Eleştirinin sizi alt etmesi gerekmiyor

İnsanlar yıllarca Ayanda Bokaba’nın boyu hakkında sinir bozucu sözler söylediler ve o da bu ifadelerden usandı, ta ki büyükannesi eleştiriyi nasıl alaşağı edeceği hakkında ona bazı öneriler verene kadar. İster her şeyi üzerine alınmamak olsun, ister hassasiyetleriniz hakkında yeni bir bakış açısı kazanmak olsun, eleştirinin sizi alaşağı etmesini engelleyecek birçok yol var. Ayanda bu mizahi konuşmada, güven duygumuza özen göstermemiz konusunda bizi zorluyor ve bize “kendimizle barışık olmamızda hiçbir sorun olmadığını” hatırlatıyor.

Kısa boylu küçük kız olarak büyümek zordu

çünkü insanlar her zaman beni eleştirdi.

Beni kabiliyetlerim
üzerinden eleştirmediler,

daima boyuma odaklanmayı seçtiler.

Öğretmenlerim ve dans antrenörlerim
ön sırada olmam gerektiğini söylediler

çünkü en kısa boylu bendim

ve öne çıkacak ilk kişi
ben olmak zorundaydım

çünkü en kısa boylularla
başlamak ''zorundaydılar''.

Kendime değer vermemi ve insanların
söylediklerinden etkilenmemeyi

bana öğreten kişi büyükannemdi.

Olumsuz bir şeyi olumluya
nasıl çevirebileceğimi bana öğretti.

Örneğin birisi en yakın
arkadaşıma şişko dedi

ve marşmelova benzediğini söyledi.

Şimdi düşünüyorum da evet o bir marşmelov

çünkü marşmelov sıcak kakaoda kullanılır
ve sıcak kakao insanların içini ısıtır.

Onun yaptığı da bu,
insanları bir şeye ısındırmak.

O herkesi coşturmaya hazır
ve ona doyamazsınız.

Eleştiri size birçok şey hissettirebilir.

Sizi güvensiz hissettirebilir.

Yeterince iyi olmadığınızı
hissettirebilir.

Kim olduğunuzu ve neyi yansıttığınızdan
emin olmadığınızı hissettirebilir.

Eleştirinin anlamı ne?

Birisi veya bir şey tarafından yanlış
veya kabahat gibi görünen şeyler

nedeniyle onaylanmamanın ifadesi.

Bu tanımla, eleştirilmekten
nefret ediyormuşum gibi göründü.

Ama aslında konumuz bu değil.

Eleştiri iyi bir şey olabilir.

Ne demek istiyorum?

Eleştiri kırıcı olmak zorunda değil.

Buna yapıcı eleştiri deniyor.

Konuştuğunuz insanın
ona yardım etmeye çalıştığınızı

ve onu küçük düşürmeye çalışmadığınızı
fark etmesini sağlıyor.

Mesela arkadaşım "Chloe"nin
saçları çok kötü görünüyor

ama o, herkesten daha iyi göründüğünü,
en güzel saçlara sahip olduğunu düşünüyor.

Saçlarının hem yıldırım
çarpmış gibi göründüğünü

hem de kuş yuvası gibi
göründüğünü ona söylemem

çünkü bu onun duygularını incitir
ve onu utandırır.

Bunun yerine, daha basit şeyler yapıp

saçını bazı yerlerden
toplayabileceğini söylerim.

Bazen sözlerimiz faydalı olur

ama asıl mevzu, kurbana
adeta saldırdığımızı hissettiren

ifade etme biçimimiz ve ses tonumuz.

Mesela arkadaşım "Zack" kötü kokuyor.

Ona şöyle demem: "Hey Zack,
biraz deodorant kullansaydın

hepimiz memnun olurduk
çünkü koku yayılıyor

ve hiç de iyi kokmuyor,

belki annenden biraz deodorant
isteyebilirsin, bu sadece bir öneri."

Bu onu hiç iyi hissetirmezdi.

Birisi sizi kötü veya olumsuz
biçimde eleştirdiğinde

haklarınızı savunmalısınız.

Görüşünüzde ısrar etmek için
öz güvene ihtiyacınız var.

Ama arda kalan güven
yapacak en kolay şey değil.

Olumsuz eleştirinin sizi etkilememesi için

tıpkı büyükannemin bana öğrettiği gibi

olumsuzu olumluya çevirebilmelisiniz.

İlk olarak şunu bilmelisiniz ki
kişisel bir şey yok,

büyük ihtimalle o kişi
size sadece fikrini söylüyor

ve size nasıl seslendiklerinden
bahsetmiyor.

Bunu yaptığınız zaman

öylece sahiplenebilirsiniz.

Örneğin ben kısa boylu muyum? Evet.

Ama bu beni tanımlıyor mu? Hayır.

Kısa boylu olmamın birçok avantajı var.

Oyunculuk ajansındaydım ve yedi yaşında
olanlar için bir rol vereceklerdi.

Bu yüzden o yaş grubuna baktılar.

Kısa boylu olduğum için ve akıcı
konuşabildiğim için rolü aldım.

Bu, yaş grubumdaki diğer insanlardan
kısa boylu olmamın bir avantajı.

İnanmak.

İnanmak, öz güvenli olmanın ilk yolu.

Şimdi, inanmamaktan inanmaya nasıl geçtim?

İşte, neyden bahsettiğimi
biraz daha anlayabilmenize

yardımcı olabilecek
bir arkadaşımın hikâyesi.

İsmini vermemi ister mi emin değilim
o yüzden ona CC diyeceğim.

Ekim'in 6'sında

CHP'nin okul konseri vardı

ve konsept de Carlswald Hava yolları idi.

Çin son dansını sergilemek üzereydi.

CC kuliste bağırıp çağırıyordu
çünkü baskı altında hissediyordu.

Geri sayımı yüksek sesle yapıyordu

böylece herkes senkronize oluyordu.

Bu da onun tam ortada olduğu demekti

böylece etrafındaki herkes
onu duyabiliyordu.

CC ağlamaya başladı.

Ona, ortada herkes için
geri sayım yapmasının

bir sebebi olduğunu söyledik.

Önde ve merkezde olmak için
seçilmesinin bir sebebi vardı;

kendine olan güvenini arttırmak.

Buna inanmasını söyledik, öyle de yaptı.

CC bir şeyleri başarabildi
çünkü inanmıştı.

Öz güvenli olmanın ikinci adımı,

bunu birilerine bir şey ispatlamak
adına yapmadığınızı bilmek.

Sadece daha öz güvenli
olmak için bunu yapıyorsunuz.

Eleştiri baş edilecek en kolay şey değil

ama şunu kabullenmeliyiz ki

hepimiz hata yapıyoruz
ve kırıcı şeyler söylüyoruz.

Böyle durumları azaltmak için kesinlikle
saygılı ve düşünceli olmaya çalışmalıyız.

İnsanlarla nasıl iletişim kurmamız
hususunda zihniyetimizi değiştirmek gerek.

Bu, ne söylediğimiz hakkında değil,
nasıl söylediğimiz hakkında.

İnsanlara daima yapıcı eleştiri yaparak
onları desteklemeye çabalayın

ve olumsuz eleştiriyle
onları harap etmeyin.

Kendinizle barışık olmanızda
hiçbir sorun yok.

Eminim ki ben yapabiliyorsam
siz de yapabilirsiniz.

Teşekkür ederim.