Ölümcül düşmanınız sizi yakaladı
ve tuhaf bir deneye soktu.
Sinir sisteminizi çok uzun bir nöronla
70 metre uzaktaki bir hedefe kadar uzattı.
Bir noktada ok atacak.
Eğer ok hedefe ulaşmadan
bir şey düşünebilirseniz
sizi serbest bırakacak.
Bu yarışı kim kazanır?
Bunu cevaplamak için düşüncenin
donanımını incelememiz gerekir: Nöronlar.
İnsan beyninde bu hücrelerden
yaklaşık 86 milyar tane var.
Sinyalleri elektriksel uyarılar yoluyla
veya potansiyel hareketlerle
aksonlarına iletirler.
Daha sonra bir nöron
o sinyali sinapstaki başka bir nörona
kimyasal nörotransmiterler
yoluyla iletebilir.
Sıradaki nöron, kollarıyla sinyali alır
aksonuna iletir
ve sıra bu şekilde devam eder.
Ne kadar hızlı düşündüğünüzü
belirleyen kilit faktörler
ilk potansiyel aksiyonu üretme,
bunu akson boyunca yayma ve
sinaps boyunca taşıma hızınıza bağlıdır.
Ayrıca dahil olan nöron sayısını
ve sinyallerin gitmesi gereken
uzaklığı da hesaba katmalıyız.
Bunun basit bir yolda nasıl işlediğine
bir bakalım: Diz kapağı refleksiniz.
Diz kapağınızdaki sinirlere darbe almak
bir duyu sinirinizi omurganıza gönderecek
bir elektrik uyarıyı tetikler.
Burada sinyal yayılır,
basit olması açısından
bu parçanın bir motor sinirine ulaşıp
bacağınıza geri döndüğünü varsayacağız.
Bu yoldaki nöronların toplam uzunluğu
1,65 m boyunda bir insan için
yaklaşık 1 metre.
Vuruştan sonra tekme atmanız
ortalama 15 ile 30 milisaniye sürer.
Hız, zamanın uzaklığa bölümüdür.
Yani bu sinyal saatte
120 ile 240 km hızla gider.
İlk potansiyel aksiyon
1 ile 5 milisaniyeye tekabül eder,
sinaptik iletim ise yalnızca
0,1 ile 0,5 milisaniye sürer.
Bu zaman aksonlar içerisinde geçer.
Ortalama bir nöronun saatte 180 km hızla
sinyaller ilettiğini gösteren bu bulgular,
araştırmalarla da tutarlıdır.
Fakat hız, miyelinasyon
ve akson çapı ile arttırılabilir.
Miyelin, aksonu saran
ve elektrik dalgalarının
sızmasını önleyen yağlı bir kılıftır.
Bu arada daha büyük çaplı aksonların
iç direnci daha azdır.
Tüm bu faktörler
potansiyel bir aksiyon hızını
saatte 432 kilometreye kadar arttırabilir.
Bir yığın çeşitlilik var:
Bazı insanlar diğerlerinden hızlı düşünür
ve kendi düşünme hızınız
hayatınız boyunca değişir.
Özellikle yaşlandıkça
aksonlarınızı saran
miyelin kılıfı soyulmaya
ve diğer nöronal yapılar
gerilemeye başlar.
Korkunç deneye dönecek olursak,
okun yaydan çıkıp uçması
ortalama saatte 240 km hızla gerçekleşir.
Bu da yeteri kadar uzun, miyelimli
veya geniş çaplı bir nöron verilirse
düşüncelerinizin yarışı gerçekten
kazanacağı anlamına gelir.
Fakat... İşin farklı bir boyutu daha var.
Düşünceniz ok ile aynı anda yola çıkmaz.
İlk olarak ok atılır,
daha sonra siz onu algılarsınız
ve sinyalleriniz yola çıkar.
Resim, müzik işleme veya
iç konuşmaya dahil olma,
hatıraları anımsama gibi
şeyler karmaşık yollar gerektirir.
Bu yollar diz kapağı refleksi gibi
doğrusal değildir.
Bu düşüncelerin oluştuğu hız
genelde aynıdır,
miyelinasyon ve akson
çapına göre değişiklikler gösterebilir.
Fakat düşüncenin süresi rotalarına,
molalarına ve varış yerine göre
ciddi düzeyde değişkenlik gösterir.
Bu durumda tehdit edici
bir uyarı hissettiğinizde
korku dolu bir şaşkınlıkla
tepki göstereceksiniz.
Diz kapağı refleksine benzer olarak
şaşkınlık da istemsiz ve çok hızlı oluşur.
Eğer sesler çok gürültülü olursa
65 milisaniyeden daha çabuk
tepki verebilirsiniz.
Fakat daha olası bir şekilde
şaşırma reaksiyonunuz görüşe bağlıdır.
Gözlerimiz bir fotoğrafı 13 milisaniye
kadar kısa bir sürede işleyebilir
fakat gördüğünüzün hesaplanması
ve oluşturduğu tehlikenin belirlenmesi
180 ile 200 milisaniye
kadar zaman alabilir.
O zaman ok,
13 metre erken başlamış sayılır.
Hedef yeterince uzakta,
eğer gerçekten hızlıca
bir çıkar yol düşünebilirseniz
yakalamak için yeterli
zamanınız olacaktır.