Herkese merhaba.
Vispera olarak hızlı tüketim ve perakende
sektörlerinde yaşanan değişimi
ele almak amacıyla hazırladığımız
re:retail programımızda
bu haftaki konuğumuz Al Safi Danone
Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Sezer.
Tolga Bey hoş geldiniz.
Teşekkür ederim Gökhan Bey,
hoş bulduk.
Dijital dönüşüm sürecinde
uzunca bir süredir
insanların gündeminde olan
konular var.
Pandemi nedeniyle şimdi herkes
hızlandırılmış bir dönemden geçiyor.
Bu dönemde, bu süreçte
şirketinizin başarılı olması için
belirleyici etkenleri
bizimle paylaşabilir misiniz?
Şimdi müsaade ederseniz tabii bu değişimi
ilk önce bir konuşalım isterim.
Evet, tabii ki.
İnanılmaz bir dönemden geçiyoruz;
kayıt öncesi tabii bir sohbet ettik,
orada size biraz bahsettim.
Şu anda Dubai merkezli olarak
14 ülkeyi bölgede yönetiyorum 3 aydır,
şirketin genel merkezi
Riyad olmasına rağmen.
Önümde büyük bir masada
3 tane ekran var,
kendimi biraz
“trader” gibi hissediyorum
ve gün boyunca çok yoğun
bir mesai yaşıyorum.
Çok şey öğretti bana;
aslında en önemli etkisi bu deneyimin;
hepimize bir şeyler öğretti.
İlk madde, bilirsiniz,
özellikle de çok uluslu şirketler,
büyük şirketler her zaman
bir risk çalışması yaparlar,
bir risk haritası yaparlar.
Bilmiyorum sohbetlerinizde
soruyor musunuz:
"Pandemi kimsenin
risk haritasında var mıydı?"
Şöyle, çoğu kişinin beklemediği,
beklenen ama beklenmeyen,
biraz aslında siyah kuğu gibi,
finans sistemlerinde
olasılık olarak mümkün
ama hiç kimsenin de
aklına gelmeyen bir durumdur.
Ben “real” olarak bu risk haritalarını
çok iyi biliyorum, işleme tarzını.
En muhtemel ve etkisi yüksek
10 risk içerisinde,
hiçbir şirketin
bunu gördüğünü düşünmüyorum.
Kim bunu söylüyorsa,
bilemiyorum, kusura bakmasın,
o kadar öngörü hiçbirimizde yok.
Ve hepimiz hazırlıksız yakalandık.
Yine sohbet esnasında konuştuk,
doğudan bu tarafa doğru gelirken
bile öngörmedik.
Çin’de, Çin’in belli bir
bölgesinde olan bir hadiseydi.
Ve kimse bu şekilde dünyayı
etkisi altına alacağını
ve iş yapma şeklimizi, yaşama
biçimimizi etkileyeceğini düşünmedi.
Tabii şimdi sağlık-
Aslında Tolga Bey
ben şunu söyleyebilirim;
şimdi, Çin’de ilk virüs
ortaya çıktığında Türkiye’de biz
“Ya buraya gelmez o herhalde.”
diye düşündük.
Çünkü daha önce de
benzer şeyler yaşanmıştı,
senaryolar yaşanmıştı.
Bu kadar büyük bir global
pandemiye dönüşeceği,
bunun gerçekten “epidemic”
bir “disease” olacağı global ölçekte,
kimsenin, kişisel olarak da
kurumsal olarak da düşünmediği bir şey.
Özetlersek, pandemi gerçek
ve inanılmaz bir etkisi var.
Ve büyük ihtimalle de
“yeni normal”i de konuşacağız.
Büyük ihtimalle “yeni normal” üzerinde
çok belirleyici olacak.
İkinci madde sağlık.
Artık sağlık o kadar önemli ki,
her şeyde her konuda.
Bunun da etkilerini konuşacağız.
Üçüncüsü, hepimiz üzerinde
şöyle bir etkisi oldu;
hepimiz biraz kabuğumuza çekildik.
Üç aydır evdeyiz, evlerden çalışıyoruz,
tahmin ediyorum ki
siz de o şekilde çalışıyorsunuz.
Aynen öyle, 13 Mart'tan beri evdeyiz,
evden çalışıyoruz.
Evet, evet.
Ben de 10 marttan beri evdeyim
ve bu inanılmaz bir
kabuğa çekilme etkisi yarattı.
Bir tür travma.
Bunun da etkilerini göreceğiz ileride.
Otoritenin yeniden
tanımlandığını görüyoruz.
Şu anda tüm dünyada
çok ciddi bir tartışma var.
Otoritenin yeniden tanımlanması
söz konusu,
bunun etkilerini göreceğiz.
Ve tabii ki en önemli,
sizi de bizi de ilgilendiren etki;
dijital dönüşüm.
Şimdi burada, ben zamanı
yoğun bir mesaiye harcadım,
tabii ki böyle büyük bir operasyon var,
bizde 3500 küsur kişi çalışıyor,
14 pazar, 30 bin küsur noktaya gidiyoruz.
Riyad’da, Riyad’ın
bir buçuk saat dışında çölün ortasında,
55 bin tane Holstein ineğimiz var.
Aynı zamanda onlardan da sorumluyuz.
Onlara da bakıyoruz.
Aynı kampüste, aynı noktada bir
mega üretim tesisimiz var, 27 hat var.
Büyük bir operasyon.
Ve tabii ki, çok komplike.
Bu süreçte bunu bu şekilde
uzaktan yönetmek
tabii, çok enteresan bir deneyim oldu.
Evet.
Şimdi, bunu yaparken bir taraftan da
mümkün olduğunca takip ettim.
Ne kadar dünyanın önde gelen
yönetim danışmanlığı firması varsa,
tahmin ediyorum baya bir
zamanları ortaya çıktı, boşa çıktı.
Çok güzel programlar oldu.
Çok enteresan programlar oldu.
Şimdi, bunlardan benim özümsediğim
en önemli COVID etkisi,
şöyle görüyorum,
aslında COVID yeni trendler
ortaya çıkartmıyor.
COVID, mevcut
bazı trendleri hızlandırıyor.
Bu hızlandırma,
“acceleration” etkisi çok enteresan.
Biz dijitali konuşuyorduk.
Dijital tabii ki ajandamızdaydı,
gündemimizdeydi.
Sizinle de birtakım simülasyonlar yaptık,
testler yaptık,
zaten çalışmaya başlamıştık.
Fakat şu anda tabii inanılmaz
bir hızlandırma etkisi sonucunda,
bence dijital dönüşüm
bir şart haline geldi.
Tüm organizasyonlar için.
Artık gündemimizde, ajandamızda
tabii ki, şu anda
çok önemli bir yeri var.
Dolayısıyla,
dijital dönüşüm şart diyoruz.
Ve bu konuda
çok efor sarf etmemiz lazım.
Çünkü şirketin başarısı için
birçok değişim,
birçok yenilik söz konusu.
Mesela organizasyonunuza bakmanız lazım.
Artık eski silo tarzı organizasyonlar
“yeni normal”de etkili olmayacaklar.
Dolayısıyla, organizasyonun
değişmesi gerekiyor.
Çok daha yatay, çok daha etkin
bir organizasyonun
ortaya çıkması önemli.
Neden? Çünkü hızlı karar vermeniz lazım.
Son üç aydaki kriz yönetimi,
sürekli kriz yönetimi
bize bunu gösterdi.
Hızlı karar veremiyorsanız
işinizi yönetmeniz çok zor.
Hızlı karar vermek için de
bilgiye ulaşacaksınız,
bilgiye daha hızlı ulaşacaksınız.
Bilgiyi çok hızlı
“process” etmeniz gerekiyor
ve de belli bir sonuca varacaksınız,
karar alacaksınız.
Eğer bu kabiliyetiniz yoksa çok zor.
Kesinlikle.
Aslında, şimdi
söylediğiniz şeylerin hepsi,
kavramların hepsi benim
uzun yıllar yaptığım danışmanlık
sırasında da fark ettiğim
durumları işaret ediyor.
Örnek olarak vermek gerekirse
hep müşterilerimize,
paydaşlarımıza "Dijital dönüşüm
çok önemlidir." diye anlatırdık.
Ve hep de dijitalleşme nedir,
dijital dönüşüm nedir arasında giderdik.
Dijitalleşme aslında bir uygulamanın,
geleneksel bir uygulama da olabilir bu,
bunun dijital bir ön yüzde,
dijital ortamlarda
kullanıcılara açılmasıdır.
Dijital dönüşüm ise organizasyonuyla,
operasyon modeliyle
her şeyin baştan kurgulanması
ve gerçekten dijitale uygun
bir şekilde tasarlanmasıdır.
Bu ikisi arasında fark vardır.
Dijitalleşme ve dijital dönüşüm
arasında fark vardır.
Ve bu uzun yıllardır,
dediğim gibi paydaşlarımızla,
müşterilerimizle konuştuğumuz
konulardan bir tanesiydi.
Bir de bunun üstüne dijitalleşme
zaten yeterli kalmadı,
dijital dönüşüm gerekli,
artı bunu da hızlı bir şekilde
yapmanız gerekli.
Ne yaparsanız yapın artık önünüzde
iki yıllık bir dijital dönüşüm projesi
yapmak için zamanınız yok.
Bunu birkaç ay içerisinde
tasarlayıp canlıya alıp
daha sonra iteratif bir şekilde
iyileştirerek devam etmeniz gerekiyor.
Bu kapsamda COVID-19 süreci ile
hayatımıza “yeni normal”
kavramı girdi.
Sizce “yeni normal” nedir?
Bu dönemde iş süreçlerinizi
destekleyecek teknolojiler için
öngörüleriniz nelerdir?
Şimdi Gökhan Bey, çok doğru tespit.
Bence birçok firma dijital dönüşümü
tam olarak idrak etmiş değil.
Değil.
Dolayısıyla bu konuda da
çok tabii çaba sarf etmek gerekiyor.
Şimdi bizim şansımız şu oldu,
Al Safi Danone özelinde,
ben zaten bir dönüşüm
ve değişim yönetimi için geldim.
Dolayısıyla krizden önce zaten
bir dönüşüm ve değişim
programı başlatmıştık.
Ve yerine yeni bir lider kadrosu
oluşturdum; tabii yeni bir vizyon,
yeni hedefler, bir yol haritası çizmiştik
bu lider kadrosu ile birlikte.
Hatta tam kriz öncesinde,
tüm organizasyonla
bu yeni yol haritasını,
bu yeni büyüme haritasını paylaştık.
Fakat kriz öncesi bu değişime,
bu dönüşüme inanan,
gerçekten inanan, hem kalpten
hem kafa olarak inanan
belki %50-60’tı organizasyonda.
COVID sonrası, bu üç ay sonrası
tahmin ediyorum inanmayan yoktur.
Kalmadı.
Dolayısıyla yine bir ciddi hızlandırma,
bir "accelaration" etkisi görmüş olduk.
Şimdi, “yeni normal” nasıl bir şey olacak?
Bir kere iş hayatı, ofis hayatı
bildiğimiz şeklinde devam etmeyecek.
Bu net.
Özellikle tabii ki saha değil,
“frontline” değil
ama “back Office”, genel merkez
vesaire bir takım destek departmanlar;
3 ay boyunca herkes uzaktan,
“remote” şeklinde,
belli bir verimde çalıştılar.
Ve ben bunun genel olarak da
verimli olduğunu düşünüyorum.
Biz bunu iyi idare ettik.
Belli bir altyapımız vardı,
bunu iyi kullandık.
Ve bu şekilde çalışmaya
devam etmeyi düşünüyoruz.
Bunu tabii tamamen uzaktan yapmayacağız,
bunu “hybrid” şeklinde yapacağız.
Ama ben kesinlikle şirketlerin
tekrar ofislere gidip
eskisi gibi çalışmaya devam
etmelerini çok verimli görmüyorum.
Zaten şimdi yeni önlemleri
düşünürsek eğer,
yeni regülasyonu,
bu sosyal mesafe vesaire sınırlamasıyla
belki 3 katı ofis alanı lazım.
Bunun da "feasible" olmadığı ortada.
Dolayısıyla,
ofis hayatının değişmesi lazım
ve ben buradaki
“hybrid” tanımını seviyorum.
Tamamen uzaktan idare,
uzaktan çalışma değil.
Tamamen eski günler gibi
ofis hayatı değil.
Ama bunun bence
bir optimum noktası bulunacak.
Ve burada tabii altyapılar çok önemli.
Biz Microsoft Teams kullanıyoruz,
yeteneğinin %10’unu bile
kullanmıyormuşuz.
Sistemin çok daha
yetenekli olduğunu keşfettik.
Bunu bize,
yine bu kriz dönemi öğretti.
Kanallar bambaşka olacak.
Baktığımız zaman
satış kanalları bir e-ticaret.
Yine hepimiz konuşuyoruz,
e-ticaret hepimizin gündeminde vardı.
Ama itiraf edelim önceliğimiz değildi.
Şimdi, e-ticarette
öyle bir büyüme oldu ki,
bir baktık;
zincir marketlerden başlayalım,
ki bunlar bizim müşterimiz,
biz bunlarla çalışıyoruz,
zincir marketlerin
e-ticaret platformlarında bile
bizim “listing”imiz tamam değildi,
fiyatlarımız yanlıştı,
ürün görsellerimiz güncel değildi.
Böyle bir gerçekle karşılaştık.
Dolayısıyla tabii çok yine
hızlandırılmış bir çabayla
bunlar düzeltildi,
listelenmeler tamamlandı.
Ama onun dışında,
bu e-ticaretin yalnızca belli bir kısmı.
Diğer işte “aggregator”lar,
farklı modeller, yeni sistemler,
belki doğrudan tüketiciye ulaşma;
bu kanal
artık bambaşka bir noktada
ve tamamen yine
ciddi bir focus gerektiriyor.
Yeni iş modellerine
bakmamız lazım bu bağlamda.
O yüzden şunu yaptık,
bizim irtibatta olduğumuz grubun
birtakım “venture capital”
şirketleri var,
bunlarla bir “incubator”
oluşturmayı düşünüyoruz.
Çünkü yine değişimin
bence çok önemli bir ayağı olacak.
Bu büyük şirketlerden,
büyük yapılardan bu değişim projelerini
birebir yönetmelerini beklemek
bence yine çok olası değil.
Dolayısıyla böyle bir yapı oluşturup
belki bir iki değil,
birden fazla projeyi
takip etmek istiyoruz.
Bu mesela enteresan
bir açılım olacak bizim için.
Kesinlikle.
Sahadaki hayat değişecek.
Niye?
Biraz sohbetini yaptık sizinle.
Sahada artık herkes
maksimum verim bekliyor.
Tüketici çok kısa zamanda girip
alışverişini yapıp çıkmak istiyor.
Tabii bunun getirdiği
çok ciddi bir baskı var.
Neden?
Doğru yerde doğru şekilde,
tanzim teşhiriniz yoksa,
o zaman tüketicinin
sizi seçmesi artık pek olası değil.
Aynı şekilde biz de saha ekibimizden
minimum zamanda
çok iş yapmasını bekliyoruz
ve verimli iş yapmasını bekliyoruz.
Çünkü yine bir risk faktörü var.
Bizim gibi özellikle
çok büyük operasyonlarda,
mesela bir Suudi Arabistan
pazarını düşünürseniz,
550’den fazla “root”umuz var.
Evet, çok da büyük bir ülke.
Tabii, 550’den fazla “root”umuz var
ve bunlar malum hepsi soğuk dağıtım
ve de düşündüğün zaman
süt ve süt ürünleri zor;
çok hızlı, en hızlı diyelim,
dönüşümü olan sektör.
-Ve burada...
-Sizin için çok kritik bir şey
çünkü raf ömrü olan bir ürününüz
olduğu için “root”a çıkarttığınızda
en çok satılan noktaları
önce ziyaret edecek
bir planlama yapmanız gerekiyor.
Ve bunu da şu anki koşullarda,
bu optimizasyonu,
bu planlamayı dinamik yapmanız gerekiyor.
Ki ona göre maksimum ürün
teşhirde daha fazla kalsın.
Raf ömrünü tamamlamadan
maksimum satış rakamına ulaşsın.
-Bizim için hayati.
-Evet.
Bizim için hayati.
Mesela bu dönüşüm programına
başlamadan önce şunu gördük,
iade oranları çok yüksekti.
Şirketin ciddi
problemlerinden bir tanesiydi,
birçok sahada problemimiz vardı.
Ama iade ve buradan ortaya çıkan
tabii, zarar son derece yüksekti.
Ve bu da tamamen sahada
nasıl operasyonu yönettiğinizle alakalı.
O yüzden bu konu da bence
yine çok önemli bir “focus” alanı.
Ve burada tabii her türlü teknolojiyi,
verimli teknolojiyi kullanmak lazım.
Doğru.
Sizinle yaptığımız simülasyonda da
bunun faydasını çok net olarak gördük.
Belki daha önce önem sırasında
çok yukarıda değildi,
ama şu anda elzem hale geldi diyebilirim.
Tabii raporlama ve “data”,
bunu konuşmuştuk.
Şimdi özellikle, biraz Türkiye’de de var,
gerçi Türkiye daha ileride ama,
Orta Doğu’da çok manuel raporlama var.
Bir sistemimiz olmasına rağmen
raporlama hala daha manuel,
hala daha Excel üzerinden yapılan,
hazırlanan birçok rapor var.
Bunların dönüşmesi gerekiyor.
Artık tekrar konuştuğumuz
“data”ya hızlı ulaşmak,
bilgiye hızlı ulaşmak,
hızlı “process” edebilmek
ve karar almak için
artık Excel’de birilerinin size
rapor hazırlamasını bekleyemezsiniz.
Dolayısıyla sistem raporlarının çok daha
“effective” hale gelmesi lazım
diye düşünüyorum.
Kesinlikle.
Şimdi birkaç şey söyleyeceğim.
Bir tanesi, herkes tabii
“insight driven company” olmaya çalışıyor.
Ki bu “data”yla beraber
şirketi yönetiyor olmak çok önemli
ve herkesin de
gitmek istediği bir nokta.
Şimdi Vispera’nın da sağladığı
çözümleri düşündüğümde;
siz ne yapıyorsunuz,
aslında rafın resmini çekerek
rafla ilgili bazı bilgileri alıyorsunuz.
Ürün görünür mü,
rafta var mı, planograma uyumlu mu,
fiyat etiketi ürünle aynı yerde mi,
doğru mu?
Bütün bunları kontrol edebiliyorsunuz.
Bu güzel bir şey.
Aslında sahadaki zamanınızı,
saha ekibinizin zamanını
ve verimliliğini çok ciddi şekilde
artıran bir uygulama.
Tabii bunu, satış verilerinizle
beraber birleştirdiğinizde
veya başka veri setleriyle
birleştirdiğinizde çok fazla
analiz yapma
şansına sahip olabiliyorsunuz.
Bu önemli bir nokta.
Şimdi, bizim
geliştirdiğimiz teknolojiler
genellikle yapay zeka, yapay görme,
“artificial intelligence”,
“computer vision” gibi
konuların etrafında.
Bu kapsamda bir soru sormak istiyorum.
Yeni dönemde aralarında yapay zeka,
yapay görme, nesnelerin interneti,
blok zinciri gibi konuların da
bulunduğunu düşündüğümüzde,
bu yeni nesil teknolojilerinin
sektörünüze
ve size sağlayabileceği fırsatları
neler olarak görüyorsunuz?
Şimdi, en önemli fırsat şu olacak,
tekrar ediyorum benim için şu anda
noktadaki tanzim ve teşhir hayati.
Bu kadar kısa bir sürede,
alışveriş yapılacak kısa süre içerisinde,
benim doğru noktada doğru ürünle
bulunmam çok büyük önem taşıyor.
Her şeyden önce, bu sistem tabii bizim
bu noktadaki verimliliğimizi
çok etkileyecek.
Ve tekrar ediyorum; daha önce
bu bir verimlilik konusuydu,
şu anda elzem,
hayati bir konu haline geldi.
Aynı zamanda da tabii, tüketici
minimum zaman harcamak istiyor noktada,
benim satış ekibimin de yine
minimum zaman harcaması lazım.
Oradaki hijyen ve sağlık kurallarını
gözetmesi lazım.
Dolayısıyla bu “yeni normal”de,
yine bu “tool” bizim için
hayati bir önem arz edecek
diye düşünüyorum.
İkincisi,
şimdi bu enteresan süreci düşünürsek,
hatırlarsanız ilk önce tüketiciler
zincir marketlere koştular.
Tabii, panikle bir
alışveriş dalgası yaşandı.
Ve uzun raf ömürlü ürünler alındı.
İlk süpermarketlerde bir patlama yaşandı.
E-ticaret sınıfta kaldı.
E-ticaret siparişleri “deliver” edemedi.
Burada çok ünlü, isim vermeyelim,
büyük zincir marketler
iki haftayı geçtiler.
Düşünün e-ticaretten
sipariş veriyorsunuz,
iki hafta sonraya gün alıyorsunuz.
Bu tabii olacak iş değil.
Siparişler eksik sevk edildi.
Büyük problemler yaşadılar.
Tabii, envanter sorunları yaşadılar.
Mesela normalde siz sipariş ediyorsunuz,
sanki envanterde var görüyorsunuz
ama ürün gelmiyor.
Neden?
Aslında stok takibi
ve envanter takibini
anlık yapamıyorlar gibi
bir sonuç çıkartılabilir burada.
Evet, tabii ciddi
sistemsel zayıflık olduğu ortaya çıktı.
Şimdi bu, sürecin başlangıcıydı.
Daha sonra tabii enteresan
bir noktaya geldik.
Bu sefer sokağa çıkma yasakları,
kısıtlamalar vesaire;
bir anda bu mahallemizin bakkalını,
işte "proximity" kanalını keşfetti.
-Tekrar keşfetti.
-Tekrar keşfetti.
Dolayısıyla tabii, o noktalardaki
tanzim-teşhir de bulunurluk da
çok büyük önem arz etmeye başladı.
Dolayısıyla bu dengeye bakarsak eğer,
bu noktalarda da bulunurluk
ve tanzim-teşhir için bu tür
tabii ki “tool”ların etkin kullanımı
çok önemli olacak.
Biz işin yapısı itibariyle
birçok noktaya gidiyoruz.
Ve de bu noktalarda böyle bir;
elimizde eğer çözüm olmazsa
bu noktaları yine “effective” olarak
kullanmak çok mümkün olmayacak.
Yine bir elzem bir durum ortaya çıktı.
Aynen.
Dolayısıyla tekrar ediyorum,
ilginç bir projeydi.
Ama ben mesela ekibimden,
bunun bizim operasyonumuz için
elzem ve çok önemli
bir çözüm olduğuna dair
bir geri bildirim almamıştım.
Ama şu anda emin olun
ekip bu çözümü hararetle talep ediyor.
Çünkü her şeyden önce tekrar ediyorum,
belli bir iş gücümüz var,
belli bir ekibimiz var.
Biz tabii çok çaba sarf ettik,
iş gücünü de korumak,
kollamak ve onların yeni hijyen
ve güvenlik prosedürleri çerçevesinde
iş yapmalarını sağlamak için
ciddi eforumuz oldu.
Dolayısıyla bu tür çözümler,
bu konuda da çok yardımcı olacaklar bize.
Eskisi gibi bir klasik
tanzim-teşhir vardır,
tanzim-teşhir elemanı rafa dalar,
ürünlerle oynar, her şeyi eller.
Mesela yeni düzende, “yeni normal”de
bu da çok kısıtlı hale geldi.
Tabii, tabii.
Dikkat ederseniz birçok market,
birçok zincir bunu
minimuma indirmeye çalışıyor.
Tabii, aynen öyle.
Tolga Bey re:retail’e katılarak bizlere
vakit ayırdığınız için
çok teşekkür ederiz.
Bahsettiğiniz gibi
özellikle bu süreçte iş dünyası
hep birlikte şahit olduğumuz,
gerçekten çok ciddi bir dönüşüm yaşıyor.
Onun için tekrar size
teşekkür etmek istiyorum.
Ben çok teşekkür ederim Gökhan Bey.
Çok enteresan konular,
tabii çok boyutlu konular,
çok ilginç açılımları var.
Ben tekrar ediyorum,
yine önemli, çok önemli bir öğreti:
Nerede olursak olalım,
hangi pozisyonda olursak olalım,
kaç yaşında olursak olalım,
devamlı öğrenmemiz gerekiyor.
Bu süreç bence bunun
bize tekrar önemini gösterdi
ve o yüzden ben
bu yeni teknolojik açılımları,
çözümleri hem çok önemli buluyorum
hem de kişisel olarak da
çok ilgileniyorum.
Dolayısıyla sizinle olan
iş birliğinin geliştiğini
ve başka noktalara gittiğini
görmeyi arzu ediyorum.
Süper, tekrar tekrar teşekkürler.
Çok teşekkür ederim.
Teşekkürler, sevgili izleyicilerimiz,
haftaya farklı bir konukla
yine burada olacağız.
Ama bu süre zarfında bize her zaman
LinkedIn hesabımız
üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın,
kendinize iyi bakın,
sağlıkla kalın, sağlıklı kalın.
Görüşmek üzere.