Return to Video

Netflix eğlence sektörünü nasıl değiştirdi-- ve nereye doğru gidiyor

  • 0:01 - 0:04
    Chris Anderson: Uzun zamandır
    Netflix'in çok farklı yönleri
  • 0:04 - 0:06
    beni etkiliyor ve şaşırtıyor.
  • 0:06 - 0:08
    Sürprizlerle dolusun diyebilirim.
  • 0:09 - 0:12
    Bu sürprizlerden birisi sanırım
    6 yıl önce gerçekleşti.
  • 0:13 - 0:17
    O zamanlar şirket çok iyi gidiyordu,
    ama temelde
  • 0:17 - 0:19
    başkalarının filmlerini
    ve tv içeriklerini
  • 0:19 - 0:22
    yayınlıyordun.
  • 0:23 - 0:25
    Wall Street'e haklı olduğunu kanıtladın.
  • 0:27 - 0:29
    radikal bir değişiklikle
    DVD satmak yerine
  • 0:29 - 0:31
    yayın yapmakta haklı
    olduğunu kanıtladın.
  • 0:31 - 0:33
    Sarmaşık gibi yayılıyordun...
  • 0:33 - 0:35
    6 milyondan fazla takipçi
    ve iyi bir büyüme oranı
  • 0:35 - 0:38
    ve sen bu anı seçtin,
  • 0:38 - 0:43
    böylesine büyük bir-
    resmen kumar oynadın.
  • 0:43 - 0:46
    Bu karar neydi ve seni buna ne itti?
  • 0:46 - 0:49
    Reed Hastings: Aslında, kablo yayınları
    her zaman
  • 0:49 - 0:52
    başkalarının içerikleriyle başladı
  • 0:52 - 0:54
    ve kendi içeriklerini yaparak büyüdüler.
  • 0:54 - 0:58
    Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.
  • 0:59 - 1:03
    Aslında 2005'te kendimize özgü içerik
    denemesi yaptık,
  • 1:03 - 1:06
    Sadece DVD'lerin olduğu ve Sundance'dan
    film aldığımız zamanlar...
  • 1:06 - 1:09
    Maggie Gyllenhaal "Sherrybaby"
    bunu DVD olarak yayınladık,
  • 1:09 - 1:11
    küçük bir stüdyoyduk.
  • 1:11 - 1:13
    Ve işe yaramadı çünkü çok az sattı.
  • 1:14 - 1:17
    Sonra da söylediğin gibi 2011'de,
  • 1:17 - 1:21
    Ted Sarandos, Netflix'te içerik yöneticisi
    ortağım
  • 1:21 - 1:23
    "House Of Cards" için çok heyecanlandı.
  • 1:23 - 1:26
    O zamanlar 100 milyon dolardı,
  • 1:26 - 1:30
    muazzam bir yatırımdı
  • 1:30 - 1:32
    ve HBO ile kıyasıya yarış içindeydi.
  • 1:32 - 1:35
    Bu gerçekten dönüm noktasıydı,
    o da doğru olanı seçti.
  • 1:35 - 1:39
    CA: Ama bu şirketin o zaman için
    şirketin gelirinin
  • 1:39 - 1:41
    önemli yüzdesini oluşturuyordu.
  • 1:41 - 1:45
    Ama bunun denemeye değer olduğuna nasıl
    güvenebilirdiniz?
  • 1:45 - 1:46
    Yanılsaydın,
  • 1:46 - 1:49
    bu şirket için yıkıcı olabilirdi.
  • 1:49 - 1:53
    RH: Evet emin değildik.
    Demek istediğim tüm stres bu yüzdendi.
  • 1:53 - 1:55
    "Vaay ...." modundaydık.
    burasını söyleyemem
  • 1:57 - 1:58
    Evet, korkutucuydu.
  • 1:59 - 2:01
    (Gülüşmeler)
  • 2:01 - 2:05
    CA: Ve bununla sadece yeni içerik
    üretmediniz.
  • 2:05 - 2:08
    Bir de doğru anladıysam, bununla birlikte
  • 2:08 - 2:10
    seri izleme fikrini de
    ortaya attınız.
  • 2:10 - 2:13
    Bu bir çeşit " hadi bölümü yapalım ve
    beklenti yaratalım," değildi--
  • 2:13 - 2:15
    boom! hepsi tek seferde.
  • 2:15 - 2:18
    Ve kullanıcı modu henüz test edilmemişti.
  • 2:18 - 2:19
    Bunu neden riske attınız?
  • 2:20 - 2:22
    RH: Biliyorsun ki biz DVD satarak büyüdük.
  • 2:22 - 2:24
    Sonra da DVD'de diziler,
    kutu setler geldi.
  • 2:25 - 2:30
    Ve hepimiz HBO'nun muhteşem içeriklerini
    izledik.
  • 2:30 - 2:33
    Bİlirsin, DVD'de sonraki bölüm,
    sonraki bölüm diye devam edersin.
  • 2:33 - 2:35
    İşte bu bizi tetikleyen şey oldu,
  • 2:35 - 2:39
    aslında biliyorsun, bölümlük içeriklerde,
    özellikle de seri olanlarda,
  • 2:39 - 2:42
    tüm bölümlere tek seferde sahip olmak
    oldukça önemlidir.
  • 2:42 - 2:45
    Bu da kablolu yayının yapamadığı bir şey.
  • 2:45 - 2:48
    Bu her iki etken de bunun yapmamızda
    olumlu etki sağladı.
  • 2:49 - 2:53
    CA:Ve böylece matematiksel olarak işe
    yarıyordu,
  • 2:53 - 2:57
    "House of Cards" izleyerek geçen 1 saat,
  • 2:57 - 2:59
    başkasının lisanslı içeriğini izleyerek
  • 2:59 - 3:02
    geçen bir saatten daha mı karlıydı?
  • 3:03 - 3:07
    RH: Üye olduğumuz için
  • 3:07 - 3:10
    bu derece takip etmek zorunda değildik.
  • 3:10 - 3:12
    Bu daha çok insanın
    gelmesini sağladı.
  • 3:12 - 3:14
    House Of Cards bunu kesinlikle yaptı,
  • 3:14 - 3:16
    çünkü birçok insan bunun hakkında konuştu
  • 3:16 - 3:18
    ve bu markayı bizle ilişkilendirdi.
  • 3:19 - 3:22
    "Mad Men" gibi harika bir AMC dizisini
    bizler ekrana taşıdık
  • 3:22 - 3:24
    ama Netflix ile işbirliği yapmadılar
  • 3:24 - 3:26
    ama yine de Netflix'te izlediler.
  • 3:26 - 3:30
    CA: ve tüm bu fevkalade yapımları da
    listenize eklediniz;
  • 3:31 - 3:35
    "Narcos," "Jessica Jones,"
    "Orange is the New Black," "The Crown,"
  • 3:35 - 3:38
    Black Mirror, benim favorim
  • 3:38 - 3:40
    Stranger Things ve dahası.
  • 3:40 - 3:42
    Bu yıl yapmayı planladığınız
  • 3:42 - 3:45
    yeni içerikler için yatırım tutarı
  • 3:45 - 3:47
    100 milyon değil.
  • 3:47 - 3:48
    Ne?
  • 3:48 - 3:51
    RH: Dünya çapında 8 milyar dolar.
  • 3:52 - 3:54
    Ve yeterli değil.
  • 3:55 - 3:58
    Diğer yayınlarda harika programlar var.
  • 3:58 - 4:00
    Ve bizim de uzun bir yolumuz var.
  • 4:00 - 4:03
    CA: Ama 8 milyar ...
  • 4:03 - 4:08
    Bu herhangi bir içerik üreticisinin
    yatırdığından çok daha fazla değil mi?
  • 4:08 - 4:09
    RH: Hayır, Disney bu alanda lider
  • 4:09 - 4:13
    ve eğer Fox'u alırsa,
    daha da büyüyecekler.
  • 4:14 - 4:17
    Ve sonra bu dünyaya yayılacak.
  • 4:17 - 4:20
    Yani düşündüğün gibi değil aslında.
  • 4:21 - 4:23
    (Gülüşmeler)
  • 4:23 - 4:26
    CA: Ama açıkça, medya sektöründe
    ,Barry Dillers ve daha niceleri,
  • 4:26 - 4:28
    hiçbir yer yokmuş gibi hissettiriyor.
  • 4:28 - 4:31
    Bu şirket geldi ve sektörü değiştirdi.
  • 4:31 - 4:34
    Tıpkı Blockbuster'ın bir gün dediği gibi,
  • 4:34 - 4:36
    "Blockbuster videoları yapacağız,"
  • 4:36 - 4:39
    ve altı yıl sonra Disney kadar büyüktü.
  • 4:39 - 4:44
    Demek istediğim bu asla olmayacak bir
    hikâyeydi ama yine de başardı.
  • 4:44 - 4:47
    RH: İnternetle ilgili bokluk burada.
    Çok hızlı ilerliyor, değil mi?
  • 4:48 - 4:50
    Etrafımızdaki her şey çok çabuk değişiyor.
  • 4:50 - 4:55
    CA: Demek istediğim Netflix kültürüyle
    ilgili alışılmadık bir şey olmalı ki
  • 4:55 - 5:01
    böyle cesur olmanızı sağladı,
    "pervasız" demeyeceğim--
  • 5:01 - 5:02
    cesur, iyi düşünülmüş kararlar.
  • 5:02 - 5:04
    RH: Evet, kesinlikle.
  • 5:04 - 5:06
    Bir avantajımız vardı,
    DVD çağında doğduk
  • 5:06 - 5:09
    ve bunun geçici olacağını biliyorduk.
  • 5:09 - 5:11
    Kimse 100 yıl diskleri
    göndereceğimizi düşünmedi.
  • 5:11 - 5:15
    Sıradakini ne olduğuyla ilgili
    birçok paranoya var
  • 5:15 - 5:18
    ve bu kurucu etiğin bir parçası,
  • 5:18 - 5:20
    gerçekten sırada ne olduğu
    endişelendiriyor.
  • 5:21 - 5:22
    Yani bu bir avantaj.
  • 5:22 - 5:23
    Kültür açısından,
    özgürlük ve
  • 5:23 - 5:25
    sorumluluk konusunda oldukça büyük.
  • 5:25 - 5:29
    Bir çeyrekte olabildiğince az karar
    vermekle gurur duyuyorum.
  • 5:30 - 5:32
    Ve daha da iyiye gidiyoruz,
    bunda daha iyiye.
  • 5:32 - 5:34
    Bazen hiç karar vermeden
  • 5:34 - 5:35
    bir çeyrek gidebilirim.
  • 5:36 - 5:37
    (Gülüşmeler)
  • 5:37 - 5:40
    (Alkış)
  • 5:40 - 5:44
    CA: Ama siz insanlarla ilgili gerçekten
    çok şaşırtıcı şeyler var.
  • 5:44 - 5:46
    Örneğin, bir ankete baktım.
  • 5:46 - 5:51
    görünüşe bakılırsa, Netflix çalışanları
    senin akranlarınla kıyaslanınca
  • 5:51 - 5:54
    benzer işlerde en yüksek maaşa sahip
  • 5:54 - 5:57
    ve işten ayrılmayı en az isteyenler onlar.
  • 5:57 - 6:02
    Eğer "Netflix Kültür Sunumu"nu Google'da
    aratırsanız,
  • 6:02 - 6:07
    çalışanlarınız için şaşırtıcı bir çok
    öğüdün listesine ulaşırsınız.
  • 6:07 - 6:08
    Birkaçından bahsetsene.
  • 6:09 - 6:13
    RH: Bildiğin üzere ilk şirketim--
    sürece çok saplantılıydık.
  • 6:13 - 6:14
    Bu 1990lar'daydı.
  • 6:15 - 6:16
    Ve biri hata yaptığında her seferinde,
  • 6:16 - 6:18
    bir süreç koymaya çalıştık,
  • 6:18 - 6:20
    ki bu hatanın bir daha olmayacağından
    emin olalım
  • 6:20 - 6:24
    yarı iletken verim yönelimi.
  • 6:24 - 6:28
    olay şu ki, sistemi aptalların bile
    kullanacağı hâle getirmeye çalışıyorduk.
  • 6:28 - 6:30
    Ve tabii ki sadece aptallar burada
    çalışmak istedi.
  • 6:31 - 6:35
    Market bu konuda yön değiştirdi ve
    C++'dan Java'ya geçti.
  • 6:35 - 6:37
    Bİlirsiniz değişim her zaman vardır.
  • 6:37 - 6:39
    Ama şirket adapte olamadı
  • 6:39 - 6:42
    ve şirketi en büyük rakibimiz satın aldı.
  • 6:43 - 6:48
    Netflix'le birlikte, süreç ve kaos olmadan
  • 6:48 - 6:50
    nasıl devam edeceğime odaklandım.
  • 6:50 - 6:52
    Sonrasında bu mekanizmayı geliştirdik,
  • 6:52 - 6:55
    aşırı yetenekli insanlar, sıralama
  • 6:55 - 6:58
    açıkça konuşma, bilgi paylaşımı...
  • 6:58 - 7:01
    insanlar bu kadar bilgi
    karşısında sersemledi,
  • 7:01 - 7:03
    çekirdek stratejiler vs.
  • 7:03 - 7:06
    "Anti Apple" gibiydik..
    Nasıl ayrıştırdıklarını bilirsin.
  • 7:06 - 7:10
    Tam tersini yaptık; herkes
    her bilgiye ulaşabildi.
  • 7:10 - 7:13
    Yapmaya çalıştığımız şey insanlarda
    sorumluluk hissi yaratmak
  • 7:13 - 7:15
    ve bir şeyler yapma yeteneği
    kazandırmak.
  • 7:15 - 7:18
    Artık alınan büyük kararları anlıyorum,
  • 7:18 - 7:21
    hatta hiç duymadıklarımı bile,
    ki bu muazzam.
  • 7:21 - 7:22
    Çoğunlukla da iyi oldu.
  • 7:23 - 7:26
    CA: Yani uyandın ve hepsini
    internette okudun.
  • 7:26 - 7:27
    RH: Bazen.
  • 7:27 - 7:29
    CA: "Ah evet, Çin'e yeni girdik"
  • 7:29 - 7:30
    RH: Evet , bu baya büyük olurdu.
  • 7:31 - 7:37
    CA: Çalışanlarına kendi tatil zamanlarını
    ayarlama izni verdin
  • 7:37 - 7:38
    Bu...
  • 7:39 - 7:41
    RH: Tabii ki bu büyük bir sembol, tatil,
  • 7:42 - 7:45
    çünkü pratikte çoğu insan bunu yapar.
  • 7:45 - 7:49
    Ama evet, bu büyük bir özgürlük.
  • 7:50 - 7:54
    CA: Ve cesaret, bunu temel bir değer
    olarak istiyorsunuz.
  • 7:55 - 7:57
    RH: İnsanların doğruyu söylemesini
    istiyoruz
  • 7:57 - 8:01
    ve "sessizce susmak sadakatsizdir"
    diyoruz.
  • 8:02 - 8:07
    Bir kararın siz fikrinizi söylemeden ya
    da yazmadan öylece geçmesine
  • 8:07 - 8:09
    izin vermek doğru değil.
  • 8:09 - 8:12
    Doğru kararlar vermeye odaklandık.
  • 8:12 - 8:15
    Özellikle de her zaman tartışmalı
    olan konular üzerinde.
  • 8:15 - 8:18
    Gerilim yaratmamaya çalışıyoruz;
    birbirine bağırmak gibi
  • 8:18 - 8:19
    bunlar yok.
  • 8:19 - 8:22
    İnsanları açmak çok merak uyandırıcı.
  • 8:23 - 8:26
    CA: Netflix'te diğer gizli silaha sahip
    gibisin,
  • 8:26 - 8:29
    geniş kapsamlı data,
  • 8:29 - 8:32
    bu hafta çokça duyduğumuz bir sözcük.
  • 8:32 - 8:36
    Netflix'in akıllı algoritmalarını yaparken
  • 8:36 - 8:38
    çok değişik bakış açılarından
    yararlandın.
  • 8:38 - 8:42
    Eskiden, algoritmanızı herkese açıp
  • 8:42 - 8:46
    "Hey sahip olduğumuz başarıdan
    daha iyisini yapabilecek var mı?
  • 8:46 - 8:48
    Varsa milyon dolar vereceğiz"
    derdiniz.
  • 8:48 - 8:49
    Birine milyonlarca dolar ödüyorsun,
  • 8:49 - 8:52
    çünkü seninkinden %10 falan daha iyi.
  • 8:52 - 8:53
    RH: Bu doğru.
  • 8:53 - 8:55
    CA: Bu doğru bir tercih miydi?
    Yine yapar mıydın?
  • 8:55 - 8:59
    RH: Evet o zaman oldukça heyecan vericiydi
    2007 falandı.
  • 8:59 - 9:01
    Ama sonuç olarak tekrar yapmadık.
  • 9:01 - 9:03
    Açıkçası, oldukça özelleştirilmiş
    bir araç.
  • 9:04 - 9:07
    Bunu iyi zamanlamayla yakalanmış bir şans
    olarak gör,
  • 9:07 - 9:09
    sistemli bir şey değildi.
  • 9:10 - 9:14
    Yaptığımız şey algoritmaya oldukça fazla
    yatırım yapmak,
  • 9:14 - 9:17
    doğru içerikte doğru insanlarla
    çalışmak,
  • 9:17 - 9:20
    eğlenceli ve keşfetmesi kolay olmak.
  • 9:20 - 9:24
    CA: Ve bunu yaptın da,
    oldukça ilgi çekici bu değişim
  • 9:24 - 9:25
    birkaç yıl önce yaşandı.
  • 9:25 - 9:30
    Eskiden insanlara şunu sorardık:
    "İşte 10 tane film. Ne düşünüyorsun?
  • 9:30 - 9:33
    Aralarından hangileri en iyileri?"
  • 9:33 - 9:38
    ve sonrasında izlenebilecekler için
    eşleştirme yaptınız.
  • 9:38 - 9:40
    Ve sonra bundan uzaklaştın.
  • 9:40 - 9:41
    Bundan bahset.
  • 9:41 - 9:42
    RH: Tabii ki.
  • 9:42 - 9:45
    Herkes "Schindler'ın Listesi"ne
    5 yıldız verir,
  • 9:45 - 9:49
    sonra da Adam Sandler'ı oylar;
    "To Do-Over"a 3 yıldız verirler.
  • 9:49 - 9:52
    Ama ne izlediklerine bakarsanız,
  • 9:52 - 9:54
    neredeyse hep Adam Sandler'dır.
  • 9:54 - 9:59
    Oy verdiğimizde ve kaliteye üstbilişsel
    baktığımızda
  • 9:59 - 10:01
    bu bizim yansımamızdır.
  • 10:02 - 10:04
    Ve bu insanları daha fazla memnun etti,
  • 10:05 - 10:07
    yaptıkları tercihlere bakarak,
  • 10:07 - 10:12
    basit şeylerden ne kadar zevk aldıkları
    ortaya çıkar.
  • 10:12 - 10:15
    CA: Bunun hakkında biraz daha konuşmak
    istiyorum,
  • 10:15 - 10:18
    çünkü bu benim için önemli bir konu
    sadece Netflix için değil
  • 10:18 - 10:20
    tüm internetle ilgili.
  • 10:20 - 10:22
    Hayal edilen değerle
  • 10:22 - 10:25
    gerçek değer arasındaki fark.
  • 10:25 - 10:28
    İnsanların ne dediğine dikkat etmedin,
  • 10:28 - 10:32
    ne yaptıklarına baktın ve sonra
    şunu buldun
  • 10:32 - 10:36
    "Aman korkunç tarifler yapmakla ilgili
    "Nailed it" denilen bir şovdan
  • 10:36 - 10:38
    zevk alacağımı hiç bilmezdim.
  • 10:38 - 10:39
    RH:"Nailed It" deniyor. Doğru.
  • 10:39 - 10:42
    CA: İnanılmaz. Bunu düşünmemiştim bile.
  • 10:42 - 10:44
    Bunda risk yok mu,
  • 10:44 - 10:49
    bu sadece ortaya çıkan değerlerle
    yaklaşma yaklaşımı çok mu fazla olur?
  • 10:49 - 10:52
    RH: İnsanları mutlu etmekten
    oldukça zevk alıyoruz,
  • 10:52 - 10:56
    Bazen rahatlamak ve "Nailed It" gibi bir
    program izlemek istersin.
  • 10:57 - 10:59
    Üstelik eğlenceli ve stresli değil.
  • 10:59 - 11:02
    Başka zaman da insanlar yoğun
    dolu dolu filmler izlemek ister.
  • 11:02 - 11:05
    "Mudbound" Oscar adayıydı.
  • 11:05 - 11:07
    oldukça iyi, yoğun bir film.
  • 11:08 - 11:12
    Ve "Mudbound" ile 20 milyondan
    fazla gösterime ulaştık.
  • 11:12 - 11:16
    Bu rakam herhangi bir sinemada ya da
    diğer platformlarda
  • 11:16 - 11:17
    ulaştığı sayıdan çok daha fazla.
  • 11:17 - 11:21
    Evet şekerlemelerimiz var ama
    brokolilerimiz daha fazla.
  • 11:21 - 11:26
    Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı
    bir diyetin olabilir.
  • 11:26 - 11:28
    CA: Ama.... Evet.
  • 11:28 - 11:33
    Ama algoritmalarla ilgili konu sizi
    brokoliden uzaklaştırıp şekere
  • 11:33 - 11:34
    yönlendirmesi değil midir?
  • 11:34 - 11:36
    Özellikle de dikkatli değilseniz?
  • 11:36 - 11:38
    YouTube'da, bir şekilde algoritmaların,
  • 11:38 - 11:41
    aslında daha akıllıca olmaları,
    insanları daha radikal
  • 11:41 - 11:46
    veya belirli bir içeriğe
    yönlendirme eğiliminde
  • 11:46 - 11:49
    oldukları hakkında bir konuşma yaptık.
    Netflix algoritmalarının,
  • 11:49 - 11:53
    belirli değerler üzerinden gitmesini
    hayal etmek kolay olurdu..
  • 11:53 - 11:54
    RH: Haklısın,
  • 11:54 - 11:58
    CA: Hepimiz şiddetli porno ya da başka
    şey izliyor olabilirdik.
  • 11:58 - 11:59
    Ya da bazıları yapardı biliyorsun
  • 11:59 - 12:01
    Ama, nasıl...
  • 12:01 - 12:03
    (Gülüşmeler)
  • 12:03 - 12:04
    Ben değilim.
  • 12:05 - 12:08
    Misyoner bir çocuğum, böyle şeyler
    düşünmem bile.
  • 12:08 - 12:09
    Ama...
  • 12:09 - 12:10
    Gülüşmeler.
  • 12:10 - 12:12
    Demek istediğim bu mümkün, değil mi?
  • 12:13 - 12:16
    RH: Pratikte haklısın, sadece
    algoritmalara dayanamazsın.
  • 12:16 - 12:19
    Bu bir yargı ve önemsediğimiz
    şeylerin karışımı
  • 12:19 - 12:20
    ve biz Facebook ve YouTube
  • 12:20 - 12:22
    gibi platformların karşısında
    hizmet veriyoruz
  • 12:22 - 12:25
    bu yüzden daha kolay sorunlarımız var
  • 12:25 - 12:30
    yani: Bu harika filmler ve
    elde ettiğimiz seriler nelerdir?
  • 12:30 - 12:33
    Ama sonuç olarak
    algoritma bir araçtır.
  • 12:34 - 12:39
    CA: John Doerr, önemli olanla ilgili
    bir konuşma yaptı.
  • 12:39 - 12:42
    İşte önemli olan, farz ediyorum ki
  • 12:42 - 12:44
    temel olan abonelerin artmasıdır.
  • 12:44 - 12:48
    Demek istediğim bu size has bir avantaj.
  • 12:49 - 12:55
    Aboneler, harcadıkları zaman arttıkça mı
  • 12:56 - 12:57
    tekrar abone oluyorlar,
  • 12:58 - 13:02
    yoksa daha çok koca bir sezon
  • 13:02 - 13:04
    "Nailed it" izleyecek kadar
    zaman gerektirmeyen
  • 13:04 - 13:07
    şovlara sahip olmakla mı ilgili?
  • 13:07 - 13:09
    Daha da içine çekiliyorlar;
    şöyle düşünüyorlar
  • 13:09 - 13:12
    "Bu alışılmışın dışındaydı,
  • 13:12 - 13:14
    Ailemle izlediğim için memnunum."
  • 13:14 - 13:17
    Daha az iş olacak iş modelinin
  • 13:17 - 13:19
    bir sürümü yok mu?
    Ama daha müthiş içerik
  • 13:19 - 13:22
    ve hatta daha canlandırıcı içerik?
  • 13:23 - 13:25
    RH: İnsanlar bu canlandırıcı içeriği
    seçiyor.
  • 13:25 - 13:28
    Sanırım haklısın insanlar Netflix hakkında
  • 13:28 - 13:30
    konuştuklarında programlarla ilgili
    konuşuyorlar.
  • 13:30 - 13:33
    "13 Reasons Why" ya da "The Crown".
  • 13:33 - 13:36
    Bu orantısız ve olumlu etki
  • 13:36 - 13:39
    ve hatta abone artışı için bahsettiğiniz
  • 13:39 - 13:41
    unutulmaz showlar.
  • 13:41 - 13:43
    Yapmak istediğimiz şey çeşitlilik sunmak.
  • 13:43 - 13:47
    Ne kadar sevsen de her gece aynı şeyi
    izlemek istemezsin,
  • 13:47 - 13:48
    farklı şeyler denemek istersin.
  • 13:48 - 13:50
    Ve görmediğimiz şey de bu.
  • 13:51 - 13:54
    Şiddetli pornografinizin
    alt kısmına yarış.
  • 13:54 - 13:57
    Bunun yerine, bir dizi boyunca
    harika görüntüleme gördük.
  • 13:57 - 14:01
    "Black Mirror" beşinci sezon çekiliyor.
  • 14:02 - 14:05
    Üstelik BBC'deyken sallantıda
    olan bir diziydi.
  • 14:05 - 14:08
    Talebe bağlı dağıtımda
  • 14:08 - 14:11
    bu kadar büyük programlar yapabilirsiniz.
  • 14:11 - 14:14
    CA: Diyorsun ki insanlar şeytanlara
    olduğu kadar
  • 14:14 - 14:16
    meleklere de bağımlı olabilir.
  • 14:16 - 14:20
    RH: Evet, tekrar diyorum biz bunu
    bağımlılık
  • 14:20 - 14:22
    olarak düşünmüyoruz, şöyle diyoruz:
  • 14:22 - 14:26
    Rahatlamak istediğinde ve boş zamanında
    ne yapmak istersin?
  • 14:26 - 14:30
    Kablolu yayın izleyebilir oyun oynayabilir
    Youtube'da takılabilir
  • 14:30 - 14:31
    ya da Netflix izleyebilirsin.
  • 14:31 - 14:35
    Ve eğer olabildiğimiz kadar iyiysek ve
    çeşitli ruh hâllerimiz varsa,
  • 14:35 - 14:37
    daha fazla insan bizi seçecektir.
  • 14:37 - 14:41
    CA: Ama organizasyonda
  • 14:41 - 14:46
    oluşturduğunuz bu parlak algoritmaların
    gerçek etkilerine
  • 14:46 - 14:49
    düzenli olarak bakan insanlar var.
  • 14:49 - 14:50
    Gerçeklik testi için;
  • 14:50 - 14:53
    "İlerlemek istediğimiz yol bu mu?"
  • 14:54 - 14:56
    RH: Sanırım öğrenebiliriz.
  • 14:56 - 14:59
    Mütevazı olmalı ve "Bakın mükemmel
    araç yoktur" demeliyiz.
  • 14:59 - 15:03
    Algoritmalar bir çeşit ,
    içeriği komisyonlama şeklimiz
  • 15:03 - 15:05
    toplumla olan ilişkimiz.
  • 15:06 - 15:08
    Bakmamız gereken çok fazla yön var.
  • 15:08 - 15:12
    Eğer sadece "Görüntülemeyi arttıralım"
    ya da
  • 15:12 - 15:14
    "aboneleri arttıralıma "takılırsanız
  • 15:14 - 15:18
    büyüyemez ve olmak istediğiniz büyük
    şirket olamazsınız.
  • 15:18 - 15:21
    Bunu başarının çoklu önlemleri
    olarak düşünün.
  • 15:21 - 15:24
    CA: Algoritmalardan bahsetmişken;
  • 15:24 - 15:26
    Facebook'un yönetim kurulundaydın
  • 15:26 - 15:30
    ve bence Mark Zuckerberg...
    onun için akıl hocalığı yaptın.
  • 15:31 - 15:36
    İnsanların Mark Zuckerberg hakkında
    bilmediği neyi bilmeliyiz?
  • 15:37 - 15:40
    RH: Çoğunuz onu tanıyor ya da gördü.
  • 15:40 - 15:42
    O, inanılmaz birisi.
  • 15:42 - 15:44
    Gerçekten birinci sınıf.
  • 15:44 - 15:50
    Ve böyle sosyal platformlar,
    Youtube ya da Facebook fark etmez,
  • 15:50 - 15:53
    çabucak büyümeye çalışıyor.
  • 15:53 - 15:55
    Biz de bunu yeni teknolojilerle görüyoruz.
  • 15:55 - 15:58
    Dün yazdırılmış DNA hakkında
    konuşuyorduk,
  • 15:58 - 16:02
    bu fantastik de olabilir korkunç da.
  • 16:02 - 16:04
    Biliyorsunuz ki tüm bu yeni teknolojiler..
  • 16:04 - 16:07
    Televizyon 1960'larda ABD'de ilk
    popüler olduğunda
  • 16:08 - 16:10
    "engin çorak arazi" olarak adlandırılmıştı
  • 16:10 - 16:13
    ve herkesin beynini çürütecekti.
  • 16:13 - 16:15
    Herkesin beynini gayet iyi hale
    getirdi.
  • 16:15 - 16:17
    Bir takım ayarlamalar vardı,
  • 16:17 - 16:20
    bunu şöyle düşünün,
    ben böyle düşünüyorum,
  • 16:20 - 16:22
    yeni teknolojilerin artıları
    ve eksileri var
  • 16:23 - 16:25
    ve sosyal hayatta bunu
    anlamaya çalışıyoruz.
  • 16:25 - 16:28
    CA: Facebook'un bazı konuları ele alması
  • 16:28 - 16:30
    ne kadar öncelikli?
  • 16:30 - 16:32
    Ya da aslında
  • 16:32 - 16:35
    şirket tamamen haksızca mı eleştirildi?
  • 16:35 - 16:37
    RH: Tamamen haksızca değil.
  • 16:37 - 16:40
    Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki
    suçlamaları üzerine alıyor.
  • 16:40 - 16:43
    Buna oldukça bağlı.
  • 16:45 - 16:47
    CA: Reed, bir başka tutkundan bahsetmek
    istiyorum.
  • 16:47 - 16:52
    Netflix'le inanılmaz işler yaptın,
    milyardersin
  • 16:52 - 16:57
    ve eğitime çokça zaman ve para harcadın.
  • 16:57 - 16:58
    RH: Hı hı.
  • 16:58 - 17:01
    CA: Bu senin için neden bir tutku
    ve bu konuda ne yapıyorsun?
  • 17:01 - 17:05
    RH: Üniversiteden hemen sonra lisede
    matematik öğretmenliği yaptım.
  • 17:05 - 17:09
    Sonrasında iş dünyasına girdim
    ve bir hayırsever oldum.
  • 17:09 - 17:11
    Sanırım eğitime yöneldim
  • 17:12 - 17:14
    ve bu alanda değişimler yapmak istedim.
  • 17:14 - 17:16
    Fark ettiğim temel şey de
  • 17:16 - 17:19
    eğitimciler diğer harika eğitimcilerle
    çalışmak
  • 17:19 - 17:22
    ve çocuklar için eşsiz ortamlar
    hazırlamak istiyorlar.
  • 17:22 - 17:25
    Ve sistemde çok fazla çeşitliliğe
    ihtiyacımız var,
  • 17:25 - 17:26
    elimizdekinden fazlasına
  • 17:26 - 17:30
    ve eğitimci merkezli organizasyonlara
    ihtiyacımız var.
  • 17:30 - 17:32
    İşin aldatıcı tarafı şu ki,
    Şu anda ABD'de
  • 17:32 - 17:36
    çoğu okul yerel bir okul yönetim
    kurulu tarafından yönetilmekte.
  • 17:36 - 17:39
    Ve toplumdaki tüm ihtiyaçları
    karşılamak zorundalar
  • 17:39 - 17:42
    ve aslında ihtiyacımız olan şey
    daha çok çeşitlilik.
  • 17:42 - 17:45
    ABD'de şu tip bir devlet okulu var;
    sözleşmeli devlet okulu
  • 17:45 - 17:48
    ve bunlar kâr amacı gütmeyen kurumlar.
  • 17:48 - 17:50
    Ve üzerinde durmak istediğim konu şu;
  • 17:50 - 17:52
    kâr amacı gütmeyen okullar olabiliyorsa
  • 17:52 - 17:56
    daha çok misyon odaklı ve eğitimcileri
    daha çok destekleyen yerler olmalı.
  • 17:56 - 17:59
    KIPP anlaşmalı okullarının
    yönetiminindeyim,
  • 17:59 - 18:00
    ki bu oldukça büyük şubelerden birisi.
  • 18:01 - 18:06
    Yılda 30,000 çocuk ufuk açıcı eğitimler
    alıyor.
  • 18:06 - 18:10
    CA: Bir okulun nasıl olması
    gerektiğini bana tarif et.
  • 18:10 - 18:11
    RH: Bu çocuklara bağlı.
  • 18:11 - 18:14
    Bunu şöyle düşün; çok çeşitli çocuklar ve
    farklı ihtiyaçlar
  • 18:14 - 18:16
    karşılanmayı bekliyor,
  • 18:16 - 18:17
    yani tek bir tip yok.
  • 18:17 - 18:19
    Ve seçim yapmak da çocuğunuza
  • 18:19 - 18:21
    ve neye ihtiyacı olduğuna bağlı.
  • 18:21 - 18:25
    Ama eğitimci odaklı, merak uyandırıcı
    ve ufuk açıcı
  • 18:25 - 18:26
    ve daha nicelerini içermeli.
  • 18:26 - 18:29
    5. sınıftaki 30 çocukla ilgili tüm fikir,
  • 18:29 - 18:31
    hepsi aynı şeyi aynı anda öğreniyor,
  • 18:31 - 18:34
    bu açıkça geçmişten gelen
    bir başarısızlık.
  • 18:34 - 18:38
    Ama bunu değiştirmek, hâlihazırdaki
    devlet modelini ortaya çıkarmak,
  • 18:38 - 18:39
    oldukça zor.
  • 18:39 - 18:45
    Ama bu yaratıcı, kâr amacı gütmeyen
    okullar sınırları zorluyor,
  • 18:45 - 18:48
    çocukların yeni şeyler denemesine
    izin veriyor.
  • 18:48 - 18:51
    Bunu yönetim reformu olarak düşün,
  • 18:51 - 18:52
    yani kâr amacı gütmemeyi,
  • 18:52 - 18:55
    eğitimde değişimlere izin vermeyi.
  • 18:56 - 19:00
    CA: Ve bazen eleştiriler bu okulların
    kasıtlı ya da kasıtsız olarak,
  • 19:00 - 19:02
    kamu okul sistemi tüzüğünden
  • 19:02 - 19:05
    uzaklaştığını söylüyor.
  • 19:05 - 19:07
    Bundan endişe duymalı mıyız?
  • 19:07 - 19:08
    RH: Bunlar devlet okulları.
  • 19:08 - 19:11
    Yani, çok çeşitli devlet okulları var.
  • 19:12 - 19:14
    Hepsine bir bütün olarak bakarsak,
  • 19:14 - 19:16
    düşük gelirli çocuklara yönelikler.
  • 19:16 - 19:19
    Çünkü yüksek gelirli çocuklar olaya
    karışırsa
  • 19:19 - 19:21
    aileleri onları özel okula gönderir ya da
  • 19:21 - 19:22
    o mahalleden taşınırlar.
  • 19:22 - 19:25
    Düşük gelirli ailelerinse böyle
    seçenekleri yok.
  • 19:26 - 19:30
    KIPP gibi,%80'i düşük gelirli çocuklar,
    bedava ya da indirimli yemek.
  • 19:30 - 19:33
    Ve KIPP için başvurular
    inanılmaz.
  • 19:34 - 19:36
    CA: Reed birkaç yıl önce Giving Pledge'i
    imzaladın,
  • 19:36 - 19:39
    hayat boyunca mirasının yarıdan fazlasını
  • 19:39 - 19:41
    bağışlamayı kabul ettin.
  • 19:41 - 19:44
    Yüzsüzce bir şekilde eğitime ne kadar
    yatırdığını sorabilir miyim
  • 19:44 - 19:45
    yani geçtiğimiz yıllarda?
  • 19:45 - 19:49
    RH: Birkaç yüz milyon, aslında
    tam rakamı ben de bilmiyorum
  • 19:49 - 19:51
    ama yatırıma devam ediyoruz ve..
  • 19:51 - 19:52
    (Alkışlar)
  • 19:52 - 19:53
    Teşekkürler--
  • 19:53 - 19:55
    (Alkışlar)
  • 19:55 - 20:00
    Aslında kısa bir süre için tam zamanlı
    olarak politikayı denedim
  • 20:00 - 20:01
    John Doerr için çalıştım.
  • 20:01 - 20:05
    John için çalışmayı sevsem de
    politikada başarılı olamadım.
  • 20:05 - 20:08
    İşi, rekabeti seviyorum.
  • 20:08 - 20:11
    Disney ve HBO'ya karşı gelmeyi de.
  • 20:11 - 20:12
    (Gülüşmeler)
  • 20:12 - 20:13
    Bu devam etmemi sağlıyor.
  • 20:13 - 20:17
    Netflix'in değerini gerçekten artıracağım,
  • 20:17 - 20:20
    bu da okullara daha çok yardım etmemi
    sağlayacak.
  • 20:20 - 20:23
    Ve şu an için bu mükemmel bir hayat.
  • 20:24 - 20:27
    CA: Reed, olağanüstü bir insansın,
    hepimizin hayatını değiştirdin
  • 20:27 - 20:29
    ve çoğu çoğu çoğunkini de.
  • 20:29 - 20:31
    Ted'e geldiğin için çok teşekkürler.
  • 20:31 - 20:36
    (Alkışlar)
Title:
Netflix eğlence sektörünü nasıl değiştirdi-- ve nereye doğru gidiyor
Speaker:
Reed Hastings
Description:

Netflix eğlence dünyasını değiştirdi--önce mail yoluyla DVD yollama, ardından medya yayını ve sonra yine "Orange Is the New Black" ve "Stranger Things" gibi orijinal şovlarla-- ama tabii ki bunlar risk almadan gerçekleşmedi. Ted yöneticisi Chris Anderson, Netflix'in kurucusu ve CEO'su REED Hastings ile yaptığı söyleşide şirketin cesur iç politikaları, önerileri ortaya çıkaran güçlü algoritması, bu yıl içeriğe yatırdıkları 8 milyar dolar ve yenilikçi eğitimi destekleyen hayırsever arayışları, çok daha fazlası hakkında konuşuyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
20:51

Turkish subtitles

Revisions