ve burada bilge öğretmeni Dolly Parton'la tanışmasını.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 13:07
Cihan Ekmekçi approved Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany | ||
Cihan Ekmekçi accepted Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany | ||
mehmet gürbüz edited Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany | ||
Cihan Ekmekçi declined Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany | ||
mehmet gürbüz edited Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany | ||
mehmet gürbüz edited Turkish subtitles for How Dolly Parton led me to an epiphany |