Herkese merhaba. Vispera olarak hızlı tüketim ve perakende sektörlerinde yaşanan değişimi ele almak amacıyla hazırladığımız re:retail programımızda bu haftaki konuğumuz Al Safi Danone Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Sezer. Tolga Bey hoş geldiniz. Teşekkür ederim Gökhan Bey, hoş bulduk. Dijital dönüşüm sürecinde uzunca bir süredir insanların gündeminde olan konular var. Pandemi nedeniyle şimdi herkes hızlandırılmış bir dönemden geçiyor. Bu dönemde, bu süreçte şirketinizin başarılı olması için belirleyici etkenleri bizimle paylaşabilir misiniz? Şimdi müsaade ederseniz tabii bu değişimi ilk önce bir konuşalım isterim. Evet, tabii ki. İnanılmaz bir dönemden geçiyoruz; kayıt öncesi tabii bir sohbet ettik, orada size biraz bahsettim. Şu anda Dubai merkezli olarak 14 ülkeyi bölgede yönetiyorum 3 aydır, şirketin genel merkezi Riyad olmasına rağmen. Önümde büyük bir masada 3 tane ekran var, kendimi biraz “trader” gibi hissediyorum ve gün boyunca çok yoğun bir mesai yaşıyorum. Çok şey öğretti bana; aslında en önemli etkisi bu deneyimin; hepimize bir şeyler öğretti. İlk madde, bilirsiniz, özellikle de çok uluslu şirketler, büyük şirketler her zaman bir risk çalışması yaparlar, bir risk haritası yaparlar. Bilmiyorum sohbetlerinizde soruyor musunuz: "Pandemi kimsenin risk haritasında var mıydı?" Şöyle, çoğu kişinin beklemediği, beklenen ama beklenmeyen, biraz aslında siyah kuğu gibi, finans sistemlerinde olasılık olarak mümkün ama hiç kimsenin de aklına gelmeyen bir durumdur. Ben “real” olarak bu risk haritalarını çok iyi biliyorum, işleme tarzını. En muhtemel ve etkisi yüksek 10 risk içerisinde, hiçbir şirketin bunu gördüğünü düşünmüyorum. Kim bunu söylüyorsa, bilemiyorum, kusura bakmasın, o kadar öngörü hiçbirimizde yok. Ve hepimiz hazırlıksız yakalandık. Yine sohbet esnasında konuştuk, doğudan bu tarafa doğru gelirken bile öngörmedik. Çin’de, Çin’in belli bir bölgesinde olan bir hadiseydi. Ve kimse bu şekilde dünyayı etkisi altına alacağını ve iş yapma şeklimizi, yaşama biçimimizi etkileyeceğini düşünmedi. Tabii şimdi sağlık- Aslında Tolga Bey ben şunu söyleyebilirim; şimdi, Çin’de ilk virüs ortaya çıktığında Türkiye’de biz “Ya buraya gelmez o herhalde.” diye düşündük. Çünkü daha önce de benzer şeyler yaşanmıştı, senaryolar yaşanmıştı. Bu kadar büyük bir global pandemiye dönüşeceği, bunun gerçekten “epidemic” bir “disease” olacağı global ölçekte, kimsenin, kişisel olarak da kurumsal olarak da düşünmediği bir şey. Özetlersek, pandemi gerçek ve inanılmaz bir etkisi var. Ve büyük ihtimalle de “yeni normal”i de konuşacağız. Büyük ihtimalle “yeni normal” üzerinde çok belirleyici olacak. İkinci madde sağlık. Artık sağlık o kadar önemli ki, her şeyde her konuda. Bunun da etkilerini konuşacağız. Üçüncüsü, hepimiz üzerinde şöyle bir etkisi oldu; hepimiz biraz kabuğumuza çekildik. Üç aydır evdeyiz, evlerden çalışıyoruz, tahmin ediyorum ki siz de o şekilde çalışıyorsunuz. Aynen öyle, 13 Mart'tan beri evdeyiz, evden çalışıyoruz. Evet, evet. Ben de 10 marttan beri evdeyim ve bu inanılmaz bir kabuğa çekilme etkisi yarattı. Bir tür travma. Bunun da etkilerini göreceğiz ileride. Otoritenin yeniden tanımlandığını görüyoruz. Şu anda tüm dünyada çok ciddi bir tartışma var. Otoritenin yeniden tanımlanması söz konusu, bunun etkilerini göreceğiz. Ve tabii ki en önemli, sizi de bizi de ilgilendiren etki; dijital dönüşüm. Şimdi burada, ben zamanı yoğun bir mesaiye harcadım, tabii ki böyle büyük bir operasyon var, bizde 3500 küsur kişi çalışıyor, 14 pazar, 30 bin küsur noktaya gidiyoruz. Riyad’da, Riyad’ın bir buçuk saat dışında çölün ortasında, 55 bin tane Holstein ineğimiz var. Aynı zamanda onlardan da sorumluyuz. Onlara da bakıyoruz. Aynı kampüste, aynı noktada bir mega üretim tesisimiz var, 27 hat var. Büyük bir operasyon. Ve tabii ki, çok komplike. Bu süreçte bunu bu şekilde uzaktan yönetmek tabii, çok enteresan bir deneyim oldu. Evet. Şimdi, bunu yaparken bir taraftan da mümkün olduğunca takip ettim. Ne kadar dünyanın önde gelen yönetim danışmanlığı firması varsa, tahmin ediyorum baya bir zamanları ortaya çıktı, boşa çıktı. Çok güzel programlar oldu. Çok enteresan programlar oldu. Şimdi, bunlardan benim özümsediğim en önemli COVID etkisi, şöyle görüyorum, aslında COVID yeni trendler ortaya çıkartmıyor. COVID, mevcut bazı trendleri hızlandırıyor. Bu hızlandırma, “acceleration” etkisi çok enteresan. Biz dijitali konuşuyorduk. Dijital tabii ki ajandamızdaydı, gündemimizdeydi. Sizinle de birtakım simülasyonlar yaptık, testler yaptık, zaten çalışmaya başlamıştık. Fakat şu anda tabii inanılmaz bir hızlandırma etkisi sonucunda, bence dijital dönüşüm bir şart haline geldi. Tüm organizasyonlar için. Artık gündemimizde, ajandamızda tabii ki, şu anda çok önemli bir yeri var. Dolayısıyla, dijital dönüşüm şart diyoruz. Ve bu konuda çok efor sarf etmemiz lazım. Çünkü şirketin başarısı için birçok değişim, birçok yenilik söz konusu. Mesela organizasyonunuza bakmanız lazım. Artık eski silo tarzı organizasyonlar “yeni normal”de etkili olmayacaklar. Dolayısıyla, organizasyonun değişmesi gerekiyor. Çok daha yatay, çok daha etkin bir organizasyonun ortaya çıkması önemli. Neden? Çünkü hızlı karar vermeniz lazım. Son üç aydaki kriz yönetimi, sürekli kriz yönetimi bize bunu gösterdi. Hızlı karar veremiyorsanız işinizi yönetmeniz çok zor. Hızlı karar vermek için de bilgiye ulaşacaksınız, bilgiye daha hızlı ulaşacaksınız. Bilgiyi çok hızlı “process” etmeniz gerekiyor ve de belli bir sonuca varacaksınız, karar alacaksınız. Eğer bu kabiliyetiniz yoksa çok zor. Kesinlikle. Aslında, şimdi söylediğiniz şeylerin hepsi, kavramların hepsi benim uzun yıllar yaptığım danışmanlık sırasında da fark ettiğim durumları işaret ediyor. Örnek olarak vermek gerekirse hep müşterilerimize, paydaşlarımıza "Dijital dönüşüm çok önemlidir." diye anlatırdık. Ve hep de dijitalleşme nedir, dijital dönüşüm nedir arasında giderdik. Dijitalleşme aslında bir uygulamanın, geleneksel bir uygulama da olabilir bu, bunun dijital bir ön yüzde, dijital ortamlarda kullanıcılara açılmasıdır. Dijital dönüşüm ise organizasyonuyla, operasyon modeliyle her şeyin baştan kurgulanması ve gerçekten dijitale uygun bir şekilde tasarlanmasıdır. Bu ikisi arasında fark vardır. Dijitalleşme ve dijital dönüşüm arasında fark vardır. Ve bu uzun yıllardır, dediğim gibi paydaşlarımızla, müşterilerimizle konuştuğumuz konulardan bir tanesiydi. Bir de bunun üstüne dijitalleşme zaten yeterli kalmadı, dijital dönüşüm gerekli, artı bunu da hızlı bir şekilde yapmanız gerekli. Ne yaparsanız yapın artık önünüzde iki yıllık bir dijital dönüşüm projesi yapmak için zamanınız yok. Bunu birkaç ay içerisinde tasarlayıp canlıya alıp daha sonra iteratif bir şekilde iyileştirerek devam etmeniz gerekiyor. Bu kapsamda COVID-19 süreci ile hayatımıza “yeni normal” kavramı girdi. Sizce “yeni normal” nedir? Bu dönemde iş süreçlerinizi destekleyecek teknolojiler için öngörüleriniz nelerdir? Şimdi Gökhan Bey, çok doğru tespit. Bence birçok firma dijital dönüşümü tam olarak idrak etmiş değil. Değil. Dolayısıyla bu konuda da çok tabii çaba sarf etmek gerekiyor. Şimdi bizim şansımız şu oldu, Al Safi Danone özelinde, ben zaten bir dönüşüm ve değişim yönetimi için geldim. Dolayısıyla krizden önce zaten bir dönüşüm ve değişim programı başlatmıştık. Ve yerine yeni bir lider kadrosu oluşturdum; tabii yeni bir vizyon, yeni hedefler, bir yol haritası çizmiştik bu lider kadrosu ile birlikte. Hatta tam kriz öncesinde, tüm organizasyonla bu yeni yol haritasını, bu yeni büyüme haritasını paylaştık. Fakat kriz öncesi bu değişime, bu dönüşüme inanan, gerçekten inanan, hem kalpten hem kafa olarak inanan belki %50-60’tı organizasyonda. COVID sonrası, bu üç ay sonrası tahmin ediyorum inanmayan yoktur. Kalmadı. Dolayısıyla yine bir ciddi hızlandırma, bir "accelaration" etkisi görmüş olduk. Şimdi, “yeni normal” nasıl bir şey olacak? Bir kere iş hayatı, ofis hayatı bildiğimiz şeklinde devam etmeyecek. Bu net. Özellikle tabii ki saha değil, “frontline” değil ama “back Office”, genel merkez vesaire bir takım destek departmanlar; 3 ay boyunca herkes uzaktan, “remote” şeklinde, belli bir verimde çalıştılar. Ve ben bunun genel olarak da verimli olduğunu düşünüyorum. Biz bunu iyi idare ettik. Belli bir altyapımız vardı, bunu iyi kullandık. Ve bu şekilde çalışmaya devam etmeyi düşünüyoruz. Bunu tabii tamamen uzaktan yapmayacağız, bunu “hybrid” şeklinde yapacağız. Ama ben kesinlikle şirketlerin tekrar ofislere gidip eskisi gibi çalışmaya devam etmelerini çok verimli görmüyorum. Zaten şimdi yeni önlemleri düşünürsek eğer, yeni regülasyonu, bu sosyal mesafe vesaire sınırlamasıyla belki 3 katı ofis alanı lazım. Bunun da "feasible" olmadığı ortada. Dolayısıyla, ofis hayatının değişmesi lazım ve ben buradaki “hybrid” tanımını seviyorum. Tamamen uzaktan idare, uzaktan çalışma değil. Tamamen eski günler gibi ofis hayatı değil. Ama bunun bence bir optimum noktası bulunacak. Ve burada tabii altyapılar çok önemli. Biz Microsoft Teams kullanıyoruz, yeteneğinin %10’unu bile kullanmıyormuşuz. Sistemin çok daha yetenekli olduğunu keşfettik. Bunu bize, yine bu kriz dönemi öğretti. Kanallar bambaşka olacak. Baktığımız zaman satış kanalları bir e-ticaret. Yine hepimiz konuşuyoruz, e-ticaret hepimizin gündeminde vardı. Ama itiraf edelim önceliğimiz değildi. Şimdi, e-ticarette öyle bir büyüme oldu ki, bir baktık; zincir marketlerden başlayalım, ki bunlar bizim müşterimiz, biz bunlarla çalışıyoruz, zincir marketlerin e-ticaret platformlarında bile bizim “listing”imiz tamam değildi, fiyatlarımız yanlıştı, ürün görsellerimiz güncel değildi. Böyle bir gerçekle karşılaştık. Dolayısıyla tabii çok yine hızlandırılmış bir çabayla bunlar düzeltildi, listelenmeler tamamlandı. Ama onun dışında, bu e-ticaretin yalnızca belli bir kısmı. Diğer işte “aggregator”lar, farklı modeller, yeni sistemler, belki doğrudan tüketiciye ulaşma; bu kanal artık bambaşka bir noktada ve tamamen yine ciddi bir focus gerektiriyor. Yeni iş modellerine bakmamız lazım bu bağlamda. O yüzden şunu yaptık, bizim irtibatta olduğumuz grubun birtakım “venture capital” şirketleri var, bunlarla bir “incubator” oluşturmayı düşünüyoruz. Çünkü yine değişimin bence çok önemli bir ayağı olacak. Bu büyük şirketlerden, büyük yapılardan bu değişim projelerini birebir yönetmelerini beklemek bence yine çok olası değil. Dolayısıyla böyle bir yapı oluşturup belki bir iki değil, birden fazla projeyi takip etmek istiyoruz. Bu mesela enteresan bir açılım olacak bizim için. Kesinlikle. Sahadaki hayat değişecek. Niye? Biraz sohbetini yaptık sizinle. Sahada artık herkes maksimum verim bekliyor. Tüketici çok kısa zamanda girip alışverişini yapıp çıkmak istiyor. Tabii bunun getirdiği çok ciddi bir baskı var. Neden? Doğru yerde doğru şekilde, tanzim teşhiriniz yoksa, o zaman tüketicinin sizi seçmesi artık pek olası değil. Aynı şekilde biz de saha ekibimizden minimum zamanda çok iş yapmasını bekliyoruz ve verimli iş yapmasını bekliyoruz. Çünkü yine bir risk faktörü var. Bizim gibi özellikle çok büyük operasyonlarda, mesela bir Suudi Arabistan pazarını düşünürseniz, 550’den fazla “root”umuz var. Evet, çok da büyük bir ülke. Tabii, 550’den fazla “root”umuz var ve bunlar malum hepsi soğuk dağıtım ve de düşündüğün zaman süt ve süt ürünleri zor; çok hızlı, en hızlı diyelim, dönüşümü olan sektör. -Ve burada... -Sizin için çok kritik bir şey çünkü raf ömrü olan bir ürününüz olduğu için “root”a çıkarttığınızda en çok satılan noktaları önce ziyaret edecek bir planlama yapmanız gerekiyor. Ve bunu da şu anki koşullarda, bu optimizasyonu, bu planlamayı dinamik yapmanız gerekiyor. Ki ona göre maksimum ürün teşhirde daha fazla kalsın. Raf ömrünü tamamlamadan maksimum satış rakamına ulaşsın. -Bizim için hayati. -Evet. Bizim için hayati. Mesela bu dönüşüm programına başlamadan önce şunu gördük, iade oranları çok yüksekti. Şirketin ciddi problemlerinden bir tanesiydi, birçok sahada problemimiz vardı. Ama iade ve buradan ortaya çıkan tabii, zarar son derece yüksekti. Ve bu da tamamen sahada nasıl operasyonu yönettiğinizle alakalı. O yüzden bu konu da bence yine çok önemli bir “focus” alanı. Ve burada tabii her türlü teknolojiyi, verimli teknolojiyi kullanmak lazım. Doğru. Sizinle yaptığımız simülasyonda da bunun faydasını çok net olarak gördük. Belki daha önce önem sırasında çok yukarıda değildi, ama şu anda elzem hale geldi diyebilirim. Tabii raporlama ve “data”, bunu konuşmuştuk. Şimdi özellikle, biraz Türkiye’de de var, gerçi Türkiye daha ileride ama, Orta Doğu’da çok manuel raporlama var. Bir sistemimiz olmasına rağmen raporlama hala daha manuel, hala daha Excel üzerinden yapılan, hazırlanan birçok rapor var. Bunların dönüşmesi gerekiyor. Artık tekrar konuştuğumuz “data”ya hızlı ulaşmak, bilgiye hızlı ulaşmak, hızlı “process” edebilmek ve karar almak için artık Excel’de birilerinin size rapor hazırlamasını bekleyemezsiniz. Dolayısıyla sistem raporlarının çok daha “effective” hale gelmesi lazım diye düşünüyorum. Kesinlikle. Şimdi birkaç şey söyleyeceğim. Bir tanesi, herkes tabii “insight driven company” olmaya çalışıyor. Ki bu “data”yla beraber şirketi yönetiyor olmak çok önemli ve herkesin de gitmek istediği bir nokta. Şimdi Vispera’nın da sağladığı çözümleri düşündüğümde; siz ne yapıyorsunuz, aslında rafın resmini çekerek rafla ilgili bazı bilgileri alıyorsunuz. Ürün görünür mü, rafta var mı, planograma uyumlu mu, fiyat etiketi ürünle aynı yerde mi, doğru mu? Bütün bunları kontrol edebiliyorsunuz. Bu güzel bir şey. Aslında sahadaki zamanınızı, saha ekibinizin zamanını ve verimliliğini çok ciddi şekilde artıran bir uygulama. Tabii bunu, satış verilerinizle beraber birleştirdiğinizde veya başka veri setleriyle birleştirdiğinizde çok fazla analiz yapma şansına sahip olabiliyorsunuz. Bu önemli bir nokta. Şimdi, bizim geliştirdiğimiz teknolojiler genellikle yapay zeka, yapay görme, “artificial intelligence”, “computer vision” gibi konuların etrafında. Bu kapsamda bir soru sormak istiyorum. Yeni dönemde aralarında yapay zeka, yapay görme, nesnelerin interneti, blok zinciri gibi konuların da bulunduğunu düşündüğümüzde, bu yeni nesil teknolojilerinin sektörünüze ve size sağlayabileceği fırsatları neler olarak görüyorsunuz? Şimdi, en önemli fırsat şu olacak, tekrar ediyorum benim için şu anda noktadaki tanzim ve teşhir hayati. Bu kadar kısa bir sürede, alışveriş yapılacak kısa süre içerisinde, benim doğru noktada doğru ürünle bulunmam çok büyük önem taşıyor. Her şeyden önce, bu sistem tabii bizim bu noktadaki verimliliğimizi çok etkileyecek. Ve tekrar ediyorum; daha önce bu bir verimlilik konusuydu, şu anda elzem, hayati bir konu haline geldi. Aynı zamanda da tabii, tüketici minimum zaman harcamak istiyor noktada, benim satış ekibimin de yine minimum zaman harcaması lazım. Oradaki hijyen ve sağlık kurallarını gözetmesi lazım. Dolayısıyla bu “yeni normal”de, yine bu “tool” bizim için hayati bir önem arz edecek diye düşünüyorum. İkincisi, şimdi bu enteresan süreci düşünürsek, hatırlarsanız ilk önce tüketiciler zincir marketlere koştular. Tabii, panikle bir alışveriş dalgası yaşandı. Ve uzun raf ömürlü ürünler alındı. İlk süpermarketlerde bir patlama yaşandı. E-ticaret sınıfta kaldı. E-ticaret siparişleri “deliver” edemedi. Burada çok ünlü, isim vermeyelim, büyük zincir marketler iki haftayı geçtiler. Düşünün e-ticaretten sipariş veriyorsunuz, iki hafta sonraya gün alıyorsunuz. Bu tabii olacak iş değil. Siparişler eksik sevk edildi. Büyük problemler yaşadılar. Tabii, envanter sorunları yaşadılar. Mesela normalde siz sipariş ediyorsunuz, sanki envanterde var görüyorsunuz ama ürün gelmiyor. Neden? Aslında stok takibi ve envanter takibini anlık yapamıyorlar gibi bir sonuç çıkartılabilir burada. Evet, tabii ciddi sistemsel zayıflık olduğu ortaya çıktı. Şimdi bu, sürecin başlangıcıydı. Daha sonra tabii enteresan bir noktaya geldik. Bu sefer sokağa çıkma yasakları, kısıtlamalar vesaire; bir anda bu mahallemizin bakkalını, işte "proximity" kanalını keşfetti. -Tekrar keşfetti. -Tekrar keşfetti. Dolayısıyla tabii, o noktalardaki tanzim-teşhir de bulunurluk da çok büyük önem arz etmeye başladı. Dolayısıyla bu dengeye bakarsak eğer, bu noktalarda da bulunurluk ve tanzim-teşhir için bu tür tabii ki “tool”ların etkin kullanımı çok önemli olacak. Biz işin yapısı itibariyle birçok noktaya gidiyoruz. Ve de bu noktalarda böyle bir; elimizde eğer çözüm olmazsa bu noktaları yine “effective” olarak kullanmak çok mümkün olmayacak. Yine bir elzem bir durum ortaya çıktı. Aynen. Dolayısıyla tekrar ediyorum, ilginç bir projeydi. Ama ben mesela ekibimden, bunun bizim operasyonumuz için elzem ve çok önemli bir çözüm olduğuna dair bir geri bildirim almamıştım. Ama şu anda emin olun ekip bu çözümü hararetle talep ediyor. Çünkü her şeyden önce tekrar ediyorum, belli bir iş gücümüz var, belli bir ekibimiz var. Biz tabii çok çaba sarf ettik, iş gücünü de korumak, kollamak ve onların yeni hijyen ve güvenlik prosedürleri çerçevesinde iş yapmalarını sağlamak için ciddi eforumuz oldu. Dolayısıyla bu tür çözümler, bu konuda da çok yardımcı olacaklar bize. Eskisi gibi bir klasik tanzim-teşhir vardır, tanzim-teşhir elemanı rafa dalar, ürünlerle oynar, her şeyi eller. Mesela yeni düzende, “yeni normal”de bu da çok kısıtlı hale geldi. Tabii, tabii. Dikkat ederseniz birçok market, birçok zincir bunu minimuma indirmeye çalışıyor. Tabii, aynen öyle. Tolga Bey re:retail’e katılarak bizlere vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Bahsettiğiniz gibi özellikle bu süreçte iş dünyası hep birlikte şahit olduğumuz, gerçekten çok ciddi bir dönüşüm yaşıyor. Onun için tekrar size teşekkür etmek istiyorum. Ben çok teşekkür ederim Gökhan Bey. Çok enteresan konular, tabii çok boyutlu konular, çok ilginç açılımları var. Ben tekrar ediyorum, yine önemli, çok önemli bir öğreti: Nerede olursak olalım, hangi pozisyonda olursak olalım, kaç yaşında olursak olalım, devamlı öğrenmemiz gerekiyor. Bu süreç bence bunun bize tekrar önemini gösterdi ve o yüzden ben bu yeni teknolojik açılımları, çözümleri hem çok önemli buluyorum hem de kişisel olarak da çok ilgileniyorum. Dolayısıyla sizinle olan iş birliğinin geliştiğini ve başka noktalara gittiğini görmeyi arzu ediyorum. Süper, tekrar tekrar teşekkürler. Çok teşekkür ederim. Teşekkürler, sevgili izleyicilerimiz, haftaya farklı bir konukla yine burada olacağız. Ama bu süre zarfında bize her zaman LinkedIn hesabımız üzerinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın, kendinize iyi bakın, sağlıkla kalın, sağlıklı kalın. Görüşmek üzere.