Roy Amara ile başlayalım. Roy yeni teknolojilerin etkilerinin başlangıçta abartılmaya müsait olduğunu ama zaman içinde onlara alışmamız nedeniyle küçümsenmeye başladığını iddia ediyor. Mucize ve merak dolu günler. Paul Simon'ın müthiş şarkısını hatırlayın. İki dizesi vardı. Olağanüstü olduğunu düşündüren şey neydi? Nesneleri yavaşlatmak ve uzak mesafeleri aramak. Çünkü tabii ki aramalarınızı bölüp size, "Uzun mesafe görüşmesi. Kapatmak ister misiniz?" diyen operatörlere alışkınsınız. Artık dünya çapında bir şey aramıyoruz. Aslında okuma ve programlama dünyasında da benzer şeyler gerçekleşiyor olabilir. Ama bu konuyu açmadan önce teleskoplar üzerine konuşalım. Teleskoplar fazlasıyla abartılmıştı. Bu Galileo'nun ilk modellerinden biri. İnsanlar bunun tüm dinleri yok edeceğini düşünmüşlerdi. (Gülüşmeler) Anladığınız üzere teleskoplara o kadar da önem vermiyoruz. Şüphesiz on sene önce çıkmış teleskoplarla bu Volkswagen'i aya yollayabilir ve Volkswagen'in üstündeki ışıkların ayı aydınlatmasını görebilirdiniz. İşte bu size uzak güneşlerin etrafında dolanan minik toz parçalarını görmeyi mümkün kılacak türde bir çözünürlük kuvveti. Varsayalım ki bu bir milyar ışık yılı uzaklığındaki bir güneş ve onun önünde küçük bir toz parçası var. Güneş sisteminin dışında bir gezegen öyle keşfedilir. Havalı olan kısmıysa şimdiki teleskoplar Ay'ın üstünde yanan bir mumu dahi görmenizi sağlayabilir. Bir plakayla teleskobu bölmüş olsaydınız aynı mesafede birbirinden bağımsız iki mum görebilirdiniz. O minik toz zerreciğini fotoğraflamak, Güneş'in etrafında dolanırken mavi-yeşil bir iz bırakıp bırakmadığını görmek için ihtiyacınız olan çözünürlük işte bu kadar. Eğer mavi-yeşil bir iz bırakıyorsa bu evrende yaşam olduğu anlamına gelir. Uzak bir gezegende mavi-yeşil bir iz gördüğünüz ilk anda orada fotosentez olduğunu, su olduğunu anlarsınız. Fotosentezin olduğu başka bir gezegeni görme ihtimaliniz sıfıra yakındır. Takvimleri değiştirecek bir etkinlik. Evrende yalnız oluşumuzun öncesi ve sonrası var: kıtaların keşfini falan unutun. Siz bunun hakkında düşündükçe evreni hayal edebilmeye başlıyoruz. Bu mucize ve harikayla dolu bir an. Bunu bahşedilmiş olarak algılıyoruz. Hayatta da benzer bir şeyler oluyor. Hayatı küçük ıvır zıvırlar olarak duyarız. CRISPR ve CRISPR teknolojisi hakkında bir şeyler duymuşuzdur. Ancak en temelinde hayat kodlara dönüşür. Kodlarla yaşam önemli bir kavramdır çünkü bir cümleyi İngilizce, Fransızca veya Çincede yazdığınız gibi yazabileceğiniz, kopyalayabileceğiniz, düzenleyebileceğiniz, yazdırabileceğiniz anlamına gelir. Bunları yaşam üzerinde de yapmaya başlamak üzereyiz. Bu dili nasıl okuyabileceğimizi öğrenmeye başlamak üzereyiz. Bu portakalın kullandığı bir dil. Peki portakal bu kodu nasıl çalıştırdı? Bilgisayarların yaptığı gibi bir ve sıfırlar kullanarak değil. Portakallar bir ağaçta asılı dururlar ve bir gün pat diye düşerler! Bu çalıştır demektir. AATCAAG: bana minik bir kök yap. TCGACC: bana minik bir gövde yap. GAC: bana birkaç yaprak yap. AGC: bana birkaç çiçek yap. Son olarak GCAA: bana daha çok portakal yap. Eğer bir kelime işlemcisinde İngilizce bir cümleyi düzenlersem bir kelimeden diğer kelimeye geçebilirim. Eğer bu portakalda bir şeyi düzenlersem ve CRISPR veya başka bir teknolojiyi kullanarak GCAAC'nin içine koyarsam bu portakal bir limona ya da greyfurta veya bir mandalinaya dönüşür. Binlerce harften birini değiştirirsem bugün yanınızdaki insana dönüşebilirsiniz. Oturduğunuz yere dikkat edin. (Gülüşmeler) Sorun şu ki bu çalışması oldukça pahalı bir teknolojiydi. Uzun mesafe telefon görüşmesi gibi. Ancak fiyatı Moore yasasından %50 daha hızlı düşüyor. İlk 200$ tam genomu dün Veritas duyurdu. Bu sistemlere bakıyoruz, önemsiz , önemsiz, önemsiz ve sonra önemli. Size bunun haritasını göstereyim. Bu büyük bir keşif. Burada 23 kromozom var. Güzel. Şimdi bir teleskop uyarlaması kullanalım fakat teleskop yerine kromozomların yetersizliklerine, yani Y kromozomuna odaklanmak için mikroskop kullanalım. Y kromozomu, X kromozomunun üçte biri büyüklüğündedir. Çekiniktir ve mutasyonludur. Fakat sadece bir erkek. Bunlara baktıkça mesela bu ülkeler düzeyinde, 400 baz çift çözünürlük düzeyinde görüntüdür. Önce 550 kez yakınlaştıralım. Daha sonra 850 kez yakınlaştıralım. Yakınlaştırdıkça daha çok geni tanımlamaya başlarsınız. Sonra eyaletler seviyesine yaklaştırırsanız, kimin lösemisi olduğunu, lösemiye nasıl yakalandıklarını, ne çeşit lösemileri olduğunu, neyin nereden nereye kaydığını söyleyebilirsiniz. Sonra Google sokak görünümü seviyesinde yakınlaştırırsınız. Eğer kolon kanseriniz varsa ortaya bu görüntü çıkar. Bu görüntü bir hastanın harf harf çözünürlükteki görüntüsüdür. Yaptığımız, bilgileri bir araya getirerek büyük boyutta bir bilgi havuzu oluşturmak. Bu evrendeki en geniş veri havuzudur. Bu veri havuzu onları depolayabileceğimiz bilgisayarlar inşa edebilmemizden daha hızlı büyür. Bunlarla akıl almaz haritalar oluşturabilirsiniz. Vebanın ne olduğunu ve neden bir türün hıyarcıklı olduğunu anlamak istersiniz, diğeri farklı bir tür veba ve diğeri de farklı bir tür veba? İşte bu bir veba haritası. Bazıları insanlar için ölümcül, bazıları değil. Dikkat edin, haritanın aşağısına indikçe vebanın tüberkülozdan farkı nedir? Tüberküloz ve farklı vebalar arasındaki fark budur. Bu haritayla dedektifçilik oynayabilirsiniz. Mesela Haiti'yi etkilemiş bir kolerayı ele alabilir; hangi ülkeden geldiğine, hangi bölgeden geldiğine, hangi askerin onu muhtemelen bir Afrika ülkesinden Haiti'ye taşıdığına bakabilirsiniz. Uzaklaştırın. Sadece yakınlaşmıyor. Bu insanlık tarihinin en harika haritası. Bilim insanları bildikleri tüm türlere ait tüm bilgileri aldılar, yakınlaştırıp uzaklaştıracağınız tek bir sayfada, tek bir yaşam ağacında topladılar. Bu ortaya çıkan ilk şey onun nasıl çeşitlendiği, nasıl dallandığı, genomun ne kadar geniş olduğu ve hepsi tek bir sayfada. Dünya'daki hayatın evreni ve düzenli olarak güncellenip tamamlanıyor. Bu haritaya baktığınızda en önemli değişikliğin eski biyolojinin tepkisel olması olduğunu görebilirsiniz. Eskiden mikroskopları, büyüteçleri mercekleri olan birçok biyoloğumuz vardı ve bu biyologlar hayvanları inceliyorlardı. Yeni biyoloji önetkindir. Olayları sadece gözlemlemezsiniz, olayları siz yaparsınız. Bu çok büyük bir gelişme çünkü bunun gibi şeyler yapmamıza izin verir. Biliyorum ki resim için çok heyecanlısınız. (Gülüşmeler) Bu resmi yapmak sadece dört yılımızı ve 40 milyon dolarımızı aldı. (Gülüşmeler) Bir hücredeki tüm genetik kodu çıkardık -- sadece tek bir geni değil, tüm genetik kodu çıkardık-- tamamıyla yeni bir genetik kod yaptık, bu kodu hücreye yerleştirdik, hücrenin bu kodu çalıştırmasını sağladık ve yeni bir tür meydana getirdik. Bu dünya üzerindeki ilk insan yapımı tür. Peki onunla ne yapıyoruz? Bu dünyayı değiştirecek türden bir şey. Size üç kısa vadeli trendi tanıtayım ve dünyayı değiştireceklerini göstereyim. Yeni bir endüstriyel devrimi göreceğiz. Tam anlamıyla endüstriyel devrim. İsviçre, Almanya ve Britanya'nın makinelerle dünyayı değiştirmesi ve güç oluşturması gibi, CERN yeni aletler kullanarak dünyayı ve evreni değiştirecek. Aynı şekilde programlanabilir yaşam formları da dünyayı değiştirecek. Bilgisayar çipinizi programlayabildiğiniz gibi bir hücreyi programlayabilirseniz her şeyi yapabilirsiniz. Bilgisayar çipiniz fotoğraflar üretebilir; müzikler, filmler, aşk mektupları, tablolar üretebilir. Bunlar sadece ortalıkta dolanan birler ve sıfırlardan ibarettir. Eğer ATCG'ler oradan oraya uçuşabilirse bu yazılım kendi donanımını oluşturmaya başlar ve çok kolay ölçeklenebilir. Ne olursa olsun, eğer bir cep telefonunu yatağınızın kenarında bırakırsanız ertesi sabah milyarlarca cep telefonuyla uyanmazsınız. Fakat aynısını yaşayan organizmalara yaparsanız bir süre sonra daha çok yaşayan organizmanız olur. 2025 itibariyle yapabileceğiniz şeylerden biri de ticari değeri olan karbon salınımı dengeli yakıtlar üretmeye başlamaktır. Ekson ile yaptığımız şey budur. Tarım alanlarının yerini de alabilirsiniz. Yağ veya protein üretmek için 100 hektarlık bir alan yerine bu tankların içinde hektar başına 10 ile 100 kat arasında daha fazla verimlilikle üretim yapılabilir. Bilgi depolayabilir ya da bu üç tankın içinde tüm dünyanın aşılarını üretebilirsiniz. CERN'deki verilerin neredeyse tamamını bu üç tankın içinde depolayabilirsiniz. DNA çok güçlü bir depolama aygıtıdır. İkinci devrim: teorik biyolojinin yükselişine tanık olacağız. Tıp fakülteleri dünya üzerindeki en tutucu yerlerden biridir. Bugün anatomiyi öğretme biçimleri ile 100 sene önceki anatomiyi öğretme biçimleri aynıdır. "Hoş geldin öğrenci. İşte kadavran." Tıp fakültelerinin eksik oldukları nokta yeni departmanlar oluşturmaktaki başarısızlıklarıdır. Bu yüzden bu durum oldukça sıra dışıdır. Isaac Kohane Harvard Tıp Fakültesi'nde informatik, veri ve bilgiye dayalı bir departman oluşturmaya çalışıyor. Sonuçta biyoloji aynı gözlemsel ve deneysel fizikte kullanıldığı gibi, fiziğin adımlarını takip edebileceği kadar çok veri toplamaya başladı ve teorik biyolojinin temellerini attı. Elinizde çok sayıda tıbbi kayıt olduğu için bir süre sonra bunları görmeye başlarsınız, çünkü elinizde insanlar hakkında çok fazla veri vardır: genomlarına, viromlarına, mikrobiyomlarına sahipsinizdir. Bu bilgiler biriktikçe tahminler yapmaya başlayabilirsiniz. Üçüncü devrimse tüm bu gelişmelerin bir alıcısının olması olacaktır. Siz bile genlerinizi sıralanmış bir şekilde satın alabilirsiniz. Bu durum 23andMe gibi şirketleri ortaya çıkarır. Bu gibi şirketler size sadece yakınlarınız hakkında değil, siz ve bedeniniz hakkında bilgiler verebilir. Bu bilgileri kıyaslayabilir, bu gibi bilgileri zamana göre de kıyaslayabilir. Bu bilgiler oldukça geniş veri tabanları oluşturabilir. Aynı zamanda birçok farklı iş kolunu da beklenmedik bir şekilde etkileyebilir. Normalde bir ürünün reklamını yaptığınızda, müşterinin reklamınızı işemek için tuvalete götürmesini pek de istemezsiniz, eğer IKEA değilseniz. Çünkü reklamı dergiden yırtıp üzerine işerseniz, eğer hamileyseniz rengi maviye döner. (Gülüşmeler) Ve size beşik için bir indirim kuponu verirler. (Gülüşmeler) Değil mi? Müşteri güçlenmesi dediğimde ve bunun tüm biyoteknolojiye yayıldığını söylediğimde aslında bunda çok ciddiyim. Şu an Synthetic Genomics'te bir hücre tasarlamanıza yarayan, o hücreyi basmanızı sağlayan, hücrede programı çalıştırmanıza olanak veren yazıcılar üretiyoruz. Artık bir uçak henüz yere inmeden gereken aşıları yazıcılarımızdan bastırabiliriz. Bu sene makinelerin 78 tanesini naklediyoruz. Bu teorik biyoloji değil. Bu baskı biyolojisi. Size uzun vadede sizi de etkileyecek iki uzun vadeli trendden bahsetmeme izin verin. İlk olarak türleri yeniden tasarlamaya başlıyoruz. Bunu önceden de duymuştunuz, değil mi? Ağaçları, çiçekleri, yoğurdu, peyniri, istediğiniz her şeyi yeniden tasarlıyoruz. Bu akıllara şu ilginç soruyu getiriyor: Ne zaman ve nasıl insanları da yeniden tasarlamaya başlarız? Çoğunuz şöyle düşünüyor: "Ah hayır, asla insanları yeniden tasarlamak istemeyiz." Eğer çocuğunuzun Huntington geni yoksa ve ölüme mahkum değilse hepiniz böyle düşünüyorsunuz. Ya da kistik fibroz geni taşıyorsanız sadece kendinizi değil, çocuklarınızı ve onların çocuklarını da tasarlamak istersiniz. Bunlar karışık tartışmalar ve ileride gerçekten yaşanacaklar. Size güncel bir örnek vereyim. Bugünlerde Milli Akademi'de dönen tartışmalardan biri sivrisineklere ekleyeceğimiz bir gen parçası ile sıtma virüsü taşıyan tüm sivrisinekleri öldürebileceğimiz yönünde. Bazılarınız "Bu ekosistemi çok uç bir noktada etkilemek, bunu yapmamalıyız." diyebilir. Bazılarınız "Bu hastalık her yıl milyonlarca kişiyi öldüren bir hastalık. Sen kim oluyorsun da ülkemdeki çocukları kurtaramayacağımı söylüyorsun." diyebilir. Bu tartışma neden bu kadar karışık? Çünkü buna Brezilya'da ya da Güney Florida'da izin verdiğiniz anda tüm dünyaya yayılmaya başladığını görürsünüz. Bir gen değişikliği yaptığınızda tüm dünya adına bir karar verirsiniz. Bu harika adam bir Nobel Ödülü kazandı. Ödülünü aldıktan sonra gezegenimizde hayatın nasıl başladığını ve diğerlerinde de başlamasının ne kadar olası olduğunu merak etmeye başladı. Master öğrencilerine çeşitli görevler veriyordu. "Bana yaşamı yaratın ama modern kimyasallar ve aletler kullanmayın. Bana üç milyar yıl önce de dünyada olan şeyler yaratın. Lazerler kullanmayın. Bunu kullanmayın. Şunu kullanmayın." Bana üç hafta önce oluşturduğu şeyden küçük bir şişe verdi. Ne meydana getirmişti? Lipitlerden meydana gelmiş sabun köpüğü gibi görünen bir oluşum. Bir mesajcı RNA oluşturmuştu. Bu mesajcı RNA'nın hücre içine girmesini sağladı ve hücre bölünmeye başladı. İsterseniz on yıl deyin, isterseniz yirmi yıl. Sıfırdan yaşayan bir organizma yaratmakta henüz ilerleme kaydetmiş olmayabiliriz. İkinci uzun vadeli trend: Dijital çağda yaşıyoruz. Genom çağında, biyoloji, CRISPR, sentetik biyoloji çağında yaşamaya başlıyoruz. Bunların hepsi beyin çağında birleşecek. Vücudumuzun çoğu parçasını yeniden yapabileceğimiz bir döneme doğru gidiyoruz Bir kemiğiniz kırıldığında ya da deriniz yandığında tekrardan gelişebilecek. Nefes borularımızı, mesanelerimizi nasıl yeniden yapabileceğimizi öğreniyoruz. Bunların ikisi de insanlara nakledildi. Tony Atala 32 farklı organ üzerinde çalışıyor. Öz bu olacak, çünkü bu sizsiniz ve kalan her şey sadece bir ambalaj. Biz bu durumu düzeltmediğimiz sürece hiç kimse 120-140 yıldan fazla yaşayamaz. Bu da en ilginç meydan okuma. Bu bir sonraki sınırımız. "Evrende yaşam ne kadar yaygındır?" "Nereden geldik?" ve bunun gibi birçok soru. Bunu Einstein'den, doğruluğundan şüpheli olduğum bir alıntıyla bitirmeme izin verin. "Her şey senin seçimine bağlı. Korkunç ve kötü olana odaklanabilirsin ve emin ol ki dışarıda korkacak çok şey var. İster beyninin %10'unu kullanıyor ol ister %20 ya da %30'unu. Ancak unutmayın ki gerçekten de mucizenin ve harikanın çağında yaşıyoruz. Bugünde yaşıyor olduğumuz için şanslıyız. Bu şeyleri gördüğümüz için şanslıyız. Bu odadaki eşyaları inşa eden kişilerle insan gibi etkileşimde bulunabildiğimiz için şanslıyız. O yüzden tüm yaptıklarınız için hepinize teşekkür ederim. (Alkış)